Kültür Sanatın nabzı Zeytinburnu'nda atıyor
Mehmet Nuri Yardım
İstanbul dünyanın kültür merkezi. Sanatın kalbi de bu
güzide şehirde atıyor. Peki asırlarca büyük medeniyetlere beşiklik eden
şehrimizde kültür sanat alanında kim öne çıkıyor? Üsküdar, geçmiş yıllarda bu
sahada büyük takdir toplamıştı. Zeytinburnu Belediyesi ise, son beş on senedir birbirinden
kıymetli faaliyetleri ve seçkin yayıncılığı ile zirvede oturmaya devam ediyor. Şimdi
Beykoz Belediye Başkanı olan Murat Aydın’ın Zeytinburnu’nda başlattığı kültürel
hizmetler şu anki Belediye Başkanı Ömer Arısoy’un eliyle son üç yılda taçlanmış
ve kanatlandı. Belediyemizde önce Danışman ve Başkan Yardımcısı olarak çalışan
Arısoy, iyi ekibiyle kültür sanat dünyası tarafından alkışlanıyor.
ZEYTİNBURNU’NUN EBEDÎ SÂKİNLERİ
Zeytinburnu deyince benim aklıma öncelikle Merkezefendi
gelir. Camii, türbesi ve elbette bir açık hava müzesi hüviyetindeki mezarlığı
ile bu havza muhteşemdir. Manevi havası olağanüstü, iklimi mübarektir. Yıllar
önce ESKADER adına “Zeytinburnu’nun Ebedi Sakinleri” adıyla bir programı uzun
süre burada düzenlemiş, Merkezefendi’de yatan birçok edebiyat, sanat, kültür ve
medeniyet adamını yâd etmiştik. Bu isimler arasında Merkez Efendi, Tanburî
Cemil, Abdülhak Şinasi Hisar, Sâmiha Ayverdi, Mükremin Halil Yinanç, İbnülemin
Mahmud Kemal, Ekrem Hakkı Ayverdi gibi şahsiyetler de vardı.
Salgın dolayısıyla birçok yerde faaliyetler dururken diyebilirim
ki hızını kesmeyen, hatta artıran tek ilçemiz Zeytinburnu oldu. Bu coşkulu
çalışma ve aralıksız süren programlar, şüphesiz kültür sanat dünyamızın dinamik
kalmasını da sağladı. Bu programlardan birine Perşembe günü katıldım. Merhum
hocamız Prof. Dr. Orhan Okay, vefatının 5. yılı münasebetiyle yâd edildi. “Bir Başka
Hoca Olarak Prof. Dr. Orhan Okay” başlıklı panelde Prof. Dr. Abdullah Uçman, Âlim
Kahraman, Bekir Sıddık Soysal ve Ömer Erdem konuşmacıydılar. Abdullah Hocanın
aynı zamanda idarecilik yaptığı panelde Orhan Okay’ın bilinmeyen yönleri veya
az bilinen tarafları üzerinde duruldu. Belediye Başkanı Ömer Arısoy ve
edebiyatseverlerin katıldığı toplantıda Orhan Hocanın hayatı, fikirleri,
eserleri ve hizmetleri anlatıldı, hatıralarına temas edildi.
BİR İNSAN-I KÂMİL İDİ
Orhan Okay’la uzun yıllar birlikte çalışan Abdullah
Uçman, Hocanın kapısını çalan herkesi yüksünmeden dinlediğini, insanlara
faydalı olmayı şiar edindiğini ve elinden gelen yardımı kimseden esirgemediğini
belirterek, “Müstesna bir şahsiyetti. Hatta kanaatimce o bir insan-ı kâmil idi.
Yaklaşık 20 sene boyunca her cuma günü beraberlikleri olduğunu hatırlatan
Uçman, Üsküdar Bağlarbaşı’ndaki İslam Araştırmaları Merkezi’nde buluştuklarını,
yemek yedikten sonra saatlerce sohbet edip fikir alışverişinde bulunduklarını
dile getirdi. Orhan Okay’ın çok mütevazı
bir insan olduğunu ifade eden Uçman, “Hocamıza ait Silik Fotoğraflar, Bir Başka
İstanbul ve Anadolu’dan Hatıralarla Nurettin
Topçu’nun Mektupları’nı dikkatle okursak ondaki sanatkâr yönünü de kolayca
fark edebiliriz. Orhan Hoca üniversitedeki öğretim hayatı boyunca yüzlerce
talebe yetiştiren, 20 kitabın sahibi, çok fazla yüksek lisans tezi ile 25 kadar
doktora tezi yaptırmıştır. Çeşitli üniversitelerde bugün hâlâ profesör
seviyesinde 10’dan fazla talebesi bulunuyor.” dedi. Hocanın sosyoloji, felsefe,
psikoloji ve tarihe meraklı olduğunu hatta Halim Özyazıcı’dan hat dersi
aldığını ve musikiye de büyük alaka duyduğunu hatırlatan Uçman, “İbnülemin
Mahmud Kemal’in şu sözünü sık sık tekrarlardı: ‘Semere-i hayat, hayırla yâd
edilmektir.” dedikten sonra konuşmasını şöyle tamamladı: “Müstesna bir fazilet
abidesi olan Orhan Hocayı tanımak, onun rahle-i tedrisinde bulunmak kendi adıma
bir ayrıcalık, bir iftihar vesilesi ve bu dünyaya ait fani zevklerin en
değerlisidir.”
BİYOGRAFİDE DÖNÜM NOKTASI
Daha sonra konuşan Âlim Kahraman, Orhan Hocanın ilim
adamlığının yanında edebiyat bilgisinin de son derece hayranlık uyandırıcı
olduğunu dile getirdi ve “İlim adamlığının yanında eli kalem tutan bir yazardı.
Hocamız biyografi yazarlığında bir dönüm noktasıdır. Çalıştığı birçok konunun
muazzam bir şekilde tamamlandığını gözlemliyorsunuz. Orhan Hoca, öğretirken
eğiten eski İstanbul Beyefendilerindendi.” dedi. “Bir arkadaşımdan öğrenmiştim.
Her derse mutlaka abdestli olarak girermiş. O sadece ilim değil edep de
öğretiyordu.” diyen Kahraman, daha sonra Orhan Hoca ile doğup yetiştiği Balat
semtindeki seyahatlerinden ilgi çekici bazı hatıraları dinleyicilerle paylaştı.
“HİZMET ŞUURUNUN KEMÂLİYDİ”
Okay’ın Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde talebesi olan
Bekir Sıddık Soysal, “Hocam hamilik vasfı olan bir insandı. Fakültede maddi
durumu zayıf olan öğrencilere bütün imkânlarını kullanarak karşılıksız burs verirdi.
Merhamet ve hizmet şuurunun kemâliydi. O hem hocam, hem abim, hem de dostumdu.”
dedi. Soysal, “Çalışma odasında Nurettin Topçu, İbnülemin Mahmud Kemal İnal ve
Celaleddin Ökten’in fotoğrafları vardı. ‘Ahmet Caferoğlu’nun üstümde büyük
hakkı vardır.’ demişti.” diyerek Hocayı rahmetle andı.
SANATÇI MİZACI DA ÇOK GELİŞMİŞTİ
Şair Ömer Erdem, Orhan Okay’ın ömrünü eğitmeye ve
öğretmeye vakfettiğini, bunun yanı sıra güçlü bir sanatçı kişiliğine sahip
olduğunun altını çizdi ve bazı hatıralarını aktardı. “Levent’teki evinde
ziyaret etmiştim. Beni çelebi kişiliğiyle karşılamıştı.” diyen Erdem, Okay’ın Ahmet Mithat Efendi, Beşir Fuat, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi çalışmaları başta olmak üzere Tanzimat
Dönemi Türk edebiyatından günümüze kadar birçok kişi ve mesele hakkında yazdığı
çalışmalara bakıldığında aslında sanatçı mizacının ilmî yönüyle çatıştığının
görüldüğünü söyledi. Onun bu yönünün akademi dünyasında seçkin yerde durmasını
sağladığını belirten Erdem, “Hocamızın önünde bir kez daha saygıyla
eğiliyorum.” diyerek sözlerini tamamladı. 6 Ocak 1931 tarihinde İstanbul
Fatih’te doğan Prof. Dr. Orhan Okay, yine bu şehrimizde 13 Ocak 2017 tarihinde
vefat etmiş, Topkapı Çamlık Mezarlığı’nda toprağa verilmişti.
SEMPOZYUMLAR VE KİTAPLARI
Zeytinburnu Belediyesi’nin uzun zamandan beri
düzenlediği önemli sempozyumlar vardır. Bu sempozyumlarda verilen tebliğler,
yapılan konuşmalar kitaplaşmakta, kütüphanelere girmekte ve bu sayede ilim
dünyamıza ciddi katkılarda bulunulmaktadır. Her biri ayrı bir yazıyı hak eden ve
kesif emek verilen bu eserlerden, şimdilik özetle bahsedeceğim.
Tarık
Buğra Kitabı “Hatırlayıp Yeniden Bulmak” alt
başlığıyla okurlara sunuldu. Ömer Arısoy, eserin sunuşunda “Yazarlığı ‘hür
düşüncenin ve bağımsız kafanın sanatı’ şeklinde tanımlayan Tarık Buğra,
romandan tiyatroya, hikâyeden senaryoya neredeyse edebiyatın her türünde eserler
vermiş, ilgi alanı hayli geniş güçlü bir yazar. Türk okurunun ekseriyle Küçük Ağa, Osmancık ve Dönemeçte
eserleriyle tanıdığı yazar, özellikle romanlarına, Türk tarihinin dönüm
noktalarındaki toplumsal yapı ve insan gerçekliğini dikkatle incelemiştir. Her
büyük yazar gibi göz kamaştırıcı refleks ve önsezilere sahip olan Buğra,
ülkesine ve insanlarına bitmek tükenmek bilmeyen bir sevgiyle bağlıdır.” diyor.
Asım Öz’ün hazırladığı eserde, Beşir Ayvazoğlu, Kurtuluş Kayalı, Ali Birinci,
Necmettin Turinay, Abdullah Uçman, Necip Tosun, D. Mehmet Doğan ve Muhsin
Mete’nin de aralarında bulunduğu isimlerin makaleleri bulunuyor.
BİR AYDIN ÜÇ DÖNEM
“İstanbul Beyefendisi Müslüman Bir Münevverin
Portresi” alt başlığıyla yayımlanan Mehmed
Şevket Eygi kitabından daha önce söz etmiştim. Kemal Tahir Kitabı ise ‘Bir Aydın Üç Dönem’ çerçevesiyle okura
sunuluyor. Arısoy bu eserin sunuşunda şu hususlara dikkat çekiyor: “Kemal
Tahir, özellikle 1950’li yıllar ve sonrasında Türk edebiyatını, düşüncesini,
matbuatını derinden etkilemiş; cesareti, hakikate derinden bağlılığı ve
merakıyla kendinden sonraki kuşaklara örnek olmuş; Türkiye’de yaşamanın,
yazmanın bütün bedellerini hakkıyla ödemiş kıymetli bir münevverimizdir. Onun,
bugün bile adının unutulmaması hatta etkilerinin giderek güçlenip aksiseda
bulmasının arkasında, şüphesiz aydın cesaretinin, memleket sevdasının etkisi
büyüktür. Yaşadığı dönemde pek çok ezberi bozarak Osmanlı’yı Cumhuriyet
Türkiye’sini, Anadolu ve Anadolu insanını, toplumsal yapıyı, insan gerçekliğini
ve siyasi hayatı ‘kritik bir yaklaşım’la ele almış, onun ardından yapılan
çalışmalardan birinde söylendiği gibi ‘Türkiye’nin Ruhunu Arayan Adam’ olmaya
daima özen göstermiştir.” Asım Us’un yayıma hazırladığı eserde pek çok ismin
yanında Ezel Erverdi, Kurtuluş Kayalı, Cengiz Yazoğlu, İsmail Coşkun, İskender
Özsoy, Metin Önal Mengüşoğlu ve Cihan Aktaş’ın da yazıları okunuyor.
MESELELERİMİZİ KONUŞMAK
Hüsamettin Arslan, müşterek dostlarımız olan kıymetli
bir ilim ve fikir adamıydı. Daha 1980’lerde Çapa’daki öğrenci evimize, Yusuf
Özarslan ve Sefa Kaplan’la birlikte gelirdi. Uzun edebî ve fikrî sohbetlerde
bulunurduk. Genç yaşta ebedî âleme uğurlanan Arslan’ın Meselelerimizi Konuşmak kitabı, merhumun Belediye’de yaptığı
konuşmalardan meydana geliyor. Derinlikli, kuşatıcı ve incelikli bir eser. “İktidar
ve Din”, “Muhafazakârlık”, “Gelenek”, “Âlimler ve Entelektüeller”, “Kültür”,
“Geçmiş ve Tarih” bu kitapta işlenen konulardan yalnızca bir kısmı. Gönüllere
yerleşen Hüsamettin Arslan, cesur yazıları ve eserleriyle birlikte yerli ve
millî düşünceyi bırakmayan, özünden taviz vermeyen iyi bir aydın ve düşünürümüz
olarak saygıyla hatırlanacaktır.
TÜRK DÜŞÜNCESİNİN DİNAMİKLERİ
Kurtuluş Kayalı son yıllarda Türkiye’nin temel
meseleleri ve öncü şahsiyetleri hakkında mühim makaleler ve eserler kaleme alan
ve konuşmalar yapan bir münevver olarak dikkat çekiyor. Yeni çıkan Eskimeyen Entelektüellere Yaslanan Türk
Düşüncesinin Dinamikleri adlı eserinde Kemal Tahir, Şerif Mardin, Erol
Güngör, Hilmi Ziya Ülken, İdris Küçükömer, Tarık Buğra, Niyazi Berkes, Doğan
Avcıoğlu, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, Lütfi Ömer Akad, Yücel Çakmaklı, Doğan
Ergun ve Hüsamettin Arslan’a dair kaleme aldığı yazılarında geniş ufuklu ve
derin boyutlu değerlendirmelerini bulmak mümkün. Gönül Ehli İçin Seçilmişler Silsilesi, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Ağır Sanayi Bölgesi Zeytinburnu, Gelin Mevlidi, Zeytin Ağacı, Gülcülük, Mevlevî Âyinleri Mecmuası, Sahn-ı Semân’dan Dârülfünûn’a Osmanlı’da
İlim ve Fikir Dünyası, Zeytinburnu Belediyesi’nin yeni yayınlarından bir
kısmı. Bu arada vefatının 60. Yılı anısına düzenlenen Ahmet Hamdi Tanpınar
Sempozyumu’nun 21 Ocak Cuma günü Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi’nde başlayacağını
ve iki gün süreceğini meraklı okuyuculara duyuralım. Bütün bu güzel hizmetler
ve yorucu faaliyetler için Başkan Ömer Arısoy’un şahsında Zeytinburnu
Belediyesi yönetici ve çalışanlarına alkışlar, teşekkürler, tebrikler ve dualar…
Sağ olasınız, var olasınız.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.