Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.44
Gram Altın
2843.01
BIST 100
9423.19
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: Duruşumuz ile Türkiye kazandı

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Ankara Temsilcimiz Bayram Zilan'ın sorularını cevaplandırdı.4. dönem toplu sözleşmesi hakkında konuşan Yalçın, "Memur-Sen olarak sadece mali ve sosyal hakları korumayı ve artırmayı kazanım olarak görmüyoruz. Toplu sözleşme sırasında ortaya koyduğumuz tavrı ve öne çıkardığımız söylemi de hem sendikal zemin hem de bu ülke için büyük bir kazanım olarak görüyoruz." dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın: Duruşumuz ile Türkiye kazandı
26 Ağustos 2017 08:44:00
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Ankara Temsilcimiz Bayram Zilan'ın sorularını cevaplandırdı.4. dönem toplu sözleşmesi hakkında konuşan Yalçın, "Memur-Sen olarak sadece mali ve sosyal hakları korumayı ve artırmayı kazanım olarak görmüyoruz. Toplu sözleşme sırasında ortaya koyduğumuz tavrı ve öne çıkardığımız söylemi de hem sendikal zemin hem de bu ülke için büyük bir kazanım olarak görüyoruz." dedi.

Memur-Sen, 4. Dönem Toplu Sözleşmede 45 maddesi genel, 213 maddesi hizmet kollarının olmak üzere toplam 258 maddede bağıtlanan kazanımlar elde etti. Kazanımları ve süreci Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ile Ankara Temsilcimiz Bayram Zilan konuştu.

4.Dönem Toplu Sözleşmesi geride kaldı. Süreç başlarken sanki biraz gergin başladı. Nasıl bir strateji belirleyerek süreci yönettiniz?

Toplu sözleşme süreci temelde kamu işvereniyle kamu görevlileri sendikaları arasındaki pazarlığı ifade ediyor. Doğal olarak yer yer sinirler gerilebiliyor. Bunlar pazarlığın özünde olan durumlar.

Öncelikle şunu söylemek isterim. Memur-Sen olarak sürece çok iyi hazırlandık. Aylar öncesinden başlayan istişareler, AR-GE çalışmaları, mevzuat taramaları ile çok yönlü bir çalışma yaptık. Masaya koyduğumuz her bir teklifin altında ciddi bir birikim söz konusu. Kamu İşveren Heyetinin işini kolaylaştıracak materyallerin yanında ikna olmalarını sağlayacak veriler de oradaydı.

-Sosyal Maliyet Konsepti-

Ancak çok önemli bir şey daha yaptık ve masaya sadece ekonomik maliyetin konulmaması gerektiğinin altını çizerek, kamu işveren heyetinin meseleyi salt rakamlardan ibaret görmemesine yönelik bir söylemi öne çıkardık ve "sosyal maliyet" konseptini merkeze aldık.

Açıkçası biz masaya otururken Kamu İşveren Heyetinin olası tutumuna göre masada tavrımızı göstereceğimiz "Bu Teklife Evet", "Müzakere Edilebilir" ve "Bu Teklife Kapalıyız" kartonları hazırlamıştık. Hiçbir önyargımız yoktu. Hükümetin tekliflerine göre tavrımızı belirleyecektik.

Nitekim Kamu işvereninin masaya sunduğu % 3+3+3+3'lük tekliflere gelmesi beklentilerimizin çok uzağında kalınca biz de "Bu Teklife Kapalıyız" kartonunu kaldırdık ve "Kapımız da cebimiz açık, yeni bir teklif bekliyoruz" mesajını vererek o günkü oturumu sonlandırdık. Elbette Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti adına müzakere sürecini değil sadece o günkü oturumu kapattık ve ancak müzakere edilebilir bir teklifin müzakereye yeniden başlanmasına gerekçe oluşturacağını ifade ettik.

Kararlılık ve İyi niyet kazanım getirdi

Memur-Sen olarak stratejimizi "kararlılık" ve "iyi niyet" kavramları üzerine bina ettik. Türkiye'nin reel şartları içinde alabileceğimiz en yüksek çıtayı yakalama konusunda bir "kararlılık" ve yine bu çıtayı yakaladığımızda da gereksiz gerginliklerin önüne geçecek bir "iyi niyet" göstermeyi ilke ve strateji edindik. Dolayısıyla ipleri koparma heveslisi olmadık, iplerin inceldiği, kopma aşamasına geldiği noktalar oldu ancak kademe kademe süreci ilerleterek ve her aşamada ilave imkanlar elde edip masadan uzlaşıyla ayrılmış olduk.

-Günlerce süren diploması trafiği

Süreç içerisinde diplomasi de yürüttünüz. Cumhurbaşkanı ve başbakan ile de görüşmeler gerçekleştirdiniz. Görüşmeler masaya nasıl yansıdı?

Dediğim gibi, iplerin inceldiği, kopma aşamasına geldiği noktada hiyerarşik silsileye uygun olarak, bakanlarla, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile masa dışı diplomasi trafiği yürüttük. Zira hükümet tarafından hem beklentilerimizin hem de kararlılığımızın bilinmesi gerekiyordu. Üstelik tekliflerimizin detayları ve mantığının da bilinmesi, hem uzlaşmayı hem de kazanımları kolaylaştıracak bir husustu.

Sonuçta yürüttüğümüz diplomasi trafiği netice verdi ve bugünkü kazanımlar üretilmiş oldu. Diplomasinin ilk semeresinde müzakere sürecinin son günü olan 21 Temmuz'da Kamu İşveren Heyeti teklifini 2018 için 3,5 + 3,5, 2019 için 4+5'e çıkarmasıydı. Ancak, biz yine kararlılıkla bu teklifi müzakere edebileceğimizi ancak bu rakamın imza için yeterli olmadığını, beklentilerimizin bir miktar altında kaldığını ifade ettik. Sonuçta gerçekleştirdiğimiz yoğun görüşmeler ve kararlı tutum sonuç verdi ve yarım puanlık bir artış daha alarak uzlaşma noktasına ulaşmış olduk.

Nitekim bu süreçte masadaki müzakereler kadar masa dışı diplomasinin de ne kadar gerekli ve önemli olduğunu bir kez daha görmüş ve göstermiş olduk.

Memur-Sen olarak sadece mali ve sosyal hakları korumayı ve artırmayı kazanım olarak görmüyoruz. Toplu sözleşme sırasında ortaya koyduğumuz tavrı ve öne çıkardığımız söylemi de hem sendikal zemin hem de bu ülke için büyük bir kazanım olarak görüyoruz.

MEMUR-SEN KENDİSİYLE YARIŞAN BİR KURUMDUR

"Başarı veya başarısızlıkta ölçüt kamu görevlilerinin tavrıdır. Üye sayıları bu bakımdan bir göstergedir. Her toplu sözleşme sonrasında, başarısızlık iftirası doğru olsaydı, onların üye sayıları artmalı, bizim üye sayımız erimeliydi. Ama tam tersine biz üye artırıyoruz onlar eriyor ve eridikçe şuurları kayboluyor."

Yüzde 17.54 Zam, 258 Maddelik Kazanım

Sözleşme sürecinde yada sonunda "Keşke şöyle olabilseydi" diyebildiğiniz bir durum var mı?

Elbette her sözleşme uzlaşmayı hedefler; ideal olanla reel olanın uzlaşması. Toplu sözleşmenin bu mantığını kavrayan bir kişi olarak ve üstelik alınabileceklerin en iyisini aldığımızı dikkate alarak hiçbir "keşke"mizin olmadığını rahatlıkla ve çok net olarak söyleyebilirim. "Keşke" değerlendirmesini mümkün kılan hiçbir metnin altında imzamız ve katkımız olmaz.

Nitekim başkanlarımızla Toplu Sözleşme sonrası yaptığımız değerlendirmeler de aynı yönde. "Daha fazlasını elde edebilir miydik, şöyle şöyle yapsaydık daha karlı çıkar mıydık? sorularına verilen yanıt, alınabilecek olanın zirvesine çıktığımız şeklinde.

Kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 2018 yılında %7,64; 2019 yılında %9,20 olmak üzere iki yıllık kümülatif olarak %17,54 zam almışız.

Bu oranların sonucunda iki yıllık toplamda 36 milyar TL payın kamu görevlilerine aktarılmasını sağlamışız.

Sunulan ilk teklifte %12,5 olan oranı %17.54'e çıkararak %40 artış elde etmişiz.

Dolayısıyla ortada "keşke"yi değil "tebrik"i gerektiren bir tablo söz konusudur.

Hakem Kurulu bağımsız olmalı

Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti ve Memur-Sen Genel Başkanı olarak Toplu Sözleşme masası düzeneğine, işleyişine de görüşmeler esnasında tepki gösterdiniz. Toplu sözleşme sistematiğinin değişmesi mi gerekiyor?

Malumunuz, toplu sözleşme hakkınınmimarı Memur-Sen'dir. 2010 referandumunda bizim çabalarımızla toplu görüşme kaldırılarak toplu sözleşme hakkı alınmış oldu. Ancak, toplu sözleşmeye geçilmiş olması sorunu tümden çözmüyor. Çünkü toplu sözleşmenin de tamamlanması gereken eksikleri, düzeltilmesi gereken sorunlu kısımları var.

Öncelikle toplu sözleşmenin kapsamıyla ilgili bir sorun var. 4688 sayılı Kanunda toplu sözleşmenin kapsamı sadece mali ve sosyal haklarla sınırlı tutularak hukuki ve özlük haklarla ilgili düzenleme yasağı konulduğundan, bu alanlardaki sorunları Toplu Sözleşme masasında görüşmeye uzak duran bir siyasi akıl ve bürokratik tutum var. Bu nedenle kapsamın hem fiilen hem de hukuken genişletilmesi gerekiyor.

4688 sayılı Kanunda önce çıkan bir diğer sorun da toplu sözleşme masasında uzlaşmanın çıkmaması durumunda, konuyu çözüme bağlayacak olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun, üyelerin çoğunluğunun hükümet tarafından belirleniyor oluşu. Hakem Kurulunun bağımsız olmasına zemin oluşturacak ve gerçekten hakemlik işlevini görmesini sağlayacak değişikliklere ve düzenlemeye ihtiyaç var.

Önemli gördüğümüz bir sorun da masa düzeniyle ilgili. Masada sadece masanın muhatabı bulunması gerekirken, masa dışında olması gerekenler de bulunuyor. Kamu işveren boyutuyla kurumları temsilde de masanın önemsendiği temsille gösterilmeli.

4688 sayılı Kanunu, kapsamlı bir içerikle, toplu sözleşmenin eşitler arası bir süreç olduğu, örgütlenme hakkının sınırlanmaması gerektiği kurgusuyla baştan sona elden geçirilmesi gerekiyor. Açıkçası biz toplu sözleşme sistematiğini yasasından uygulamasına kadar tümüyle tartışmaya açmayı düşünüyor ve hazırlıklarımızı yapıyoruz.

Toplu Sözleşme sistematiğini doğrudan doğruya etkileyen esas sorun ise memura grev hakkının verilmemiş olmasıdır. Grev hakkının olmadığı bir toplu sözleşme sistematiği ile karşı karşıyayız. Memura mutlaka grev hakkı verilmelidir. Zira grev hakkı sendikal mücadelenin en temel kavramıdır ve mücadelede çalışanların elini güçlendiren en ciddi enstrümandır.

Meyve veren ağaç taşlanır

Hem sosyal hem de mali kazanımlarınızla gündeme oturdunuz. Buna rağmen halen bazı sendika ve çevrelerin eleştirileri var. Bu eleştirilerin temel kaynağı nedir?

Toplu Sözleşmenin mimarı Memur-Sen, bugüne kadar yetkili olarak girdiği bütün toplu sözleşmelerden memura çok önemli kazanımlar sağlayarak yüzünün akıyla çıkmıştır. Bunu en iyi kamu görevlileri bilmektedir. Memur-Sen'in toplu sözleşme başarısını anlayabilmek için, yetkinin Memur-Sen'de olmadığı önceki dönemlerde toplu pazarlık masasında elde edilen sonuçlara, boş metinin altına bakılan imzalara bakılması yeterli olacaktır.

Enflasyonun yüzde 10'u geçtiği dönemlerde, imza atılan yüzde 2+2'ler, 3+3'lere başarı diyenlerin kazanımlarımızacümle kurması sendikal muhalefete gereğidir.Öyle anlaşılıyor ki; Memur-Sen'in, yıllardır elde ettiği yüksek oranlı kazanımlar ciddi bir çıta oluşturmuştur ve kimi sendikalar Memur-Sen öncesi dönemdeki kazanım yoksuluolduklarını unutup kendilerinin teklif edememek bir tarafa hayalini dahi kuramadıkları kazanımlar,Memur-Sen'in elde etmesine olan hasetlerini çamur atmakla gidermektedirler ve avunmaktadırlar.

Bu da gösteriyor ki kazanımın ölçütü yine bizzat Memur-Sen'dir.Memur-Sen'in kamu görevlileri sendikacılığı mücadelesinde ve yarışında rakipsiz kaldığı açıktır. Artık, Memur-Sen kendisiyle yarışan bir kurumdur.

Başarı veya başarısızlıkta sahici ölçüt kamu görevlilerinin tavrıdır. Üye sayıları bu bakımdan bir göstergedir. Şayet her toplu sözleşme sonrasında, başarısızlık iftirası doğru olsaydı, onların üye sayıları artmalı, bizim üye sayımız erimeliydi. Ama tam tersine biz üye artırıyoruz onlar ise eriyor ve eridikçe şuurları kayboluyor.

Bu çevrelerin kamu görevlilerinin sorunlarıyla uğraşmak yerine Memur-Sen'le uğraşmalarını sendikal bir sapma, saptırma ve başarısızlıklarını örtme girişimi olarak değerlendiriyor ve "Meyve veren ağaç taşlanır" diyerek yolumuza devam ediyoruz.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin