Kışanak'tan kürtçe eğitim resti
17 Eylül 2014 15:30:00
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Kışanak, Kürtçe eğitim konusundan 'Hükümet karışmasın' mesajı verdi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, Kürtçe eğitim vereceği belirtilen okulların mühürlenmesi ve bu mühürlerin sökülmesi ve yaşanan gerginlikleri değerlendirirken, "Ya hükümet ana dilde eğitimi kamusal hizmet olarak kendisi vermeli, ya da eğitimi yerele devir etmeli, ya da sivil insiyatifin yaptığı okullara karışmamalıdır. Ama, üçünü de yapmayıp 'ana diliniz yasaktır' diyor, bu kabul edilebilir bir durum değil" dedi.
Diyarbakır'da Kürtçe eğitim veren okullar ile ilgili yaşanan gerginliği basın mensuplarına değerlendiren Büyükşehir Belediye Başkanı Gültan Kışanak, halkın özel okul statüsünde çocuklarını paralı bir okula göndererek kendi anadilinde eğitim yaptırmayı doğru bulmadığını söyledi. Diğer bütün okullar gibi Kürtçe eğitim veren okulların da kamusal hizmet olarak, ücretsiz olarak bu hizmetlerin sunulmasını istediğini söyleyen Kışanak, "Bu gerilimin konusu budur. Kürtçe eğitim, anadilde eğitim, ücretli bir eğitim konusu mu olacak, yoksa kamusal bir ücretsiz hizmet sunumumu olacak? Tartışma budur. Bunu bütün açıklığıyla ortaya koymak lazım. Sayın bakanın kastettiği özel okul statüsüdür. Özel okul açmak istiyorum diye biri başvurursa, özel okul açmasını düzenleyen bir yasal mevzuat var. Ona göre özel okul açılabilir. Açılacak özel okulda da çocuklar kendi anadilleriyle eğitim görmenin bedelini para olarak öderler. Bu bir çok açıdan yanlıştır. Bu ülkede anadili Türkçe olan çocuklar eğitimi kamusal bir hizmet olarak alırken, anadili Türkçe olmayan çocuklar neden bu hizmeti ancak, ücretle satın alabiliyorlar? Bu bir ayırımcılıktır, yanlıştır"dedi.
"ZENGİN KÜRT ÇOCUKLARINI ANA DİLİNİ ÖĞRENECEK, FAKİRLER İSE ÖĞRENEMEYECEK"
Kışanak, özel okulda ana dilini öğrenmenin sınıfsal bir ayrımcılık ta yaratacağını ifade ederek, "Parası olan Kürtler ancak bu hizmetten yararlanacaktır. Anadili Türkçe olmayan çocukların anne ve babası zenginse bu hizmetten yararlanabilecek. Parası varsa özel okulda çocuğunu kendi anadilini eğitimi alabilecek, ama yoksul aileler bunu yapamayacak. Bu aynı zamanda sosyal bir ayırımcılıktır. Bu yasa çıktığı zaman çok açık ve net bunu izah etmeye çalıştık. Bu hem etnik ayrımcılıktır, hem sosyal boyutta sınıfsal bir ayırımcılıktır, yanlıştır"dedi.
Sorunun yasal bir düzenlemeyle aşılabileceğini yada bu tür sivil insiyatiflerin yapacaklarının tölere edebilileceğini söyleyen Kışanak, şöyle konuştu: "Halkın bu sorumluluğu üzerine almış olmasına rağmen, bu okulların mühürlenmesi devletin buna tutum alması son derece yanlıştır. Devletin yapması gereken bir görevi vatandaş, sivil insiyatif, STK'lar, halk kendi çabalarıyla yerine getirmeye çabalıyorlar, bunu da yasaklıyorlar. Çok vahimi dün akşam, o okulun önünde yapılan saldırıdır. Yani insanların kendi ana dilleriyle eğitim yapma talebi üzerine TOMA'larla, tazyikli suyla, coplarla gidilebilir mi? Bunu hangi demokrasi anlayışında izah edebilecekler? Bundan daha saçma bir şey olabilir mi? Kürtçe eğitimi ücretsiz almak isteyen çocuklar var. Ve Bağlar gibi yoksul bir kentte, orada nasıl diyebilirsin özel okul aç, çocuklarınız gelsin özel eğitim alsın? Nasıl diyebilirsin? Bunun ne demokraside, ne vicdanda, ne akılda, ne mantıkta hiç bir yeri yoktur. Hele hele çözüyorum, Kürt sorununu çözeceğim, çok büyük çözüm içerisindeyim diyen bir devletin, bir hükümetin asla izah edemeyeceği bir durumdur. Derhal gerilime son verilmeli. Bunu gerçekleştiren sivil insiyatiflerle bir toplantı yapılmalı ve halkın bu talebini karşılayan bir yaklaşım ortaya konulmalıdır."
"ANA DİL SORUNU MERKEZİ HÜKÜMÜTEN POLİTİKALARI İLE ÇÖZÜLEMEZ"
Kışanak, Türkiye'nin ana dil sorunu merkezi hükümetin politikaları ile çözemeyeceğini, bu nedenle eğitim konusunda yerel yönetimlere bir rol verilmesi, yerel yönetimlere bazı yetkililerin ve sorumlulukların verilmesi gerektiğini söyledi. Kışanak, "Buda genel olarak Kürt sorununun çözümünde ana dil sorununun çözümünde kolaylaştırıcı bir yöntemdir. Türkiye'nin her yerinde zorunlu Kürtçe eğitim hizmeti sunmak bir sıkıntı olabilir ama, yerelde halkın ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda bugün Kurmanci lehçesinde talep olur o lehçede hizmet verilebilir. Yarın Zazaki lehçesinde talep olur o lehçede hizmet verilebilir, Lazca eğitim talep eden olursa Karadeniz'de ona uygun okul yapılabilir, yani eğitim bir toplumsal ihtiyaçtır ve bir kamusal haktır. Düzenleme konusunda merkezi politikalarla bir cendereye almak sorun ve sıkıntı üretiyor. Bunu yerele devrederlerse daha kolay çözülebilir. Merkezi hükümet ana dilde eğitim konusunda kamusal hizmet sunma sorumluluğundan kaçınıyorsa bu görevini yerine getirmiyorsa, yada getiremiyorsa bu görevi yerel yönetimlere devir etsin. Kaynakları ve imkanları ile birlikte biz bunu çok iyi bir şekilde planlayıp hayata geçirebiliriz. halkın beklentileri ve talepleri konusunda en kaliteli eğitim hizmetini sunabiliriz. olması gereken budur. Bunlar olmayacak yapılamayacak şeyler değil. Avrupa'da bütün ülkelerde yönetim biçimi ne olursa olsan eğitim politikaları yerel yönetimler eliyle yürütülüyor"dedi.
"YA HÜKÜMET VERSİN, YA BİZE DEVİR ETSİN, YADA KARIŞMASIN"
Kürtçe eğitim veren okullar ile ilgili bölgede çıkan gerginliğin, hükümet çevreleri tarafından çözüm sürecine karşı çıkanların çıkardığı olaylar ile değerlendirilmesinin hatırlatılması üzerine Kışanak, şöyle dedi: "Artık ezbere şeylerle kamuoyunda algı yaratmak mümkün değildir. Herkes biliyor ki çözüm sürecinin en temel konulardan biri anadildir. Ana dilde kamusal hizmet sunulması, ana dilde eğitim yapılması, ana dilde kültürel faaliyetlerin giderilmesinde eksiklikler varsa bunların giderilmesi ana dilin temel bir hak olarak teslim edilmesi ve bu hakkın kullanılması içinde kamusal imkanlar yaratılması şu anda çözüm sürecinin en önemli tartışma başlıklarından birisidir. O nedenle çözüm sürecini sekteye uğratmak falan değil, çözüm sürecine katkı sunan bir yaklaşımdır. Ve somut pratiğini ortaya koyan bir yaklaşımdır. Hükümetin yapması gereken, ya bu hizmete kendisi sunacak, ya yerel yönetimlere devir edecek yada halkın yaptığına karışmayacak. Ama üçünü de yapmayıp 'ana diliniz yasaktır' diyor, bu kabul edilebilir bir durum değil.
"POLİS MÜHÜRLENEN OKULUN ÖNÜNDE NÖBETTE"
Diyarbakır'da Valiliğin kararı ile mühürlenen ancak dün DBP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt tarafından mührü sökülen ve dün akşam çıkan gerginlik ve olaylardan sonra yeniden mühürlenen Ferzat Kemanger okulunun önünde polisin zırhlı araç ile nöbet beklediği görüldü.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.