'Öğretmenlik meslek Kanunu vaatte kalmasın' talebi
Ezgi Çelik
Değerli basın mensupları ve katılımcılar,
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla
eğitim çalışanlarının sorunlarına dikkat çekmek ve öğretmenlerin meslek kanunu
talebini dile getirmek amacıyla düzenlediğimiz basın toplantısına hoş geldiniz.
İnsanın, özünü keşfetmeye, kişiliğini
inşa etmeye yönelik en büyük eylemi eğitimdir. Eğitimi, eğitim-eğitilen
çerçevesinde, insanların birbirleriyle ilişkisinden, iletişiminden ve
etkileşiminden beslenen akli süreçlerin hâkim olduğu ve ahlaki sonuçların
hedeflendiği faaliyetler bütünü olarak kabul ediyoruz. Eğitimi, tam da bu
yüzden hem bilim hem de hizmet noktasında vazgeçilemez, ertelenemez, yok
sayılamaz, devre dışı bırakılamaz, alternatifi oluşturulamaz konumda görüyoruz.
Eğitimde geriye düşenin ahlakta,
adalette, merhamette, bilimde öne çıkması, teknolojide önde olması, ekonomik ve
diplomatik düzlemde fark oluşturması mümkün olmaz. Öğretmenlik, insanlığın en
kadim ve önemli mesleklerinden biridir. Öğretmen, çocuklarımızın şuur
sermayesini artırma, bilgi haznesini büyütme, idrak zeminini güçlendirme,
hikmeti keşfetme, hakikate ulaşma konusunda beşerin insanlaşması ve bireyin
uzmanlaşması yolculuğunda hem rehber hem de rol modeldir. Bu vasıf, öğretmenlik
mesleğinin tarih boyunca önemli ve değerli kabul edilmesinin de başlıca
sebebidir.
Eğitimde örnek gösterilen ülkelerde olduğu gibi, öğretmenliğin kamu sistemi içerisinde tanımlanmış eğitim-öğretim hizmetleri sınıfından müstakil bir meslek kanununa kavuşturulması hususu artık daha fazla ötelenmemelidir. Mesleğin hak ettiği şekilde tanımlanması, sosyal zeminde öğretmenlerin itibarının, haklarının korunması ve artırılması, yönetmeliklerle, genelgelerle oluşan görev, yetki, ehliyet, liyakat noktasındaki dağınıklığın giderilmesi için meslek kanununun ivedilikle yürürlüğe konulması gerekmektedir.
Ülkemizde resmî ve özel eğitim
kurumlarında fiilen görev yapan 1 milyon 200 bin öğretmen var iken, öğretmenin
yetiştirilmesinden emekliliğine kadar öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele
alan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun olmaması; hukuki açıdan boşluk, mesleki açıdan
ise yoksunluktur.
Kanun, hedefler ve gerçekler bağlamında uluslararası
standartlara uygun bir kariyer mesleği niteliğini taşımalı; öğretmenin
etkinliğini artıracak, itibarını yükseltecek hükümler içermelidir. Meslek
kanununun yapılması için gereken talep de yazılması için gereken birikim de
var. Bundan sonra bir tek şeye ihtiyaç var. O da kanunun çıkarılmasını
hızlandıracak irade. Bizler Türkiye’nin bütün illerinden hep birlikte o iradeyi
harekete geçirmek için sesleniyoruz: Meslek kanunumuzu istiyoruz, daha fazla
beklemek istemiyoruz.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun
çıkarılması hedefine, 11. Kalkınma Planı’nda da Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2023
Eğitim Vizyonu’nda da yer verilmesi, hem talebemizi doğruluyor hem de tepkimizi
haklı kılıyor.
Meslek kanununun çıkarılması noktasında
niyet ve kararlılığın kamuoyuna deklare edilmesinin üzerinden iki yıl geçmesine
rağmen, bugüne kadar kamuoyuna net, açık ve kesin bir içerik paylaşımı yapılmış
değildir. Millî Eğitim Bakanlığı’nca yürütülen çalışma, hazırlanan taslak,
öngörülmüş bir tasarım mutlaka başta yetkili sendika olmak üzere, paydaşlarla iş
birliği içinde ele alınarak olgunlaştırılmalıdır.
Bu noktada, öğretmenlik mesleğine,
öğretmenlere, eğitime ve öğrencilerimize dair hassasiyetlerimizi,
önceliklerimizi, talep ve beklentilerimizi şekillendiren, meslek kanununa dair
çerçeve beklentimizi ifade eden hususlara da dikkat çekmek istiyoruz.
OECD’nin yayınladığı ‘Dünya
Standartlarında 21. Yüzyıl Okul Sistemi Nasıl İnşa Edilmeli?’ başlıklı raporda
yer alan, ‘Eğitimin bir ülkenin gerçekten önceliği olup olmadığı bazı sorular
sorularak anlaşılabilir: Öğretmenlik mesleğinin toplumsal statüsü nedir?
Öğretmenlere ödenen ücretler benzer eğitim geçmişine sahip bireylere ödenen
ücretlere kıyasla nasıldır? Çocuğunuzun öğretmen olmasını ister misiniz?
Medyada okullar ve eğitim üzerine haberler ne kadar yer buluyor?’ şeklindeki
soruları yetkililerin dikkatine sunuyoruz. Bu soruların her birini, politika
belirleyici, politika tasarlayıcı ve uygulayıcı konumda olanların cevaplaması
gerekiyor.
Kesin olan bir şey var ki, PISA’da
yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinin çoğunda, öğretmenlere daha
yüksek maaş verilmesi, eğitim geçmişinin daha fazla önemsenmesi, öğretmen
niteliğinin artırılması ve öğretimin iyileştirilmesi odaklı eğitim
harcamalarının payının daha fazla olması eğilimi bulunmaktadır.
Eğitim çalışanlarının en güçlü sesi,
genel yetkili sendikası olarak, gerek akademik yayınlar gerek raporlar gerekse
alan ve teşkilat taramalarıyla Öğretmenlik Meslek Kanunu noktasında gündemin
oluşmasını sağladık. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da gündemi belirledik.
Nelere ihtiyaç duyulduğu, meslek
kanununun hangi nitelikte olması gerektiği hususlarını 2018 yılında
hazırladığımız “Öğretmenlik Meslek Kanunu İhtiyaç ve Öneriler” başlıklı raporla
kamuoyuna açıkladık. ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmene destek kanunu
olmalı’ üst başlığıyla kamuoyunun dikkatini çekmeyi, içeriğe ve olması
gerekenlere ilişkin farkındalık oluşturmayı hedefledik. Yaptığımız çalışmaların,
araştırmaların, yayınlarımızın ve hazırladığımız raporların ürettiği birikimi
esas alarak ‘nasıl bir meslek kanunu olmalı, meslek kanununda neler olmalı’
sorularına verilecek cevaplarımızı netleştirdik. Tespitlerimizi ve
tekliflerimizi burada bir bütün olarak ifade edecek değiliz, başat konu
başlıklarına yönelik teklif ve talepleri ifade etmekle yetineceğiz.
Öncelikle resmî veya özel öğretim kurumu
ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayacak, öğretmenlik mesleğinin bütün
boyutlarını ele alacak bir yasal düzenlemeye duyulan ihtiyaç konusunda geniş
bir toplumsal mutabakatın varlığı herkesçe kabul edilmelidir.
Bu mutabakatın faydalı bir sonuç
doğurması, meslek kanununun ‘öğretmenlerin statüsünü, toplumsal itibarını
yükseltebilecek, haklarda kazanç sağlayacak, çalışma şartlarını iyileştirecek,
şiddeti de önleyecek’ türden bir içerikle uygulamaya konulmasıyla mümkündür.
Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun eğitimin
niteliğinin artmasına doğrudan ya da dolaylı olarak katkı sağlayacak pek çok
düzenlemeye yasal dayanak oluşturma potansiyeli bulunmaktadır. Biz, meslek
kanununda, öğretmenlerin özlük haklarının uluslararası standartlar çerçevesinde
tanımlanmasını ve geliştirilmesini istiyoruz.
Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi
haksız ve çözüm yerine sorun üreten uygulamaları ortadan kaldırmayan bir düzenlemenin
meslek kanunu niteliği kazanamayacağına inanıyoruz.
Resmî eğitim kurumlarındaki bütün
öğretmenlerin kadrolu istihdamını emredici şekilde düzenlemeyen bir kanunun,
öğretmene itibarını korumada yetersiz olacağını hatırlatıyoruz.
Öğretmenlerin mesleki ilerlemelerini
sağlayacak şekilde kariyer basamaklarının yeniden hayata geçirilmesinin meslek
kanunu iddiasının ispatı için şart olduğunu düşünüyoruz. İstihdamda güçlük
çekilen bölgeler başta olmak üzere, zorunlu hizmet gibi dayatmalara son
verecek, öğretmeni motive ve teşvik etmeye, imkânlar, fırsatlar ve artırımlı
haklarla ödüllendirmeye dair hükümlerin mesleği özendirmeye, mesleği
yürütenleri güçlendirmeye ilişkin ön şart olduğunu biliyoruz.
Öğretmenlerin atamadan yer değiştirmeye,
yetişmeden gelişmeye, eğitim imkânlarından kariyer fırsatlarına, ehliyetten
liyakate her konuda belirsizlikten, ayrımcılık ya da ayrıcalık kusurlarından
kurtarmaya dönük hükümler meslek kanununun olmazsa olmazıdır.
Eğitim ve öğretim süreçlerindeki
vazgeçilmez unsurlardan biri olan eğitim kurumu yöneticiliği ve eğitim
liderliği konusu bir sorun olarak değil, bir konum olarak meslek kanunu
kapsamında düzenlenmeli, yöneticilik ve liderlik süreçlerine katılım, bu
pozisyonlardaki mali, sosyal ve özlük hakları da mutlaka kanuni bir dayanak ve
güvenceyle tanımlanmalıdır.
Öğretmenin itibarının, statüsünün, hak
ve imkânlarının, fırsat ve yetkilerinin artırılmasına dayanak yapılması gereken
Öğretmenlik Meslek Kanunu, öğretmenlerin ve eğitim kurumu yöneticilerinin mali
haklarında, hak, yetki, sorumluluk ve toplumsal beklenti ekseninde
gerçekleştirilmesi kaçınılmaz görünen artış gerekliliği, kamu maliyesi dengesi,
bütçe olanakları vb. bahanelerin arkasına sığınılmadan çıkarılmalıdır. Aksi
hâlde, eğitimde istenilen başarının sağlanamayacağı, meslek kanunundan
beklentinin karşılanamayacağı bilinmelidir.
Salgın süreci, okulun da öğretmenin de
değerini; yokluğunun, eksikliğinin telafi edilemez niteliğini, toplumsal
yapının ana direklerinden biri olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Salgın sebebiyle eğitim-öğretim faaliyetlerinde bilinen ve alışılagelen
usullerin zorunlu olarak terk edilmesi, öğretmenlerimizin fedakârlıkları,
azimleri, çabaları olmasa, bu zorlu sürecin, öğrenme kayıpları başta olmak
üzere, giderilmesi mümkün olmayan zararlara sebebiyet vereceğini bugün çok net
görebiliyoruz.
Eğitim çalışanlarımız, yılda bir gün
övgü cümleleriyle geçiştirilen anma günlerini beklemiyor. 24 Kasım’da
öğretmenlerimize verilebilecek en büyük müjde, haklarını koruyup geliştirecek,
çalışma şartlarını iyileştirecek, uğradıkları şiddeti önleyecek, sorunlarına
çözüm üretecek ve mesleklerinin itibarını hak ettiği yere taşıyacak bir
içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun TBMM gündemine getirilmesidir.
Zaman, vaatleri gerçeğe dönüştürme,
hedefleri sonuca ulaştırma zamanıdır.
Eğitim-Bir-Sen olarak, bu hususlar temelinde
çıkarılacak Öğretmenlik Meslek Kanunu’na katkı ve destek sunacağımızı bir kez
daha ifade ediyor; siyasi iradeyi, TBMM’yi ve Bakanlığı bu konuda adım atmaya
çağırıyoruz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.