Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2876.41
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kan davaları çok önemli bir vakadır

Kan davalarını konu alan 'Kendini Öldürmek' belgesel filmin galasının yapıldığı tanıtım toplantısında bir konuşma yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, inançlarımıza, ideallerimize, dinimize dünya görüşümüze aykırı olan bütün töreler ayakların altına alınması gerekir dedi.
Kan davaları çok önemli bir vakadır
24 Kasım 2014 15:56:00
Kan davalarını konu alan 'Kendini Öldürmek' belgesel filmin galasının yapıldığı tanıtım toplantısında bir konuşma yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, inançlarımıza, ideallerimize, dinimize dünya görüşümüze aykırı olan bütün töreler ayakların altına alınması gerekir dedi.

Artuklu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı'nca desteklenen ve Ortadoğu Halklarının Birliğini Koruma, Kalkındırma ve Strateji Araştırmalar Derneği'nce (OHAK-DER) yürütülen kan davasının nedenlerinin araştırıldığı "Kendini Öldürmek" projesinin tanıtım toplantısı yapıldı. Programa, AK Parti Mardin Milletvekilleri Muammer Güler, Abdurrahim Akdağ, AK Parti Ankara Milletvekili ve Mardin İl Koordinatörü Nurdan Şanlı ve bölgenin kanaat önderleri ile davetliler katıldı. Mardin'de OHAK-DER'in düzenlediği programa katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, burada yaptığı konuşmada, bütün topluluklarda kan davasının çok önemli bir vaka olduğunu söyledi. Kan davasının geçmiş yıllardan beri devam ettiğini, peygamberin veda hutbesinde de kan davasının kaldırıldığı ifadelerinin yer aldığını kaydeden Şentop, bütün toplumların buna önem vermesi gerektiğini belirtti. Kan davalarında tesirin sadece öldürenler üzerinde olmadığını dile getiren Şentop, bunun çocuklar ve ailelerde kapanmaz yaralar açan bir tabloya dönüştüğünü bildirdi.

Dünya görüşüne aykırı töreler

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şentop, şöyle konuştu: "Bizim inancımızda da buna cevap verecek hiçbir yaklaşım yok. Sadece bir gelenek, töredir. Peygamber efendimizin dediği gibi; inançlarımıza, ideallerimize, dinimize dünya görüşümüze aykırı olan bütün töreler ayakların altına alınması gerekir. Bu konuda bir bilinci, duyarlılığı geliştirmek ve bir şuur oluşturmak lazım. Bir şuur halinde bir topluma yaymak ve bu töreyi ortadan kaldıracak bir anlayış zeminini oluşturmak gerekiyor."

Yaşamayı ölüm üzerinden anlatıyoruz

OHAK-DER Başkanı Burhan Hedbi ise; "Bugün burada olmaktan, üstelik sizleri bir araya getiren kurumun sorumlusu olarak burada bulunmaktan büyük bir mutluluk duymaktayım. Fakat beni üzen bir şeyi de sizlerle paylaşmak istiyorum. Birbirimize ölümü gösterip barışa ikna ediyor olmamız ne acı! Üzgünüm zira "yaşatmak" üzerine kurulan bir medeniyete mensup olan bizler, bugünlerde hayatı, yaşamayı bile ölüm üzerinden anlatır hale gelmişiz. Biz bu kadim coğrafyanın halkları, biliriz ki dindarlık, bizde önemlidir. Hem özel hem de kamusal alanda din, diğer coğrafyalardan daha fazla bizlere sirayet etmiştir. Oysa Ortadoğu halklarından hiç bir kavmin dini "öldür!" demez. O halde, neden hala men edilmiş, inancımıza ters düşen "öldürmek" fiiline, gelenek kılıfı geçirip yaşamı sahanın dışına itip yetimliği, dulluğu, evlat acısını, göçü, yoksulluğu doğuran kan davasına teslim oluyoruz?

Ölüm yerine yaşamayı anlatalım

Yine bu kadim coğrafyanın halkları olan bizler, dindarlığımızın yanında töre ve geleneklerimize bağlılığımızla da biliniriz. Ama tıpkı mensubu olduğumuz dinimizde yasaklandığı gibi artık öldürmek fiilini, törelerimizde de dışlanmasının zamanı geldiğine inanıyoruz. İşte bunun için de; "Bir koyun için birbirini öldürüp, barışmak için de 99 koyun kesme kültürüne HAYIR!" diyoruz! Barış ve savaş sorunu insanlığı binlerce yıldan beri uğraştıran en kapsamlı yaşamsal bir sorundur. Hükümdarların, aristokratların, kapitalistlerin, kısaca egemenlerin emrinde olan bir avuç savaş çığırtkanını bir tarafa bırakırsak, insanlık tarihinde savaş hep kaçınılan, yerilen; arzu edilen, düşlenen hal ise barış olmuştur. Buna rağmen insanlar binlerce yıldan beri birbirlerini boğazlıyorlar. Bu kadar istenmesine, övülmesine rağmen neden barışmayı başaramıyoruz? Unutmayalım ki; Savaş ortamında büyüyen çocuklar; zamanla barışmayı başaramayan bireylerden oluşan topluluklar oluşturur!

Savaş, 'ölüm', barışsa 'hayat' demektir

Ama her ne hikmetse barışın koşulları ve nedenleri yerine sürekli savaşı araştırıyoruz. Bu da barışı tanımıyor olmamızdan kaynaklanıyor olabilir. Şayet barışı bilseydik, barışla tanışmış olsaydık; hala savaşta ısrar ediyor olacak mıydık? Toplumsal helalleşme ve barışın da talep edildiği bu günlerde, insanımızın öncelikle kendisiyle barışmayı başarması gerektiğine inanıyoruz. Kendiyle barışan, yaşamla, toplumla barışabilir. Toplumsal barış, her birimizin çabasıyla gerçekleştirilebilir diye düşünüyoruz. Yöresel barışın oluşmasını başararak genel barışın oluşmasına ve anlaşılır olmasına katkı sunmasını diliyoruz" dedi. Hedbi, "Proje kapsamında belgesel film hazırladıklarını, filmin il ve ilçelerde lise öğrencilerine gösterileceğini de aktardı."