Nebe suresi okunuşu...
Nebe suresi hidayet rehberimiz Kuranı Kerimin 78. suresidir. Nebe suresi 40 ayeti kerimedir. Nebe suresi Mekke döneminde nazil olmuştur. Nebe suresi kıyametı anlatmaktadır. Nebe suresi Amme kelimesi ile başladığı için bu isimle de anılır. İşte Nebe suresi okunuşu...
Kur’ân-ı kerîmin yetmiş sekizinci sûresi.
Nebe’ sûresi Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Kırk âyet-i kerîmedir. Kıyâmet haberlerini ihtivâ ettiği için sûreye bu mânâya gelen Sûret-ün-Nebe’ denilmiştir. Amme kelimesi ile başladığı için Amme sûresi de denir. Sûrede; Allahü teâlânın insanl ara olan eşsiz lütufları, kıyâmet günü ve o gün meydana gelecek hâdiseler, Cehennem’in şiddeti ve Cehennemlikler, Allahü teâlâya hesap verdikten sonra kâfirlerin pişmanlıkları bildirilmektedir. (Senâullah Dehlevî, Abdülazîz Dehlevî, İbn-i Abbâs)
Nebe 1 (Mealleri Karşılaştır): Amme yetesâelûn(yetesâelûne).
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَآءَلُونَ
Birbirlerine neyi soruyorlar?
Nebe 2 (Mealleri Karşılaştır): Anin nebeil azîm(azîmi).
عَنِ ٱلنَّبَإِ ٱلْعَظِيمِ
(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)?
Nebe 3 (Mealleri Karşılaştır): Ellezî hum fîhi muhtelifûn(muhtelifûne).
ٱلَّذِى هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
(2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi (mi)?
Nebe 4 (Mealleri Karşılaştır): Kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne).
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Hayır, ileride bilecekler.
Nebe 5 (Mealleri Karşılaştır): Summe kellâ se ya’lemûn(ya’lemûne).
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
Yine hayır; ileride bilecekler.
Nebe 6 (Mealleri Karşılaştır): E lem nec’alil arda mihâdâ(mihâden).
أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ مِهَٰدًا
(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?
Nebe 7 (Mealleri Karşılaştır): Vel cibâle evtâdâ(evtâden).
وَٱلْجِبَالَ أَوْتَادًا
(6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?
Nebe 8 (Mealleri Karşılaştır): Ve halaknâkum ezvâcâ(ezvacen).
وَخَلَقْنَٰكُمْ أَزْوَٰجًا
Sizleri (erkekli dişili) eşler hâlinde yarattık.
Nebe 9 (Mealleri Karşılaştır): Ve cealnâ nevmekum subâtâ(subâten).
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık.
Nebe 10 (Mealleri Karşılaştır): Ve cealnel leyle libâsâ(libâsen).
وَجَعَلْنَا ٱلَّيْلَ لِبَاسًا
Geceyi (sizi örten) bir elbise yaptık.
Nebe 11 (Mealleri Karşılaştır): Ve cealnen nehâre meâşâ(meaşen).
وَجَعَلْنَا ٱلنَّهَارَ مَعَاشًا
Gündüzü de geçimi temin zamanı kıldık.
Nebe 12 (Mealleri Karşılaştır): Ve beneynâ fevkakum seb´an şidâdâ(şidâden).
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
Üstünüze yedi sağlam gök bina ettik.
Nebe 13 (Mealleri Karşılaştır): Ve cealnâ sirâcen vehhâcâ(vehhâcen).
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
Alev alev yanan aydınlatıcı ve ısıtıcı bir kandil yarattık.
Nebe 14 (Mealleri Karşılaştır): Ve enzelnâ minel mu’sırâti mâen seccâcâ(seccâcen).
وَأَنزَلْنَا مِنَ ٱلْمُعْصِرَٰتِ مَآءً ثَجَّاجًا
(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.
Nebe 15 (Mealleri Karşılaştır): Li nuhrice bihî habben ve nebâtâ(nebâten).
لِّنُخْرِجَ بِهِۦ حَبًّا وَنَبَاتًا
(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.
Nebe 16 (Mealleri Karşılaştır): Ve cennâtin elfâfâ(elfâfen).
وَجَنَّٰتٍ أَلْفَافًا
(14-16) Taneler, bitkiler, sarmaş dolaş bahçeler çıkaralım diye yağmur yüklü yoğun bulutlardan şarıl şarıl yağmur yağdırdık.
Nebe 17 (Mealleri Karşılaştır): İnne yevmel faslı kâne mîkâtâ(mîkâten).
إِنَّ يَوْمَ ٱلْفَصْلِ كَانَ مِيقَٰتًا
Şüphesiz hüküm ve ayırma günü belirlenmiş bir vakittir.
Nebe 18 (Mealleri Karşılaştır): Yevme yunfehu fîs sûri fe te’tûne efvâcâ(efvâcen).
يَوْمَ يُنفَخُ فِى ٱلصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
Bu, sûra üfürüleceği gün gerçekleşir ve siz bölük bölük gelirsiniz.
Nebe 19 (Mealleri Karşılaştır): Ve futihatis semâu fe kânet ebvâbâ(ebvâben).
وَفُتِحَتِ ٱلسَّمَآءُ فَكَانَتْ أَبْوَٰبًا
Gök açılır ve kapı kapı olur.
Nebe 20 (Mealleri Karşılaştır): Ve suyyiretil cibâlu fe kânet serâbâ(serâben).
وَسُيِّرَتِ ٱلْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
Dağlar yürütülür, serap hâline gelir.
Nebe 21 (Mealleri Karşılaştır): İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden).
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.
Nebe 22 (Mealleri Karşılaştır): Lit tâgîne meâbâ(meâben).
لِّلطَّٰغِينَ مَـَٔابًا
(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.
Nebe 23 (Mealleri Karşılaştır): Lâbisîne fîhâ ahkâbâ(ahkâben).
لَّٰبِثِينَ فِيهَآ أَحْقَابًا
(21-23) Şüphesiz cehennem, bir gözetleme yeridir; azgınlar için, içinde çağlar boyu kalacakları bir dönüş yeridir.
Nebe 24 (Mealleri Karşılaştır): Lâ yezûkûne fîhâ berden ve lâ şerâbâ(şerâben).
لَّا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
Orada ne bir serinlik ve ne de içecek bir şey tadacaklar!
Nebe 25 (Mealleri Karşılaştır): İllâ hamîmen ve gassâkâ(gassâkan).
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا
(25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler.
Nebe 26 (Mealleri Karşılaştır): Cezâen vifâkâ(vifâkan).
جَزَآءً وِفَاقًا
(25-26) Ancak, uygun bir ceza olarak kaynar su ve irin içecekler.
Nebe 27 (Mealleri Karşılaştır): İnnehum kânû lâ yercûne hısâbâ(hısâben).
إِنَّهُمْ كَانُوا۟ لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
Çünkü onlar hesaba çekilmeyi ummuyorlardı.
Nebe 28 (Mealleri Karşılaştır): Ve kezzebû bi âyâtinâ kizzâbâ(kizzâben).
وَكَذَّبُوا۟ بِـَٔايَٰتِنَا كِذَّابًا
Âyetlerimizi de alabildiğine yalanlamışlardı.
Nebe 29 (Mealleri Karşılaştır): Ve kulle şey’in ahsaynâhu kitâbâ(kitâben).
وَكُلَّ شَىْءٍ أَحْصَيْنَٰهُ كِتَٰبًا
Biz ise, her şeyi bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) tamamiyle sayıp tespit ettik.
Nebe 30 (Mealleri Karşılaştır): Fe zûkû felen nezîdekum illâ azâbâ(azâben).
فَذُوقُوا۟ فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.”
Nebe 31 (Mealleri Karşılaştır): İnne lil muttekîne mefâzâ(mefâzen).
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.
Nebe 32 (Mealleri Karşılaştır): Hadâika ve a’nâbâ(a’nâben).
حَدَآئِقَ وَأَعْنَٰبًا
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.
Nebe 33 (Mealleri Karşılaştır): Ve kevâıbe etrâbâ(etrâben).
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.
Nebe 34 (Mealleri Karşılaştır): Ve ke’sen dihâkâ(dihâkan).
وَكَأْسًا دِهَاقًا
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır.
Nebe 35 (Mealleri Karşılaştır): Lâ yes’meûne fîhâ lagven ve lâ kizzâbâ(kizzâben).
لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّٰبًا
Orada ne bir boş söz işitirler, ne de bir yalan.
Nebe 36 (Mealleri Karşılaştır): Cezâen min rabbike atâen hısâbâ(hısâben).
جَزَآءً مِّن رَّبِّكَ عَطَآءً حِسَابًا
(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.
Nebe 37 (Mealleri Karşılaştır): Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumer rahmâni lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben).
رَّبِّ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا ٱلرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.
Nebe 38 (Mealleri Karşılaştır): Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâ(saffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâ(sevâben).
يَوْمَ يَقُومُ ٱلرُّوحُ وَٱلْمَلَٰٓئِكَةُ صَفًّا ۖ لَّا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ ٱلرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا
(36-38) Bunlar kendilerine; Rabbinden, göklerin ve yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbinden, Rahmân’dan bir mükâfat, yeterli bir ihsan olarak verilmiştir. Onlar, Ruh’un (Cebrail’in) ve meleklerin saf duracakları gün Allah’a hitap edemeyeceklerdir. Sadece Rahmân’ın izin vereceği ve doğru söyleyecek olan kimseler konuşabilecektir.
Nebe 39 (Mealleri Karşılaştır): Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ(meâben).
ذَٰلِكَ ٱلْيَوْمُ ٱلْحَقُّ ۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ مَـَٔابًا
İşte bu, hak olan gündür. Artık dileyen kimse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.
Nebe 40 (Mealleri Karşılaştır): İnnâ enzernâkum azâben karîbâ(karîben), yevme yenzurul mer’u mâ kaddemet yedâhu ve yekûlul kâfiru yâ leytenî kuntu turâbâ(turâben).
إِنَّآ أَنذَرْنَٰكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنظُرُ ٱلْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ ٱلْكَافِرُ يَٰلَيْتَنِى كُنتُ تُرَٰبًۢا
Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, “Keşke toprak olaydım!” diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.