İstanbul Sözleşmesi çöplüğe gönderildi!
BİSMİLLÊHİRRAHMÊNİRRAHÎM...
Muhterem
Milat okuyucuları, İstanbul Sözleşmesi'nin mahsurlarını bir çok ortamda dile getirdim ve bu sözleşmeden çıkılması gerektiği yönünde
Cumhurbaşkanımıza çağrılarda bulunmuştum. Şükür, çağrılarımız
karşılık buldu ve İstanbul Sözleşmesi feshedildi.
Öncelikle
şunu belirtmeliyim ki, "Gavurlara ve daha da önemlisi gavurlaşmaya da tavır koyalım. Çünkü
Rabbimizin açıkladığı üzere gavurlar mallarını yalnızca sömürüleri ve İstanbul
Sözleşmesi gibi metinlerle insanlık değerlerini tahrip için kullanırlar ki sonu
Cehennemdir."
Şiddet
yolunu açıyordu
Erkeklik ve kadınlık fıtratını reddeden, zinacılar ve eşcinsellerle fıtratlarını koruyan iffetli insanları
eşitleyen, iddiaların aksine kadını erkek aleyhine kıyama kaldırarak şiddet
yolunu açan ve kadın mağduriyetini artıran, aileyi parçalayan,
özetlersek bir tür gavurluk türü olan İstanbul Sözleşmesi aleyhine bir çok yazı
yazmıştım.
Münker'den sakındırmak
Müslüman fertlerin ve İslâm bağlısı toplumun
ana niteliği Emir bi’l-Marûf ve Nehy-i ani’l- Münker’dir. ( Al-İ İmran
3/104,110) Yani yüce dinimizin, ortak aklın ve ilmin gerekleri olan Marûf’a çağırmak
ve insanlık değerlerini tahrip eden İstanbul Sözleşmesi gibi din ve akıl- ilim
dışılık olan Münker’den sakındırmaktır.
Samimi
gayret vardı
İslami bilgi ve bilinçsizliğimiz sebebiyle biz
bu ana görevimizi terk eder ve özellikle yöneticilerimize yönelik olarak
yap(a)maz olduk. Ne var ki bunun bir istisnası İstanbul Sözleşmesi aleyhine
tavrımız oldu. Samimi bir gayret gösterildi, Cumhurbaşkanımıza çağrılar yapıldı
ve ilgililere siyasi bedel ödetileceği uyarısında bulunuldu.
Sözleşmeyi çöpe attı
Görevimizi yaptığımız için de bereket hasıl
oldu ve kamuoyu desteği verilen Cumhurbaşkanımız, yapılan hatayı idrakle
gerekeni yaparak İstanbul Sözleşmesi’ni çöpe attı. Sıra 6284 numaralı yasada. İstanbul Sözleşmesi aleyhine olduğu gibi baskıcı, dışlayıcı ve
ötekileştirici zalim jakoben laiklik aleyhine de çalışmalar yapılabilseydi
Müslüman milletimiz lehine niye hayırlar ve başarılar elde edilebilirdi.
Hayırlı bir
iş yapıldı
Kadına
şiddeti önleme kılıfıyla 11 Mayıs 2011 tarihinde Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan
İstanbul Sözleşmesi’ne mütedeyyin insanlar karşı çıkıyordu.
Kendi ellerimizle başımıza belâ ettiğimiz İstanbul
Sözleşmesi’nden ayrıldık. Eşcinsel
evlilikleri bile yasalaştıran Batılı
ülkeler ve batıya tapar yerliler kudurduğuna göre hayırlı bir iş yapmışız.
Yapmışız da uzantısı olan 6284 sayılı yasa
duruyor. Ama asıl büyük musibet yaşadığımız İslam ile çelişkili düzen. Daha
büyük felaket ise bunun farkında olmayışımız.
Öneminden ötürü Rabbimiz Kur’ân’da aynı gerçekleri çok küçük farklarla
tekrarlayarak açıklar. Zaman zaman biz de bu yöntemi izleme gereğini duyuyoruz.
Şunu hemen
belirtelim ki, "İstanbul Sözleşmesine HAYIR demek, İslam'a EVET
demek değildir. Bu ikisi arasında hayli bir fark vardır. Biz İslam’ı eğitimde,
ekonomide, hukukta dışladığımız gibi zina lezbiyenlik eşcinsellik ve alkollü
içkileri de meşrulaştırdık. İslam diye bir meselemiz yok. Bizim İmam
hatiplerimiz ve bir batı projesi olan ilahiyatlarımız bile İslâm insanı
yetiştiremiyor. Adalet ve merhamet yoksunu seküler düzene karşıtlığı geçtik
ilmî eleştiri getirenimiz bile yok. Önce bu sıkıntıyı çözmemiz gerekiyor.
Hiç değilse bundan sonra, İslâmî yapılanmalara
da alan açacak özgürlükçü bir anayasa için akıllıca çalışmalar yapabilirsek
hatalarımızı bir ölçüde gidermiş, hayırlara yol açmış oluruz.
İslâmsızlığın bir belâsıydı
Problemimiz yalnızca İstanbul Sözleşmesi değildir.
Allah’a ortak koşma üzerine oturtulmuş eğitim sistemimiz tam bir problem. Allah'a savaş açmış olup emperyalistleri besleyen bir ekonomik yapımız var. İnsan
doğasıyla çatışan hukuk düzenimiz de ayrı bir facia. İstanbul Sözleşmesi İslâm’ı dışlamanın belâsıdır. Şiddet de İslâmsızlığın
ürünüdür. İstanbul Sözleşmesinin ilave zararı cinsel haramları ve faillerini
devlet kurumları eliyle meşrulaştırıp savunmasıydı. Şimdi
savunuculara soralım: İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa şiddeti engelledi mi? Hayır.
Hayvani yaşama onay veriyordu
Batı ürünü olan İstanbul
Sözleşmesi cebre dayanmadıkça geleneksel ve modern tüm uygulamaları yani
haramları ve zararları doğal gören bir sözleşmeydi. Zinacıyı, eşcinseli,
lezbiyeni, pezevengi koruyan ve onaylayan sözleşmeydi. Bir tür hayvanî yaşama onay yani. Önlemleri bizim toplumuzda daha bir şiddet üreten ama çare üretmeyen
bir sözleşmeydi. Şiddeti engelleyecek hiçbir manevi
müeyyidesi yoktu, vicdanı da yoktu.
Alternatif bir sözleşme
Peki İstanbul
Sözleşmesi'nden çıktığımıza göre Alternatif Bir Sözleşme İçin
Geleneksel Hukukumuzdan/Fıkhımızdan yararlanamaz mıyız? Kur’ân ve Sünnet’ten elbette yararlanırız. Ancak kadınlarımızı özgür özneler olmaktan çıkaran, camilerden bile dışlayan
bir yapımız var. Ergenlik öncesi çocuklara bile evlilik yolunu açmışız. Kur’ânî
boşama sistemini bile erkek egemen karmakarışık bir yapıya dönüştürmüşüz. Peki bu günleri görüp önceden bir çalışma yapılamaz mıydı? Elbette yapılırdı. Ama biz baskıcı ve ötekileştirici laik düzene teslim
olduk. İslâm’ı namaza indirgedik…Çoğumuz onu da kılmıyor.
Sözleşmeye karşı çıkıyorduk!
İslâmî vahyin ışığını almayan
aciz aklın ortaya koyduğu İstanbul Sözleşmesi’ne yaşadığımız laik dünyamızda
karşı çıkmanın pek bir anlamı ve izahı yok. Zinayı meşrulaştırmadık mı? Eşcinselliği yasaklayan bir maddemiz var mı?
Medyamız büyük çoğunluğu ile yasal seksüel prodüktör/pezevenk değil mi? Alkollü
içkileri serbest kılmadık mı? İslâm’ı dışlayan egemen
yasal düzenimiz ortada. Baş tacı ettiğimiz laik düzene çıt yok. Ama devede
kulak bile olmayan İstanbul Sözleşmesine karşıyız. İstanbul Sözleşmesinden çekildik. Şimdi buna dayalı 6284 yasayı
ilga ettiğimizi düşünelim. Umalım ki bazı
şeyler daha belirgin şekilde değişir.
Tam bir Batı ürünüydü
İstanbul Sözleşmesi, Hak olan Allah’a ve Onun huzurunda sorgulanacağımıza inanmayan batının ürünüydü. Batıda aile yapısı çökertilmiş, aile içinde adalet, merhamet ve fedakârlık gibi değerler yitirilmiş durumda. Bu dünyada çıplaklık, zina, nikâh dışı birliktelik, eşcinsellik, lezbiyenlik ve alkollü içkiler meşru hale getirilmiş. Porno ve hayvanlarla ilişki bile zevk ve kazanç konusu olmuş. Eşcinsel evlilikler de yasallaştırılmış. Biz böyle bir anlayışın ürünü olan sözleşmeye tabii ki karşı çıkacaktık.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.