İslam Dünyası'nın Bilge Kralı: Aliya İzzetbegoviç
ÖZLEM DOĞAN
Alija İzetbegoviç, 1925 yılında Bosanski u0160amac kasabasında doğdu. İslami bir terbiye ile yetişen Alija'nın büyük annesi Üsküdarlı bir Türk kızıydı. Alija, daha lisedeyken üstün kabiliyetleriyle ve İslamu00ee konulara ilgisiyle öne çıktı. O dönemde bazı arkadaşlarıyla birlikte dinu00ee konuları tartışmak amacıyla Mladi Muslimani (Müslüman Gençler Kulübü) adını verdikleri bir kulüp kurdu. Henüz 16 yaşındaydı, fakat oldukça etkin ve üretken bir düşünce kabiliyetine sahipti. Alija, küçük denilebilecek bir yaşta eğitim ve hayır faaliyetlerine öncülük etmeye başladı. Politik İslam'ı savunduğundan ve ateizme karşı olduğundan komünist yöneticilerin en önemli hedeflerinden biriydi. Bu sebeple İslamcılık suçlamasıyla tutuklanarak beş yıl boyunca hapis yattı.
Asil bir komutan, büyük bir fikir adamı
Alija'nın 1983'te yayınlanan 'İslam Manifestosu' adlı kitabı çağların ötesinde bir eserdi. Sistemin hakimi, Alija'yı tutuklayarak onu on dört yıla mahkum ettirdi. Bu hapis, Alija'nın isminin daha çok duyulmasına neden oldu. 1988 yılında afla serbest kalan İzetbegoviç, komünist rejimlerin çöküş döneminde Demokratik Eylem Partisi'ni (SDA) kurdu. 1990 seçimleri kazanan partinin başarısıyla, İzetbegoviu0107 Cumhurbaşkanı oldu. Bu seçim SDA'nın girdiği ilk seçim olmasına rağmen büyük bir başarı elde etti ve cumhurbaşkanlığını kazanmasının yanı sıra parlamentoda da seksen altı sandalye elde etti 90'lı yıllarda Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti içinde bir bağımsızlık hareketi baş gösterdi. Tito'nun ölümünden sonra Yugoslavya'nın etnik mozaiği sarsıldı. 5 farklı etnik unsur savaşa hazır yaşıyorlardı. Sırplar Boşnaklara büyük Sırbistan'ın parçası haline gelmeyi ya da yok olmayı vaat ediyorlardı. Sırplar savaş boyunca direnişin kalbi olan Alija'yı hesaba katmıyorlardı, oysa Bilge Kral Boşnak direnişini savaş sonuna kadar ayakta tutacaktı. Özerk cumhuriyetler birbiri ardından bağımsızlıklarını ilan ediyor, ya da bu yönde niyetlerini ortaya koyuyorlardı. Bosna-Hersek de 1 Mart 1992'de gerçekleştirdiği referandum sonrasında bağımsızlığını ilan etti. Yapılan referandumda halkın % 62,8'i bağımsızlığı tercih etmişti. Fakat Sırplar, yönetimde söz sahibi olan Müslümanlara karşı savaş açarak büyük bir soykırıma giriştiler. Avrupa'nın orta yerinde büyük bir insanlık dramı, büyük bir soykırım yaşanıyordu. Rusları arkasına alan Sırpların vahşetine göz yuman devletler, adeta onlara bu soykırımda destek veriyordu. Bosna Hersek, acının kan ve gözyaşıyla resmedilmiş tablosuydu adeta. Boşnakların başında ise onları bir an bile yalnız bırakmayan şanlı bir komutanları vardı: Alija İzetbegoviu0107. Bilge Kral, kazılan tünellerden geçerek Boşnaklara direnmeyi öğretiyor, bu zalim savaşın tam ortasında muzaffer olabilmenin çarelerini arıyordu. Yaklaşık yüz on bin kişinin hayatını kaybettiği savaş, Bilge Kral Alija'nın asil direnişi ve bir an bile yalnız bırakmadığı Boşnak halkının onurlu duruşu sayesinde Dayton Antlaşması ile sona erdi. Cepheden bir an bile ayrılmayan, Sırp işgali döneminde de ülkesini kurtarabilmek için büyük çaba harcayan Alija İzetbegoviç İslam ümmetine örnek teşkil edecek şanlı bir yaşam öyküsü ve Doğu Batı Arasında İslam, Köle Olmayacağız, Özgürlüğe Kaçışım, Tarihe Tanıklığım, İslam Deklarasyonu gibi eşsiz eserler bıraktı.
İslam Deklarasyonu
"Kendilerini din koruyucusu ve yorumcusu sanan kimseler, her halükarda çok güzel ve karlı olarak, dinden meslek yaptılar ve hiçbir vicdani rahatsızlık duymadan dinin hayata geçirilmeyişini kabul ettiler. Böylece ilahiyatçılar yanlış yerde yanlış insanlar oldular. Ve İslam dünyasının uyanış emareleri gösterdiği şu günlerde bu kesim, bu alemin her türlü sert ve karanlık göstergelerinin temsilcileri oldu. Bu kesim, İslam dünyasına baskı yapan sıkıntılarla başa çıkılınası için herhangi bir yapıcı adım atma hususunda yetenek gösterememiştiru2026"
Alija'nın gözünden dil devrimi:
Alija, bir Müslümanın hayatının İslam'la bağdaşmayan kurallarla yönetilemeyeceğini ve Müslümanın hayatının her safhasında İslam'ın olması gerektiğini geçmişten verdiği örneklerle ortaya koyuyor. "İslam'ın olduğu yerde kayıtsızlık yoktur" cümlesinden anlıyoruz ki; İslam'da, kararsızlığa, sinmişliğe ve suskunluğa yer yok. Müslümanların geçmişiyle geleceği arasındaki bağların koparılmasının da tahlilini İslam Deklarasyonu'nda şöyle ele almıştır:
"Yazı, milletin tarihteki devamını sağlar ve "akılda tutma" şeklidir. Arap harflerinin kaldırılmasıyla Türkiye için, yazıda korunan geçmişin bütün nimeti kaybolmuş oldu. Birçok diğer "paralel" reformlarla beraber, yeni Türk nesli kendini manevi dayanaktan yoksun ve adeta bir çeşit manevi boşluk (vakum) içinde buldu. Türkiye kendi "hafızasını", geçmişini kaybetti. Bu durum kime gerekli idi? Demek ki İslam dünyasının reform taraftarları, yeni, değişmiş şartlarda ve yeniden eski ideal ve değerleri gerçekleştirmeyi bilen, akıllı ve bilge halk temsilcileri olamadılar. Onlar değerlerin bizzat kendilerine karşı ayaklandılar ve sık sık soğuk alayla ve şok edici basiretsizlikle halkın kutsallarını çiğneyip yerine sahtesini yerleştirebilmek için hakiki hayatı yok ettiler. Türkiye ve başka ülkelerde bu vahşiliğin sonucu olarak hasta millet yarattılar veya yaratmak üzeredirler. Kendine benzemeyen ve kendi yolunu hissedemeyen, manevi açıdan kafası karışmış ülkeler. Hakiki güç ve heyecandan yoksun, tıpkı onların Avrupalılaşmış şehirlerin sahte parlaklığı gibi onlarda var olan her şey sunidir ve otantik değildir. Ne olduğunu ve köklerinin nereden geldiğini bilmeyen bir ülke, nereye gideceğini ve yüzünü neye doğru çevirmesi gerektiğini bilebilir mi? Batılıların istediği sözü edilen reformlar, onların İslam dünyasına olan bakış açılarını ve o dünyayı nasıl "tamir" etmek istediklerini açıkça göstermektedir. Bu, her zaman yabancılaşma, gerçek sorunlardan ve halkın ahlaki ve bilimsel kalkınması için zorlu çalışmadan kaçınma ve dış, basit şeylere yönelmek olmuşturu2026"
İslam Deklarasyonu ve İnsanların eşitliği
Çok büyük öneme sahip iki konu olan Allah'ın tek olması ve bütün insanların eşitliği Kur'an-ı Kerim'de öyle apaçık ve kesin bir biçimde ortaya konulmuştur ki ancak tek yoruma izin verilmektedir: Tek olan Allah'tan başka ilah yoktur; seçilmiş halk, seçilmiş ırk veya sınıf yoktur, bütün insanlar eşittir. Sınıfsal kriterlerin yapıldığı ve insanları dış görünüşe göre ve objektif olarak gruplandırdığı gibi İslam böyle bir bölünmeyi kabul edemez. Bir dini ve ahlaki hareket olarak İslam için, insanları farklılaştıran ancak bu esnada ahlaki ölçütleri dikkate almayan bir faaliyet kabul edilemez. İnsanlar eğer farklı iseler, farklılıkları her şeyden evvel tam ne olduklarına göre tespit edilmek, yani sahip oldukları manevi ve ahlaki değerlere göre gruplandırılmak zorundadırlar. (Kur' an, el-Hucurat 13). Gün içinde ekmeklerini nasıl kazandıklarına bakılmaksızın bütün iyi insanlar aynı topluluğa aittirler. Tıpkı çalışma faaliyeti içindeki pozisyonlarına ve siyasi tercihlerine bakılmaksızın tüm kötü ve ahlaksız insanların aynı "sınıfa" ait oldukları gibi. İnsanların sınıfsal ayrımcılığa tabi tutulmaları, tıpkı ırki ve diğer türlü sebeplerden yapılan ayrımcılık gibi aynı derecede adaletsiz, ahlaki ve insani açıdan kabul edilemezdir.
Doğu ve Batı arasında İslam
"İman edin ve iyi amellerde bulunun"; Kuran-ı Kerim'in sık sık (en az 50 defa) tekrarlanan bu talebi, insanların tatbikatta birbirinden ayırmak istedikleri şeylerin beraber olması lüzumunu belirtiyor. Bu ayet, din (iman edin) ile ahlak (iyi amellerde bulunun) arasında ayırım yapmakta ve aynı zamanda bunların beraber olmasının istemektedir. Fakat Kuran-ı Kerim, ters bir taraftan da bir bağ kurarak dinin ahlakta kuvvetli teşkil bulabileceğine işaret ediyor: "Sevdiğiniz şeylerden infak etmeden iman etmiş olmazsınız". Yani, imana gel ki iyi insan olasın denmiyor. Tam tersine, iyi insan ol ki iman etmiş olasınu2026
Vefatı
Sağlık durumundan dolayı, Ekim 2000'de, Bosna-Hersek başkanlığı görevinden çekilen Aliya İzzetbegoviç'i hastanedeki odasında vefatından önce son ziyaret eden devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan'dı. İzzetbegoviç'i vefatından bir gün önce Erdoğan'ın ziyaret ettiğine dikkati çeken Prof. Dr. İsmet Gavrenkapetanoviç, bu ziyaret sırasında İzzetbegoviç'in Erdoğan'a, "Bosna'mı koruyun, Bosna'ma sahip çıkın" dediğini ifade etti. Kalp hastası olan ve iç kanaması nedeniyle çok kan kaybeden Aliya İzzetbegoviç, 78 yaşındayken 19 Ekim 2003 tarihinde bir Pazar günü saat 15.00 sıralarında aramızdan ayrıldı.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.