Misakımilli''nin güney sınırları belgelere yansıdı!
Türkiye'nin sınırlarını belirleyen ve Türk milletinin yemini yani "milli yemin" anlamına gelen Misakımilli'nin imzalanmasının üzerinden 99 yıl geçti.
Geçmişten bu yana Türk tarihinin en önemli resmi belgelerinden olan Misakımilli, vatan topraklarının her yönden işgal edildiği bir dönemde 28 Ocak 1920'de toplanan son Osmanlı Mebusan Meclisindeki oturumda kabul edilerek 17 Şubat 1920'de açıklandı ve meclis kararıyla onaylanan bir metin olarak dünyaya ilan edildi.
Misakımilli, gerek Osmanlı Devleti'nin o dönemki kurumları gerekse Ankara'da Erzurum ve Sivas kongrelerinden sonra başlayan Mustafa Kemal başkanlığındaki Heyet-i Temsiliye'nin faaliyetleriyle bütünleşerek ortak bir aklın ürünü olarak ortaya çıktı.
Türk milletinin istiklaline kavuşmak için verdiği kararı belirten 6 maddelik Misakımilli metninde, Suriye, Irak, Batı Trakya, boğazların durumu ve Batum sınırından bahseden ibarelerle birlikte kapitülasyon ve azınlık haklarına da vurgu yapıldı.
Tarihçiler tarafından tartışılan Misakımilli'nin sınırlarına ait yeni arşiv belgelerine ve haritalara, tarihçi yazar Enes Demir tarafından kaleme alınan "Yeni Belgeler Işığında Vazgeçilmeyen Topraklar Misak-ı Milli" adlı kitapta yer verildi.
Kitapta, Osmanlı, Cumhuriyet ile Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) arşivlerinde yer alan belgelerde, Misakımilli sınırına dahil olan bölgeler anlatıldı.
Buna göre, Misakımilli'nin özünü oluşturan ilk tanımlamanın, Mustafa Kemal'in 3 Kasım 1918'de 2. ve 7. ordulara gönderdiği emir olduğu ortaya koyuldu.
Eserde, Misakımilli'nin, rastgele ilan edilmiş bir hayalperest metin veya iyi niyet beyanı olmadığı, aksine ilan edildikten sonra yabancı dillere de çevrildiği ve itilaf devletlerine gönderildiği kaydedildi.
İtilaf devletlerinin ise Misakımilli’nin ilan edilmesine tepki olarak 16 Mart 1920'de resmen ve hukuken İstanbul'u işgal ettiği, bunun üzerine 23 Nisan 1920'de Büyük Milllet Meclisinin açıldığı ve Milli Mücadele'deki tüm komuta kontrolün Ankara'ya geçtiği eserde belirtildi.
Çalışmada, Misakımilli'den verilmek mecburiyetinde kalınan bazı tavizlerin önemli ölçüde güney topraklarını yani Suriye ve Irak topraklarını kapsadığı, 6 maddeli Misakımilli'nin birinci maddesinde 30 Ekim 1918'de Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'ndan çekilmesini ortaya koyan ve savaşı bitiren Mondros Ateşkes hattına vurgu yapıldığı belirtildi ve buna ilişkin haritaya yer verildi.
Misakımilli'nin birinci maddesinin ilk kısmına göre, 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması döneminde, Türk ordusunun elinde kalan hat içerisindeki bütün toprakların tartışmasız şekilde vatan toprağı olduğu belirtilirken, Mondros Ateşkesi dışında kalan bazı yerlerin olduğu ve bunların halkın vereceği kararla milli sınırlara katılmasının öngörüldüğü eserde kaydedildi.
Bununla birlikte Misakımilli'de açık bir sınır tanımlamasının yapılmadığı ama kapsamının belirlendiğine yer verilen çalışmada, metnin birinci maddesinin sınırlarla alakalı olduğu, Mondros Mütarekesi sırasında silah bırakışım çizgisinin içinde kalan bölgelerin, tartışmasız vatanın bir parçası olduğu, silah bırakışımı dışında kalan bölgelerin ise halkın isteği doğrultusunda milli sınırlarının bir parçası olabileceği vurgulandı.
Mustafa Kemal'den Misakımilli için tanımlamaKitapta, Misakımilli metninde, yer ve şehir göstererek bir sınır tanımlaması yapılmadığı ancak bu somut sınır tanımını yapacak kapsamın ortaya konulduğu kaydedildi.
Eserde, Misakımilli'nin özünü oluşturan Mustafa Kemal Paşa'nın 3 Kasım 1918 tarihli emrinde, "Suriye Vilayeti'nin kuzey hududu, Lazikiye’nin kuzeyinden ve Han Şeyhun'un güneyinden geçerek doğuya doğru (Deyrizor’un güneyine) uzayıp gitmektedir." denildiği kaydedildi.
Çalışmada, Atatürk'ün bu hattı aynı zamanda Türk süngüsünün ulaştığı hat olarak belirlediği, Misakımilli ile alakalı en geçerli sınır hattının bu tanımlama etrafında şekillendiği ortaya konuldu.
Buna göre, 1920'de Ankara'da Meclisin açılmasıyla Halep'in de içinde bulunduğu Kuzey Suriye bölgesinin Türkiye sınırına dahil olduğuyla alakalı görüşler öne sürülürken, Mustafa Kemal Paşa ilk olarak bölgedeki vilayet sınırlarını esas aldı.
O dönemde Lazkiye'nin kuzeyinde Türkmen Bayırbucak bölgesi, Halep-İdlib hattı ve Çobanbey-Afrin hattının da yoğun Türk nüfusuna sahip olduğu ifade edilen kitapta, burada Kürt ve Arapların da yaşadığı, Fırat'ın doğusunda ise Ayn-el Arap, Telebyad ve Rakka’nın Şanlıurfa sancağının parçaları, Deyrizor'un ise bağımsız bir sancak olduğu kaydedildi.
Kitapta, Irak'ta kalan topraklarda ise Musul-Süleymaniye ve Kerkük'ün idari bütünlüğü bulunduğu ve burasının Musul vilayeti olarak tanımlandığı belirtildi.
Tarihçi Enes Demir, Atatürk'ün ilk sınır tanımlamasının burası olduğunu eserinde belirtirken, Milli Mücadele başladıktan sonra Suriye bölgesinde Mondros sınırını, Irak bölgesinde ise Musul vilayeti sınırını esas aldığını aktardı.
Çalışmada, Osmanlı toprağı olan Rakka, Hasek ve Afrin'de de Milli Mücadelenin yapıldığı ve 1 Ocak 1922'ye kadar bu toprakların Türk ordularının hakimiyetinde olduğu kaydedildi.
Kitapta, Atatürk'ün Misakımilli’nin bir diğer tanımlamasını Ocak 1920'de yaptığı, bu sınırı "Lazikiye'nin kuzeyinden başlayıp Harim ve Tel-Rıfat'ın güneyinden geçerek Sacur Nehri'ne ulaşarak oradan da yine Deyrizor’un güneyinden geçerek Musul-Kerkük ve Süleymaniye'nin güneyine ulaşmıştır." şeklinde çizdiği kaydedildi.
Enes Demir, eserinde burada ortaya çıkan durumun Misakımilli'nin birinci maddesinde belirtilen Mondros Mütarekesindeki hattın dahili ve harici, hat haricinde kalan yerlerin ise Halep, İdlib ve Kerkük şehir merkezleri ile çevresi olduğunu kaydetti.
Dolayısıyla bu şehirlerin kuzeyindeki tüm bölge ve yerler Misakımilli'nin birinci maddesinin ilk kısmına göre tartışmasız milli sınırlara dahilken, Mondros ateşkesinden 4 gün önce İngilizlerin eline geçen Halep, Kerkük ve İdlib’de halk oylaması yapılması ve bu bölgelerin milli sınırlara katılmasının öngörüldüğü eserde belirtildi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.