İyilik hasbi mi hesabi mi?
Kendini bilmez birtakım
kimselerin depremzedeleri rencide eden sözleri, iyilik yapma konusunda bir
açıklamayı zaruri kıldı. Bilindiği üzere iyilik ve yardımlaşma, İslam’ın temel
ilkelerindendir. Diyebiliriz ki, İslam medeniyeti yardımlaşma ve dayanışma
konusunda diğer fikir ve ideolojilerle asla kıyaslanamaz ve bu konuda açık ara
öndedir. Ayrıca yardımlaşma, insanlığın da fıtratındandır. Dolayısıyla fıtratı
bozulmamış bir insanın yüreğinde, fakir ve muhtaçlara yardım etme ve düşmüşün
elinden tutup kaldırma hissi hep vardır. Bu hissi kaybeden insanın fıtratı
bozulmuş ve bir nevi insanlığını yitirmiş demektir.
Ancak yapılan iyiliğin de
“hesabî” değil “hasbi” olması yine İslam’ın olmazsa olmaz ilkelerindendir.
Yapılan iyilik ne olursa olsun sadece ve sadece Allah (cc) için ve ihlasla
olmak zorundadır. Aksi halde yapılan işe boşa gider. İslam sadece iyilik değil,
her türlü ibadet ve salih amel için de “ihlas” ve “ihsan” şiarını emreder. Bu
konudaki naslar, ilim erbabının malumudur. İşte onlardan birkaç örnek:
Allah (cc) şöyle buyurur: “Kurbanların
ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a sadece sizin ihlâs ve
samimiyetiniz ulaşır.” (Hac 22/37)
Kurbanın akıtılan kandan ve
dağıtılan etten ibaret olduğu zannedilir. İnsanlar için durum böyle olabilir.
Allah Teâlâ kurbanın ne etine, ne de kanına bakar. Onun için önemli olan,
hayvanın sırf Allah rızâsı için kesilmesidir. Kurban edilen hayvan Allah rızâsı
için kesilmiyorsa, o kurbanın hiçbir değeri yoktur. Cenâb-ı Hakk’ın değer
verdiği, karşılığında mükâfat yazdığı şey insanın ihlâsı, iyi niyeti ve
samimiyetidir. Tabi aynı durum; namaz, oruç, hac, zekat vs. tüm ibadetler için
de geçerlidir.
“De ki: “Benim namazım, (her
türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir. O’nun
hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim.”
(Enam 6/162-3)
Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurur:
“Kıyamet günü hesabı ilk görülecek kişi, şehit düşmüş bir kimse olup huzura
getirilir. Allah Teâlâ ona verdiği nimetleri hatırlatır, o da hatırlar ve
bunlara kavuştuğunu itiraf eder. Cenâb-ı Hak:
- Peki, bunlara karşılık
ne yaptın? buyurur.
- Şehit düşünceye kadar senin
uğrunda cihad ettim, diye cevap verir.
- Yalan söylüyorsun. Sen,
"ne kahraman, ne babayiğit adamdı" desinler diye savaştın, o da
denildi, buyurur. Sonra emrolunur da o kişi yüzüstü cehenneme atılır.
Bu defa ilim öğrenmiş, öğretmiş ve Kur‘an okumuş bir kişi huzura getirilir.
Allah ona da verdiği nimetleri hatırlatır. O da hatırlar ve itiraf eder. Ona
da:
- Peki, bu nimetlere
karşılık ne yaptın? diye sorar.
- İlim öğrendim, öğrettim ve
senin rızân için Kur'an okudum, cevabını verir.
- Yalan söylüyorsun. Sen
"âlim" desinler diye ilim öğrendin, "ne güzel okuyor"
desinler diye Kur'an okudun. Bunlar da senin hakkında söylendi, buyurur.
Sonra emrolunur o da yüzüstü cehenneme atılır.
(Daha sonra) Allah'ın kendisine
her çeşit mal ve imkân verdiği zengin bir kişi getirilir. Allah verdiği
nimetleri ona da hatırlatır. Hatırlar ve itiraf eder.
- Peki ya sen bu
nimetlere karşılık ne yaptın? buyurur.
- Verilmesini sevdiğin, razı
olduğun hiçbir yerden esirgemedim, sadece senin rızânı kazanmak için verdim,
harcadım, der.
- Yalan söylüyorsun.
Halbuki sen, bütün yaptıklarını "ne cömert adam" desinler diye
yaptın. Bu da senin için zaten söylendi, buyurur. Emrolunur bu da yüzüstü
cehenneme atılır.” (Müslim, İmâre 152)
Ebû Zer’den (ra) rivayet edildiğine göre Resulullah
(S.A.V.) şöyle buyurdu:
"Üç sınıf insan vardır ki kıyamet günü Allah,
onlarla konuşmaz, yüzlerine bakmaz, onları temize çıkarmaz. Hem de onlar için
can yakıcı bir azap vardır." Râvî dedi ki, Resulullah (S.A.V.) bu
cümleyi üç kere tekrarladı.
Ebû Zer: “Bu kimseler tam bir mahrumiyete ve hüsrana
uğramışlar. Bunlar kimlerdir, Ey Allah'ın Resûlü?” diye sordu. Resûl-i Ekrem
de:
- "Elbisesini kibirle yerlerde sürüyen, yaptığı
iyiliği başa kakan ve yalan yere yemin ederek ticaret malını iyi bir fiyatla
satmaya çalışandır" cevabını verdi. (Müslim, Îmân 171. Ayrıca bk.
Ebû Dâvûd, Libâs 25; Tirmizî, Büyû' 5; Nesâî, Zekât 69, Büyû' 5, Zînet 103;
İbni Mâce, Ticârât 30)
Allah (cc) amel ve iyiliklerimizi boşa çıkaracak tutum ve davranışlardan cümlemizi muhafaza eylesin. Amin!