İstanbul Sözleşmesi bize bir dayatmadır!
TAYYAR TERCAN
İSTANBUL Sözleşmesinden derhal çıkılmalı ve bu sözleşmeden önce kabul edilmiş diğer sözleşmeler de feshedilerek bunlara uygun çıkartılan yasalar değiştirilmelidir bence de…
Meseleyi birkaç noktadan ele almak istiyorum.
Çeviri cambazlığıyla ve içeriğin diğer maddelerini es geçerek “kadına şiddeti engelleyen sözleşme” diyerek pazarlamalarına bakmayın siz. Sözleşmenin kadına şiddeti engelleme bölümünden daha fazla olan kısmı “cinsiyet eşitliği adı altında cinsel yönelim”, aile kavramına karşı “hangi cinsten olursa olsun birliktelik” ve hepsinin üstünde “toplumsal kabul görmüş” her kalıbın yıkılması…
Sözleşmeyi kimler savunuyor!
Yani inancın emrettiği, geleneğin muhafaza ettiği ve kültürümüzün bize öğrettiği değerlerin sözleşmeye aykırı olduğu için değiştirilmesi söz konusu.
Anayasadan bile üstün bir hukuki bağlayıcılığı var üstelik!...
Sözleşmeyi savunan kesimlerin büyük çoğunluğu tanıdık aslında.
Eski kafalıyım ben biraz. Varlığını benim inancımı yok etmeye, kültürümü bozmaya ve yaşam tarzımı değiştirmeye adayan zihniyetin ısrarla istediği bir şeyin bize fayda getirmeyeceğini çok kere tecrübe ettim.
Batı’nın istediği şey!
Çoğunluğu İslam’a ve Müslümanların yaşama tarzına karşı hasmâne bir tavır içinde olan, milletin değerleriyle ilâ-ahir kavgalı ve gelenek düşmanı kesimler. Yani sadece İstanbul Sözleşmesi meselesinde değil, her meselede milletin inancına kültürüne yaşam tarzına saldıran karşı çıkan ve her seferinde Batının istediği şeyi isteyen kesimler.
Meselenin sadece kadına karşı şiddet olmadığının farkındalar. Kadına şiddeti engelleyecek yasa, yönetmelik veya eğitim uygulamaları kendi kültürümüze uygun olarak gayet rahat yapılabilir. Bunun teklifine bile tahammül edemiyorlar. Çünkü İstanbul Sözleşmesi, bütün olarak bir paket program. Kadına şiddeti engelleme maddeleri ön planda tutularak asıl gaye alttaki maddelerin meşruiyet ve zemininin sağlanması. Toplumun yeniden dizaynı diyorlar... Kime göre hangi inanca ve ahlaka göre dizayn?
Kadına şiddet bir kılıf!
Kadına karşı şiddetin, tacizlerin, cinayetlerin çoğunluğu, alkol uyuşturucu yasak aşk vs sebeplerle gerçekleşiyor. Bu istatistikleri yapanlar da onlar aslında. Ama sözleşmeyi dayatanların hiç biri suçun oluş sebeplerini ortadan kaldırmaya yanaşmıyor. Yani dertleri suçu engellemek, kadını korumak vs değil. Böyle mevzuular üzerinden Müslümanları dövmek, baskı altına almak ve sindirmek…
Bir de bu zihniyetle aynı noktaya düşmüş, zihin olarak bunlardan farkı kalmamış sadece bulundukları mevkii itibariyle karşılarında duruyor gibi görünen “bizim cenahtan” olanlar var ki, bunlar sözleşmenin faydalı olduğuna tuhaf bir şekilde resmen inanıyorlar… Kendi değerlerine uygun yasa hazırlaması gerekirken Batıcıların sunduğunu savunan bir garip kesim…
İstanbul Sözleşmesi bir yaşam tarzı dayatmasıdır. Sözleşmede de belirtildiği gibi “geleneksel kalıplardan arındırılmış yeni cinsiyet, aile, ahlak ve insan tanımı” ile bu bize dayatılan bir paket yaşam tarzıdır. Kabul etmiyor ve bir an önce bu sözleşmeden çıkılmasını istiyoruz.
Çıkmak bile yetmez!
Diğer bir husus ise, her şeyin sebebi olarak İstanbul Sözleşmesini görmek ve bu sözleşmeden çıkılırsa her şey düzelecekmiş gibi düşünmek de yanlış. İstanbul Sözleşmesi ve önceki sözleşmelerden derhal çıkılmalı ve bunlara uygun çıkartılan yasalar iptal edilmelidir. Fakat asıl mesele bunların çok ötesinde, sistemdir… Kendi değerlerimize uygun bir sistem inşâ etmek zorundayız…
Küreselleşme adı altında kendi kültür ve yaşama tarzını bize dayatan emperyalist Batının –üstelik bir de bunun üzerinden zenginleşen- bize dayattığı hukuktan, normlardan, kurallar ve değerlerden kurtulmak ve inancımız, kültürümüz, tarihimiz ve misyonumuza uygun bir sistem inşasını konuşmamız gerek artık.
Mücadelenin asıl hedefi bu olmalıdır !
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.