İsrail'in Asıl Planı Nedir?
İsrail, uzun bir zamandan beri Sudan’la ilişkilerini geliştirmek isteyen bir ülkeydi. Ancak İsrail’in Filistin’de uyguladığı hukuk dışı uygulamaları nedeniyle Ömer El Beşir bunu kabul etmiyordu. Sudan’da Sokak gösterileri ilk başladığında bir heyet El Beşir’e giderek: ‘’İsrail’le ilişkileri geliştirirsen gösteriler durur’’ önerisinde bulunmuşlardı. Bu öneriye karşı El Beşir: ‘’ Bizim için Filistin meselesi siyasi bir meselenin ötesinde bir inanç meselesidir. İsrail, işgal ettiği toprakları ve Filistin halkına uyguladığı vahşete son vermedikçe bu mümkün değildir’’ diyerek ret etmişti.
Söz konusu heyetin
kimlerden oluştuğu resmi olarak söylenmese de Mısır, BAE ve S. Arabistan’dan
oluştuğu tahmin edilmektedir.Ne
yazık ki gösterilerle Sudan’ı istikrarsızlaştıranlar El Beşir’i devirdiler.
El Beşir sonrası Sudan
El Beşir sonrasını
doğru anlamak için Sudanlı Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü
Öğretim Üyesi Dr. Mayada Kamaleldeen’e sordum. Yaptığımız uzun görüşmeyi şöyle
özetledim.
‘’18 Ağustos
2019’da başlayan üç yıllık geçiş hükümeti adına Mili Egemenlik Konseyi idare
ediyor. Bu tarihten üç yıl sonra ülke seçime gidecek. Şu anki yönetim geçiş
hükümetidir. Milli Egemenlik Konseyinin Başkanı Orgeneral Abdulfettah
El-Baurhan’dır. Geçiş hükümetinde Sudan’ı geleceğe taşıyacak üç önemli kuruma
kısaca değinmekte yarar vardır.
Birincisi, yürütmenin başı olan Başbakan Abdullah Hamduk’tur. Hamduk, İngiltere’nin
Manchester Üniversitesinde iktisat alanında doktora yapmış, Birleşmiş Milletler
Afrika Ekonomi Komisyonu Genel Sekreterliği görevini yürütmüştü. İngiliz pasaportuna sahip olan Hamduk,
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri tarafından geçiş dönemi başbakan adayı
olarak belirlenmişti.
İkincisi, ülkeyi dışarda temsil eden dışişleri bakanlığıdır. Dışişleri
Bakanlığına ABD’de Harvard Üniversitesinin kamu yönetimi bölümünde yüksek
lisans yapmış Ömer Kamarûddin getirildi. ABD
Pasaportuna sahip olan Ömer, Siyonist lobilerle olan yakınlığıyla
bilinmektedir.
Üçüncüsü, ülkede yargıyı elinde tutan Adalet Bakanlığıdır. Adalet Bakanlığına ise,
Nasredeen Abdulbari getirildi. Abdulbari, Adalet Bakanı olarak atanana kadar
ABD’de yaşıyordu. Harvard mezunu olan Abdulbari, Suudi Kültür Ateşesin de Kültürel
ve Sosyal İşler Biriminde hukuk
danışmanlığı olarak çalışmaktaydı.
El Beşir’i hayat
pahalılığıyla protesto edenler, şimdi onu mumla arıyorlar. Çünkü hem hayat
pahalılığı 8 kat daha arttı hem de temel ihtiyaçlara erişmek oldukça zorlaştı.’’
Sayın Mayada’nın
anlattıklarından anlıyoruz ki, Sudan’da yürütmenin başında olan Başbakan İngiliz Pasaportlu, Dışişleri Bakanı ABD Pasaportlu, Adalet Bakanıysa, Suudi Arabistan devleti için çalışmış bir personel. El Beşir döneminde amacına ulaşamayan İsrail, Sudan’ın
mevcut tablosundan yararlanmak suretiyle, Sudan’la ilişkilerini geliştirme adı
altında asıl hedefi olan Kızıl Deniz’e hâkim olmak istiyor. Eğer İsrail bu
amacına ulaşırsa, S. Arabistan, Yemen, Cibuti, Sudan ve Mısır’ın güvenliği
tamamen İsrail’in tehdit altına girer.
Sudan’ı 1993’te
‘’teröre destek veren ülkeler’’ listesine alan ABD, şimdi de diyor ki: ‘’ eğer
Sudan İsrail’le ilişkilerini geliştirirse teröre destek veren ülkeler
listesinden çıkarttırırım’’ Bir ülkenin teröre destek verip vermediği nesnel
hukuk kurallarına göre değil, İsrail’le olan ilişkileri belirlemesi oldukça
düşündürücüdür.
Ne yazık ki, Sudan
Dışişleri Bakanı: ‘’İsrail’le ilişkileri normalleştirmeyi kabul ettiğini’’
açıkladı. Ancak yürürlüğe girmesi meclis onayına bağlıdır. Umarız ki, Sudan meclisi
tehdidin büyüklüğünü kavrar hem onurlu Sudan halkının hem de bölgenin
geleceğini tehlikeye atacak bu anlaşmayı ret eder.