Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Mezhep ve Arap düşmanlığı olmasın

Basın mensuplarıyla iftar yemeğinde buluşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Katar krizinin suhuletle çözüleceğine inandığını söyledi. Kurtulmuş, krizin mezhep kavgasına ve Arap düşmanlığına dönüştürülmemesi gerektiğini söyledi.
Mezhep ve Arap düşmanlığı olmasın
15 Haziran 2017 09:03:00
Basın mensuplarıyla iftar yemeğinde buluşan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Katar krizinin suhuletle çözüleceğine inandığını söyledi. Kurtulmuş, krizin mezhep kavgasına ve Arap düşmanlığına dönüştürülmemesi gerektiğini söyledi.

BAYRAM ZİLAN-ANKARA

BAŞBAKAN Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye ve dünya gündemiyle ilgili son derece önemli açıklamalarda bulundu. Kurtulmuş sözlerine; Türkiye'nin, bölgenin ve hatta dünya gündeminin bu kadar sıkıntılı ve girift olduğu bir ortamda, yüzde 5 civarında bir büyüme rakamının ülkemiz için ümit verici olduğunu söyleyerek başladı. Kurtulmuş, basın mensuplarına verdiği iftar sonrasında kendisine yöneltilen soruları içtenlikle cevapladı.

YÜZDE 5'LİK BÜYÜME

Gelen sinyaller arasında özellikle uluslararası yatırımcıların ve araştırma kuruluşlarının önümüzdeki dönemde Türkiye'yi bölgede yatırım yapılmaya en müsait ülkelerden birisi olarak görmesi Türkiye ekonomisinin geleceği bakımından sevindirici.

KATAR'DAKİ GELİŞMELER

Katar'daki kriz, esas itibarıyla yapay bir krizdir. Bir komplo krizidir. Ama potansiyel itibarıyla sadece ilgili ülkeleri değil, bütün bölgeyi de tesir altında bırakması mümkün son derece kuvvetli bir potansiyele sahiptir.

TÜRKİYE'NİN KATAR TAVRI

Daha ilk günden itibaren Türkiye olarak son derece açık bir dış politika yürütüyoruz. Katar'a karşı yapılan baskının, hele hele ambargo gibi, hacca umreye gidecek Katar vatandaşlarına vize verilmemesi gibi uygulamaları anlamak mümkün değildir. Sayın cumhurbaşkanımız ilk andan itibaren görüşmelerini sürdürüyor. Müspet diyebileceğimiz gelişmeler oldu. İngiliz ve Fransız tarafı da Katar ile ilgili müspet sayılabilecek bazı görüşleri dile getirdiler. İnşallah bu iş fazla uzamadan çözülecektir.

SUUDİLERİN TAVRI

Osmanlı sultanlarının kullandığı bir tabirdir, Hadimül harameyni eş-şerifeyn. Haremi Şerif'in hizmetkarı anlamına gelir. Bu sıfatı şu anda kullanan Suudi Arabistan'ın kralıdır. Bu sıfatın sahibi olmak dolayısıyla da Suudi Arabistan kralına da bu sorunu bir an evvel çözmek, çözülmesi için birtakım diplomatik yaklaşımlara öncülük etmek düşer.

ARABULUCULUK KONUSU

Türkiye'nin tavrı son derece normaldir. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın da dönem başkanıyız. Arabuluculuk meselesi şu anda geldiğimiz bir nokta değil ama ilerde şartlar ortaya çıkarsa Türkiye buna aday olan ülkelerin başında gelir. Öte yandan her an Katar ziyaret edilebilir ama bunun şartları zamanlaması siyasi gelişmelere göre değerlendirilir.

MEZHEP KAVGASINA DİKKAT

Burada yeniden mezhep meşrep çatışmaları anlamına gelecek işlerden uzak durmak lazım. Bizim asıl tedirgin olduğumuz konular başka. Çok şükür, Amerika'nın Irak işgaliyle birlikte başlayan sünni-şii hilallerini kapıştırma gayretleri sonuç bulamadı. Kaldı ki Katar ve Suudi Arabistan arasında mezheb meşreb anlamında en ufak bir ayrışma yoktur. Neredeyse akrabalıklar var oradaki bazı ülkelerin yöneticileri arasında. Dolayısıyla siyaseten çok derin kökleri olmayan bir kriz. Onun için yapay kriz lafını söylüyorum. Çözülebilir, bunun için kısa süre içerisinde burada tansiyonu düşürecek ve mümkün olduğu kadar askeri varlık üzerinden değil, politika ve diplomasi maharetiyle bu sorunu çözecek çabaların ortaya konulması lazım.

SUUDİ VE ARAP DÜŞMANLIĞI

Ne yazık ki sosyal medyada müthiş bir Suudi Arabistan düşmanlığı, Arap düşmanlığı içeren söylemler gelişti. Bu son derece tehlikeli bir gelişme. Bu tuzağa düşmemek lazım. Mesela "hacca gitmeme" kampanyası başlatan garip girişimler bile oldu sosyal medyada. Bunların hiçbirisinin Türkiye'ye faydası yoktur tam tersine zararı vardır. Bizim için Suudi Arabistan'daki Müslümanla, İran'daki Müslüman arasında hiç bir fark yoktur. Endonezya'daki Müslümanla Cezayir'deki Müslüman arasında bir fark yoktur. Biz bu mahareti ortaya koyabildiğimiz için çok şükür son 20-25 yıldır bu mezhep meşrep meseleleri çok fazla derinleştirilemedi. Ortada yanlış bir politika var bu eleştirilebilir ama yanlış politika üzerinden dost ve kardeş Suudi Arabistan düşmanlığı hortlatmak son derece yanlıştır.

ÇÖZÜLMEZ SORUN YOKTUR

Bütün bölge halkları kardeştir, aradaki siyasi anlaşmazlıklar ortadan kaldırılabilir. Kaldı ki ne kadar büyük siyasi anlaşmazlıklar ortaya çıkarsa çıksın bunların çözülebileceğine dair de önümüzde bizim Türkiye ile Rusya arasındaki gerginlik çok güzel bir örnektir. Uçak düşürülmüş, neredeyse iki ülke çatışmanın eşiğine gelmiş. Ama çok şükür ondan sonra görüşmelerle domates dışında hiç bir sorun kalmamış iki komşu ülke arasındaki ilişkiye döndü. Yani aynı şeyin Katar'la Suudi Arabistan arasında olmaması için bir sebep yok. Kaldı ki orada bu kadar büyük gerilimler de yoktu. Diploması her zaman sorun çözme gücüne sahiptir.

SAÇMA BOYKOT SÖZLERİ

Bu krizin her iki ülkenin halkları içerisinde bir karşılığı yoktur. Ve bizimle de doğrudan ilişkili değildir. Ne demek Haccı boykot edelim, ne demek umreye gitmeyelim, bunlar lüzumsuz faydasız çok da zeka pırıltısı olmayan sözlerdir.

DAMAT TAHLİYELERİ

Tahliye edilmiş olsalar da mahkemeler devam ediyor. Mahkemelerin objektif bir şekilde karar almalarını temenni ederiz. Türk adaletine güvenmemiz gerekir. Biz üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyoruz. Mahkemeleri kamuoyu yakından izliyor. Amacımız sulandırılmadan, niteliği değiştirilmeden, özellikle çatı davalarının sulandırılmadan sonuçlandırılmasıdır.

IKBY'NİN REFERANDUMU

Bizim Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile her alanda fevkalade iyi ilişkilerimiz var. Türkiye'nin Irak'ın toprak bütünlüğü konusundaki tavrı açıktır. Bölgede Musul-Kerkük konusu çözülmemişken bir referandumla başka bir anlaşmazlık kapısının açılmasını doğru bulmuyoruz. Bunun bölge barışına ve Irak'taki mikro ölçekteki sorunların bile çözülmesine katkıda bulunmayacağını ifade ediyoruz. Biz referandum kararının merkezi hükümet ile Kuzey Irak yönetimi arasında istikrarsızlık ortamı oluşturacağına inanıyoruz.

TERÖRLE MÜCADELEDE BAŞARI

Son dönemde terörle mücadelede büyük başarılar elde ettiğimiz ortada. Üç alanda terörle çok ciddi bir mücadele veriyoruz. Şehirler, Kuzey Irak ve Suriye kaynaklı terör var karşımızda. Bunlar bir öncelik sıralamasına konulmuştu sonra eş zamanlı olarak hepsiyle mücadele edildi. Önce hendekler kaldırıldı ve arkasından her alanda bu mücadele sürdürülüyor. Türkiye için şu andaki en önemli şey PKK'nın bir daha hareket edemez hale getirilmesidir. Bunun için de bütün gücümüzle mücadele ediyoruz.

ABD'NİN YPG'YE DESTEĞİ

Irak'ın Kuzey bölgelerinde ise yeni bir durum ortaya çıkıyor. O da PYD'ye YPG'ye verilen destek. Şimdi Ortadoğu'da bu kadar çok silah bir yere gidecek. Şimdiye kadar PYD YPG dediğimiz nihayetinde Ortadoğu'daki terör örgütlerinden birisiydi ama son zamanlarda verilen bu açık fiili askeri desteklerle neredeyse küçük bir ordu kuruldu. Bu Türkiye için tehlikeli bir durumdur.

DEAŞ BAHANE Mİ?

Hiç kimse garanti edemez ki 'Biz bu silahları Rakka'da DEAŞ ile mücadele de kullanacağız'. Bırakın o silahları, şimdiden doğu ve güneydoğuda yapılan operasyonlarda çok farklı ülkelerin sadece kendi ordularının envanterinde bulunan silahlarla bile karşı karşıya kalındı. Dolayısıyla bu Türkiye tarafından kabul edilemez bir durumdur. Müttefiklik ilişkisine sığmaz. DEAŞ'ı başka bir terör örgütü ile bertaraf etmek Amerikalılara da bir fayda sağlamaz. Son derece sakıncalı, yanlış olduğunu söylüyoruz. Amerikalılar hala bir tereddüt halinde.

KÜRT NÜFUS BİZDE ÇOK

Bölgedeki Kürt meselesi 4 ülkeyi de ilgilendiriyor. Suriye, Irak, İran ve Türkiye. Bu bölgedeki Kürt nüfusunun en fazla yaşadığı ülke ise Türkiye'dir. Bizim PKK'yı tamamen bitirmemiz gerekiyor. Hak ve özgürlükler temelinde zaten son 13-14 yıl içerisinde bir çok şey yapıldı. Devlet bir adım atınca bölge iki adım atıyor. Son seçim bunu gösterdi.

KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ

Toplantılarda böyle bir durum gündeme gelmedi. Tam aksine Cumhurbaşkanı ve Başbakan, 180 günlük çalışma takviminin hazırlanmasını ve Temmuz başı gibi uygulanmaya konulmasını Bakanlardan talep etti.

TEŞKİLATLARDA SON DURUM

Her zaman her dönem yenilenmeye ihtiyaç var. Türkiye'nin daha hızlı büyümesi ve güçlenmesi için AK Parti teşkilatlarının da yeni bir ruha ihtiyacı var.

BEDELLİ ASKERLİR KONUSU

Geçen sefer çok büyük bir beklenti vardı ve milyonlarca insanın talebiydi. Ama başvuru nasıl oldu? Talep öyleydi. Bu aşamada böyle bir çalışma yok. Gündemde böyle bir konu yok.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin