Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2876.41
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

IŞİD Esed'i paklamaz, PKK'yı aklamaz

Mehmet Şahin: Barzani için en büyük tehdit PKK'dır. Kobani'de PKK yapılanmasından dolayı 100 binden fazla Kürt, Kuzey Irak'a göç etti. Bunun nedeni, Kobani'de PYD'nin kendi gibi düşünmeyen Kürtlere uyguladığı baskıdır. PKK, Kobani olaylarını kullanarak kendisini bütün Kürtlerin temsilcisi gibi göstermeye çalıştı.
IŞİD Esed'i paklamaz, PKK'yı aklamaz
12 Aralık 2014 10:28:00
Mehmet Şahin: Barzani için en büyük tehdit PKK'dır. Kobani'de PKK yapılanmasından dolayı 100 binden fazla Kürt, Kuzey Irak'a göç etti. Bunun nedeni, Kobani'de PYD'nin kendi gibi düşünmeyen Kürtlere uyguladığı baskıdır. PKK, Kobani olaylarını kullanarak kendisini bütün Kürtlerin temsilcisi gibi göstermeye çalıştı.

HATİCE EL - EGEMEN DOĞAN

Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Programı Koordinatörü Mehmet Şahin, Milat'ın sorularını cevapladı. Ortadoğu'da yaşanan olağanüstü gelişmeleri değerlendiren Mehmet Şahin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, ekonomik ilişkilerin artırılması ve güçlenmesi adına Türkiye'ye yaptığı ziyareti de değerlendirdi. Şahin, "PKK Kobani'de oyun oynadı ve bunu da Çözüm Süreci'ne mal etmeye çalıştı. IŞİD'in terörü Esed'i paklamaz, PKK'yı aklamaz. Terör örgütünün seküleri, dincisi olmaz, terör terördür" dedi.

Türkiye, Irak'ta bölünme değil, beraberlik istedi

* Irak'ta kaos sürüyor. Türkiye'ye de dış politikada Irak üzerinden eleştiriler var. Türkiye'nin Irak politikası yanlış mı?

ABD'nin Irak'a girmesiyle birlikte ülkede toplumun çözülme süreci başladı. Özellikle 2005 yılında Maliki'nin iktidara gelmesiyle çözülme daha da hızlandı. 2010 yılından sonraki gelişmeler ise Irak'ı daha da içinden çıkılamaz bir duruma soktu. 2010 yılında Irak'ta Maliki mezhepçi ve ayrılıkçı yani Kürtleri ve Sünnileri dışlayan bir politika izlemeye başladı. Merkeziyetçi bir tutum sergileyerek bütün gücü elinde toplamaya çalıştı. Bildiğiniz gibi o dönemde Maliki hem başbakan, hem iç işleri bakanı hem de savunma bakanıydı. Elindeki güçle İran'ın da desteğini alarak dışlama ve ötekileştirme politikasını takip etti. ABD ile İran, Maliki'yi birlikte ayakta tuttular zaten Irak'ta 2003'ten bu yana İran ile ABD birlikte çalışıyor ve halen bu birliktelik devam etmektedir. Bildiğiniz üzere son seçimde yine Maliki'nin partisinden olan Haydar El İbadi göreve geldi, bu Irak'ta yeni bir süreci başlattı. Bu gelişme Irak'taki iç çözülmeyi engelleyici bir hamledir. Kürtlerin ve Sünnilerin bir kesimiyle yeni bir diyalog süreci başlatıldı. Dış politikada da yeni atılımlar gerçekleştirildi, Türkiye ile tekrar bir diyalog süreci başladı. Zannediyorum bu ay Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği konseyi toplanacak. Bu açıdan bakarsak Türkiye'nin Irak politikasının yanlış olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Türkiye, Irak'ta bölünme değil, birlik ve beraberlik istiyor. Yıllardır Türkiye'nin Maliki'ye söylediği "Sünnileri ve Kürtleri dışlanmasın" şeklindeydi. Türkiye'nin Irak'ta istediği siyasi ve ekonomik istikrardır.

Terör örgütünün seküleri, dincisi olmaz

* Kobani sonrası Türkiye'nin bölgedeki Kürtlerle yakınlaşma süreci donduruldu mu? Yoksa Türkiye Kürtler için halen bir kurtarıcı rolü üstlenebilir mi?

Bölgede tek bir grup Kürt yok ve Kürtlerin hepsi de aynı düşünmüyor. Mesela bana göre Barzani için en büyük tehdit PKK'dır. Kobani'de PKK yapılanmasından dolayı 100 binden fazla Kürt, Kuzey Irak'a göç etti. Bunun nedeni, Kobani'de PYD'nin kendi gibi düşünmeyen Kürtlere uyguladığı baskıdır. PKK, Kobani olaylarını kullanarak kendisini bütün Kürtlerin temsilcisi gibi göstermeye çalıştı. Uluslararası camianın IŞİD'e karşı olan nefreti göz önünde bulundurulduğunda PKK bu nefreti kullanarak kendine meşru bir alan oluşturmaya çalıştı. Yani diyebiliriz ki PKK Kobani'de oyun oynadı ve bunu da Çözüm Süreci'ne mal etmeye çalıştı. Evet, Kobani'de bir IŞİD terörü ve baskısı vardı fakat IŞİD'in terörü Esad'ı paklamaz, PKK'yı aklamaz. Terör örgütünün seküleri, dincisi olmaz, terör terördür.

Sisi Mısır'ın başına gelen en büyük felakettir

* Bölgede ilginç olaylar yaşanıyor. Sisi Yunanistan ve Rum yönetimiyle görüşmelere başladı. Bu görüşmelerin ana hedefi ne olabilir, sizce olay sadece petrol mü?

Sisi Mısır'ın başına gelebilecek en büyük felakettir. Düşünün Arap milliyetçiliğinin güçlü olduğu dönemlerde örneğin 1950'lilerde, ben şöyle bir cümle kullansaydım, bundan 40 yıl sonra Mısır'ın başına biri gelecek ve diyecek ki, "Filistin'e asker gönderebiliriz, bu şekilde İsrail'in güvenliğini sağlayabiliriz" ne derdiniz benim hakkımda? Zannediyorum yemediğim laf kalmazdı. Böyle bir yazıyı o zaman yazsaydım benim doçentliğim dahi verilmezdi. Ama bugün Mısır'ın başında bu sözleri sarf eden biri var. Sisi Mısır için çalışan birisi değil. Halkın tepkisiyle giden diktatörün beraat ettiği, halkın desteğiyle göreve gelen liderin ise yargılandığı bir Mısır'dan söz ediyoruz. Bunun mimarlarından birisi de Sisi'dir. Sisi'nin görevi Camp David düzenini ayakta tutmaktır. Mısır'da Mursi'nin halk desteğiyle göreve gelmesi Sykes Picot ve Camp David düzenini sarsmıştı. İkisi de batılıların kurduğu düzendi ve ikisi de sarsılmış oldu. Nasıl sarsıldı diyecek olursanız, Mursi'nin göreve gelir gelmez yaptığı ilk iş Hüsnü Mübarek'in kapalı tuttuğu Refah Sınır Kapısı'nı açmak oldu. Türkiye'ye yakın bir politika izledi. Mursi, Doğu Akdeniz'de Sisi'nin yaptığı gibi, Yunanistan, İsrail ve Rum kesimiyle değil Türkiye ile hareket etme kararı aldı. Bugün bu Doğu Akdeniz'deki statünün bozulması anlamına geliyor. Darbeyle birlikte Sisi'yi kimin desteklediğine bakarsak ne demek istediğimi daha iyi anlayacağız. Sisi, İsrail ve Amerika'nın Mısır'daki komiseri gibi davranıyor. Meşruiyeti halka değil dışarıya dayanıyor.

Putin'in ziyaretini oldukça olumlu buluyorum

* Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ekonomik ilişkilerin artırılması ve güçlenmesi adına Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Son dönemde özellikle Suriye ve Kırım konusunda farklı politika izleyen iki ülke olarak sizce bu ziyaret ne ifade ediyor?

Dolaylı olarak komşumuz olan Rusya ile ekonomik ilişkilerimiz üst seviyede fakat Türkiye batı ittifakı içerisinde yer alıyor. Rusya da batı ittifakı ile sorun yaşıyor. Rusya'nın batı ittifakı ile yaşadığı sıkıntılar Türkiye-Rusya ilişkilerini de etkiliyor. Fakat iki ülke bölgesel konularda anlaşmazlık yaşasa da ilişkileri yüksek düzeye taşımasını iyi bildi. Bu durum hem Türkiye'nin hem de Rusya'nın çıkarına. Bu, Türkiye'nin son dönemde ortaya koyduğu iyi ilişkilerden bir tanesidir. Ben Putin'in on bakanıyla birlikte gerçekleştirdiği Türkiye ziyaretini oldukça olumlu karşılıyorum. Şöyle de bir durum var ki, Türkiye ile Rusya arasındaki bu ilişkinin gelişmesi Batı'nın hoşuna gitmiyor. Örneğin BBC bu ziyareti "Dışlanmışların Zirvesi" olarak tanımlamıştı. Türkiye üzerinde de Rusya gibi 'dışlanmışlık' algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Bence bu ziyaret iki ülke adına gayet olumludur ve Türkiye'nin önemini artıran bir ziyarettir.