Kan davaları için 'resmi komisyon' önerisi
DİYARBAKIR - SEMA KAPLAN
Doğu ve Güneydoğu'da kan davalarına sebep olan arazi kavgalarında son üç ayda 1'i bebek 34 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı bir o kadar çocuk da öksüz ve yetim kaldı.
Son 30 yıldır terör olayları ve buna paralel olarak yaşanan çatışmalarla gündeme gelen bölge, sosyal bir yara olan kan davası sorunu ile yüzleşmeye başladı.
Arazi anlaşmazlıkları son üç ayda Muş, Diyarbakır, Batman ve Mardin'de aileler arasında silahlı kavgalara neden oldu. İlk aile kavgasının yaşandığı Muş'un Bulanık ilçesinde 8, Diyarbakır'da 8'i Bismil, 8'i de Hazro'da 16 kişi, Batman'da da 2 kişi öldürüldü. Diyarbakır hayvan pazarında iki aile arasında çıkan kavganın Lice ilçesine bağlı Kutlu köyünde devam etmesi sonucu biri altı aylık bebek 3 kişi hayatını kaybetti. Son olayın yaşandığı Mardin'de ise önceki gün cezaevi önünde 2 kadın ve 3 çocuk katledildi.
Olayların ardından aileler ya toprağından göç etmek zorunda kalıyor yada başka bir olayda kurşunların hedefi oluyor.
Geride kalanları ekonomik yoksunluğa sürükleyen kan davası, sosyal açıdan da telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açıyor.
Uzmanlar kan davalarına bağlı ölümleri durdurmak için bireysel çabaların artık yetersiz kaldığını belirtiyor.
Husumetlerin sona ermesi için devletin akil insanlar, uzmanlar ve kanaat önderlerinden oluşan yasal bir komisyon kurması öneriliyor.
"Diyanet İşleri Başkanlığı'na proje sunacağız"
Bölgedeki kan davalarını AA muhabirine değerlendiren Diyarbakır Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş, kan davalarının insanlık ayıbı ve insanlık suçu olduğunu söyledi.
Bunları insanlara anlatmanın, camilerde vaaz vermenin etkili olduğuna ancak yeterli olmadığına dikkati çeken Erdoğmuş, "Bunların sebepleri üzerine her kesimin oturup araştırma yapması lazım. Bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığına proje geliştirilmesi için talepte bulunacağız" dedi.
Erdoğmuş, arazi anlaşmazlıklarında potansiyel bir tehlike bulunduğunu ifade ederek, şöyle dedi:
"İnsanlar göç ettikleri yerlerden döndüklerinde toprağını işlemek istiyor ancak toprak nedeniyle ihtilaflar yaşanıyor. Köye dönüş projelerinin hayata geçirilmesinden önce arazi anlaşmazlıklarının çözüme kavuşturulması gerekiyor. Aksi takdirde hadiseler alevlenen bir tehlike gibi görünüyor. Artık bölgede etkili insanların taraflarla görüşmesi yetmiyor. Düşmanlıkları gidermek ve bu tür husumetleri sona erdirmek için resmi bir organın olaylara el atması lazım. Müftülük olarak 'Sulh heyeti' adı altında bir proje hazırladık. Diyanet İşleri Başkanlığına sunacağımız projede müftülük çatısı altında faaliyet yürütecek iki komisyon kurulması önerimiz var. Biri olaylardan önce anlaşmazlıklarla ilgilenecek 'fetva komisyonu' ikincisi de olay meydana gelmesi halinde büyüyerek kan davasına dönüşmemesi için 'ıslah etme komisyonu' olacak. Bu komisyonlar yüzlerce öğrenci yetiştirmiş, yaşı kemale ermiş hocalar, seydalar ve müderrislerden oluşacak."
"Hedef nesli tüketme duygusu"
Sosyal Araştırmalar Merkezi Sosyoloji Araştırma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sabri Eyigün ise şu andaki kültürel altyapının kan davalarını beslediğini ve meşru gösterdiğini söyledi.
"Bölgede bir devlet bir de iç hukuk var" diyen Özşanlı, kanunların verdiği cezayı yetersiz bulan kişilerin kendi cezalarını kendileri uygulama eğilimi gösterdiğini söyledi.
Özşanlı, bu sorunların çözümü için bir uzlaşma komisyonu kurulmasını önerdiklerini anlatarak, "Tüm uzlaşmazlıklar için devlet resmi bir uzlaşma komisyonu kurmalıdır. Bu komisyon tarafların ilk karşılaştığı nokta olan adliyeden itibaren arabulucu olmalıdır" diye konuştu.
Bu sayede olaylarda düşüş yaşanacağını kaydeden Özşanlı, bireysel çabalarla kan davalarını çözmenin artık yeterli olmadığını belirtti.
Komisyonun göç etmek zorunda kalan ailelerin de mağduriyetini gidermesi gerektiğini ifade eden Özşanlı, "10 yıl önce Meclis Komisyonu tarafından barış ödülü verilen babam, Diyarbakır'da bir uzlaşma komisyonu kurulması ve TBMM tarafından desteklenmesi gerektiğini söylemişti. Şimdilerde bunun ihtiyaç olduğu görülüyor. Çünkü bu olaylar kolay kolay sona ermeyecek gibi görünüyor."
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.