ÖLÜM UYKUSUNDAN UYANIŞ
NEVRUZ BUGÜN DÜNYANIN DÖRT BİR TARAFINDA COŞKUYLA KUTLANACAK
ÖLÜM UYKUSUNDAN UYANIŞ
3000 yıl önce Perslerle dünya literatüründeki yerini alan Nevruz; Zerdüşler, Bahailer ve Farisiler tarafından yılın ilk günü olarak kutsanırken, Türkler tarafından Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışını, Kürtler için ise Demirci Kawa Efsanesi'ni simgeliyor. Bin yıllardır insanları coşturan bu gelenek, bugün dünyanın dört bir tarafında kutlanacak.
HAZIRLAYAN: SABRİ GÜLTEKİN
3000 yıl önce Perslerle dünya literatüründeki yerini alan Nevruz; Zerdüşler, Bahailer ve Farisiler tarafından yılın ilk günü olarak kutsanırken, Türkler tarafından Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışını, Kürtler için ise Demirci Kawa Efsanesi'ni simgeliyor.
Kış erimeye mahkum son rötuşlarını yaparken, bahar yavaş yavaş dokunuyor hasret kaldığı aleme. Farsiler, Anadolu Türkleri, Kürtler, Zazalar, Azeriler, Afganlar, Arnavutlar, Gürcüler, Türkmenler, Tacikler, Özbekler, Kırgızlar, Karakalpaklar, Kazaklar dünyanın dört bir yanında doğanın uyanışına eşlik ediyor. Yaktıkları ateşlerle dondurucu soğuğun ayazını çözüyor. Her millet kendise ait değerlerin gölgesinde cu00fbş-u huru00fbşa geliyor.
3000 yıl önce Perslerle dünya literatüründeki yerini alan Nevruz; Zerdüşler, Bahailer ve Farisiler tarafından yılın ilk günü olarak kutsanırken, Türkler tarafından Göktürklerin Ergenekon'dan çıkışını, Kürtler için ise Demirci Kawa Efsanesi'ni simgeliyor. Bin yıllardır insanları coşturan bu geleneği; Birleşmiş Milletler önce Dünya Nevruz Bayramı olarak ilan ediyor, sonra da Dünya Manevi Kültür Mirası Listesi'ne dahil ediyor.
Bugün 21 Mart. İran'da, Afganistan'da Özbekistan'da, Azerbaycan'da, Kazakistan'da, Tacikistan'da, Gürcistan'da, Irak'ta, Türkmenistan'da, Kırgızistan'da, Kosova'da, Bosna Hersek'te, Hindistan'da, Çin'de, Pakistan'da, Türkiye'de Nevruz coşkusu yaşanacak. Örs üzerine konan demirler çekiçle dövülüp, yakılan ateşlerin üzerinden atlanacak.
Tarih tekerrür ediyor
Payitaht ise başka bir ritüele hazırlanıyor. Çünkü 21 Mart'ın bu belde için başka bir hikayesi daha var. Haydi tarihin tekerrürden ibaret olduğunu ifşa eden bu ana tanıklık için birlikte İstanbul'u seyr ü sefaya çıkalım.
Mihrimah Sultan; Cihan Padişahı Kanu00fbnu00ee Sultan Süleyman'ın Hürrem'e olan dillere destan aşkının meyvesi...(1522-1578) Gece ile gündüzün birbirine eşitlendiği günün müjdesi... Topkapı Sarayı'na doğan güneş ve ay parçası... Mihrimah Sultan; 17'sinde, ismiyle müsemma...
Mihrimah Sultan'ın hayırhahlığı
Gün geliyor, kader bu sefer de ağlarını Mihrimah Sultan için örüyor. Kehle-i ikbal (ikbal biti) sayesinde, Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa'ya zevce oluyor. Hürrem'in entrikaları, Rüstem Paşa'nın saltanatı dilden dile dolaşıyor. Kalabalıklar içinde yalnızlık ızdırabı çeken Mihrimah Sultan kendini hayırhahlığa vuruyor. Koca Sinan'ı huzura çağırtıp, payitahtın güzel bir yerine kendi adına külliye yapmasını istiyor. Sultan baba ferman çıkartıyor, kazmalar Üsküdar sahilinde aşkın sanata dönüşeceği bir şaheser için vuruluyor. Mihrimah'ın temelleri yükselip, kubbe tamama erdiğinde; ortaya "eteklerini giyinmiş nazlı bir gelin" silueti çıkıyor.(1540-1548)
Vakıf Medeniyeti'mizin altın çağlarını yaşadığı bir dönemde Mihrimah Sultan, Harun Reşid'in hanımı Zübeyde'nin Arafat'a getirttiği su yollarının bozulduğunu duyuyor. Hacıların çektiği su sıkıntısını gidermek için, sahibi bulunduğu bütün mal varlığını bu uğurda vakfediyor. Bu işe memur edilen Mimar Sinan, "Ayn-ı Zübeyde"adıyla anılan su yollarını tamir ediyor, hacılar Arafat'a tekrar bol suya kavuşuyor. (Arafat'tan, Müzdelife'ye giderken göze çarpan bu su kanalları için hala Mihrimah Sultan'a dualar ediliyor.)
Aradan 14 yıl geçiyor... Koca Sinan yine huzura çağrılıyor; bir külliye daha yapması isteniyor. Sinan'ın ilahu00ee aşka dönüşen sanatını resmedeceği şaheser, payitahtın en yüksek tepesinde yükselmeye başlıyor. "Aşk ferman dinlemezmiş" misali, ilk kez padişahın fermanı olmaksızın semaya doğru yivlenen eserde; kubbenin üzerindeki 161 pencereden sızan halelerle Mihrimah Sultan'ın iç güzelliği, minarenin tekliğiyle yalnızlığı tasvir ediliyor. (1562-1565)
Mimarların Reisi'nin çözülemeyen sırrı
Mimar Sinan, Üsküdar ve Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii'lerini öyle sihirli bir tılsımla mühürlüyor ki, o gün bugündür hala bu sır çözülemiyor.
Koca Sinan'ın "Dünya Mimarlarının Reisi" olduğunu gözlerinizle görüp, ruhunuzla hissetmek istiyorsanız; 21 Mart günü Üsküdar ve Edirnekapı'daki bu iki camiyi aynı anda görebileceğiniz bir terasa atıverin kendinizi. Sonra Edirnekapı'daki caminin minaresinin üzerinden gurub eden güneşle, Üsküdar'daki caminin arkasındaki ayın doğuşunu seyr-ü sefa eyleyin. Gördüğünüz manzara size Mihrimah Sultan'ın doğumunu (21 Mart), Mihrimah (mihr= güneş, mah= ay) isminin tezahürünü, akıllara zarar astronomi ve matematik hesaplarıyla zihinleri altüst eden Sinan'ın sanatını ilahi aşka dönüştürüşünü belgeler.
////
"O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın."
(BAKARA, 22)
///
"Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır. "
(Müslim, Zühd 9)
///
TEBESSÜM
ALLAH'IN TAKSİMİ
Nasreddin Hoca merhuma, talabelerinden biri bir torba ceviz getirir. Hocaefendi, sınıftaki çocuklara hitaben:
-"Bu cevizleri kul taksimi mi yapalım, Allah taksimi mi?" diye sorunca, çocuklar: "Allah taksimi yap hocam", derler.
Hocaefendi, torbayı eline alarak, kimine bir avuç, kimine bir tane, kimine üç avuç, kimine hiç, kalanını da torbayla birine verir.
Ceviz alamayan çocuklar: -"Hoca, hani bize ceviz", derler. Hoca: -"Çocuklar, baştan size sordum. Allah taksimi istediniz. Allah'ın taksiminde adalet değil, ihsan (lütuf) esastır. Allah, lütfundan dilediğine verir, dilemediğine vermez. Kimine az verir, kimine çok. Hiçbir varlığın ona, "niye böyle?" diye sormaz hakkı yoktur. Mülk sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder."
///
ŞEHİR VE MEDENİYET
KARAİ MUSEVİLERİN SEMTİ
Kadıköy: Sur şehrinden gelen Fenikeliler (Tyrienler) bir şehir kurmuş buraya 'Yenişehir' anlamına gelen Chalkedon demişlerdir. Daha sonraki yıllarda İstanbul Türkler tarafından zaptedilmiş ve Kadıköy Fatih'in ilk kadısı olan Hıdır Bey'e makam ödeneği karşılığı verilmiştir. Eski adı Kadıköy olarak söylenip günümüze kadar gelmiştir.
Karaköy: Bizans devrinde Hasköy ve Karaköy arasındaki bölgede Karai Museviler oturmaktaydılar. Semt Osmanlı döneminde de Karailerin oturduğu semt manasında Karaköy olarak bilinmektedir.
Kağıthane: Fatih Sultan Mehmed devrinde kağıt imal edilen imalathanelerden dolayı semt adını almıştır.
Kalamış: Eski yunanca "sazlık ve kamışlık" yer manasında "Kalamış" kelimesinden türetilmiş.
///
NÜKTE
KILICIN HAKKINI UNUTMA
Fatih, İstanbul'u fethetmişti. Şimdi atının üzerinde ordusuyla şehre giriyordu. Dervişlerden biri Fatih'in atının yularına yapışıp Padişaha şöyle dedi: "Padişahım! İstanbul'u biz dervişlerin duaları sayesinde aldığını unutma. Fatih, dervişin bu haline ve sözüne hafifçe gülümsedi ve: "Doğru söylersin" dedi. Eliyle kılıcını işaret ettikten sonra da şöyle dedi: "Ama sen de şu kılıcın hakkını unutma."
//
DAĞARCIK
BAHAR ÇOCUKLARIN İLu00c2CI
* Bir kadının sahip olduğu en fazla çocuk sayısı 69.
* İlk kule saati 1404 yılında Moskova'da yapılmıştır.
* Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.
* Timsahlar daha derine batabilmek için taş yutarlar.
* Sigara çakmağı kibritten önce bulundu.
* Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.
* Uranüs çıplak gözle görülen bir gezegendir.
* Dünyadaki tavuk sayısı insanlardan fazladır.
* Salyangozların 25.000 civarında dişi vardır.
* Bir doğumda yaşayan en çok çocuk sayısı 6.
* Kirpiler suda yüzer.
* Salatalığın yüzde 96'sı sudur.
* Sivrisineklerin 47 tane dişi vardır.
* Coca-Cola'nın orijinal rengi yeşildir.
* Çocuklar baharda daha fazla büyüyor.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.