İşte Galatasaray'ın yeni hocası!
Galatasaray'ın Kasımpaşa yenilgisinden sonra başkan Dursun Özbek'in telefonla yapılan çağrı üzerine ilk kez bir maç sonrası soyunma odasına inmesi ve futbolcularla yaptığı sert konuşma, çektiği rest güncelliğini koruyor. Maraton programında açıkladım ama dinlemeyenler için Milliyet'te de yazmayı düşündüm. Başkan, soyunma odasına indiğinde futbolculara, "Giydiğiniz formadan utanın. Benim gözüm yaşlandı, gördüğüm kadarıyla siz çok rahatsınız ve başka şeylerin peşindesiniz" diyor.
Muslera izin istiyor, "Başkanım" diyor, "çok hoca değiştirdik, çok sistem değiştirdik, uyum sağlamada zorlanıyoruz." Başkan Özbek, "Çok hoca değiştirdik diyorsunuz da, Hamza kötü, Mustafa Hoca kötü, Riekerink "ehh işte", Igor Tudor kötü, sizin hiç mi kabahatiniz yok" cevabını veriyor. Bu sırada araya oturuşuyla, rahat tavırlarıyla De Jong giriyor ve "her kulüpte inişler çıkışlar olur. Ama bu tip takımlarda 25 oyuncuyu birden değiştiremeyeceğinize göre, hocayı değiştirirsiniz. Faturayı hoca öder" diye şaşırtıcı bir konuşma yapıyor.
Başkan Özbek'in De Jong'un söylediklerine cevabı çok sert oluyor: "Şu anda öyle durumdayım ki, 25'iniz birden gidersiniz, hoca kalır" diye rest çekiyor. Sneijder araya giriyor, "Başkanım" diyor, "biz iki-üç haftadır iyi oynuyorduk. Bir maç kötü oynadık diye izin gününde antrenman mı yapacağız? Bir maç kötü oynadık diye mi bize bu ceza veriliyor? Bir maçı kaybettik diye izin gününde antrenman mı yapacağız. Ben buna karşıyım... Bunu hak etmedik."
Bu defa Igor Tudor'un sigortaları atıyor. Sneijder'e dönüyor, "burada benim kellem söz konusu, bir kulübün onuru söz konusu, sen halen izin peşindesin" diyor.
Görülüyor ki, hoca ile bazı futbolcuların bir arada çalışması zor... Hatta mümkün değil... Bu şartlarda Galatasaray'da dikiş tutmaz. Mayısın ve ligin sonu geliyor. Galatasaray'da radikal bir "bahar temizliğine" acilen ihtiyaç var.
Avcı düzenini kolay bozmaz
Galatasaray'da başkan Dursun Özbek, son krizde hocasının arkasında durdu ve "Tudor kalacak" dedi. Galatasaray'ın içinde olan ve haberciliğine inandığım insanlar da "Sezon sonunda Igor Tudor ile Sneijder kol kola gider" diyorlar ve yakın ihtimal olarak şunu söylüyorlar:
1- Yüzde 90 Abdullah Avcı,
2- Yüzde 10 Lucescu...
Benim kişisel fikrim ise şöyle: Başakşehir'de tepeden tırnağa bir düzen kuran, her dediği olan, tek karışanı bulunmayan, Başkan Göksel Gümüşdağ ile çok yakın bağı olan, Başakşehir'i "büyük takım" olma noktasına taşıyan Abdullah Avcı, bu düzenini kolay kolay bozmaz.
Fenerbahçe büyüklüğüne yakışır davranılmalı
Efsane yazar, unutulmaz kalem, rahmetli İslam Çupi'nin Fenerbahçe'nin büyüklüğünü anlatan ifadeleri, bugün sayısız Fenerbahçelinin duvarlarını tablo gibi süslüyor: "Fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. Onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konmaz..."
Fenerbahçe bu büyüklüğe tekme tokat atarak, kavga ederek, hedef göstererek ulaşmadı. Fenerbahçe'nin geçmişinde şanlı bir tarih, göz kamaştıran zaferler ve büyük bir saygınlık var... Başkan Aziz Yıldırım dahil, her Fenerbahçelinin bu tarihe, bu şanlı geçmişe, bu büyüklüğe yakışır davranması ve özen göstermesi gerekiyor. Fenerbahçe böyle korunur.
Enseyi karartmayın
Beşiktaş'ta sanki bir panik, bir telaş var gibi? Niye kardeşim? En iyi takım sende, kalan dört hafta için en avantajlı fikstür sende, üstelik halen iki puan öndesin. Ama Beşiktaş'ı "Nisan ayında şampiyon" yapınca, Fenerbahçe maçı sonrası "şampiyonluk turu" attırınca, yani beklentiler aşırı biçimde abartılınca, şimdi sanki bir telaş, bir panik varmış gibi görünmeye başladı.
Beşiktaş haftalardır 2-3 puan farkla önde gitse, belki bu hava doğmayacaktı. Ama 7 puanın rahatlığı, hatta rehaveti, birden 2 puana inince böyle bir ortam belirdi. Unutmayın, Beşiktaş kalan dört maçı kazanırsa zaten şampiyon... Böyle bir gücü var mı? Futbolda her türlü süpriz var ama Beşiktaş'ın da kalan dört maçı kazanacak gücü var. Enseyi karartmaya gerek yok.
Bu bir hikaye değil!
Süper Lig'den bir kulübün yöneticileri, hocalarına, "Senden şikayetçiyiz" diyor. Neden? "Hakeme itiraz etmiyorsun" diye...
Bu yazdıklarım bir hikaye, bir senaryo değil... Tek kelimesi yalan değil... Süper Lig kulüplerimizden birinin yöneticileri, şimdi görevinden ayrılmış olan teknik direktörlerini arıyorlar ve "Hoca seninle konuşmak istiyoruz" diyorlar. Hoca, "tamam" diyor, buluşuyorlar. Hal-hatır sorduktan sonra yöneticiler hocalarına, "senden şikayetçiyiz" diyorlar.
Hoca, "dinliyorum, nedir şikayetiniz" diyor. Hoca bekliyor ki, "takım kötü oynuyor, şu niye oynamıyor, bu niye oynuyor" diyecekler.
Oysa yöneticilerin derdi bambaşka... "Hoca" diyorlar, "maç oynanırken hakeme hiç itiraz etmiyorsun..." Hoca duyduklarına inanamıyor. Ne diyeceğini şaşırıyor. Toparlıyor kendini, "Niye itiraz edeyim. Bize ne faydası olur ikide bir hakeme itiraz etmenin" diyor.
Düşünün bu ülkenin Süper Lig'inde maçta hakeme itiraz etmediği için hocasından şikayetçi olan bir yönetim anlayışı var. Bir de alt ligleri düşünün... Bu hocaların, bu hakemlerin, en önemlisi Türk futbolunun Allah yardımcısı olsun.
Proje takımı Fener
Fenerbahçe bir kamu bankasından 250 milyon lira kredi alıyormuş. Kenan Evren Lisesi'nin arazi sorunu halloluyormuş. 7 önemli transfer planlanıyormuş. Taison ile anlaşma noktasına gelinmiş.
Fenerbahçe'ye çok yakın bir arkadaşım anlattı. Fenerbahçe bir kamu bankasından uzun vadeli 250 milyon lira kredi alacakmış. Ayrıca bir türlü çözüme kavuşmayan Kenan Evren Lisesi için yeni bir anlaşma yapılıp Fenerbahçe'ye 60 milyon lira verilip ayrıca yeni bir yer tahsis edilecekmiş.
Fenerbahçe'nin yeni sezona çok iddialı girebilmesi adına 7 önemli transfer planlanıyormuş. Bu planlamayı yeni sezonda Fenerbahçe'yi çalıştıracak olan Aykut Kocaman ile başkan vekilleri Ali Yıldırım ve Önder Fırat yapıyormuş. Shakhtar Donetsk'te oynayan Brezilyalı Taison ile anlaşma noktasına varılmış. UEFA'nın mali kriterlerle ilgili gözetimi olduğu için alınacak oyuncuların çoğu kiralık yöntemi ile kadroya katılacakmış. Mış-muş diye yazdım, çünkü duyduklarımı aktardım. Ancak benim fikrim şu: Önemli olan transferlerde tam isabet yapılabilecek mi? Kadro mühendisliği takım oyununa uygun bir kadroyu oluşturabilecek mi? Yoksa Fenerbahçe transfere her yıl hızlı giriyor ama iyi futbol oynayacak, taraftarları tribüne çekecek, kupaları, şampiyonlukları kazanacak kadroları bir türlü oluşturamıyor. Bakalım bu defa olacak mı?
Okay Yokuşlu'nun varlığı yokluğunda belli oldu
Trabzonspor, Okay Yokuşlu'nun oynamadığı maçlarda hesapta olmayan puanlar yitirdi. Elbette bir takımın kaderini bir oyuncu belirleyemez ama Okay'ın yerinin dolmadığı çok açık belli oldu. Okay'ın önemi belki de oynarken bu kadar belli olmamıştı. Hani "bazılarının varlığı yokluğunda belli olurmuş" misali...
Bahattin Şimşek diye bir hakem...
Geçen hafta Boluspor-Adana Demirspor maçına bakarken Bahattin Şimşek adında bir hakem izledim. Hiç duymadığım, hiç görmediğim bir hakem... Genç midir, yaşlı mıdır bilemem... Ama müthiş bir maç yönetti. Türkiye'de hakemler maçı her saniyesinde düdük çalıp durdururken, Bahattin Şimşek oyunu kesmeden, akışkanlığını bozmadan, temposunun düşmesine izin vermeden ve iki takımı da mağdur etmeden kusursuz bir maç yönetti. Umarım gençtir ve her maçı böyledir.
Yeter be kardeşim
Fenerbahçe ile Galatasaray kadın voleybolcularının oynadıkları final maçı sonrası birbirlerine sarılarak, birbirlerini kucaklayarak çektirdikleri fotoğraf, belki de Türk sporunun son elli yıldaki özlenen, beklenen, hayali kurulan en önemli fotoğrafı olmalı... Kazanan kaybeden bir arada... Dostça, sıcak, samimi... Ama bu fotoğraf bile, kavgadan, dövüşten, öfkeden ve gerilimden beslenen bazılarını rahatsız etti. Yeter be kardeşim... Bıktık sizin şu gerilim politikalarınızdan... Sürekli kavgayı körüklüyorsunuz, bari barışı sağlayanlara karışmayın.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.