Mersiyehanlığın devamı için sevda lazım
İstanbul ağzı mersiyenin son temsilcisi olan Türkiye'de Enderun tavrı ile cami musikisi formlarını ilerleyen yaşına rağmen icra etmesi nedeniyle 2014 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne layık görülen hafız Celal Yılmaz, Tasavvuf musikisinde çok sayıda bestesi bulunan ve dergah tavrı ile musiki icra eden Sebilci Hüseyin Efendi'nin de yaşayan tek öğrencisi.
Yılmaz, Bolu'nun bir köyünde dünyaya geldiğini, o zamanlar bölgesinde okul olmadığını, 11 yaşına kadar çobanlık yaparak ailesinin geçimine katkıda bulunduğunu anlattı.
Daha sonra babasının kendisine köyde kalıp çobanlığa devam etmesi ya da eğitim alması şeklinde iki seçenek sunduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
"Babam okumamı istiyordu. Ben de okumayı tercih ettim. İlk olarak şehirdeki bir Kur'an Kursu'nda ders aldım. Daha sonra beni Mudurnu'ya gönderdiler. Orada da bir yıl Kur'an-ı Kerim ve hafızlık dersleri aldım. Hocam, 1952'de beni İstanbul'a getirdi. Gözümü açtım, Üsküdar İskele Camisi'nin önündeyim. Önümde kocaman bir deniz. 'Acaba bu deniz nasıl geçilecek' diye düşünürken bir baktım karşı kıyıya geçmişiz. Burada 1954'te hafızlığımı tamamladım."
İlkokulu bitiremediği için imam hatip okuluna gidemediğini söyleyen Yılmaz, "1961'de askere gittim. 1965'te bir sınava girdim ve 700 kişinin içinde birinci oldum. Allah imkan verdi. Böylece Beylerbeyi İskele Camisi'ne müezzin oldum" dedi.
Yılmaz, 4 çocuk ve 12 torun sahibi olduğunu anlatarak, "Daha sonra ilkokul imtihanını verdim. Dışarıdan imam hatip okuluna devam ettim ama 3 dersten kaldım. Hala imam hatibi bitiremedim" diye konuştu.
"Mersiyehanlığın devamı için sevda lazım"
Tasavvuf musikisinde çok sayıda bestesi de bulunan ve dergah tavrı ile musiki icra eden Sebilci Hüseyin Efendi'nin yaşayan tek öğrencisi olduğunu, tasavvuf sevdasının hocası sayesinde başladığını ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Bu işin sırrı, Sebilci Hüseyin Efendi'deydi. O, bize aktardı ve bu sevda başladı. Bambaşka bir şey, anlatılması güç bir sevda bu. Otuz yıla yakın Kasımpaşa'da Camiikebir'de görev yaptım. Bu arada muharremiyeler başladı. Muharremiyelerde, mersiye okunur. Mersiye, Habil ve Kabil ile başlamıştır. Mersiye, kalem ile yazılır, dille anlatılır, name ile de nakşedilir. Ben Mersiyehanlık geleneğiyle bugüne kadar geldim. Şimdi bu işe yatkınlık yok. Eğitim verdiğim birkaç genç var. Bana Mersiyehanlık seninle bitiyor' diyorlar. Ben buna çok üzülüyorum. Mersiye okurken, sözleri, nameleri, kıraati uygun yapacak, sözlerle anlatılmak isteneni cemaate aktaracaksınız ve cemaatin sesi, sözü dikkatle takip etmesini sağlayacaksınız. Bu geleneğin devam etmesi için sevdalı olacaksınız, Ehl-i Beyt'i seveceksiniz."
Celal Yılmaz, hafız olduğunu, gazel ve mevlit de okuduğunu belirterek, "Mersiye okurken öyle haller yaşanıyor ki bağıran, çağıranlar içinde gözyaşı dökerek okuyorum. Bu duyguyu yaşayamazsınız, mevlithan olamazsınız. Sadece kuru bir ses olur. Bir mesaj veremezsiniz ama maksat, mesaj vermektir" dedi.
Mersiye okunurken enstrüman kullanılmaması gerektiğini anlatan Celal Yılmaz, mersiyenin ölüm gibi acı olayların ardından söylendiğini, acılı bir günde de saz çalınmayacağını aktardı.
Ezanı duyan içkiyi bırakıyor
Müezzinlik yaptığı dönemlerde okuduğu ezandan birçok kişinin etkilendiğine dikkati çeken Yılmaz, "Bir hanım anlattı, bir grup, kahvede kumar oynuyor. Sonra ezan başlıyor. Aralarından biri, 'Atın kağıtları Celal okuyor' diyor. Bunun dışında sarhoş olanların çoğunun ezanın bereketiyle içkiyi bıraktığına şahit oldum. Bir arkadaşım, otobüs durağında ezanı dinlemek için beş otobüsü kaçırdığını anlattı" ifadelerini kullandı.
Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nün kendisi için sürpriz olduğunu kaydeden Yılmaz, "Böyle bir ödül aklımın ucundan geçmiyordu. Haberlerde gördüm. 'Ben miyim acaba gerçekten' diye düşündüm. Tarihte bizim sahamıza böyle bir ödül verilmedi. İlk defa bize layık gördüler" diye konuştu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.