& Bir çoğumuz Kuranı Kerim okurken manevi bir değerde kazandığımızı biliyoruz. Yüce kitabımız kuran-ı kerim'i okumanın faydaları oldukça fazladır. Kur'an-ı Kerim, okunduğunda her harfine en az on sevap verilen bir zikir olduğu gibi, Allah'ı isim ve sıfatlarıyla tanıtması yönüyle de bir marifet kitabıdır. Peki Kehf Suresi okumanın fazileti ve faydaları nelerdir?

Kur'an'ın her suresi ve ayeti için geçerlidir. Kur'an'ın yeni nazil oluyormuş gibi tazeliğini ve gençliğini gösteren delillerden biri de Kur'an'ın on sekizinci suresi olan Kehf suresi ve onun ayetleridir. Kehf sûresi Mekke'de nazil oldu (indi). Yüz on ayet-i kerîmedir. Eshab-ı Kehf'in kıssasını anlattığı için, Sûret-ül-Kehf denilmiştir. Sûrede, Kur'an-ı kerîmin indiriliş sebebi, Eshab-ı Kehf hadisesi, Allahü tealanın Resûlullah efendimize bazı dînî ve ahlakî emir ve tavsiyeleri ile dünya hayatının geçiciliği, güzel amellerin kıymeti, Zülkarneyn aleyhisselam ile ilgili olaylar ve başka hususlar anlatılmaktadır. (Razî, Taberî, Kurtubî, Ebû Hayyan)

KEHF SÛRESİ'NİN FAZİLETİ VE YARARLARI

Kim Kehf sûresinin ilk on ayetini ezberlerse, Deccalın fitnesinden korunur. (Hadîs-i şerîf-Tirmizî, Müslim)

Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki:

"Kim Kehf sûresini başından on ayet ezberlerse, Deccalın şerrinden korunur."

"Kim Kehf sûresini okursa, bulunduğu yer ile Mekke arası kendisi için bu okuma nedeniyle aydınlanıp nûr olur. Kim Kehf sûresinin sonundan on ayet okursa, sonra da Deccal çıksa, artık ona zararı dokunmaz."

"Kim cuma günü Kehf sûresini okursa, onun için ayağım bastığı yerden göğe kadar bir nûr fışkırır. Bu nûr kıya-met günü onun yolunu aydınlatır ve o kişinin iki cuma arasında işlemiş olduğu küçük günahlar bağışlanır."

"Azamet ve büyüklüğü yer ile gök arasım dolduran sûreyi size haber vereyim mi? Bu sûreyi yazana da yine yer ile gök arasının dolusunca ecir vardır. Kim onu cuma günü okursa, iki cuma arasında işlediği küçük günahları mağfiret olunur. Bu sûre Kehf sûresidir.

"Kim Kehf sûresinin son beş ayetini okuyup yatarsa, Allahü teala onu istediği saatte uyandırır."

"Kehf sûresi okunan eve o gece şeytan girmez."

"Kim herhangi bir gecede Kehf sûresinin 110'uncu a-yetini okursa, bu okuyuş kendisi için Aden-i Ebyen'den (Yemen'de bir ada) Mekke'ye kadar olan mıntıkaları aydınlatan içi meleklerle dolu bir nûr olur."

Senaullah Dehlevî buyurdu ki:

"Cuma gecesi veya gündüzünde Kehf sûresini okumak çok sevabdır."

Abdullah bin Mes'ûd buyurdu ki:

"İsra, Kehf ve Meryem sûreleri ilk inen sûrelerdendir. Bu sûreler benim ilk servetimdir."

Kehf sûresinin fazileti hakkında birçok hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan bazıları şöyledir:

Bera b. Âzib'in şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bir adam Kehf sûresini oku­yordu, yanında da iki uzun iple bağlı bir at vardı. Derken bir bulut adamın üzeri­ne doğru inmeye başladı. Bulut yaklaştıkça yaklaşıyordu. At bundan dolayı ürktü ve huysuzlardı. Sabaha çıkınca o zat Hz. Peygamber'e gelerek olayı anlattı. Resû-lullah. "O, sekînettir (huzur verendir), Kur'an İçin inmiştir" buyurdular. [6]

Diğer hadislerde de Resûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Kim, Kehf sûresi­nin başından on ayet ezberlerse deccalden korunmuş olur"[7] "Kim, Kehf sûresinin son on ayetini okursa deccalin fitnesinden korunur"[8] "Kİm, Kehf sûresini indirildiği gibi okursa sûre, kıyamet günün­de onun için bir nûr olur. [9]

[6] Buharî, "Fezail", 11; Müslim. "Müsafirîn", 240; sekînet hakkında bilgi için bk. Bakara 2/248

[7] Müslim, "Müsafirîn", 257

[8] Müsned, 6/446

[9] Beyhakî, Sünen, III, 249 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur'an Yolu:III/461.

KEHF SURESİ NEDEN İNDİRİLMİŞTİR?

Nüzul sebebi olarak tefsir ve siyer kaynaklarında şöyle bir olay anlatılmakta­dır: Müslümanların sayısının çoğalması üzerine müşrikler, Resûlullah'ın peygam­ber olup olmadığını araştırmak için Nadr b. Haris ile Utbe b. Muayt'ı Medine'de­ki yahudi alimlerine gönderip kendilerine şu talimatı vermişlerdi: "Muhammed'in durumunu onlara sorun, vasıflarını ve söylediklerini anlatın; onlar kitap ehlidir, peygamberler hakkında bizim bilmediklerimizi bilirler." Bu iki adam, Medine'ye giderek meseleyi yahudi alimlerine anlattılar. Onlar da, "Muhammed'e, geçmiş zamanlarda yaşamış olan yiğit gençleri (mağara arkadaşlarını); dünyanın doğusu­nu ve batısını dolaşmış olan adamı; ruhun ne olduğunu sorun; eğer budan size bil­dirirse o bir peygamberdir, ona uyun; aksi takdirde bir falcıdır, ona İstediğinizi ya­pabilirsiniz" dediler.

Nadr ile arkadaşı Mekke'ye dönüp bunları Hz. Peygamber'e sordular. O da "Sorularınıza yarın cevap veririm" dedi. Fakat "İnşallah" demesi gerekirken bunu ihmal ettiği için o günden itibaren on beş gün vahiy gelmedi, Bunun üzerine Mek­ke halkı, "Muhammed bize, 'Sorularınıza yarın cevap veririm' diye söz vermişti. Ancak aradan on beş gün geçtiği halde hala sorularımıza cevap vermedi" diyerek dedikoduya başladılar. Hz. Peygamber'in vahyi bekleyerek iyice bunaldığı bir sı­rada Cebrail yukarıdaki soruların cevabım içeren Kehf sûresi ile İsra sûresinin 85. ayetini getirdi.[1]

Tefsir ve siyer kaynaklarından bu rivayeti nakleden İbn Âşûr, Ashab-ı Kehf hakkında Hz. Peygamber'e soru sormaya Kureyşliler'i teşvik edenlerin, ticaret maksadıyla Mekke'ye gelen bazı hıristiyanlar veya Kureyş'in Suriye ticaret yolu üzerinde bulunan kiliselerdeki hıristiyan din adanılan olabileceğini söylemektedi[2]

Elmalılı Muhammed Hamdı de yukarıdaki rivayeti geniş şekliyle naklettik­ten sonra, hadis tekniği açısından bu rivayetin zayıf olduğunu, buna dayanılarak sûrenin tefsir edilmesinin doğru olmayacağını ifade etmektedir. Elmalılı'ya göre sûrenin baş tarafındaki ayetler gösteriyor ki esas iniş sebebi, "Allah çocuk edindi" denilmiş olmasıdır. Bunun ilmî dayanağı bulunmayan büyük bir yalan olduğunu açıklamak, bu sözü söyleyenleri uyarmak ve onları tevhide davet etmek için indi­rilmiş, Züikarneyn ile ilgili sorunun cevabı da bunun tamamlayıcısı olmuştur. [3]

[1] ibn Âşûr, XV, 242-244

[2] XV, 259-260

[3] V, 3220 Prof. Dr. Hayrettin Karaman, Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı, Prof. Dr. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Dr. Sabrettin Gümüş, Kur'an Yolu:III/459-460.