Kobani bahane asıl amaç çözüm sürecini bitirmek
MEHMET GÜNGÖRDÜ/GAZİANTEP
Son günlerde Kobani üzerinden geliştirilen şiddet ve korku psikolojisi gün geçtikçe artıyor. Birçok siyasi parti, örgüt ve grupların provokasyon içerikli açıklamaları toplumu baskı altında tutup huzursuzluğa sürüklüyor. Türkiye'nin pek çok yerinde belediye otobüsleri, çöp kamyonları, bankalar, marketler, vatandaşların özel araçları, benzinlikler yakılarak tahrip edildi. Anadolu Platformu birçok kuruluş ile beraber, şiddet yanlısı çevrelerin Kobani bahanesiyle oluşturduğu ve çok sayıda ölümle sonuçlanan olaylarla ilgili bir açıklama yaptı.
Bölge dizayn yeniden edilmeye çalışılıyor
Anadolu platform Başkanı Turgay Aldemir, Bülbülzade Vakfında bir basın açıklaması yaptı. Aldemir şunları söyledi: "Bölgemizde, emperyalist güçler tarafından oluşturulan krizin alanı genişletilmeye çalışılıyor. Yüz yıl önce sınırları çizilerek gecekondu devletlerle şekillendirilen bölgemiz yeni bir dizaynla biçimlendirilmek isteniyor. Bölgenin kontrolünü elde tutmak için Müslümanlar arasında bir mezhep savaşını zorunlu gören güçler, bu amaca hizmet edecek grup, düşünce ve yapılanmalara yeni alanlar açıyorlar. Kime ve hangi gayeye hizmet ettiği bilinmeyen, örtülü ve açık olarak emperyalist ülkeler tarafından desteklenen IŞİD de aynı doğrultuda güçlendirilmekte ve hareket alanı genişletilmektedir. Bizi bize kırdırmak için tüm şeytani planlarını devreye sokulmuş durumda. Bu çerçevede bölgede dengeleyici bir role sahip olan ve gittikçe etkinliğini artıran Türkiye'nin durdurulması gerektiğini düşünmektedirler."
Yeni Türkiye ile hesaplaşmaya döndürülmek isteniyor
'Kobani'ye yönelik IŞİD kuşatması ile YPG-IŞİD çatışması, Suriye üzerindeki güç mücadelesinden çok Yeni Türkiye ile hesaplaşmaya döndürülmek isteniyor' diyen Aldemir açıklamasına şöyle devam etti: "Çözüm süreci ile sağlanmaya çalışılan, çatışma zeminlerinin bitirilmesi ve Türk, Kürt, Arap halklarının kardeşlik bağlarının güçlendirilmesi çabaları üzerinden yeniden yeşeren umut bu çevreleri ürküttüğü için süreç sabote edilmek isteniyor. Kuzey Afrika'da gerçekleştirilen karşı devrim süreçleri ülkemizde de hayata geçirilmek isteniyor. Yeni Gezi senaryoları için sokaklar karıştırılarak düğmeye basılmış gözüküyor. Kobani'ye yönelik IŞİD kuşatması ile YPG-IŞİD çatışması, Suriye üzerindeki güç mücadelesinden çok Yeni Türkiye ile hesaplaşmaya döndürülmek isteniyor. Bu konuda en hassas davranması gereken çevreler ise ortaya koydukları tutumla bu emperyalist tuzağa katkı sağlıyor. Yangına körükle gidiyorlar"
Anadolu coğrafyası özgürlük mücadelesinin yanında oldu
Aldemir, "Anadolu coğrafyası ilk günden bugüne Suriye halkının özgürlük mücadelesinin yanında, zalim Esed rejiminin zulüm ve katliamlarının karşısında durmuştur. Zulme maruz kalan Suriye halkından yüz binlerce mülteciyi topraklarına kabul etmiş, bölge insanına da etnik fark gözetmeksizin genel ve yerel yönetimleri, yardım kuruluşları ve Müslüman halkı ile her türlü desteği vermiş ve vermeye devam etmektedir. Tüm bunlar yapılırken Kobani'deki saldırılar bahane edilerek, sanki Kobani'ye Türkiye ve Müslüman halkımız saldırmış gibi, İstanbul başta olmak üzere, büyükşehirler ile Doğu ve Güneydoğu illerinde işyerlerinin tahrip edilmesi, yakılması, 'cihatçılara karşı harekete geçtik' denilerek Müslüman, mütedeyyin insanların hedef gösterilmesi ve hunharca katledilmesi kabul edilecek bir durum değildir" dedi.
Asıl amaç çözüm sürecini bitirmek
Turgay Aldemir yaptığı açıklamaya şöyle devam etti: "Irak'taki gelişmelere, Suriye'de oynanan oyunlara, bölgede yaşananlara zerre kadar ahlaki ve insani pencereden bakma becerisini gösteremeyen bir takım siyasi çevrelerin ve kiralık kalemlerin Kobani üzerinden Türkiye'ye ayar verme çabaları, yaptıkları büyük laflar ve çözüm sürecini bitirme tehditleri uluslararası güçlerle işbirliği değilse bir akıl tutulmasından başka bir şeyle izahı mümkün değildir. Bu çevreler için ölümlerin, göçlerin, şiddetin, yağmanın herhangi bir önemi yoktur. Asıl amaç yaşanan gerilimler üzerinden çözüm sürecini ve bölgenin yeniden asli güçleri tarafından sahiplenilmesini sabote etmektir. Çözüm sürecini bitirmek kimin işine yarayacaktır? Barışın ve sulhun dilinin kullanılması gerekirken, tahriklerin ve tertiplerin artması ile ortaya çıkacak kaos ortamı en çok kime zarar verir? Unutulmamalıdır ki, oluşan kaos ortamı hem Kürt halkının hem de bölge halklarının taleplerine, huzura ve barışa katkı sunmayacaktır."
Müslümanlık ortak paydamızdır
Sosyal medya üzerinden kim tarafından paylaşıldığı belli olmayan, kaos yaratmaya dönük, yalan-yanlış bilgilerle halk galeyana getirilmeye çalışıldığının altını çizen Aldemir, "Sivil insanlar silah kullanmaya teşvik edilmeye ve yeni bir Vandalizm yaratılmaya çalışılmaktadır. Sokaklardaki şiddet bazı siyasiler tarafından da kışkırtılmakta, masum insanların hayatına ve malına kastedilmektedir. Hatırlatmak gerekir ki, Kobani'den gelerek sınır bölgelerine sığınan kardeşlerimize en hızlı yardım elini uzatan da yine bölgenin ve tüm Türkiye'nin Müslüman halkı olmuştur. Tüm bunlar bilinirken bölgede yaşayan onlarca insanın, IŞİD'den intikam alınırcasına hunharca katledilmesini kabul etmek mümkün değildir. Şiddet, yeni şiddet sarmalını da beraberinde getirir. Şu bir gerçektir ki; Müslüman kimlik, bölgenin ve coğrafyamızın ortak paydası ve birleştirici hamurudur. IŞİD bahanesi ile Müslüman halkı ve İslami kimliği hedef göstererek hasmane bir tavır ortaya koymak bölgenin ve ülke insanımızın çıkarına olmayacaktır. Bölge insanı tahrik edilerek oluşturulmak istenen koas ortamına sağduyulu davranılarak fırsat verilmemeli, vicdan ve adalet duygusu köreltilmemelidir" ifadelerini kullandı.
Kardeşliğimize halel getirmeyelim
Tüm siyasi partileri itidal diline davet eden Anadolu platform Başkanı Turgay Aldemir, " Yeni Türkiye muhaliflerinin çılgın alkışları eşliğinde elinde benzin bidonu, 'yakarız bu memleketi' tehditleriyle bölge barışının ve çözüm sürecinin altının oyulmaya çalışıldığını görmemiz gerekiyor.Bölgenin geleceği Türklerin, Kürtlerin, Arapların topyeku00fbn Müslüman halkların kardeşliğinden geçmektedir. Bu kardeşliğin sağlanmasının en önemli adımı ise başlayan barış sürecidir. Yapılmak istenen ise bu süreç şekillenmeden önünün kesilmesidir. Kardeşliğimize halel getirecek her tür provokatif eylem, tedavisi zor yaralar açacaktır. Akıl, fikir ve iz'an sahibi herkes, bu süreçte elde edilmiş kazanımlara ve geleceğimize sahip çıkmalı, akl-ı selim ile hareket etmeli, tahriklere kapılmadan kalıcı barışa katkı sunacak çaba içerisinde olmalı, barışın dili kullanılmalıdır. Tüm siyasi aktörler çatışma ve tehdit dilinden hızla uzaklaşmalıdır. Bunun dilde kalamayacağı ve toplumsal barışı akamete uğratacak riskler barındırdığı iyi bilinmelidir" dedi.
Halkımızı barışa desteğe davet ediyoruz
Aldemir, "Barış sürecinin bitmesine neden olacak eylem ve söylemlerde bulunanlar kim olursa olsun barış sürecinin esas sahibi olan halkımızın maşeri vicdanında mahku00fbm olacaklardır. Devlet de Hükümet de bütün birimleri ile aynı duyarlılık içerisinde olmalı; provokasyonlara rağmen barış sürecinden vazgeçmemeli, bu halka 1990'lı yılları hatırlatacak tutum ve davranışlardan uzak durmalıdır. Sabır ve itidal, her duyarlı insanın ve devletin temel tutumu olmalıdır. Devlet, halkı rencide edecek, onurunu zedeleyecek her türlü müdahaleden sakınmalı, saldırıya uğrayan insanların kendilerini savunma durumuna düşmelerine fırsat vermemeli, bölge insanının can ve mal emniyetini tesis etmeli, yeni ölüm olayları ile gerilimin yaygınlaşmasını önlemeli, emperyalist güçlerin kaosu yayma çabaları engellemelidir. Barış sürecinin sağlıklı ve hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve toplumsal barışın sağlanması için üzerimize düşen her türlü desteği vereceğimizi bir kez daha ilan ediyor, halkımızı bu sürece sahip çıkmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.