Dolar (USD)
34.58
Euro (EUR)
36.30
Gram Altın
2918.76
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Nahl suresinin nüzul sebebi...

Kuranı Kerimin bütün ayetleri ve ayetlerden oluşan sureleri belirli ve somut olan olaylar üzerine inmemiştir. Bazıları geçmiş peygamberleri ve hayatlarını anlatır. Bazı sureler ise iman ve fıkıh meseleleri üzerinde duru. Peki Nahl suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Nahl suresi neden indirilmiştir? Nahl suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Nahl suresinin nüzul sebebi...                                                                                           
Nahl suresinin nüzul sebebi...
16 Temmuz 2020 13:41:00
Kuranı Kerimin bütün ayetleri ve ayetlerden oluşan sureleri belirli ve somut olan olaylar üzerine inmemiştir. Bazıları geçmiş peygamberleri ve hayatlarını anlatır. Bazı sureler ise iman ve fıkıh meseleleri üzerinde duru. Peki Nahl suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Nahl suresi neden indirilmiştir? Nahl suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Nahl suresinin nüzul sebebi...                                                                                           

Kuranı Kerimin bütün ayetleri ve ayetlerden oluşan sureleri belirli ve somut olan olaylar üzerine inmemiştir. Bazıları geçmiş peygamberleri ve hayatlarını anlatır. Bazı sureler ise iman ve fıkıh meseleleri üzerinde duru. Peki Nahl suresi hangi olay üzerine nazil olmuştur? Nahl suresi neden indirilmiştir? Nahl suresinin neden indirildiğine dair detaylı bilgiler haberimizde yer alıyor. İşte Nahl suresinin nüzul sebebi...

NAHL SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?
“Onlar Allah’ın nimetini biliyorlar” 83. ayetin indiriliş sebebi ile ilgili olarak, İbni Ebî Hatim Mücahid’den naklediyor: Bir bedevî Peygamberimiz (s.a.) e gelip soru sordu. Efendimiz (s.a.)

-“Allah evlerinizi sizin için huzur ve oturma yeri kıldı” ayetini okudu. Be­devî:

-“Evet” dedi. Peygamberimiz (s.a.)

-“Sizin için hayvanların derilerinden gerek yolculuk zamanı, gerekse otur­ma zamanında kolayca taşıyabileceğiniz çadırlar yapma imkânı verdi” ayetini okudu. Bedevî:

-“Evet” dedi. Sonra bu ayetin tamamını okudu. Bedevî daima: “Evet” di­yordu.

Efendimiz (s.a.) nihayet “Allah sizin üzerinizdeki nimetini bu şekilde ta­mamlamaktadır” ayetini okudu. Bedevî dönüp gitti. Bunun üzerine Cenab-ı Hak:

“Onlar Allah ‘m nimetini bilirler ama sonra da bu nimeti inkâr ederler. On­ların çoğu kâfirdirler.” (Nahl, 16/83) ayetini indirdi. [5]

91. ayetin Nüzulü ile ilgili olarak İbni Cerir, Büreyde’den naklediyor: Bu ayet Peygamberimiz (s.a.)’in bey’atı hakkında nazil oldu.

Yine İbni Cerir, Mezyede b. Cabir’den rivayet ettiğine göre; Bu ayet Pey­gamberimiz (s.a.) in bey’atı hakkında nazil oldu. Müslüman olanlar İslâm üze­rine biat ediyordu. Bunun üzerine “…Allah adına verdiğiniz sözü yerine geti­rin. ” ayeti nazil oldu. Yani her ne kadar müslümanlarm sayısı az, müşriklerin sayısı çok olsa bile, Muhammed (s.a.) ve Ashabının azlığı ve müşriklerin çoklu­ğu, sakın İslâm üzerine yaptığınız bey’ati bozmanıza sebep olmasın.

92. ayetin nüzulü ile ilgili olarak da İbni Ebî Hatim, Ebubekir b. Ebî Haf-s’dan rivayet ediyor: Saîde el-Esediyye mecnun bir kadındır. Kıl ve lif toplardı. Bunun üzerine: “İpliğini sağlam eğirip de sonra onu söküp bozan (şaşkın) kadın gibi olmayın.” ayeti nazil oldu. [18]

101. ayetin nüzulü: Müşrikler: Muhammed (s.a.) ashabıyla alay ediyor bu­gün bir şeyi emrediyor, yarın da bundan nehyediyor ya da daha kolay bir şeyi ortaya koyuyor. Muhammed (s.a.) bir iftiracı olup bütün bunları kendi tarafın­dan söylüyor deyince Cenab-ı Hak bu ve bundan sonraki (101 ve 102.) ayeti in­dirdi.

103. ayetin nüzulü ile ilgili İbni Ebî Hatim, Husayn tarikiyle Abdullah b. Müslim el-Hadramî’den naklediyor: Bizim iki kölemiz vardı. Birisine Yesar di­ğerine Cebr deniyordu. Bunlar Sicilyalı (hristiyan) idiler. Her ikisi de kendi ki­taplarını okuyorlar, bu kitapların ilmini biliyorlardı. Rasulullah (s.a.) da bunla­ra uğrar. Onların okuduklarım dinlerdi. Bunun üzerine müşrikler: Muhammed (s.a.) bunlardan ilim öğreniyor, dediler. Bu sebeple bu ayet indi. [28]

106. ayetin nüzulü ile ilgili olarak İbni Ebî Hatim, İbn-i Abbas (r.a.)’dan şöyle naklediyor: Peygamberimiz (s.a.) Medine’ye hicret etmek istedikleri zaman Bilâl, Habbab ve Ammar b. Yasir’e eziyet ettiler.” Ammar işkenceden kendini korumak için onların hoşuna gidecek bir söz söyledi. Peygamberimiz (s.a.)’e müracaat edip durumu anlatınca Efendimiz (s.a.):

-Bu sözü söylerken kalbin nasıldı? Söylediğin sözden kalbin razı mıydı? Ammar:

-Hayır, dedi. Bunun üzerine Cenab-ı Hak: “Kalbi imanla huzur bulduğu halde inkâra zorlanan kimse müstesna…” ayetini indirdi.

Yine İbni Ebî Hatim, Mücahid’den naklediyor: Bu ayet Mekke’lilerden iman eden bir gurup insan hakkında nazil oldu. Bunlara Medine’deki bazı sahabîler hicret edin diye mektup yazdılar. Bu müminler de Medine’ye gitmek üzere yola çıktılar. Kureyşliler yolda onlara yetiştiler ve onları işkenceye tabi tuttular. Bunlar da zorlama altında küfrü kabul ettiler. Bu ayet onlar hakkın­da nazil oldu.

Bu ayetin nüzulü hakkındaki diğer rivayetler:

İbn Cerir, İbn Merdüveyh ve Beyhakî Delâil kitabında rivayet ediyorlar ki:

“Müşrikler Ammar b. Yasir’e işkence ettiklerinde Peygamberimiz (s.a.)’e kötü söz söyleyip ilâhlarını iyi olarak zikretmedikçe bırakmadılar. Rasulullah (s.a.) gelince Ammar’a:

-Ardında ne bıraktın? Sana ne yaptılar? dedi. Ammar:

-Bıraktığım şey çok kötü. Sana dil uzattım. Onların ilâhlarını iyilikle zik­rettim, dedi. Efendimiz (s.a.):

-Kalbini nasıl buluyorsun? diye sordu. Ammar: -İmanla mutmain halde, dedi. Efendimiz (s.a.):

-Eğer onlar tekrar eziyet ederlerse aynen söyle dedi. Bunun üzerine: “Kal­bi imanla huzur bulduğu halde inkâra zorlanan kimse hariç” ayeti indi.

Rivayet edildiğine göre: Kureyşliler, Ammar ile babası Yasir ve annesi Sümeyye’yi dinden dönmeye zorladılar ama bunlar kabul etmediler. Sümey-ye’yi iki deve arasında (sağ eli-ayağı bir deveye ve sol eli-ayağı bir deveye) bağ­ladılar. Sümeyye avret yerinden mızrakla vuruldu. Müşrikler Sümeyye’ye:

—Sen erkekler için (onlarla ilişki kurmak için) müslüman oldun, dediler. Onu da Yasir’i de öldürdüler. Bu iki şehid İslâm’daki ilk şehidlerdi.

Ammar’a gelince onların kendisini zorladıkları şeyi diliyle söyledi. Pey­gamberimiz (s.a.)’e:

-Ya Rasulallah! Ammar kâfir oldu, dediler. Rasulullah (s.a.):

-Hayır! Ammar hiç şüphesiz baştan ayağa imanla doludur. İman, eti ve kamyla karışmıştır.

Ammar ağlayarak Rasulullah (s.a.)’a geldi: Rasulullah (s.a.) Ammar’ın gözyaşlarını silerek:

-Onlar tekrar böyle davranırlarsa sen yine aynı sözü söyle, buyurdu.

111. ayetin nüzulü ile ilgili İbni Sa’d Tabakatta Ömer b. Hakem’den nak­lediyor: Ammar b. Yasir’e azap ediliyor ne dediğini bilemiyecek duruma geliyor­du. Suheyb’e azap ediliyor ne dediğini bilemiyecek duruma geliyordu. Ebu Fükeyhe’ye azap ediliyor ne dediğini bilemiyecek duruma geliyordu. Bilâl, Amir b. Füheyre ve müslümanlardan bir gurup da bu durumdaydı. Bu ayet “Sonra senin Rabbin mihnete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra cihad eden ve (işkencelere) sabreden kimseleri affeder.” onlar hakkında nazil oldu.

İbni Ebî Hatim, Katâde’den naklediyor: Ebu Cehlin süt kardeşi olan Ay­yaş, Ebî Cendel b. Süheyl, Seleme b. Hişam, Abdullah b. Seleme es-Sekafî’ye müşrikler işkence ve azap etmişlerdi. Bunlar da Kureyş’in şerrinden emin ol­mak için Kureyşlilerin arzu ettikleri bazı şeyleri verdiler. Bundan sonra da hic­ret ettiler ve cihada katıldılar. Bu ayet onlar hakkında nazil oldu. [35]

126. ayetin nüzulü ile ilgili olarak Hakim, Beyhakî Delâil kitabında ve Bezzar Afüsnedinde Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayet ediyorlar ki: Peygamberimiz (s.a.) amcası Hz. Hamza şehid olduğu ve tanınmayacak bir şekilde kulağı, bur­nu vs. azalarının kesildiği (müsle yapıldığı) zaman onun başında ayakta durmuş:

– Yemin olsun ki, senin yerine onlardan yetmiş kişiye böyle müsle yapacağım, demişti. Henüz peygamberimiz (s.a.) ayakta iken Cebrail, Nahl Suresi’nin son ayetlerini indirmişti: “Ceza verirken size verilen cezanın aynıyla karşılık verin..” (Nahl, 16/126-128) Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.) bu ar­zusundan vazgeçmiş, bu isteğini yerine getirmemişti.

Tirmizî’nin “hasendir” diyerek, ayrıca Hakim’in Mustedrekin.de Übeyy b. Ka’b’dan rivayet ettiği bir hadis-i şerifte anlatılıyor ki: Uhud savaşı yapıldığın­da Ensardan 64, muhacirlerden içlerinde Hz. Hamza’nın da bulunduğu 6 kişi) şehid olmuştu. Hz. Hamza’ya müsle yapılmıştı. Ensar:

-Biz de birgün onları mağlup edersek, mutlaka onlara bu muameleyi yapacağız, dediler.

Mekke feth olunca, Allah şu ayeti indirdi. “Ceza verirken size verilen cezanın aynıyla karşılık verin.”

Suyûtî diyor ki: Bu ifadenin zahirinden bu surenin nüzulünün Mekke fet­hine kadar geciktiği anlaşılmaktadır. Önceki hadiste ise bu surenin Uhud’da indirildiği söz konusudur. İbnü’l-Hısar bu surenin önce Mekke’de nazil olduğu, ikinci olarak Uhud’da ve Allah tarafından bir hatırlatma olarak üçüncü olarak Fetih günü indirildiği şeklinde bu rivayetleri cem’etti.

Özetle: Bu ayet müfessirlerin çoğunluğunun görüşüne göre Medine’de inen ayetlerden olup, Uhud günü Hz. Hamza’ya “müsle” konusunda nazil oldu. Bu rivayet Buharî’nin Sahihinde Kitabu’s-Siyer’de yer almaktadır. [60]

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin