Kobani'nin vebali Esed ve PKK'nın üzerinedir
12 Ekim 2014 12:04:00
Türkiye'nin PKK için Suriye'de bir devlet yaratamayacağını ifade eden Can Acun, "Kobani'de yaşananların vebali Esed Rejimi ile işbirliği içinde olan PKK/PYD'nin üzerinedir" dedi.
Söyleşi: Neslihan Önder
Türkiye'nin birçok ilinde Kobani eylemleri sürerken yaşanan kaos neticesinde 35 vatandaşımız hayatını kaybetti. Çözüm sürecini dinamitlemek isteyenlerin içeride ve dışarıda IŞİD'i bahane ederek oluşturdukları şiddet ortamını ve yaşananları SETA Ortadoğu araştırmacısı Can Acun ile konuştuk.
1) IŞİD nasıl ortaya çıktı ve Ortadoğu devletlerini sarsan eylemleri nasıl gerçekleştiriyor?
IŞİD, Irak ve Suriye hattında siyasi ve toplumsal dinamiklerin oluşturduğu kaos ve şiddetin bir sonucudur. ABD'nin Irak'ı işgali, yaşanan katliamlar, işkenceler ardından ülkenin muvazaalı bir şekilde adeta İran'a bırakılması, Sünnilere karşı uygulanan mezhepçi politikalar IŞİD'i var edecek bir zemin yaratmıştır. Irak'ta uzun bir süre el-Kaide'nin başını çektiği direniş adım adım değişime uğrayarak IŞİD'e dönüşmüştür. Bugün IŞİD, içinde Sünni Arap aşiretlerini, eski Baas güçlerini, tüm dünyadan gelen yabancı savaşçıları barındıran bir koalisyon gücü haline gelmiştir.
IŞİD, devlet refleksi ile hareket ediyor!
2) IŞİD'in finansal kaynağı nereden geliyor?
IŞİD'in hali hazırda kendi kendine yeten, sürdürülebilir büyük bir ekonomi oluşturduğu düşünülmektedir. Savaşlarda elde ettiği ganimetler, elinde bulundurduğu petrol sahalarında yaptığı üretim ve bunları kaçakçılar marifeti ile pazarlaması, etkili olduğu sahada ticaret yollarından vergi alması, verimli Mezopotamya topraklarında yoğun tarım faaliyetleri ona büyük bir ekonomik güç kazandırmaktadır. IŞİD'in bu anlamda bir örgütten ziyade; devlet refleksi ile hareket ettiğini görmekteyiz.
3) ABD'nin öncülüğündeki IŞİD'le mücadele koalisyonunun hava operasyonlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Uzun bir süre Irak'ta Maliki iktidarının mezhepçi politikalarına, Suriye'de ise Esed'in katliamlarına karşı harekete geçmeyen ABD ve müttefikleri, Erbil'in IŞİD'in eline geçme riskinin ortaya çıkması ve artan bir şekilde vatandaşlarının IŞİD'e katılmaya başlamalarıyla kendilerine yönelen tehdit algısı ile birlikte IŞİD hedeflerinin vurulduğu süreç ortaya çıktı. ABD özellikle Musul civarında IŞİD'in ilerleyişini durdurmak için acil müdahalelere başladı. Ardından saldırılar Suriye hattında genişletildi. Ancak bu müdahalenin arkasında adı konmuş net politik hedef olmadığı görülmekte.
Esed devrilmedikçe IŞİD bitirilemez!
4) IŞİD'i bertaraf etmek için hava saldırıları başlı başına yeterli midir?
Obama'nın IŞİD ile mücadele için 4 aşamalı bir plan açıkladığını görüyoruz. Hava saldırılarını yanı sıra, sahada IŞİD ile çatışan dost muharip güçlerin eğit-donat ile desteklenmesi, IŞİD'in ekonomik izolasyonu ve insani yardımlardan oluşuyor bu planlama. Ancak IŞİD'i var eden sebepleri görmezden gelen, sadece IŞİD'e odaklanmış bir stratejinin başarılı olması mümkün değil. Irak'ta Sünnileri de tam manası ile içine alan entegre bir siyasi çözüm olmadığı sürece, Suriye'de Esed'in devrilip ülkenin siyasi ve toplumsal çeşitliliğini barıdıracak bir hükümet oluşturulmadığı sürece IŞİD'e karşı başarılı olunması mümkün gözükmüyor.
5) Kobani'de IŞİD ile YPG arasında yaşanan çatışmalar bir aydır sürüyor. Kobani'nin, Suriye ve Türkiye Kürtleri için taşıdığı önem nedir?
Esed rejimi ile uzun süren bir ilişkiye sahip olan PKK, Suriye'de yaşanan devrimin bir parçası olmak yerine rejim ile anlaşarak bugün Afrin, Kobani ve Cezire kantonlarından oluşan bir özerk alan inşa etti. Rejim ile mücadele eden Kürtleri silah zoru ile sindirdi ve tasfiye etti. Ardından muhaliflerde çatışma içersine girdi. Tüm bunları "Rojava Devrimi" olarak sundukları siyasi projeksiyonu ellerinde tutabilmek adına yaptılar. Onlar için adeta bir devlet oluşturma denemesiydi bu, bu anlamda büyük bir önem yüklediler bu bölgelere. Kobani ise bu üç kantonun ortasında yer alması hasebi ile stratejik bir öneme sahipti, buranın kaybedilmesi iki diğer kantonla olan bağlantıyı yok etmekteydi. Afrin ve Cezire'nin de düşmesinin önünü açabilecekti bu durum.
Çözüm süreci Türkiye'nin en önemli projesidir
6) Kobani'deki çatışmaların ardından HDP'nin çağrısıyla sokak eylemlerinin başlaması ve 33 vatandaşımızın ölümü çözüm sürecini etkiler mi?
Çözüm süreci Türkiye'nin en önemli projesidir ve tüm toplumsal kesimler tarafından mutlak ölçekte sahip çıkılmayı haketmektedir. Sürecin uzun soluklu olacağı, sabotajlarla sınanacağı bilinen bir şeydi, ancak devletin duygusal olma lüksü yok, soğukkanlı bir şekilde hareket etmeye devam edilmeli, ancak elbette kamu düzenin sağlanması adına her türlü önlem alınmalı; askeri, polisiye, istihbari ve siyasi önlemleri kastediyorum. PKK içersinde "şahin" kanatta yer alan ve Esed rejimi ile özellikle ilişki içersinde olan kesimlerin süreci baltalamaya yönelik Kobani'yi kullandıkları anlaşılmakta, bunu önleyebilmek için HDP ve PKK içersindeki "Çözüm Süreci"ne sadık grupların önü açılıp desteklenmeli.
7) İçeride Kürt siyasetini yönlendirmek isteyenler, Türkiye'nin Kobani'ye daha fazla destek olmasını, hatta silah yardımı yapmasını istiyorlar. Ne dersiniz bu konuda?
Türkiye Kobani için elinden gelen her türlü çabayı göstermiştir. 150 binden fazla mülteci bir iki gün içinde kabul edilmiş, büyük maliyetlere rağmen her türlü insani yardım en iyi standartlarda bu insanlara ulaştırılmıştır. Bunun ötesinde Türkiye'nin bir adım atabilmesi, askeri açıdan PKK'nın Suriye unsurları olan PYD'ye silah desteği sağlaması veya doğrudan müdahale edebilmesi mümkün değildir. Türkiye kendi eli ile PKK'ya Suriye'de bir devlet yaratacak değildir. Kobani'de yaşananların vebali Esed Rejimi ile işbirliği içinde olan PKK/PYD'nin üzerinedir.
8) Bölgedeki Kürt siyaseti ve Kürt siyasetçilerinin tutarsızlıklarını nasıl yorumlarsınız?
Birincisi HDP, PKK ve PYD tek bir bütünlük arz etmeyen farklı pozisyonlar ihtiva ediyorlar. Dolayısıyla bir çok temel meselede farklı görüşler, çelişkili söylemler kullanılabiliyor. Özellikle Kobani meselesi bağlamında ne istediklerini kendileri de bilmiyorlar, zor bir alana sıkışmış durumdalar. Yıllar boyu çatıştıkları Türk Ordusu'ndan yardım istemek hazmedebilecekleri bir husus değil. Büyük önem atfettikleri "Rojava Devrimi" diye sundukları şeyin ellerinden kaçıp gittiğini görmek, onlarda bir travma yaratıyor.
9) Türkiye'nin IŞİD'e karşı mücadele konusundaki şartlarının kabul göreceğini düşünüyor musunuz?
Türkiye'nin bölgede kaos ve şiddete yönelik sebep-sonuç analizi Batılı ülkelerle örtüşmüyor. Türkiye IŞİD'i bölgesel sorunların yarattığı bir sonuç olarak değerlendirirken, başta ABD olmak üzere Batılılar, IŞİD'i soruna sebep olan bir olgu olarak değerlendiriyorlar. Yakın bir gelecekte bu iki farklı Türkiye ve Batılı güçlerin aynı noktada ittifak edebileceğini düşünmüyorum. Ancak orta vadede Batılılar da Esed'in devrilmediği hiç bir alternatif sürecin işletilemeyeceğini göreceklerdir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.