Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İnsanlığın anahtarı ‘Anadolu’

Yerleşik hayata geçilmesinin, kentler kurulmasının ve edebiyatın gelişmesinin bu topraklarda filizlenip Avrupa’ya yayıldığını ifade eden Troya Arkeoloji Kazıları Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Anadolu’nun çok mühim bir anahtar olduğunu söyledi.
İnsanlığın anahtarı ‘Anadolu’
19 Şubat 2019 08:17:00
Yerleşik hayata geçilmesinin, kentler kurulmasının ve edebiyatın gelişmesinin bu topraklarda filizlenip Avrupa’ya yayıldığını ifade eden Troya Arkeoloji Kazıları Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Anadolu’nun çok mühim bir anahtar olduğunu söyledi.

SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN

Troya, belki de dünyanın en önemli antik kentlerinden biri olarak Türkiye’nin tarihi ve kültürel mirasları arasında yer alıyor. Homeros'un günümüzden 2700 yıl önce yazıya geçirdiği İlyada Destanı, uğruna pek çok kahramanın öldüğü Troya kenti için verilen mücadeleyi anlatırken bize o günlere dair önemli bilgiler veriyor. Türkiye’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2018 Troya Yılı ilan edilmesi ile birlikte beş bin yıllık geçmişe sahip Troya Antik Kenti'nde yapımı tamamlanan Troya Müzesi de ziyaretçilerin akınına uğruyor. Troya Arkeoloji Kazıları Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’la ülkemizin bu büyük zenginliği üzerine konuştuk.

Troya Savaşı sürecinde Anadolu coğrafyasında güç dengeleri nasıldı?

Milattan önce 1700’lerde Anadolu’da, Yakın Doğu’da, Ege’de farklı imparatorluklar oluşmaya başladı. Hitit olarak tanımladığımız kültür havzası, Orta Anadolu’dan başlayıp Batı Anadolu ve günümüz Suriye’sine kadar genişledi. Hititler, Anadolu’daki kontrolü bırakmaması nedeniyle batıdaki Miken güçlerini denize dökmüşlerdir.

Savaşın ardından uygarlıklar çöktü

Bu çatışma ne kadar sürdü?

Bu durum 1200’lere kadar böyle devam etmiştir. Bu dönemde Anadolu’da, Ege ve Suriye’de kazananı olmayan Kadeş Savaşı sonrasında büyük olaylar meydana gelmiştir. Anadolu’da Hitit ve Miken uygarlıkları çöktü. Asur ve Mısır güçleri de yıkıldı. Böylelikle son tunç çağı dediğimiz dönem sona ermiş oldu. Yaklaşık M.Ö. 1200’lere tarihlenen Hititçe çok detaylı edebi metinler, belgeler var. Fakat uygarlıkların çöküşlerinden sonra yazılı metinlerin olmadığı 500 yıllık karanlık bir dönem yaşanmıştır.

Yazısız dönem Homeros’la bitti

Bu karanlık dönem hangi olayla son buldu?

Bu karanlık çağları aşan Homeros Destanı’dır. Günümüzden yaklaşık 2700 yıl öncesinde yazılmış bir metin olarak ortaya çıktığı kabul ediliyor. Dili Arkaik Grekçe. Bu şekilde yazılmasının nedeni; 8. yüzyıldaki ticaret kolonileri Finike dilini alarak Grekçeye çevirmiş ve kullanmışlardır. Elimizde 11. yüzyıldan kalan ve Fatih Sultan Mehmet kütüphanesinde yer alan birkaç kopyası bulunmaktadır. Bu metinlerin bazılarında Fatih’in not ve çizimleri yer almaktadır.

Avrupa Homeros Destanı’yla ne zaman tanıştı?

1480’lerde Floransa’da kitap olarak basılmış, Latince’den Avrupa dillerine çevrilmiştir. 16. yüzyıldan sonra Avrupa edebiyatını en önemli eser olarak etkileyen İlyada Destanı, Avrupa kültürünün en önemli sanat damarı olarak karşımıza çıkmıştır.

Osmanlı aydınları çok etkilendi

Osmanlı’da Homeros Destanları hakkında çalışmalar hangi dönemde başladı?

İlk Osmanlıca İlyada çevirisinin ilk on beytinin manzum çevirisini Viyana büyükelçisi Sadullah Paşa gerçekleştirmiştir. İlyada’nın dilimize ikinci tercümesini 1886 yılında M. Naim Fraşeri Yunanca aslından yapmış, Osmanlı entelektüelleri arasında oldukça büyük etki toplamıştır. İlyada Destanı’nı Genç Osmanlı ve Cumhuriyetle bağlayan kişi de Fransızcasından çeviri yapan Ömer Seyfettin’dir.

Bildiğim kadarıyla Fatih Sultan Mehmet’in arşivinde de İlyada var, öyle değil mi?

1462 yılında tarihçisi Kritovulos’la birlikte Troya’yı gezen ve Homeros gibi bir ozanın olmamasına hayıflanan Fatih, “İstanbul’u fethederek, Allah’ın bana verdiği güçle yüzyıllar sonra İstanbul’u fethederek Troya’nın öcünü aldım” demiştir. Amacı Roma’yı fethetmek olan Fatih’in bu sözü aslında Doğu-Batı eksenindeki çıkış noktasına da bir işarettir.

Fatih büyük bir entelektüeldi

O halde bu destanlar da Fatih’in fikir dünyasında büyük önem taşıyordu diyebiliriz…

Troya, Doğu ile Batının birbiriyle çatıştığı bir savaş. İstanbul fethinin de bu savaşlarda dönüm noktası olduğunu dile getiren Fatih’in ana amacı Roma’yı fethederek Doğu ve Batı’nın hükümdarı olmaktı. Fatih aynı zamanda çok büyük bir entelektüel. Zengin kütüphanesine baktığınızda Grek klasikleri, el yazmaları, harita kitapları yer alıyor.

İlyada Destanı’nda anlatılanların ne kadarı gerçek sizce?

Destanın ne kadarı gerçek tartışılır ama böyle bir savaş oldu. Troya’yı savunmak için Anadolu’dan yirmi farklı noktadan Troya Savaşı’na katıldılar. Bir nevi imparatorluk topraklarından Çanakkale cephesine gidilmesi gibi bir şey. Batıdan gelen saldırıya karcı son burç Troya idi. Çanakkale Savaşı, son Troya savaşıdır. Çanakkale’ye kadar gelen tüm savaşlar o boğazı kontrol edip ticaret sistemine ve kültür ilişkilerine hâkim olmayı ön plana çıkarıyordu.

Deforme olsa da özü bozulmuyor

Destandaki bilgilerle kazı alanındaki buluntular örtüşüyor mu?

Troya, yazılı metinlerin olmadığı dönemleri aşarak gelmiştir. İlyada Destanı’ndaki topografik coğrafya, kentle ilgili bilgiler, savaş aletleri arkeolojik buluntularla örtüşüyor. Destancı geleneğinde bir olay olduktan sonra anlatılageldiğinde üç kuşak sonunda deforme oluyor ama özündeki gerçeklik bozulmuyor.

Troya Müzesi’nin ziyaretçilere açılması turizme nasıl bir katkı sağlayacak?

Dünyanın mimari ve kültürel anlamda en iddialı müzesi olan Troya müzesi büyük bir iddia. Eserlerin çıktığı yerde sergilenmesi fikri modern bir müzeyle ortaya konuyor. Türkiye kendi kültür tarihine sahip çıkıyor. Bu alanda ülkemiz özellikle son on yılda büyük bir atılım gerçekleştirdi. Devlet Opera ve Balesi bir Troya operası hazırladı, sahneliyor. Uluslararası platformlarda da gösterime girecek. Bu kültür, biz onu başka alanlarda üretmeye başladığımızda tam anlamıyla bizim olacak.

Destanlarımız hakkıyla işlenmeli

Geçmişten günümüze destanlar kültür hayatımızda kendine hak ettiği yeri bulabildi mi?

Dede Korkut ve diğer Anadolu destanları pek bilinmiyor. Yeni kuşakların da dil ve fikir olarak kavraması açısından bu destanlarımızın işlenmesi gerekiyor. Yaklaşık yirmi bin yıllık tarihe sahip olan kadim Anadolu’ya açılmış en önemli pencere bu topraklara ait olan anlatılardır.

Tarihe tanıklık etmiş objeleri, belgeleri gün yüzüne çıkaran bir arkeolog olarak Anadolu’yu nasıl tarif edersiniz?

İnsanın insana dönüştüğü yer Anadolu. Yerleşik hayata geçilmesi, kentler kurulması, edebiyatın gelişmesi, imparatorluk sistemi hep bu topraklarda filizlenmiş ve Avrupa’ya yayılmıştır. Bunun en önemli anahtarı da Anadolu olmuştur.

Türkiye önemli bir damar

Troya’ya 600 bin ziyaretçi geldi ve bir rekor kırıldı. Troya ve Göbeklitepe’yle Türkiye dünya kültür mirasında çok önemli bir damar.

RÜSTEM ARSLAN KİMDİR

Almanya Tübingen Üniversitesi’nde Troia konusunda yüksek lisans yaptı. Prof. Manfred Osman Korfmann'ın ardından Troya kazılarının sorumluluğunu üstlenerek Troya Kazı Başkanlığını yürütmektedir. Aslan, aynı zamanda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi olarak görevini sürdürmektedir.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin