İsrail devlet mi terör örgütü mü?
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı.
Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.
Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlatmıştı.
Gazze'den düzenlenen saldırılarda 308'i asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.
1873'ü çocuk, 1023'ü kadın olmak üzere 4 bin 700 kişinin katledildi
Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 1873'ü çocuk, 1023'ü kadın olmak üzere 4 bin 700 kişinin öldüğünü, 14 bin 245 kişinin yaralandığını duyurmuştu
İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 90'ın üzerinde Filistinlinin öldüğü belirtilmişti.
İsrail'in Gazze'ye saldırılarında 18 gazeteci yaşamını yitirmişti.
İsrail-Lübnan sınırında 8 Ekim'den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah arasında yaşanan çatışmalarda ise 26 Hizbullah üyesi ile biri gazeteci 4 sivil hayatını kaybetmişti.
Lübnan tarafından düzenlenen saldırılarda da 3 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil yaşamını yitirmişti.
Devlet mi yoksa terör örgütü mü?
Senelerdir katliamlarını arttırarak devam eden işgalci İsrail çocuk, kadın, yaşlı demeden insanları katlediyor. Bu gelişmeler yaşanırken İsrail'in bir devlet mi yoksa terör örgütü mü olduğu konuşuldu. Geçmiş tarih bizlere bu sorunun cevabını veriyor. İşte işgalcilerin saldırılarından bazıları;
Mülteci kamplarına saldırılar
İsrail ordusunun 2009 yılındaki savaşta, 6 Ocak günü Gazze'deki Cebaliye mülteci kampında el Fakura Okulu'na düzenlediği saldırıda, Birlemiş Milletler tahminlerine göre en az 40 kişi öldü.
2014'teki savaşta ise yine Cebaliye'de, Filistinlilerin sığındığı bir diğer okul vuruldu. Bu saldırıda çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 15 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı. Aynı savaşta, İsrail'in Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deir al-Balah'ta bulunan El Aksa Hastanesi'ne saldırısında dört kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.
7 Ekim saldırısı
Hamas'ın 7 Ekim 2023 günü başlattığı saldırıların ardından patlak veren son şiddet sarmalında da, Birleşmiş Milletler'in Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı'nın (UNRWA) yönetimindeki bir okul vuruldu. UNRWA'dan yapılan açıklamada, son savaşın başlamasından bu yana Gazze'de en az dört okulun İsrail bombardımanında hasar aldığı da belirtildi. Son olarak, hastane katliamı ile eş zamanlı gelen habere göre, UNRWA'nın Al Maghazi mülteci kampındaki bir okuluna düzenlenen saldırıda en az altı kişi öldü.
Filistin ve Lübnan katliamları
İsrail ordusunun yıllar içinde başta Filistin toprakları ve Lübnan olmak üzere sivillere ayrım gözetmeksizin düzenlediği saldırılar da hafızalardan silinmedi. İsrail'in kuruluş sürecindeki 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında, Siyonist İrgun örgütünün 9 Nisan 1948 günü Kudüs yakınlarındaki Der Yasin Köyü'nde 107 Filistinli sivili öldürmesi gibi 'ilk' şiddet eylemleri bir yana, bunların en çok hatırlananları, 'Cenin Savaşı', Lübnan'daki birinci ve ikinci Kana katliamı, eski İsrail başbakanlarından Ariel Şaron'un 'kasap' olarak anılmasının sebebi olan Sabra ve Şatilla katliamlarıydı...
Cenin mülteci kampı
1950’lerde, İsrail devletinin kurulmasının ardından 1948’de evlerini terk etmek zorunda kalan mültecileri barındırmak için Batı Şeria'da kurulmuş Cenin kampı, İkinci İntifada'nın yaşandığı Nisan 2002'nin başında İsrail ordusu tarafından hedef alındı. İsrail ordusu, 1948'de sürülen Filistinlilerin torunlarının yaşadığı kampın sivillere terör saldırıları düzenlemek için kullanıldığını savunuyordu. Ordunun komando güçleri ve helikopterle baskın düzenlediği kampta, Filistinli savaşçıların da direnişiyle bir savaş başladı. Baskın sırasında ilk olarak yaklaşık 500 Filistinlinin öldürüldüğü belirtildi. Sonrasında Filistinlilerin açıkladığı resmi ölü sayısı, aralarında siviller de olmak üzere 52 ila 54 kişi olarak verildi.
Şucaiyye katliamı
İsrail ordusu, 20 Temmuz 2014'te Hamas'la çatışmalarda, Gazze'de yine roket atılması için kullanıldığını savunduğu Şucaiyye mahallesine saldırılar düzenledi. İlk saldırılarda 72, ikinci saldırılarda 17 Filistinli sivil öldü.
'Sabra ve Şatilla Kasabı Ariel Şaron'
Sabra ve Şatilla katliamı, İsrail yanlısı aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milislerin 16 Eylül 1982'de, Lübnanlı Hristiyan Ketaib Partisi lideri Beşir Cemayel'in cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa süre sonra suikastla öldürülmesini gerekçe göstererek Batı Beyrut'ta Sabra mahallesini ve Şatilla adındaki Filistin mülteci kamplarını basmasıyla gerçekleşti. İsrail ordusunun gözetiminde, yüzlerce kişi öldürüldü. Ölü sayısı en az 750, bazı kaynaklarda ise 3 bin 500 olarak ifade edilirken, İsrail'in katliamı araştırmak üzere kurmak zorunda kaldığı komisyon da Şubat 1983’te yayımladığı raporda dönemin savunma bakanı Şaron’u katliamın sorumluları arasında gösterdi. Şaron, katliamdaki sorumluluğu nedeniyle istifa etmek zorunda kaldı.
Kana katliamları
İsrail'in yine Lübnan'da katliamla anılacağı noktalardan biri Kana olacaktı. 18 Nisan 1996 günü Lübnan'ın güneyindeki Kana köyünde, Hizbullah ile İsrail ordusu arasında yaşanan çatışmalarda yaklaşık 800 Lübnanlı sivilin sığındığı bir BM yerleşkesi hedef alındı. 106 kişinin öldüğü, 116 kişinin yaralandığı katliamın ardından yapılan Birleşmiş Milletler soruşturmasında İsrail'in yapıyı kasten hedef aldığı sonucuna varıldı. İsrail ise BM raporunu reddetti...
İkinci Kana katliamı ise 10 yıl sonra, 30 Temmuz 2006'da yaşanacaktı. İsrail'in yine Hizbullaj'la sabaşı sırasında Kana köyü yakınındaki bir binaya düzenlediği hava saldırısında 28 sivil öldü. Bu kişilerin 16'sı çocuktu... Katliam hafızalara enkaz altından pijama ve gecelikleriyle çıkarılan çocuk ve kadınların fotoğraflarıyla kazındı. İsrail ise Hizbullah'ın söz konusu binadan Katyuşa roketleri fırlattığını savundu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.