Mahmut Övür: Balbay'ın özür borcu var
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'den Mustafa Balbay'ın Türk toplumundan özür dilemesi gerektiğini yazdı. Darbeye destek veren Mustafa Balbay'ı eleştiren Övür, 'aslolan vicdanlarda beraat etmektir' dedi. Övür, 10 Şubat 2004 tarihindeki Gazeteci Mustafa Balbay ve dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un aralarında geçen diyalogları yazdı. İşte Mahmut Övür'ün bugünkü yazısı: Balbay'a "geçmiş olsun" diyorum. Cezaevi çıkışında söylediği gibi içinden geçtiğimiz süreç üzerine sünger çekilecek ve unutulacak bir süreç değil ama kin güdülmesini gerektirecek bir süreç de değil. O yüzden hem kendimiz hem de ülke samimiyetle geçmişle yüzleşmeli. İşin yargı boyutu nasıl sonuçlanır bilemem ama en azından gazetecilik ve vicdani açıdan bu yapılmalı. Tam da bu nedenle Balbay'ın Türkiye toplumuna bir özür borcu olduğunu düşünüyorum. Yoksa ne şu söz; "Ben bu aşamadan sonra Türkiye'de gerçekten hukuku arayanların, bu ülkeye barışın gelmesini isteyenlerin mücadelesine ortak olmak üzere kendimi daha büyük bir sorumlulukta hissediyorum" anlamlı olur, ne de arşivler insanın peşini bırakır. Bakın Tarih 10 Şubat 2004... Salı günü Etimesgut Jandarma Eğitim ve Spor Tesisleri'nde (JEST) sohbet. Saat 17.15-20.00 arası. Gazeteci Mustafa Balbay, dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'a şöyle diyor: "Olur, olmaz ayrı konu, şöyle bir senaryo düşünüyorum. Şimdi siz de söylediniz kuvvet komutanları blok, 4 kişi... Altında ordu komutanları, orgeneraller, korgeneraller blok, onun altında tümler, tuğlar blok, hepsi bir araya gelse ve dese ki: Sizinle olmuyor... İşte Kara, Genelkurmay olur, siz Karaya geçersiniz, İzmir'deki Jandarma olur, İstanbul'dakini de artık ne yaparsanız. (Sizinle olmuyor dediği dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök) Şener Eruygur: Ya o, siz gidin derse... Balbay: Diyemez... Tümünüzü karşısına nasıl alır. Şener Eruygur: Evet, diyemez, ama... (uzun süre sustu, düşündü. Çok değil, 10 yıl önce eli silahlı askerin susup düşündüğü öneriyi getiren bir gazeteciden söz ediyoruz. Ayrıca o gazeteci o askerlerin nasıl bir sistem kuracağını da iyi biliyor: 23 Nisan notlarında "Fatih ve ŞENEL'le Şeratonda sohbet" adı altında şu satırlar yer alıyor: "Yav, biz bu işi 28 Şubat'ta bitirecektik. Bunu o gün üç kişi planladık, Bir, Fevzi, ben. Her şeyi hazırladık. Bakanlar kurulunu dahi. Müsteşarları bulmak zordu onları da tamamladık. Karadayı bizi uyuttu. Az sonra dedi, hemen dedi. Hükümet devrilsin ondan sonra dedi. Artık gelip 10-15 yıl gitmeden işleri halletmek gerekiyor. Üstelik o ara AB de yoktu. Kopenhag olmamıştı. Şimdi her şey çok daha zor..." 10-15 yıl kalacak bir askeri darbeye destek vermeyi yok hükmünde saymak mümkün mü? Bu yüzden adli mahkemeler ne karar verirse versin aslolan vicdanlarda beraat etmektir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.