Müslümanların zilletten kurtulmasının yolu
Prof. Dr. Ali Özek
Hicri birinci asrın sonlarına gelindiğinde Müslümanlar batıda: Mısır, Libya, Cezayir, Fas ve Portekiz de dahil olmak üzere bütün İspanya’yı, Sicilya Adalarını; kuzeyde: Kıbrıs, Anadolu’nun yarısından itibaren Suriye, Irak, Ermenistan, Azerbaycan ve Türkistan’a kadar olan bölgeyi; doğuda: Sind Nehri’ne ve Pamir Dağları’na kadar Hindistan’ın bir bölümünü; güneyde: Yemen, Somali ve Habeşistan’ı fethetmişti.
Şimdi duruma bir bakalım!..
O gün Müslümanların elinde kaynak olarak resmen hadîs yoktu; çünkü hadisin yazılması yasak, rivayeti ise sınırlı idi. Henüz fıkhî mezhepler teşekkül etmemişti. İtikadî mezhepler de henüz yoktu. Müslümanların elinde sadece Kur’an vardı ve bir miktar da hadîs. İşte bununla o kadar ülkeyi fethettiler. Bununla o kadar insanın Müslüman olmasına vesile oldular.
Müslümanlar neden zayıf düştü?
Şimdi soralım!..
Bizim elimizde bu kadar Kur’an tefsiri, bu kadar şerhleriyle birlikte hadis kitabı, bu kadar fıkıh kitapları ve mezhepler, bu kadar tarikatlar var iken; neden başarısız durumdayız?
İşte bu sorunun cevabını bulmak zorundayız.
Neden?
Neden bu gün Müslümanlar zayıf düşmüştür?
Hatta şuna dikkatlerimiz çekilmelidir. Bugün Müslüman olmuş doğulu ve batılı insanlar hadîs ve fıkıh kitaplarına bakarak değil, Kur’an’ı okuyarak Müslüman oluyorlar. Buna göre diyebiliriz ki, Kur’an’a ve sahih sünnete dayalı sade ve kolay müslümanlık esas alınmalıdır. Koruyucu ve baskıcı Müslümanlıktan uzak durulmalıdır.
Şu üç hürriyete önem vermeliyiz:
2. Din ve vicdan hürriyeti. Kesinlikle koruyuculuğu ve baskı yapmayı bırakıp eğitime önem vermeli ve tebliğci olunmalıdır.
3. Teşebbüs ve seyahat hürriyeti. Herkes istediği işi yapmalı(?), istediği şekilde hareket edebilmelidir.
Şu üç şeyi de elde tutmalıdır:
1. Haramları iyi tanımalı, özellikle büyük günahlardan sakınılmalı,
2. Vazgeçilmez ahlakî kaidelere sarılmalı,
3. İnsanları adaletle,sevgi ve hoşgörü ile idare etmeli.
Müslümanların üretime katkısı çok düşük
Bugün dünyada görülen manzara, İslâm ülkelerinde yaşayan halkların üretime katılma paylarının çok düşük olması iktisadî açıdan çöküşe sebep olmuştur. Kanaatimce, bu konuda Müslümanlar doğru yönlendirilmemektedirler. İslâm’da helal rızık, el emeği-göz nûru olduğu halde maalesef İslam ülkelerinde Müslümanların ziraat dışında dünya piyasalarına verdiği fazla bir şey yoktur. Halbuki İslâm’da ziraatla uğraşmak teşvik edilmemiştir. Buna mukabil İslâm; ilmi, teknolojiyi ve ticareti teşvik etmiştir...
Bugün İslâm ülkeleri hâlâ nizam meselesiyle uğraşmaktadırlar. Bu da müslümanların ilim, teknoloji ve ekonomide geri kalmalarına ve başkalarına bağımlı hale gelmelerine sebep olmuştur.
Adalet ancak İslâm nizamıyla mümkün
Netice olarak şu gerçeklere parmak basmak gerekir:
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.