Nafaka mağdurlarından mesaj var
Bakan Bozdağ’ın ilk açıklamasında sorunun bam teline dokunduğunu dile getiren Büyükakça, “İlk Açıklamasında yıllardır sorunun Yargıtay İçtihati ile giderilebileceğini söyleyenlere gereken cevabı vererek yüreklerimize su serperken devamındaki açıklamaları bu hükümetin çözeceğine inanan 33 yılın mağdurlarını yeniden mutsuzluğa sevkederek çok büyük hayal kırıklığı ve kırgınlık oluşturmuştur. Sayın Bozdağ Anayasa Mahkemesi kararından bahsederek Yargıtay'ın içtihat çıkartarak sorunu çözemeyeceğini net olarak ifade etti. Ancak AYM nin Süreli Nafakayı red kararından bahsederken AYM nin bu kararı demokratik sosyal devlet ilkelerinin gereği olarak değerlendirerek süresiz nafaka yasasının Anayasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle reddettiğini söyledi. Oysa AYM’nin kararında sosyal devlet gereği değil, boşanan eşler arasında boşandıktan sonra da sosyal yardımlaşma ve dayanışma ilkesinden bahsetmektedir. Sosyal devlet ilkesi ise, AYM kararına Red oyu kullanan tek üye Sayın Hicabi Dursun' un red gerekçesinde yazılmıştır. Kaldı ki bu karar. Sosyal Devlet ilkesi ile çelişmektedir. Nafaka yükümlüsü sosyal devlet değildir.” dedi.
“2021 evlenme boşanma oranları yıkıcı”
Evlilik rakamlarının nafaka mağduriyetini ortaya çıkardığına değinen Büyükakça, “2021 de 550 bin evlilik, 279 bin 700 boşanma ile sonuçlanan davaların 180 bin olduğunu söylerken bu miktarın içinde 30 bin çekişmeli dava sonucu 30 bin süresiz nafaka yükümlüsü olduğunu söyleyerek bunu normal gibi gösterdi. 55 bin anlaşmalı boşanmadan bahsederken bunların nafaka ödemediğini söyledi. Oysa çekişmeli ve yıllar süren boşanma davasının gerilim sürecinden korkan yığınlarca insan anlaşmalı boşanmada süresiz nafakayı kabul etmiştir ve nafaka yükümlüsü olmuştur. Protokolde ÜFE artışı olan arkadaşlarda bu yıl nafaka artışı yüzde 114 olarak gerçekleşmiştir.” ifadesini kullandı.
“Nafakada kusur hükmü karmaşası”
Boşanmada kusura bakarak nafaka bağlanmasına da değinen Büyükakça, “Oysa 2002 de yasaya Eşit kusurlunun da nafaka yükümlüsü olacağı cümlesi eklenmiştir. Hatta yıllar süren boşanma savaş sürecinde aldatan eşe yıllardır tedbir nafakası ödeyen mağdurlar vardır. Sayın Bakanın neredeyse her evde mağdur olduğunu söylemekle birlikte anlaşmalı boşanmalardaki mağdur sayısı da, 30 bine eklenmese dâhi 1 yılda 30 bin mağduru önemsemeyerek rakam olarak göstermesi çok tuhaftır. 1 yılda 30 bin mağdur üreten sistemin 33 yıllık olduğu düşünülürse mağdur olan insan sayısının korkunç bir boyuta ulaştığı görülecektir. Sayın Bakan çözüm üretilmesi gerektiğini ancak şu anda öncelik olmadığını, çözüm için önce sorunun dengelenmesi gerektiğini söylemiştir. Burada ne demek istediği gerçekten anlaşılamamıştır. Bu yasa, zaten 1988 de 1 yıldan süresize dönüştürülerek terazinin ayarlarını tamamen bozmuş, bir tarafı korumak adına diğer tarafa öldürücü darbe vurarak dengeleri ve toplum huzurunu bozmuştur. Ailenin dibine konulan bir dinamit gibi 2.yuvaları perişan ederek gençleri ve boşanan kişileri evlilikten soğutmaya son hızla devam etmektedir.” şeklinde konuştu.
“Mali güce göre nafaka şaşırtmacası”
İşsiz insanın bile nafaka yükümlüsü olduğunu söyleyen Büyükakça, “İşsiz ve asgari ücretli insanlar nafakayı ödeyemedikçe borç dağ gibi oluyor. 6 yılda 15 kez hapis cezası alanlar var. Kısa süreli, çocuksuz evliliklerden bahsederken yasanın adil olmadığını kabul ettiğini belirterek diğer yandan bunların az sayıda olduğunu söyleyerek çözümün daha çok zaman alacağından bahsetmişti. Yanlış bir yasa tek kişinin dahi tüm yaşamını ipotek altında geçirmesine neden oluyorsa tüm toplum için tehlikedir. 10 gün evli kalıp 32 yıldır nafaka ödeyen adamdan özür dilemesi gerekirken çözüm sürecini uzatmak çok büyük bir yanlıştır. Sayın Bakan erken evlilik mağduru 3 bin 500 aileden bahsederken ise, ‘Haksızlık 1 tane de olsa 1 saniyelik milyon tane haksızlığı tartabilir. Yanlış Yanlıştır. Yanlışın düzeltilmesi boynumuzun borcudur.’ demiştir. 33 yıllık süresiz nafaka yasasının sadece 1 yılda oluşturduğu 30 bin mağdurun 33 yılda ne kadar insanı mağdur ettiği hesap edilirse, aynı cümle nafaka mağdurları için maalesef söyleyememiştir. BİA Platformu olarak kendisine hakikati anlatmaya hazırız. Bu sorunun ilk kez 2016’da kendi Bakanlığı döneminde kurulan TBMM Araştırma Komisyonunda gündeme gelip araştırıldığını ve 399 nolu Komisyon Raporunda süreli nafaka önerisi getirildiği gayet İyi bilir. Bu öneri üzerinden 6 yıl geçmiş. İlk 100 günlük icraat listesinde yer almasının üzerinden 3,5 yıl geçmiştir. Sayın Bakanımız bu yasayı en çok kimlerin savunduğun bakarsa mesele anlaşılacaktır. Hükümete göz göre göre yanlış yaptırılmaya çalışılmaktadır. Bu yanlıştan dönülmelidir. Yılların mağdurlarının dayanacak gücü kalmamıştır. İki seçim öncesi söz verilip yapılmadığı için seçim sonrası çözüleceği söylenirse, buna kimse inanmayacaktır. Bu konuda somut adım atılması için tartışmalar daha kaç yıl sürmelidir.” diye vurguladı.
Boşanma Savaşları
Büyükakça boşanma sürecinde ortaya çıkan olayların adeta bir savaşı anımsattığını kaydederek, “Nefret, İntikam duyguları, nafaka arttırma davalarında daha kaç kez nafaka hapsi cezası almalı insanlar? Daha kaç 2.yuva yıkılmalı? Kaç İnsan cinnet geçirmeli? Kaç insan hayattan soğutmalıdır? Sayın Cumhurbaşkanımızdan üç yıl önce verdiği sözün tutulması adına kangren olmuş TMK 175 hakkında son sözü söylemesini bekliyoruz. 33 yılın yığınlarca mağdurunun artık ne inanacak ne de dayanacak gücü kalmamıştır.” şeklinde konuştu.