Nuri Killigil, Filistin davasına destek verdi
Özlem DOĞAN
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Savunma alanında” Yerli ve Milli Üretime ağırlık vermenin önemine dikkat çekerken “Kimsenin bizi elindeki teknoloji gücüyle tehdit etmesine boğun eğecek değiliz.” demiş ve eklemişti: “Daha önce Nuri Killigil’lerin, Nuri Demirağ’ların, Vecihi Hürkuş’ların, Devrim otomobillerinin, motor fabrikası kurma girişiminin ve ülkemizi ele güne muhtaç etmeyecek benzer çalışmaların başlarına gelenlerin bir daha yaşanmasına izin vermeyeceğiz!”
Türkiye’ye yönelik tehditlerin iyice arttığı ve ülkenin beka mücadelesi verdiği şu günlerde yerli savunma sanayimizi güçlendirmenin mücadelesini verirken, bu alandaki “tecrübelerimizi” değerlendirmemiz büyük önem taşıyor.
TRT, Türkiye'de yerli savunma sanayinin temellerini atan ''Nuri Killigil: Namlunun Ucunda Bir Hayat'' filmi ile büyük bir adım atmış oldu. Bu tür “tehlikeli” alanlarda faaliyet gösteren ve ciddi eserler ortaya koyan araştırmacılarımızın çalışmalarına yer verme arzumuzun bir neticesi olarak kapsamlı bir söyleşi gerçekleştirdiğimiz Atilla Oral’ın “Nuri Killigil: Enver Paşa’nın kardeşi” adlı eseri 18 yıllık titiz bir çalışmanın ürünü. Sayın Oral ile söyleşimizin, içinde bulunduğumuz süreçte, önemleri daha da artan bu tür çalışmalara olan “Devlet” ve “Sivil Toplum” ilgisinin artmasına vesile olması dileğiyle…
Cumhurbaşkanı Erdoğan gündeme getirince, Rahmetli Nuri Killigil’in çalışmalarına olan ilgi arttı. Kimdir, Nuri Killigil?
- Azerbaycan Türklerinin kurtarıcısı, Kafkas İslam Orduları Komutanı Nuri Paşa (Killigil) Enver Paşa’nın kardeşidir. Paşa Türkiye’nin ilk endüstriyel silah tasarımcısı olmakla birlikte Türk Savunma Sanayi’nde özel sektörün öncüsü, silah ve cephane üreticisiydi. Nuri Paşa’ya ait fabrika Müdafaa-ı Milliye hesabına çalışan özel sektör kuruluşuydu. Türk ordusunun silah ve cephane ihtiyaçlarını sağlamak için çalışıyordu. Fabrikanın patlamasıyla bir sektör havaya uçtu. Türk savuma sanayinin en önemli varlık göstermiş olan savunma ve aş-iş ocağı yok oldu. Türkler tüm savaşlarını kendi silahlarını ürettiği zaman kazanmıştır. Başkalarının silahıyla girdiğimiz savaşlarda hep tarumar olduk.
Cesedi bile suikasta uğradı
Nuri Paşa’yı fabrikasıyla beraber katlettiler…
- Evet, 2 Mart 1949 tarihinde Sütlüce’deki fabrikasında meydana gelen büyük bir infilak neticesinde can verdi. Nuri Paşa’nın başına gelen felaket, yakın tarihimizin en karanlık olayları arasında yer alıyor. Çünkü infilakın ardında yatan gerçekler devrin şartları gereği örtbas edilmiştir. Yapılan sabotaj sadece canını almakla kalmadı cenazesi dahi sabotaj kurbanı oldu. Ona ait bulunan vücut parçasının çok küçük olması gerekçesiyle, Müftülük tarafından cenaze namazı kıldırılmadı.
Sütlüce’de faaliyet gösteren fabrikanın havaya uçurulmasının sebepleri hakkında neler diyeceksiniz?
- Nuri Paşa’nın fabrikasında üretilen her şarapnel tanesi işgalci Siyonistlerin kafasına sıkılmak üzere üretiliyordu ve bu İstanbul’da gerçekleşiyordu. Paşa’nın fabrikası Siyonist sabotajına kurban gitti. İnönü hükümeti ABD yardımlarıyla silah temin ettiği için Nuri Paşa’nın üretimini yok oluşa bıraktı. Paşa, Araplara silah üretiyordu hatta Mısır ve Suriye’de de fabrika kurma projesi mevcuttu. İstanbul’daki fabrika patlayınca Mısır’daki kurulmuş ve kurulma aşamasında olanlar da akim kaldı. Mısır’da yapmak istediği iki fabrikayı daha sonra yabancılar inşa etti.
Bir günde elli tabanca üretiliyordu
Nuri Paşa sadece fabrika sahibi, silah satıcısı değil tabii…
- Dış ülkelere de ihaleyle mühimmat satan Nuri Paşa aynı zamanda tasarımcıydı. Yapmış olduğu silahların plan ve proje çizimlerini kendi yapıyordu. Aynı zamanda patlayıcı uzmanıydı. Yeğeni de kimya mühendisiydi. Fabrikadaki tüm mühimmatlar yerliydi. Bir günde elli tabanca üretiliyordu. O tarih için çok iyi bir sayı.
Nuri Paşa, BM’ye rağmen ilerlemeye çalıştı…
- Doğru, hatta Nuri Paşa İstanbul’dan ayrılmak istiyordu. Çünkü silah üretmemiz BM kararlarına göre kabul görmüyordu. ‘Mühimmatını kendisi yapmayan milletler payidar olamaz’ diyen Atatürk’ün vefatıyla yerli ve millilik sona erdi. İnönü en yüksek seviyede Türkiye’yi ABD’ye bağlayarak uydusu haline getirdi.
İsrail işgaline karşı Araplara silah verdi
Nuri Killigil’in Siyonistlere karşı Mısır ve Suriye’ye silah satması ticari bir iş olarak görmek doğru mu?
- Değil elbette. Bir dâvâ adamıydı, bununla birlikte Ağabeyi Enver Paşa’nın hayalperestliği Nuri Paşa’da yoktu. O daha somut düşünen ve hesap-kitap bilen biriydi. Bununla birlikte İslam birliği konusunda Ağabeyi gibi düşünüyordu. Arapların emperyalizme karşı gelmesi gerektiğini düşünüyordu. İsrail işgal ettiği topraklar üzerinde devlet kurma açıklamasını yaptığında ‘devlet üstüne devlet kurulmaz’ diyen paşa İsrail’e karşı Araplara silah vermiştir.
Sütlüce’deki silah fabrikasında Yahudilerin de çalıştığı hatta patlama günü fabrikaya gelmedikleri iddia ediliyor. Bu doğru mu?
- Fabrikada çalışanların isimlerini tek tek saptadım. Çalışan bir tane bile Yahudi yok. Zaten Nuri Paşa öyle bir riski göze almazdı. Sonuçta burada üretilen mühimmat İsrail’e karşı kullanılıyordu.
İsrail bir taşla dört kuş vurdu
Fabrikanın infilakına dönersek…
- Nuri Killigil, silahları ve fabrikasıyla yok olunca İsrail önemli bir düşmanından kolaylıkla ve bir anda kurtuluvermiş oldu. Bu infilakı planlayanlar bir taşla dört kuş birden vurdular. Arap orduları için silah ve cephane üreten fabrika, fabrikanın sahibi, fabrikada bulunan silahlar ve Nuri Paşa tarafından Suriye ve Mısır’da kurulmaya çalışılan yeni fabrikalar aynı anda ve hep birlikte tarihe karıştılar.
Patlamanın ardından hükümetten bir taziye ya da bu tür bir açıklama yapılmamasına dikkat çekiyorsunuz…
- Meydana gelen hadise Milli Savunma Sanayi tarihinin en büyük faciasıydı. Buna rağmen ne Cumhurbaşkanlığı makamındaki İsmet İnönü, Başbakan Şemsettin Günaltay ve de Milli Savunma Bakanı Hüsnü Çakır, olaydan dolayı üzüntü bildiren en ufak bir tepki ve sıradan bir taziye mesajı dahi yayınlamamıştır. İnfilakla enkaz yığınına dönen fabrikayı ve patlama sırasında yaralanan işçileri görmeye de gitmemişlerdir.
Truman-İnönü yazışmaları her şeyi ortaya çıkarır
Bu büyük facianın ardındaki sorumluları hükümet araştırmadı mı?
- Fabrika patlayınca mecliste gizli görüşme yapıldı. Fakat o güne ait kayıtlar 69 yıldır sır gibi saklanıyor. Ayrıca ABD Başkanı Truman’ın İsmet İnönü’yle yazışmalarını ortaya çıkarmak gerekiyor. Bu yazışmalardan biri bile arşivlerimizde yok. Bu belgelerin tarihini açmak, İnönü’nün ABD ile ilişkilerinin mahiyetini net olarak ortaya koyacak.
ABD ile müttefiklik ilişkimiz hep bizim aleyhimize gelişmiş…
- ABD emperyalizmine kul köle olmadan müttefikliğini kullanabilirdik. Ama içimizde ABD’nin kulu olmaya hazır birçok Türkiye düşmanı var. FETÖ bunun en büyük örneği. Atatürk Rusya ile dengeleri çok güzel kullandı. Kurtuluş Savaşı sırasında Kayseri ve Nazilli’de kurulan iki fabrikanın parasını Rusya verdi. Hatta ustalar bile Rus’tu. Atatürk sırf Rusya ile ittifak için komünist olmaya kalkmadı.
Atatürk’ten sonra CHP hiç milli olmadı
İnönü’nün ABD bağımlısı politikalarına vurgu yapıyorsunuz… CHP şu anda ne kadar milli?
- Atatürk’ün kurduğu parti şu an Atatürk’ü tanımıyor çünkü milli değil. Atatürk’ten sonra partinin başına hiçbir zaman milli bir lider gelmedi. Kemal Kılıçdaroğlu ise CHP’nin başına gelen en gayri milli genel başkandır.
Türkî Cumhuriyetlerin mühimmatını biz üretebiliriz
Türkiye son yıllarda kendi savunma sistemlerini geliştiriyor ve silah üretiyor. Bu gelişmeyi Nuri Paşa’dan devralınan bir bayrak yarışı olarak görebilir miyiz?
- Türkiye’de şu an yerli ve milli silah üretimi noktasında güzel çalışmalar yapılıyor fakat tarihî alt yapısını da öğretmek ve öğrenmek lazım. Eğer biz başarılı olursak bu tüm Türk dünyasının başarısı olacaktır. İçinde Türk ismi geçen Türkî Cumhuriyetlerin tüm mühimmat ihtiyacını karşılarsak ne Amerikan emperyalizmi kalır ne de İsrail. Bizim coğrafyamız uluslararası silah pazarının sahası. Küresel güçler bu pazardan büyük paralar kazanıyorlar. Biz kendi silahımızı ürettiğimiz an bu pazarı def edip barışa hizmet edebiliriz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.