Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Aralık 2020

​Ne Olacak Değil Ne Yapmalıyız?

Bilindiği gibi ‘’ABD’nin hasımlarına Yaptırımlarla karşı koyma’’ anlamına gelen kısa adı CAATSA’’ olan yasal düzenleme 2017 yılında kongreden geçmişti. Düşman olarak tanımladıkları ülkeler; İran, Rusya, Çin ve Kuzey Kore idi. Ocak ayında yönetimi bırakacak olan Trump yönetimi giderayak ‘’düşmanlar’’ listesine Türkiye’yi de ekledi.

Türkiye’nin ABD’ye düşmanlık yaptığına dair somut bir örnek olmamasına rağmen, ABD’nin terör örgütüne silah verdiği, FETO elebaşını koruduğu bilinmektedir. ABD, Türkiye’yi yaptırım uygulanan ülkeler listesine dâhil etmekle malum olan hasımlığını ilan etmiş oldu.

Gelişmeleri Dost-Düşman-Doğu-Batı türünde kategoriler oluşturmak yerine analitik bakıp olayların perde gerisinde nelerin olabileceğini anlamaya çalışmak gerekir. Bu önemli hususun altını çizdikten sonra bana göre ABD kararının perde arkasında beş neden bulunmaktadır.

Bir, bu karar ABD’yi çelişkiden kurtarmayı amaçlamaktadır. Çünkü ABD bir taraftan müttefik görünürken, diğer taraftan Türkiye’nin bütünlüğüne yönelmiş terör örgütüne silah vermesi büyük bir çelişki yaratıyordu.

İki, Türkiye’ye karşı hasımlığının bir bahaneye dayanması gerekirdi ve Rusya’dan alınan S-400’ler bahane olarak gösterildi.

Üç, insanlığın temel çıkarlarını savunan Türkiye’nin siyasetiyle ABD’nin bencil politikaları çatışmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan uluslararası toplantılarda sözleriyle, yardım kuruluşları eylemleriyle bu gerçeği ortaya koymaktadır ve ABD bundan rahatsız olmaktadır.

Dört, Türkiye’nin barış ve adalet temelli dış siyaseti ile ABD’deki silah lobisinin dünyada kargaşa çıkartma dış politikası çatışmaktadır.

Beş, Türkiye’nin savunma sanayisine yapmış olduğu yatırımlarla bağımsızlığını güçlendirme siyaseti ile ABD’nin ülkeleri kendisine bağımlı kılma politikası çatışmaktadır.

Yunanistan aynı Hava Savunma Sistemi almasına rağmen, ABD sorun çıkartmazken Türkiye’ye karşı bu haksız tavrı üzerinde düşündüğümüzde sorunun S-400’leri aşan bir boyuta olduğu anlaşılmaktadır.

Ancak önemli gördüğüm bir hususun altını çizmek isterim; ABD’nin Türkiye’ye karşı yaptırım kararından sonra zihinlerde oluşan ‘’ne olacak?’’ yerine ‘’ne yapmalıyız?’’ Sorusunun daha doğru olacağını düşünüyorum. Çünkü birinci soru, olaylar karşısında biraz endişe ve edilgenliği ifade ederken, ikinci soru, kararlı ve etkin olduğumuzu ifade eder.

Peki, Türkiye ne yapmalıdır?

Bir, Türkiye ekonomiyi güçlendirmek amacıyla işletme ve iktisat fakülteleriyle küçük ve orta ölçekli firmalar arasında koordinasyon sağlayacak bir sistem kurmalıdır. Böylece teori ile pratiği birleştirmelidir.

İki, savunma sanayisinde millileşme hamlesi kararlılıkla devam ettirilmeli ve bu konuda muhalefet partileri daha yapıcı bir tutum takınmalıdır.

Üç, dış politika konuları her türlü siyasi çıkarın üzerinde tutulmalı ortak bir ses tek bir yumruk olunmalıdır. Siyasi partilerimiz birbirlerinin açıklarını ortaya çıkartmak maksadıyla yarışacağına Türkiye için daha iyi proje üretmek için yarışmalıdır.

Ben üç unsur saydım siz bunu çoğaltabilirsiniz. Türkiye çok merkezli dünya güçleri arasındaki dengelerde etkili rol oynayabilecek bir coğrafyaya sahiptir. Doğru stratejiler üretildiğinde tarih Türkiye’ye yaptırım kararı alan ülkelerin yıprandığına şahit olacaktır.

‘’Ne yapmalıyız?’’ Sorusunun bendeki cevabı; Türkiye’nin gücü, sınırlarıyla sınırlı olmadığını göstermek için gece gündüz çalışmalıyız. Sizdeki cevap nedir?

Not: eleştiri, önerileriyle katkı sağlamak isteyen dostlarımız: [email protected] adresine yazabilirler.