Norfolk taburu'na ne oldu?
ÖZLEM DOĞAN
Çanakkale'de yaşananlar, insanüstü bir çabayla vatanını koruyan Türk askerinin destanıdır. Karşısındaki düşman savaş ahlakına uymuyor, gözünü kırpmadan hastaneleri bombalıyor, o zamanlar henüz dünyanın haberdar olmadığı farklı kitle imha silahları kullanıyordu. Buna rağmen Türk evladı korkup geri kaçmıyor, elindeki kısıtlı mühimmatla şehadete koşuyordu. Savaş sırasında akılların almadığı bazı garip hadiseler de cereyan ediyordu. Bazı yazarların hurafe olarak nitelendirerek uzak durduğu bu olaylardan birini, yani Norfolk Taburu'nun başına gelenleri bizzat İtilaf devletlerinin komutanlarının ağzından duyarak yazan tarihçiler mevcut. İngiliz tarihçiler Steel ve Hart'ın yazdıklarına göre, Anafartalar planının başarısızlığı üzerindeki suçlama dalgasıyla Stopford kendi kararsızlığı dışında herkesi ve her şeyi suçluyordu. Emrindeki askerlerin hiçbir işe yaramadığını Hamilton'a da anlattı. Ian Hamilton o günlerde sunduğu bir raporda şunları yazıyordu:
"54. Tümen 11 Ağustos'ta karaya çıkmıştı. 13 Ağustos'ta bu 54. Tümen'in seher vakti ile beraber Kavaktepe-Tekketepe sırtlarına doğru bir hücum yapmak üzere yürüyüş yapmalarını istedimu2026 O gün 163. Tugay ileriye hareket etti ve düşmanın şiddetli karşı koymasına rağmen Küçük Anafarta Köyü civarında en zor ve çok problemli bir arazide, kendisini yerleştirebildi. Çatışmalar esnasında 163. Tugay'a büyük şöhret kazandıran gizemli bir olay gerçekleşti. Savaş sahasının sağında bulunan Norfolk Taburu öyle bir an geldi ki, kendilerini tugayın diğer kısmından da az mukavemet eden bir bölgede bulduu2026 Çatışmalar gittikçe şiddetlendi ve arazi de gittikçe orman ve sarp bir şekil aldı. Bu askerler arasında Kraliyet Sandrigham Malikhanesi'nden askere yazılmış seçkin bir bölük asker de vardı. O zamandan beri bunların akıbetinden hiçbir haber alınamadı. Bunlar ormanlığa dağıldılar ve kaybolup gittiler. Bunlardan hiçbiri bir daha geriye dönmedi. Gece kaybolup gittiler."
7 Ocak 1916 tarihli The Eastern Daily Press'te aynı olaya değiniyordu:
"Albay ile 16 subay ve 250 er taarruza devam ederek düşmanı sürdü. Hiçbiri bir daha ne görüldü ne de duyuldu. Bir ormana girdiler ve gözden kayboldular."
KAYIPLARA KARIŞAN BİR TABUR ASKER
Kaybolan Norfolk Taburu'nun akıbeti gizemini korurken, 1960'lı yıllara gelindiğinde tabur hakkında çok tuhaf kahramanlık ve kayboluş hikayeleri kaleme alınmaya başlandı. Bunlardan en ilginç olanı da Gelibolu harekatına katılmış olan üç gazinin yani; Yeni Zelanda keşif birliği 3. Takım'ından olan R. Reichart , K. Newnes, J.L. Newman adlı askerlerin emekli olduktan sonra gerçekleştirdikleri bir söyleşide anlattıklarıydı:
İngiliz alayı First Fort Norfolk'un 60. Tepe'ye doğru ilerlediklerini fark ettik. 60. Tepe'deki birlikleri takviyeye gidiyor gibiydiler. Ancak, söz konusu buluta ulaştıklarında hiçbir çekince göstermeksizin doğrudan doğruya bulutun içine yürüdüler. Fakat, sonunda 60. Tepe üzerinde yayılıp savaşmak üzere kimse ortaya çıkmadı. Bir saat sonra, yürüyüş kolundaki son askerler de bulutun içerisinde kaybolduktan sonra aynı bulut ya da sis yavaşça yükselmeye başladı ve raporun başında belirttiğimiz gibi diğer bulutların yanına katıldıu2026 Kırk beş dakika içersinde de kayboldular."
Bu askerler şahit oldukları olayı üst makamlara da rapor etmişlerdi. O anlara şahit olan tüm askerler Norfolk Taburu'nun bir bulutun içinde göğe yükselip kaybolup gittiğinden bahsediyorlardı. Bununla birlikte 'Taburun komutanları Albay'ın sevk ve idaredeki hataları nedeniyle Türk hatlarının gerisine düşmüştür' diyen çavuş Tom Willamson'un ifadesine yer veren İngiliz tarihçiler de unutulmamalıdır. 100 yıl sonra bile Çanakkale ölüm muharebesinde yaşananlar bizi dehşete düşürüyor. Biz sadece tarih kitaplarında bize anlatılanları ve geriye kalan hatıralardan yola çıkarak yaşananları idrak ediyoruz. Ya orada savaşıp o kanlı tecrübeye bizzat şahit olanlar. O şanlı askerlerimize ne büyük bir borcumuz olduğunu unutmamalıyız.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.