Mezar taşına şiir yazan adam
CAHİT HINISLIOĞLU
İSTANBUL Bahçelievler Belediyesi tarafından, Türkiye Yazarlar Birliği'nin (TYB) destekleriyle düzenlenen "Uluslararası Yahya Kemal Sempozyumu" İstanbul Bahçelievler Nurettin Topçu Kültür Merkezi'nde yapıldı. "60 Yıl Sonra Yahya Kemal" temasıyla gerçekleştirilen sempozyum kapsamında 30'a yakın bildiri sunuldu.
Beyatlı'yı anlamak gerek
Açılışta konuşan Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, kökü mazide olan bir toplumun gençlerini yetiştirmek adına bu sempozyumu düzenlediklerini söyledi. Develioğlu, Beyatlı'yı eserleriyle birlikte iyi anlamak gerektiğine işaret ederek, ünlü şairin 1884 yılında Üsküp'de doğduğunu hatırlattı.
1902’de İstanbul’a geldi
Beyatlı'nın 1902 yılında ailesiyle birlikte İstanbul'a yerleştiğini aktaran Develioğlu, 1903'de de Fransa'ya babasından izin almadan gittiğini belirterek, "Henüz 19 yaşındayken Paris'e gidiyor. 1912 yılında İstanbul'a geri dönüyor. Tabii 13 yaşından beri de şiir yazan bir insan. Gelir gelmez de edebiyat ve fikir alemi ondan etkilenerek, bir fenomen haline geliyor" dedi.
Bir millet tasavvuru
TYB Onursal Başkanı Mehmet Doğan, Yahya Kemal Beyatlı ile Nurettin Topçu'nun ortak yanlarına değinerek, "İki farklı fikir damarından geliyorlar gibi görünseler de Yahya Kemal ve Nurettin Topçu, Anadolu tarihinde, Malazgirt'in başlangıç olarak alınması gibi konularda aynı görüşleri paylaşıyorlar. Dolayısıyla fikir zeminlerinde böyle bir müştereklik de var" diye konuştu.
İyi bir mütefekkirdir
TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan da ünlü şairin din-kültür, din-medeniyet, İslam ve kültür ilişkisini en güzel şekilde ifade eden bir mütefekkir olduğuna vurgu yaparak, "Yahya Kemal, eserlerinde bir anlamda Bizans toprağının İslamlaştırılmış bir Türkiye olduğundan bahseder. Bir Osmanlı'dan, kültürden söz eder. Aslında dinin, inancın sadece bir itikat, bir metin olmadığını, toprağın kendisinin bir milliyet olduğunu, vatanın da bu anlamda vatan olduğunu dile getiriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Açılışta ayrıca edebiyatçı, şair ve yazar Beşir Ayvazoğlu da Yahya Kemal Beyatlı hakkında çeşitli kitap çalışmalarında bulunduğunu dile getirerek, ünlü şairin dönüş hikayelerini dinleyicilere aktardı.
MEZAR TAŞI İÇİN YAZDIĞI DÖRTLÜK
Yahya Kemal Beyatlı, Cerrahpaşa Hastanesi’nde tedavi görürken, 1 Kasım 1958'de hayata gözlerini yummadan bir gün önce, mezartaşına yazılmasını istediği dizeleri not ettirdi. O dizeler şöyleydi:
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter. Ve serin serviler altında kalan kabrinde Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.
Ölüm korkusunu yenen şairdir o!
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özden, Yahya Kemal Sempozyumunda yaptığı konuşmada, ünlü şairin ölüm korkusundan bahsetti. Özden, “Ölüm korkusu insanda doğal olarak bulunan bir duygudur. Bu duyguyu yenen bir kaç şair ve filozof-mütefekkirden biri de büyük Türk şairi Yahya Kemal’dir. O, ölümü sonu gelmez bir uyku olarak nitelemektedir. Ölüm kaderin tartışılmaz bir sonucudur. Ölüm korkusu, yaşamanın zevkini yok eder. Yahya Kemal ölümden iki şeyden dolayı korkar. Bunlardan biri vatanından ayrılma korkusudur: “Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor. Lakin Vatan’dan ayrılışın ızdırabı zor” mısralarında bunu vurgular. O, Türklerin ölüleriyle birlikte yaşadığını söyleyerek bu korkusunu yenmiştir. Ölüm onu vatanından ayırmayacaktır. Diğeri de unutulma korkusudur. Bunu da “Ölmek kaderde var yaşayıp köhnemek hazin, Buna bir çare yok mudur ya Rabbel alemin” mısralarıyla dile getirir. O, bu mısralarda unutulmamanın çaresini aramaktadır. Bu da ölümünden sonra okunmaya devam eden eserleriyle ve onu sevenlerin kendisini anmalarıyla ortadan kalkmıştır. Bu bakımdan Yahya Kemal, hep diri kalacaktır.
Katılım yoğundu
Sempozyuma yurt içi ve yurt dışından katılan akademisyenler, “Yahya Kemal ve Meselelerimiz, Hayat ve Edebiyatın İçinden, Şiirin Rüzgârı, Yahya Kemal’i Algılama Biçimleri, Birikim ve Yansıma, Yahya Kemal’den izler ve Yahya Kemal ve Şehir” başlıkları altındaki oturumlarda usta şairin, düşünce dünyası, şiire bakışı, yaşadığı muhit, şehirlerle olan ilişkisi ve farklı birçok yönünü ele aldılar.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.