'Özel' bir danışıklı dövüş
Biliyorsunuz ki CHP’de “çok adaylı” görünmeye çalışan bir yarış başladı. Geçtiğimiz Cuma CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel genel başkanlık adaylığını açıkladı. Bunu yaparken de kamuoyuna birçok mesaj verdi; ama üzerinde özellikle durduğu üç kavram vardı:
Heyecan, Taze Kan ve Yeni Söylem
Günler öncesinden adaylık açıklaması yapacağını söyleyen Sayın Özel açıklamasını “sıfır” heyecan, tek düze ses tonu ile kağıttan okuyarak (!) yaptı. Yüz yıllık partinin genel başkan adayı elindeki kağıda bakmadan cümle kuramadı. Son derece durağan, içeriğin aksine heyecanı eksik bir konuşmaydı. Ayrıca siyasal iletişimde kaynağın güvenirliği her şeyden önemlidir. Çünkü bir liderin güvenilir olması onun aynı zamanda samimi ve tutarlı olmasını gerektirir. Beş dönem milletvekilliği, sekiz yıl grup başkan vekilliği yapmış bir siyasi aktör CHP için taze kan sayılır mı veya yeni söylem geliştirebilir mi? Bunca zaman parti içi hiçbir karara itiraz etmemiş birinin mevcudu eleştirmesi bir çelişki değil mi? Parti içi tüm süreçlerde genel başkanına itaat eden birinin “değişim” retoriğine seçmen güvenir mi?
Üstelik daha üç ay önce Kılıçdaroğlu istifasını isteyenlere trol demişken…
Kılıçdaroğlu aday olduğunda sevinçten ağlarken…
“Parti içinde Kılıçdaroğlu istifa etsin diyen yok, sosyal medyada var” derken…
Alınan sonucu Kılıçdaroğlu’nu rencide edecek bir sonuç olarak görmezken…
Meydan ya okunur ya okunmaz
Özel konuşmasının bir bölümünde ise “Biz bu yürüyüş ile Atatürk’ün devrimci, dönüştürücü karakterini esas alan büyük bir meydan okumayı hedefliyoruz” dedi. Meydan okuma hedeflenmez. Meydan ya okunur, ya okunmaz.
Değişmeyen retorik değişim
Siyasetin değişmeyen retoriği değişimdir. Bunun anahtarı tutarlı olmaktan geçer. Yoksa kampanya sürecinde adayın geçmiş deneyimleri ile ilgili tutarsızlıkları, rakibi için önemli fırsatlar ve kontrol alanı sağlar. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 25 Temmuz’da ne söylediğini hatırlayalım: “Sınıf arkadaşım (KK) devam etmezse Ekrem’e Karşı Özgür derim.” demişti.
‘Tavşan’ aday tartışması
CHP’nin adaylık yarışında tartışılan diğer bir konu ise “Tavşan Aday”dı. Teşbihte hata olmaz. Atletizmde yarışı kazanacak esas atletin işini kolaylaştırmak, ona yol açmak için tavşan atlet koşturulur. Örneğin bir takımın iki atletinden biri yarışı kazanacak olan atlettir, diğeri tavşan atlettir. Tavşan atlet koşunun başında hızlı koşar, rakipleri kendi temposuna uydurur ve onları yorar. Bir süre sonra kendi yarışı bırakır. Rakipler yorulmuştur, takım arkadaşı ise diri kalmıştır. Bu kez o yarışa asılır ve yorulan rakiplerini geçerek ipi göğüsler. Tavşan “adayın” pardon “atletin” de işlevi işte budur.