Organize işler
KENAN ADEM KIZILAĞIL/ ANKARA
Başbakan Erdoğan Reyhanlı ile CHP'nin bağlantılı olduğunu, hatta ellerinde belgeler olduğunu açıkladı. Bunun ardından Gezi patlak verdi. Bu olaylar aslında bir bakıma Reyhanlı'nın üstünü kapatma operasyonu da olabilir mi?
Reyhanlı saldırısında tutuklanan baş aktörlerden birinin CHP heyetini Suriye'ye götüren ve Esed'le görüştüren kişi olduğu açıklandı. Bildiğim kadarıyla soruşturma devam ediyor. Kamuoyuna yansıyan ilk bilgiler, Gezi bahanesiyle çıkarılan kanunsuz eylemlerin Reyhanlı saldırısı ile dolaylı olarak bağlantılı olduğu yönünde. Uluslararası medyanın olaydan önce Reyhanlı'da konuşlanması, Gezi olaylarına dünyaya olduğundan farklı yansıtmaları, ölü ve yaralı konusundaki yalan haberler, başka yerden alıntı resimler, fotomontaj fotoğraflar ve videolar eylemlerin organize olduğuna işaret ediyor.
CHP parti olarak olayın siyasi sonuçlarına muhataptır. Ancak Reyhanlı saldırısında kişisel olarak suça iştirak ettiği, yardımcı olduğu tespit edilen olursa yine kişisel olarak sorumlu olur. Gezi olaylarında da, polise ana avrat küfür eden milletvekili gibi, şahsi olarak cebir şiddete dayalı saldırılara doğrudan yardımda bulunarak fiili destekte bulunduğu tespit edilenler hakkında da soruşturma açılır ve gereği yapılır. Burada aslolan, ifade özgürlüğü kapsamındaki açıklamalar ile fiili ve fiziki saldırılara iştiraki birbirinden ayırmaktır.
Hukuk devletinde her kim suç işlemiş ise adalet onun yakasına yapışabilmelidir. Son 6 -7 yılda adaletin bu manada işletilebilmesi, Gezi olaylarının da süratle bastırılmasında rolü olduğunu söyleyebiliriz. Eylemcilerin soruşturulmaya başlanmasıyla, provokatörlerin piyasadan çekilip, yakalanan tetikçileri izlemeleri ilk gördüğümüz bir olay değildir. Ne yazık ki tarih tekerrür ediyor. Tecrübesiz gençler karanlık güçlerin kirli emellerine alet olduklarını öğrendiklerinde iş işten geçmiş oluyor.
Parti kapatılması geriye dönüş olurBu ülkede çok rahat parti kapatma davalarının açıldığına şahitlik ettik. İstihbarat raporlarına bakıldığında Gezi ile asıl amacın hükümeti yıpratmak, köşk seçim sürecini germek ve Erdoğan'ı yıpratmak olarak görüyoruz. Alanları hareketlendiren marjinal grupların yanında ise İP ve CHP var. Soruşturma derinleşirse, iki parti için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı hareke geçebilir mi?
Anayasanın 69'uncu maddesi bağlamında konunun değerlendirilmesi gerekir. Demokratik hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayan fillerin işlendiği odak haline geldiğinin tespiti gerekiyor. Bizzat parti genel başkanının polis ve kamu görevlilerini İktidarın emir ve talimatlarına uymama konusundaki açıklamaları hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Ancak, evrensel hukuk normları bir partinin gerek tüzüğü gerek eylemleriyle bizzat cebir ve şiddete başvurmuyorsa kapatılmasını veya bu konuda dava açılmasını demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırı görmektedir. Her ne kadar geçmişte cebir şiddet olmadığı halde pek çok siyasi parti laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan kapatılmış ise de, hukuk devleti olma yönünde ciddi mesafeler almış Türkiye'nin yeniden parti kapatmaları gündemine alması hem hukuken hem de siyaseten doğru olmaz.
Bazı avukatların da açıkça adliye önlerinde eylem yaptıklarını ve istenmeyen olaylar yaşandığına şahitlik ettik. Ama söz konusu hukukçular bugün her şey açıkça ortaya çıkmış iken halen mağduru oynuyorlar. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hiç kimsenin suç işleme imtiyazı yoktur. Avukatlar da dahil suç işlediği iddia olunanlar hakkında hukuk içinde gerekli işlem yapılmalıdır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken soruşturma sırasında usul hükümlerine riayet edilmesidir. Avukatlar hakkında yasal işlem yapılırken, Avukatlık Kanunu hükümlerinin dikkate alınması, doğrudan gözetime alınması veya güç kullanılarak ifadeye götürülmesi doğru değildir. Alınan gövenlik önlemlerine karşı şiddete başvuran olursa veya ağır cezalık bir suçtan suçüstü halinde yakalanma olursa elbette gözetime alma ve tutuklama dahil yasal soruşturma işlemleri yapılır. Buradaki ince çizgide hassasiyet gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Polis müdahaleleri de sıkça gündeme getiriliyor. Burada İçişleri Bakanlığının bir ihmali olduğunu düşünüyor musunuz?
Gezi parkı eylemlerinde ilk müdahalelerde orantızsız güç kullanıldığı kabul edildi ve yetkililerce özür dilendi. Burada ölçü Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu hükümlerince, polisin bedeni ve maddi güç kullanımında, eylemcilere gerekli uyarıların yapılması, dağılmadıkları takdirde bedeni ve maddi güç kullanılacağı, bu cümleden olarak basınçlı su ve gaz kullanılacağı uyarılarının yapılması, makul süre tanınması, buna rağman kanunsuz direnişin sürmesi halinde orantılı güç kullanılmalıdır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.