Mesleki eğitimdeki dönüşüm kitap oldu
MİLAT / ÖZEL
MİLLİ Eğitim Bakanlığı mesleki ve teknik eğitimden sorumlu
Bakan Yardımcısı Mahmut Özer’in “Mesleki
Eğitimde Paradigma Değişimi: Türkiye’nin Mesleki Eğitimle İmtihanı”
başlıklı yeni kitabı, Maltepe Üniversitesi Yayınlarından çıktı. Biz de Mahmut
Özer ile yeni kitabı hakkında konuştuk.
Soru: Öncelikle
elinize sağlık. Daha önce gazetemizde mesleki eğitimdeki başarılara yer
vermiştik. Şimdi tüm yapılanları, mesleki eğitimde geçmişte yaşananları ve
dünyada mesleki eğitimdeki gelişmeleri yeni kitabınızda okuyabilme imkânımız
oldu. Mesleki eğitim tartışmalarına da önemli bir katkı sağlamış oldunuz.
Öncelikle sizi böyle bir kitap hazırlamaya iten sebep neydi?
Cevap: Kitap
ülkemizde mesleki eğitimin gelişimine, hangi aşamalardan bugünlere geldiğimize
bir bakış sağlıyor. Aynı zamanda dünyada mesleki eğitimde yaşanan dönüşümleri
de değerlendirerek son iki yılda yaptığımız dönüşümün uluslararası
karşılıklarını da görebilme imkânı veriyor. Aslında kitap mesleki eğitimde hedeflerimiz
ve yaptıklarımızı kapsamlı bir şekilde ele alan bir muhasebe oldu benim için.
Ülkemizde mesleki eğitim tartışmalarına mütevazı bir katkı vermesini umuyorum.
Yani, amacım mesleki eğitime ilişkin tartışmaları biraz daha ileriye taşımaya
vesile olmak.
Soru: Ülkemizde
mesleki eğitim tartışmalarının çok kısır olduğu görülüyor. Kitabınızda da
işaret ettiğiniz üzere, birçok tartışma veriye dayalı değil ve mesleki eğitime
ilişkin birçok efsane var. Bu açıdan kitap sorunlara farklı bakabilmeyi,
sorunların arka planlarını görebilmeyi sağlıyor.
Cevap: Eğitim ile
ilgili yapılan tartışmalarda olduğu gibi mesleki eğitimdeki tartışmaların da
maalesef oldukça yüzeysel olduğunu görüyoruz. Sorun alanlarına, sorunların arka
planlarına yeterince bakılmadan ve çoğu zamanda eğitim sisteminin bütünü ile
ilişkileri ve yeri göz önüne alınmadan değerlendirmeler yapılıyor. Bu durumda
da geliştirilen veya önerilen politikalar sorunlarımızı çözmediği gibi yeni
sorunlar da üretebiliyor. Türkiye’de mesleki eğitim bu açıdan çok somut bir
örneklik teşkil ediyor. Her sorundan mesleki eğitim sorumlu tutuluyor. Bu son
derece yanlış bir yaklaşımdır. Bu durumda mesleki eğitim kısır döngüye
sokuluyor.
Soru: Kitapta bu
konu farklı bölümlerde ele alınıyor. Gördüğüm kadarı ile mesleki eğitimin işgücü
piyasasından kaynaklı sorunları ilk kez bu kapsamda ele alınıyor. Ne dersiniz?
Cevap: İşgücü
piyasasına çok bağımlı bir eğitim türü olan mesleki eğitimin tüm sorunlarının
sadece eğitimle ilişkili olması nasıl mümkün olabilir? Örneğin bir meslek alanında
eğitim veriyorsunuz. Ancak o alanda işgücü piyasasında istihdam kapasitesi son
derece sınırlı olsun. Mezun olanların çoğu doğal olarak eğitim aldıkları alanda
iş bulamayacaklar. Ve eğitim aldıkları alan ile ilişkili olmayan farklı işlerde
çalışacaklar. Bu durumda sorun mesleki eğitimin kalitesi olabilir mi? Tamamen
işgücü piyasasını da içeren arz-talep dengesizliği ile ilişkili bir sorun. Veya
farklı bir senaryo göz önüne alalım. İşgücü piyasasında meslek lisesi mezunları
eğitim aldıkları alanlarda veya alan dışında bir işte çalıştıklarında aldıkları
ücret değişmiyorsa, mezun olan iş tercihini iş konforu ve uzun vadeli kariyer
planına uygun yapacaktır. Böylesi bir işgücü piyasasında işverenler ücret
politikalarını değiştirmeden aradığımız elemanı bulamıyoruz deseler ve bu
mesleki eğitimin kalitesi ile ilişkilendirilse ne kadar rasyonel bir
değerlendirme olur? Demek istediğim bir eğitim türü hangi alanlarla ilgili ise
sorunların o alanların her birine izdüşümü olacaktır. Dolayısıyla sorunları
değerlendirirken ilgili alanların her birine bakmamız gerekiyor. Sorunu çözmek
istiyorsak da her alanda gereken iyileştirmeyi yapmamız gerekiyor. Bu
yapılmadığında mutlaka sorunun kaynağı olarak bir günah keçisi bulunuyor.
Maalesef ülkemizde yıllardan beri mesleki eğitimin çektiği çile de büyük oranda
budur.
Soru: Aslında
katsayı uygulamasının yol açtığı sorunları da bu kapsamda değerlendirmek mümkün
değil mi?
Cevap:
Kesinlikle. Siz katsayı uygulamasını uygulayarak mesleki eğitimin yükseköğretim
ile bağını zayıflatıyor ve kopma noktasına getiriyorsunuz. Ve bu uygulama en az
10 yıl kesintisiz uygulanıyor. Akademik olarak başarılı bir öğrenci olsanız ve
üniversite eğitimine gitmeyi hedefleseniz bu uygulama varken mesleki eğitime
gider misiniz? Ailevi zorunluluklarınız olmazsa gitmezseniz. Bu durumda mesleki
eğitim akademik olarak görece başarısız olan öğrencilerin gitmek zorunda
kaldıkları bir eğitim türüne dönüşüyor. Öğrenci profili zamanla homojenleşiyor,
eğitim ortamı daha dezavantajlı hale geliyor. Sonuçta da eğitimin kalitesi
düşüyor, devamsızlık ve terk oranları ve disiplin sorunları da artıyor.
Öğretmenlerin öğrencilerden başarı beklentisi zamanla düştüğü için öğrenci
başarısı daha fazla düşmeye başlıyor. Zincirleme olumsuz bir süreç
tetikleniyor. Ve sonunda işgücü piyasası ile mesleki eğitim arasındaki güven
bağı zayıflıyor. Katsayı uygulamasının sonucu da bu oldu. İşgücü piyasasına
maliyeti tahminin ötesinde gerçekleşti. Bunun sorumlusu mesleki eğitim mi,
mesleki eğitim öğrencileri mi? Yoksa katsayı uygulaması politikası mı?
Soru: Katsayı
uygulaması kaldırılmasına rağmen mesleki eğitimin toparlanması zaman aldı.
Ancak bu son dönem inanılmaz bir iyileşmeye tanıklık ettik mesleki eğitimde.
Kısaca anlatabilir misiniz?
Cevap: Mesleki
eğitimin istihdam ile bağını güçlendireceksek işverenlerle, yani sektörlerle
güçlü bağları olması lazım. Bu nedenle ilk adımımız bu alanda oldu. Öncelikle
işbirliklerinin kapsamını genişlettik. Eğitim sürecinden istihdama kadar giden
tüm aşamalarda işbirliğine odaklanan bir yaklaşım inşa ettik. Sektör
temsilcileri de bu yaklaşıma çok sıcak baktılar. Yıllardan beri arzu ettikleri
işbirliği modelinin bu olduğunu gördük. Ve çok kısa sürede eğitim verdiğimiz
tüm alanlarda sektörlerin TOBB, İTO, İSO, ASELSAN gibi güçlü temsilcileri ile
işbirliklerimizi tesis ettik. Bu işbirlikleri kapsamında önemli adımlar atıldı.
Her atılan ortak adım karşılıklı güveni artırdı ve güvenin çok güçlendiği
bugünlere geldik. Böylece sektörler mesleki eğitime daha çok sahiplenir
oldular. Öğrencilerin eğitim aşamasında işgücü piyasası ile temas yüzeyleri
artmaya başladı. Kendilerine değer verildiğini hissettiler. Bu da mesleki
eğitimin kalitesine ve istihdam kapasitesinin artmasına yol açtı.
Soru: Kitapta
değinilen ‘Mesleki Eğitimde 1000 Okul Projesi’ oldukça önemli bir proje olarak
görünüyor. Bir taraftan mesleki eğitimi başarılı öğrenciler yönelirken mevcut
öğrencilerin imkânlarını da iyileştiriyorsunuz. Bu projeyi kısaca açıklar
mısınız?
Cevap: Değindiğiniz gibi bir taraftan mesleki eğitime başarılı öğrencilerin yönelimini artırırken diğer taraftan mevcut öğrencilerin imkânlarını da iyileştirmek istiyoruz. Yukarda da değindiğim gibi, temel eğitimden mesleki eğitime gelen öğrenciler maalesef temel becerilerde eksikliklerle geliyorlar. Bu nedenle mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarımızın kendi içinde görece en dezavantajlı bin okulumuzu bu proje kapsamına aldık. Bu okullarımıza kütüphaneden bilgisayar laboratuvarlarına, atölyelerden spor tesislerine kadar farklı alanlarda yatırımda pozitif ayrımcılık yapacağız. Örneğin bu okulların tamamında en az bin kitaptan oluşan kütüphane kuruyoruz. Diğer taraftan bu okullarımızdaki öğrencilerimizin temel becerilerini artırmak için telafi eğitim programları hazırlıyoruz. Bu okullarımızı çoklu destek programına almış olduk. Dolayısıyla mesleki eğitimdeki iyileşmenin dezavantajlı okullarımızda da yaşanmasını istiyoruz.
‘Yüzde 1’lik başarı diliminden öğrenci alıyoruz’
Soru: Kitapta da
yer verdiğiniz gibi akademik olarak başarılı öğrenciler artık mesleki eğitimi
tercih etmeye başladılar. Katsayı uygulamasının hasarının tamir edilmesi
açısından bu başarı çok önemli bir dönüm noktası değil midir?
Cevap: Elbette,
istediğimiz de tam olarak buydu. Akademik olarak başarılı öğrencilerin
gidebileceği mesleki eğitim okulları oluşturmak ve mesleki eğitimle ilgili
algıyı düzeltmek. Ve sonrasında bu iyileşmeyi dalga dalga diğer okullarımıza
yaygınlaştırmak istedik. Bu amaçla ilk adımı Ankara’da ASELSAN Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi ve İstanbul’da da İTÜ Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesini
kurarak attık. 2019 yılında ilk kez öğrenci alan her iki okulumuzda %1’lik
başarı diliminden öğrenci aldılar. 2020 yılında her iki okulumuz bu başarısını
koruduğu gibi İstanbul’da Teknopark İstanbul Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
de %1’lik dilimden öğrenci almaya başladı. Diğer taraftan sınav puanı ile
öğrenci alan mesleki ve teknik Anadolu liselerinde hem doluluk oranları hem de
taban puanlar yükseldi. Bu anlamda mesleki eğitim katsayı uygulamasından sonra
ciddi bir iyileşme sürecine girdi. İyileşme göstergelerinin her yıl istikrarlı
bir şekilde artması son derece sevindiricidir. Elbette daha iyi noktalara
gelmesi zaman alacaktır.
Soru: Mesleki
eğitimde Covid-19 salgını sürecinde başlayan üretimler devam ediyor mu?
Cevap: Devam
ediyor. Bu üretim kapasitesini farklı bir boyuta taşımak için de AR-GE projesi
başlattık. Üretim kapasitesi ve altyapısı uygun olan belirlediğimiz okullarda
artık üretim süreci fikri mülkiyet süreci ile birleşti. Bu okullarımız artık
patent, faydalı model, tasarım ve marka üretimi ve tesciline odaklandılar. Son
on yılda bu kapsamda tescil alınan ürün sayısı 29 iken bu adımlarla bir yılda
bu sayı 34’e yükseldi. 632 başvurunun da değerlendirmesi devam ediyor.
Gerçekten çok önemli bir mesafe alındı. Bu kapasite önümüzdeki dönemlerde çok
daha fazla artacaktır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.