Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.67
Gram Altın
2972.20
BIST 100
9945.16
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
16 Ağustos 2023

Kaplıcalar diyarı Gönen

(BALIKESİR’İN 3 GÜZELİ -3)

Sırada kaplıcalar diyarı Gönen var. Sadece kaplıcaları mı?.. Tabii ki de hayır. Gönen deyince; Türk edebiyatının önde gelen hikâye yazarlarından Ömer Seyfettin’i, ömrünü Hak davaya adayan Reisü’l Kurra Gönenli Mehmed Efendi’yi (Mehmed Öğütçü), İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nın kurucusu Prof. Dr. Ayhan Songar’ı, damak çatlatan pirincini ve gelinlik kızların hayallerini süsleyen el işi göz nûru iğne oyalarını anmamak olmaz

GÖNEN OVASI UÇSUZ BUCAKSIZ...

Bandırma ile mesafesi 40 kilometre olan Gönen’e saatte bir halk otobüsü kalkıyor. 45 dakikalık yolculuk boyunca uçsuz bucaksız araziler ve 150 hektar üzerine kurulmuş devasa Bandırma Organize Sanayi Bölgesi, Bandırma’nın ülke ekonomisindeki yerini daha iyi kavramaya imkân veriyor.

Ufukta gözüken Gönen Ovası’nın büyüklüğü insanı büyülüyor. Uçsuz bucaksız ovada çeltik (pirinç) tarlalarından başka göze bir şey çarpmıyor. Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ve 2002 yılında tescil ettirilen Gönen pirinci, çiftçilerin en önemli gelir kaynaklarının başında bulunuyor. Daha önce meyve, sebze ve bakliyat yetiştiriciliği açısından zengin ürün çeşitliliğine sahip olan Gönen’de arazilerin büyük bir bölümüne çeltik ekilmeye başlanmış.

Tabi ilçenin her tarafı çeltik tarlalarıyla ekilip, buna bir de kenarından akarak bölgeye hayat veren Gönen Çayı eklenince sivrisineklere gün doğmuş!.. Bu nedenlerle Vali Hüseyin Öğütçen Şehir Parkı’nın her zerresi sivrisinek ordularının işgali altında. Buraya keyifle gelenlerin, sivrisinek saldırıları yüzünden kaşıntı krizine girmeden gitmesi neredeyse imkânsız. Nasıl olur bilmiyoruz, fakat daha fazla tedbir şart!..

YENİ TARİHÎ VERİLER ELDE EDİLDİ

Gönen’deki kaplıcaların çevresinde yapılan hafriyatlar sırasında ortaya çıkan mozaikler, yazılı taşlar, sütun başlıkları, madeni paralar Gönen’in, yerleşim yeri olarak kullanılmasının M.Ö.’ye kadar dayandığını gösteriyor. Bulunan kitâbelerde şehrin adının “Sıcak Su Şehri, Thermi”, hamamların ise “Granikaion Hamamları” olduğu ifade ediliyor. Ayrıca sıcak suyun şehir için önemi ve içinde bulundurduğu mineraller sayesinde hastalıklara iyi geldiği, insanları zindeleştirdiği anlatılıyor. Kaplıca suları romatizmal ve eklem ağrıları, bel ve boyun fıtığı, ameliyat sonrası iyileşme, ortopedik ve nörolojik rahatsızlıklara iyi geldiği uzmanlarca teyit ediliyor. Şifalı kaynak suyundan hem banyo hem de içmek suretiyle yararlanılıyor.

75 bin civarında nüfusa sahip olan Gönen’in her ne kadar Marmara Denizi’ne kıyısı bulunsa da ziyaretçilerini termal kaplıcalarıyla cezbediyor. Şehir merkezinde bulunan devasa Vali Hüseyin Öğütçen Şehir Parkı’daki kaplıcalar özel işletmeler tarafından çalıştırılıyor.

Yürüyüş yolları, kafeler ve çeşitli sosyal alanların bulunduğu parkın içinde bulunan otellerde; hamam, havuz ve konaklama hizmet veriliyor. Kaynağından 73 ila 82 santigrat derece çıkan şifâlı su soğutularak havuzlara 37 derece olarak ulaştırılıyor.

whatsapp-image-2023-08-16-at-095103_3e57d8eb809d71ec987faac08829908d.jpeg

93 HARBİ SONRASI DEMOGRAFİSİ DEĞİŞMİŞ...

Marmara Bölgesi’nin güneyinde, Balıkesir ilinin kuzey batısında yer alan Gönen, 1152 kilometrekare yüzölçümüne sahip bir ilçe. Kaz Dağları’ndan doğan Gönen Çayı, şehrin kenarından geçerek Marmara Denizi’ne dökülüyor. İlçe topraklarının merkezi ve kuzey doğu bölümünde Gönen Ovası bulunuyor.

Antik çağlardaki isimleri Asepsus ve Artemea olan ilçenin, Truvalılar, İyonyalılar, Lidyalılar, Persler, Helenler, Bergama krallıkları ile Roma ve Bizans devletleri gibi çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptığı birçok kaynakta yer alıyor.

Gönen Çayı ve onun kollarını oluşturan derelerin meydana getirdiği vadi içinde yer alan bölge uzun bir süre Bizans yönetiminde kalmış. 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularının eline geçip, bu devletin dağılmasından sonra Karesi Beyliği yönetiminde kalarak nihayetinde 1334 yılında Osmanlı idaresine katılmış. İlçe, Osmanlı hâkimiyetine girmesinden sonra, 14. Yüzyılın başlarında Bolu yöresinden gelen aşiretlerin yerleşimiyle, eski Artemea şehrinin kalıntıları üzerinde oluşmaya başlamış.

1859 yılında Kırım ve Kafkasya’dan, 93 Harbi (1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı) sonrası Rumeli ve Balkanlar ile Kafkaslardan gelen göçmenlerle nüfus artmış. Erdek kazâsına bağlı olan Gönen, 1881 yılında Erdek’ten ayrılarak ilçe hüviyetine kavuşturulmuş. Gönen, 1920’de Yunan işgaline uğramış, 6 Eylül 1922’de ise verilen büyük mücadeleler sonucu düşman işgalinden kurtarılmış.

* * *

------

whatsapp-image-2023-08-16-at-095103-1_933188111eccb475ba4817f56faf4a37.jpeg

TURİZMİN PARLAYAN YILDIZI ERDEK

Dillere destan tatil beldesi Erdek için sabah erkenden kalkıp, doğruca sahildeki Mehmed Âkif Ersoy Caddesi ve sahil boyunca uzanan durakların sonundan kalkan Erdek otobüsüne biniyoruz. Burada ulaşım Büyükşehir Belediyesi’nin BALKART’ıyla sağlanıyor. Fiyatlar tıpkı taksimetre gibi, ineceğiniz durağa göre şoför fiyat tarifesi uyguluyor. Erdek 28, Edincik 12, Gönen ise 50 Türk Lirası.

Otobüsler ortalama yarım saatte bir kalkarak; Bandırma Limanı, Tren İstasyonu, Bandırma Kalesi, her ne kadar maddi olarak millî ekonomiye katkıları olsa da havayı, karayı ve denizi kirleten fabrikaları ve Bandırma Körfezi bandını takip ederek devam ediyoruz. Otobüs duraklarındaki kahyanın dediği kadar varmış; bu bunaltıcı sıcakta otobüslerdeki klimanın serinliği için bile Erdek’e gidilip gelinir!.. Püfür püfür esiyor.

Sağımızda Bandırma Körfezi, solumuzda Edincik sahili, Düzler Plajı ve Erdek Körfezi, önümüzde ise sırtını Kapıdağ Yarımadası’na sırtını dayamış henüz betona teslim olmamış devasa yemyeşil bir ova. Ve bu ovanın içinde asırların öncesine ulaklık yapan Belkıs ve Kyzikos Antik Kenti. Oteller, campingler, TSK Yerel Eğitim Merkezi Askeri Kampı, Özel Eğitim Merkez Komutanlığı derken Erdek Otobüs Terminali’ne ulaşıyoruz.

ERDEK ÂDETA HEYKELE BOĞULMUŞ!..

Adnan Menderes Caddesi’ni takip ederek, gönderilen selâmı tevdî için bölgenin esnaflarından İsmail Batmantaş’a uğruyoruz. Bugün Erdek’in pazarı olduğundan çarşıda bir yoğunluk var. Çay ve limonatalar söyleniyor, bunlar yudumlanırken İsmail beyin babası Kaya abi ile bir muhabbet sofrası kuruluyor ki, sormayın. Sivas İmam Hatip Lisesi’nde okuduğu yıllara gidip politikacı Abdüllatif Şener, gönül insanı Kenan Yabanigül ve Hamit Ersoy’un kulaklarını çınlatıyoruz. Erciyes Üniversitesi Yüksek İslâm Enstitüsü’nü bitirdikten bir dönem öğretmenlik yapan Kaya abi, daha sonra ticaretle iştigal etmeye başlamış. Hikâye uzun, müşteriler sabırsız!..

Batmantaşlar’a ikramları için teşekkür edip, sahile doğru yöneliyoruz. Yolumuzu yeşilliğin zirve yaptığı meydandaki küçük parkta bir korsan kesiyor!.. 2015 ile 2016 yılları arasında düzenlenen “Kyzikos Uluslararası Heykel Sempozyumu” sonucu alanında ünlü sanatçılar Erdek’i âdeta heykele boğmuş. Bunlardan birisi de Mert Çıkılmazkaya’ya ait korsan görünümlü bu heykel.

Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden olan Erdek’in sokaklarından sahile inerken hâlâ gözümüze kadîm tarihi çağrıştıran bir yapı çarpmadı. Birbirine girmiş evlerin arasından yürürken insanın içi daralıyor, nefesi kesiliyor ve nihâyet sahil gözüküyor.

SICAKLARDAN BUNALAN KENDİNİ SAHİLE ATMIŞ

Çok da temiz olmadığı ifade edilen Zeytinli Ada’nın bulunduğu Kurbağalı Sahil tarafını gezmektense Erdek Körfezi’nin Ali Haydar Sarı Sahil bandında yürümeyi tercih ediyoruz. Ocaklar ve Narlı’ya kadar uzanan bu sahil bandı iğne atsan yere düşmeyecek derecede insan kaynıyor. Sahildeki çınar ağaçlarının gölgesini kafeler parsellemiş, palmiye ağaçlarının gölgesi ise ancak kendine yetiyor.

Tatilciler, deniz suyu fazla temiz olmasa da Erdek Plajı’nda denizde serinlemeye çalışıyor. Hele öğleden sonra rüzgârın karaya esmesiyle birlikte vahim tablo daha net ortaya çıkıyor. İnsanlar para vermiş, otellerde, motellerde, pansiyonlarda, kiralık dairelerde rezervasyon yaptırmış, temiz de olmasa denizin tuzlu suyunda şırıl şırıl terleyecek. Yapacak bir şey yok!..

TARİHİ MİLATTAN ÖNCEYE KADAR DAYANIYOR

Son günlerde güneş ışığının ince, yüksek bulutlarda bulunan buz kristallerinde kırılmasıyla oluşan “Ateş Gökkuşağı” olayıyla gündemde olan Erdek’in biraz da tarihinden bahsedelim.

Antik kentleri, denizi ve kumsalı ile turizmin önemli destinasyonlarından olan Erdek, Marmara Bölgesi’nin, Marmara Denizi’ne doğru uzanan Kapıdağ Yarımadası’ndaki Erdek Körfezi’nde yer alıyor. Eski adı Arktonnesos olan Kapıdağ Yarımadası’ndan oluşan Erdek’in kuzey ve batı çevresinde Marmara ilçesine bağlı Marmara Adaları bulunuyor.

Sitler tarafından kurulan ve Artake adıyla anılan ilçenin tarihi milattan önceye kadar dayanıyormuş. Miletos önderliğinde başlatılan Batı Anadolu ayaklanmasına katılan kentleri cezalandırmak için Perslerin gönderdiği donanma ise diğer kıyı kentleri gibi Artake’yi de talan ederek, yakıp yıkmış. Buradan kaçan halk da günümüzdeki Erdek’in olduğu yere kaçarak oraya yerleşmiş. Bölgeyi M.Ö. 8. Yüzyılda ele geçiren Miletoslu göçmenler burada yaşayanları asimile ederek Hellenleştirmiş.

Ortaçağ’da Artake bir ara canlı bir kent konumuna geçmeye çalışmışsa da sonuçta her zaman 9 kilometre uzaklıktaki Kyzikos’a bağımlı kalmış. Helenistik çağ boyunca sürekli olarak yükselip parlayan Kyzikos’un yanında gittikçe önemini yitiren Artake’den geçirdiği yangın ve depremlerden dolayı günümüze hiçbir tarihî kalıntı ulaşamamış.

GÂZİ SÜLEYMAN PAŞA TARAFINDAN FETHEDİLMİŞ

Artake, 1339 yılında Orhan Gâzi’nin oğlu Gâzi Süleyman Paşa tarafından fethedilip Türk egemenliğine geçmiş.

Osmanlı dönemindeki Erdek’i ise 1658’de bölgeyi ziyaret eden ve en güzel şekilde Evliyâ Çelebi anlatır. Seyahatnâmesi’ne Erdek’in idarî yapısı için, “Erdek Anadolu eyâletinde Bursa şehrinde Çelebi Sultân Mehemmed Vakfı mütevellîsi tarafından hâkimi subaşıdır ve İslâmbol’daki Galata mollasına bağlı kazâsıdır” notunu düşer.

Erdek’in fizikî, inanç ve demografik özellikleriyle ilgili olarak da, “Şehirin, deniz kıyısında işlek iskelesi vardır. Zeytinli Ada’daki ılıca suyunda gusledenler sıhatül vücut olur. Kıble tarafı bayırlı dağlar üstü baştanbaşa bağlıktır. Üzümü, şarabı, zeytin ve yağı meşhurdur. Havası ve suyu gayet güzeldir. Buraları Hz. Süleyman ve Belkıs’ın gülistan yerleridir. Bin adetten oluşan eski yapı dört köşe, kiremitli ve altlı üstlü evleri vardır. Cum’a namazı kılınır. Bir mahalle Müslüman, diğer mahalleleri gayrimüslimdir. Meyhaneleri boldur...” bilgisini verir.

YAZ MEVSİMİNDE NÜFUS PATLAMASI YAŞANIYOR

1807’de de Karesi Sancağı’na bağlanan Erdek, 19. yüzyılın sonlarına kadar bu sancağa bağlı bir kazâ olarak tarihteki yerini alırken (bu tarihlerde Bandırma, Erdek kazâsına bağlı bir bucaktı), daha sonra 1930’lu yıllara kadar Bandırma’ya bağlı bir bucak haline gelmiş.

1924 Lozan Mübadelesi’yle Rumların boşalttığı Erdek merkez ve köylere Selânik’e bağlı Karacaova ve Kavala Pomakları, Giritli ve Boşnak göçmenler yerleştirilmiş. Daha sonra ise bunlara Çerkezler ve Romanlar da eklenmiş.

Turizmde Türkiye’nin öncü beldelerinden birisi olan Erdek, 12 kilometreyi bulan sahil şeridindeki turistik otel, motel ve dinlenme tesislerinin yanında, zeytincilik, soğan üretimi ve balıkçılık önemli bir yere sahip. 1987 yılında Marmara ilçesinin kurulması ile birlikte nüfusu azalan Erdek’in bugünkü nüfusu 33 bin civarında. Fakat yaz mevsimlerinde turizmin de etkisiyle nüfus bazı illerin nüfusunu katbekat aşmakta.

***

Erdek’te güneş gurûb ederken, telefonuma hüzünlü bir ses düşüyor. Fersiz ses tonu saniyeler içinde sıkıntıyı aşikâr ediyor: “Başımız sağ olsun. Mustafa’yı kaybettik...” Vuslata erene ne denilebilir ki, “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn”. Velhâsıl kelâm; dünya işte böyle bir yurt, her şeyi tamam eylemeye vakit yok.