Dolar (USD)
34.46
Euro (EUR)
36.37
Gram Altın
2874.16
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Aralık 2022

Müslümanlar için yeni bir "Milat" olsun!

Türkiye’nin kabuğunu kırmaya başladığı o zor yıllarda adını duymaya başladığımız Milat Gazetesi’nin hangi amaçla kurulduğunu, Ali Adakoğlu bir röportajda söyle özetliyordu; “Bu ülkede söyleyecek sözü olan, duygu ve düşüncelerini aktaracak mecra arayan herkesin gazetesi.”

On yılı aşkın süredir yayın hayatına devam eden Milat Gazetesinin geldiği noktayı görünce Ali Adakoğlu’nun ne demek istediği daha net anlaşılıyor. Gelenekle bugün arasındaki kalın duvarı yıkıp bu derin temelin üzerine sağlam bir köprü inşa etmeyi amaç edinen Milat Gazetesi’nin, bu güne kadar sürdürdüğü yayın politikasıyla görevini hakkıyla yerine getirdiğine şahitlik ediyoruz.

Bu Ülkenin bir evladı olarak şahitliğimizi ileri bir noktaya taşımak ve bugüne dair cümle(ler) kurmak amacıyla, Allah’ın nasip ettiği ölçüde haftalık köşe yazılarıyla karşınızda olmayı niyaz ediyorum.

Söylemek istediklerimi edebi çerçevede ve edep dairesinde ifade etmeye çalışacağım bu köşe için şahsıma güvenenlerden, vesile olanlardan Allah razı olsun. Kelimelerin de Rabbi olan Allah, hayırlara vesile kılsın. Doğrudan, Hak’tan, hakikatten ve himayesinden ayırmasın. Bütün mevcudatın lisân-ı hal ile Bismillah dediği gibi ‘Bismillah’ diyerek başlayalım.

***

Müslümanlar olarak ekonomik, siyasi, içtimai ve ruhsal manada ciddi sıkıntılarla karşı karşıya olmadığımız söylenemez. Bu nedenle bir başlangıç yazısının içini fazlasıyla dolduracak ve seçim yapmanın kolay olmadığı çok fazla dünyevi gündeme sahibiz. Fakat dünya işlerine kısa bir ara verdiğimizde ve emaneti yüklenen Mümin sıfatını taşıdığımızı idrak ettiğimizde dünyevi sorunlarımızı unutturacak cinsten sorunlarla/sorumluluklarla karşı karşıya kaldığımızı da görürüz. Üstelik dünyanın güzellikleri ardına gizlenen ve maalesef bize gösterildiği kadarını bilebildiğimiz bu sorunların neredeyse tamamı Müslümanlarla ilgili.

Mevcut dünya düzeni bu sonucu oldukça kolaylaştırıyor ve kısa vadede değiştirilemeyecek maddelerle bu düzensizliğin devamını sağlıyor olsa da Türkiye, Batı’nın kendi mabedinde düzenin değişmesini yüksek sesle dile getirebilen ve Osmanlı üzerinden dünyaya sunduğu medeniyet fikriyle başka bir dünyanın mümkün olabileceğini kanıtlamış tek Ülke.

Türkiye’nin bu çabalarına rağmen geçtiğimiz kasım ayında Doğu Türkistan’da karantinadaki bir apartmanda onlarca kişinin yanarak vefat etmesi, hepimizin içini, önü alınamaz bir yangın yerine çevirdi. Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin bedenleri, bizim ruhumuz; Batı’nın ise tüm insan hakları söylemleri yandı ve hatta kül oldu. Yangında yakınlarını kaybeden Şerafet Memeteli’nin “Bugün annemi kaybettim, belki yarın siz kaybedersiniz” sözleriyle yüreğimizdeki yangın tamamen kontrolden çıktı.

Bugün dünyanın çeşitli bölgelerinde yapılagelen zulüm, işgal, soykırım, sömürü gibi insanı hedef alan her türlü fiilin; Kudüs’te, Doğu Türkistan’da, Bosna Hersek’te, Yemen’de, Afganistan’da yaşananlardan güç alınarak yapıldığını biliyoruz. O zaman bu zulümlere ses çıkarmayanlar, şimdi kendi zulümlerine sessiz kalan dünyanın keyfini çıkarıyorlar. Batı’ya ve yine Batı’nın tanımlamasıyla ‘uzak doğuya’ bu dayanaklardan yeni bir tane daha inşa ettirilmesine hem Müslümanlar hem de 21.yüzyılın ortak küresel değerlerini kabul eden samimi ülkeler izin ver(e)memelidir. Batı’ya, kaybettiği tüm samimiyet testlerine rağmen insanın insan olduğu için değerli olduğunun bir kez daha hatırlatılmasında fayda görüyoruz.

Bu hatırlatma öncesinde, dünya üzerinde zulme yeltenenlerin menşeine baktığımızda, bunların aynı zamanda düzensizliğin kurucu ülkeleri olduklarını, kaotik ortamın devamlılığından beslenen küresel ekonominin dokuz canlı sahipleri olduklarını görüyoruz. Bununla beraber bir Müslümanın slogan peşinde koşmaması gerektiğini de Allah’ın nice az ve güçsüz olanı, çok ve güçlü olan karşısında galip getirdiğini de hatırdan çıkarmıyoruz. Çünkü bu ikisi arasındaki seçimimiz ölçüsünde kalp akış hızı grafiğimizin yükselen tepe noktaları belirleniyor; bazen Doğu Türkistan, bazen Kudüs bazense başka bir Müslüman Ülke…