PEYGAMBERİ 'N' GİBİ SEVEBİLMEK
SABRİ GÜLTEKİN - [email protected]
Klasik edebiyatımızın önde gelen isimlerinden Nabu00ee 1642'de Urfa'da dünaya gelir. Genç yaşta yazdığı güzel şiir ve yazılarla dikkat çeker. Belli bir şöhrete ulaştığında Urfa artık ona dar gelir ve İstanbul'un hayaliyle yanıp tutuşmaya başlar. Henüz 24'ünde iken İstanbul'un yolunu tutar ve kısa bir süre sonra hükümdar IV. Murat tarafından hüsnü kabul görür. Yaptığı çalışmalarla şanına şan katar. Bu sefer de gönlünü şarkın en kutsalına kaptırıverir. Ve 1678 tarihinde kendini Hicaz yollarında buluverir.
Hac kafilesi Medine'ye yaklaştığında konaklama ihtiyacı duyar. Dinlenmek için istirahata geçen kafilenin içindeki bir devletlinin ayaklarını Medine tarafına uzatarak oturması Nabu00ee'yi üzer. Ve onu şu natla uyarır:
Sakın terk-i edebden ku00fby-ı mahbu00fbb-ı Huda'dır bu!
Nazargah-ı İlahidir makam-ı Mustafa'dır bu.
Felekde mah-ı nev Bab'üs-Selamın su00eene-çakidir,
Bunun kandu00eeli cevza Matla-ı nu00fbr-i ziyadır bu. (...)
Kendi dilimizin en zengin örneklerinden olan bu dizeler maalesef günümüz Türkçesinde tercümeye muhtaç. Nabu00ee natında mealen diyor ki: "Edebi terketmekten sakın! Zu00eera burası Allahu Teala'nın sevgilisi olan Peygamber Efendimizin bulunduğu yerdir. Bu yer, Hak Teala'nın nazar evi, Resu00fbl-i Ekrem'in makamıdır. Burası Cenab-ı Hakk'ın sevgilisinin istirahat ettikleri yerdir. Fazu00eelet yönünden düşünülürse, Allahu Teala'nın arşının en üstündedir. Bu mübarek yerin mukaddes toprağının parlaklığından yokluk karanlıkları sona erdi. Yaradılmışlar, iki gözünü körlükten açtı. Zu00eera burası kör gözlere şifa veren sürmedir. Gökyüzündeki yeni ay, O'nun kapısının yüreği yaralı aşığıdır. Gökyüzündeki oğlak yıldızı bile O Peygamberin nu00fbrundan doğmaktadır..."
Ertesi sabah vakti şehre giren Hac kafilesi, minarelerden müezzinlerin Nabu00ee'nin okuduğu natı okuduklarını duyduklarında şaşırırlar. Daha sonra anlaşılır ki, bu nat müezzinlere rüyalarında öğretilmiş ve okumaları istenmiştir. Sevmek ve sevilmek bu galiba!
PEYGAMBER İKLİMİNE ADIM ATMAK
Üstad Necip Fazıl, 10 Ocak 1973 tarihinde Hac görevini ifa etmek üzere İstanbul, İzmir üzerinden Cidde'ye hareket eder. Cidde'ye ulaştığında mahşeri kalabalık içinde tek başınadır. Kutsal Topraklara ayak bastığında ise 69'undadır. Burada gönlüne düşen ifadeler ise yine Üstadcadır: "Peygamber ikliminin kapı eşiğine ayak atıyordum ve bütün melekelerim yerinde olduğu halde kendimde değildim." Üstad, Mekke ve Medine karşılaştırmasını yaparken de duygularını şöyle dile getirir: "Mekke sert çehreli ve çatık kaşlı, Medine ise güler yüzlü ve tatlı bakışlı..."
Ku00c2BE; TEVHİD RUHUNUN SEMBOLÜ
Müslümanlığı seçen Malcolm X'in ırkçılık konusunda kafasında soru işaretleri oluşmaya başlamıştı. İslam'ı iyi kavrayabilmek için ona göre tek bir yol vardı; o da Hacca gitmek. 1964 yılında Hacca giden Malcolm X, sorularının cevabını Kabe'nin gölgesinde bulmuştu. Malcolm X (El-Hac Malik el-Şahbaz) gördükleri karşısında tarihe şu notu düşüyordu: "Etrafımda dünyanın her bir yöresinden on binlerce Hacı var. Mavi gözlü sarışından, kara derili Afrikalıya kadar her renkten insan var. Fakat hepimiz aynı ibadeti yapıyor, aynı kardeşlik ve birlik ruhu içinde dönüyoruz. Amerika'da yaşadıklarıma göre, bir beyaz ile beyaz olmayan arasında olabileceğini asla hayal dahi edemeyeceğim şeylerdi bunlar..." (Adım Adım Hac ve Umre, Beşir Kitabevi)
MESCİD-İ Ku00dbBA'DA KILINAN İKİ REKAT NAMAZIN FAZİLETİ
Ku00fbba Mescidi hicretin Medine-i Münevvere'deki ilk durağı. Peygamber Efendimiz'in Hicret esnasında bina ettiği ve içinde ashabıyla birlikte namaz kıldığı, İslam'da inşa edilmiş ilk mescid. İslam'ın yükseliş devri arefesinde ve tam anlamıyla bir dönüm noktasında bina edildiği için önemli hatıralar taşır. Hicret yıllarında Ku00fbba küçük bir köyden ibaretti. Başlangıçta Medine'ye uzaklığı 6 mil kadarken, Hicret'ten sonra yeni açılan ulaşım yolları ile gelişme göstermiş, Medine'nin de büyümesiyle aradaki mesafe bugün kapanmıştır. Hz. Peygamber, Ku00fbba'ya Rebu00eeulevvel ayının ortalarında bir Pazartesi günü ulaştı. Orada, Amr b. Avfoğulları'nın yurdunda onların himayesinde
bulunan Külsüm b. Hidm'in evinde bir müddet misafir oldu. Tarihu00ee kaynaklar Resu00fblullah'ın burada kaç gün kaldığı konusunda ihtilaf etmektedirler. Buharu00ee'nin Hicret'le ilgili bir rivayetine göre, on küsur gece kalmıştır. (Buharu00ee, Menakıb, 45) Ku00fbba Mescidi, Hz. Peygamber'in, düzenli olarak Cumartesi günleri, zaman zaman da Pazartesi günleri ziyaret etmeyi adet haline getirdiği bir mesciddi. Oraya bazen binekli olarak bazen yaya gider ve namaz kılardı. Bir hadis-i şeriflerinde bunu Müslümanlara da tavsiye ederek şöyle buyururlar: "Kim güzel bir şekilde abdest alır, sonra Ku00fbba Mescidi'ne gelir ve orada namaz kılarsa onun için Umre sevabı vardır." (İbn Mace, ikame, 198)
CENNETÜ'L BAKu00ce VE RESu00dbLULLAH'IN KOMŞULARI
İmam-ı Malik Hazretleri buyurdu ki: "Medine'de Eshab-ı Kiram'dan onbin kişi vefat etmiştir. Onlar hep Cennüt'ül Baku00ee'ye defnedilmiştir. Peygamber Efendimiz, Cennetü'l Baku00ee'ye çıkar (Esselamü aleyküm, ey müminler topluluğunun yurdu) diye selam verirdi. (Müslim)
Cennetü'l Baku00ee Kabristanı'nın yeri, Hz. Muhammed Efendimiz tarafından seçilmişti. İlk sakini, Osman bin Muiz oldu ve Peygamber Efendimiz, cenazenin defninden sonra, mezarın baş ve uçlarına yanından getirdiği ilk taşı koyarak, "Bu ahirete ilk gidenimizdir", dedi. Peygamber Efendimiz zaman zaman Cennetü'l Baku00ee Mezarlığı'nı ziyaret eder ve orada medfun bulunan mü'minler için dua ederdi.
Cennetü'l Baku00ee Mezarlığı, Mescid-i Nebevu00ee'nin karsısındadır. Toprağı, Peygamber Efendimizin zevceleri, evladları ve ashabın seçkinlerinin mübarek, nu00fbrlu bedenlerine son mekan olmuştur. Üçüncü Halife Hz. Osman Zinnureyn, başlangıçta Cennetü'l Baku00ee dışında bir mevkiiye defnedilmişken, zamanımızda mezarlık onun kabrini de içine alacak şekilde genişletilmiştir.
Mescid-i Nebevu00ee'nin doğu tarafında bulunan Cennetü'l Baku00ee Mezarlığı'nı ziyaret etmek müstehaptır. Peygamber Efendimizi görme şerefine nail olan, sesini duyan, onunla namaz kılan ve İslamiyet uğrunda hiçbir fedakarlıktan çekinmeyen onbin civarında sahabe bu mezarlığa defnedilmiştir.
Hz. Abbas, Hz. Aişe, Hz. Fatıma, Sad b. Ebi Vakkas, Hz. Hasan gibi sahabe ile İmam-ı Malik gibi tabiu00fbndan bir çok büyük zevat burada bulunmaktadır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.