Dolar (USD)
35.26
Euro (EUR)
36.74
Gram Altın
2975.17
BIST 100
10005.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İnsanın mutluluğu

İnsanın mutluluğu
05 Kasım 2013 01:00:00

Başta bütün Peygamberler hayatlarını ve bütün imkanlarını ortaya koyarak insanların mutluluğu için çaba gösterip, bu uğurda en zalim krallara karşı koymaktan çekinmemişler ve insanları zalimlerin pençesinden kurtarmaya gayret etmişlerdir.

İnsanı insana abd ve köle yapan vahşi uygulamalar insanlığın var oluşundan hep var olacak ve kıyamete kadar bu iki ekolun savaşı devam edecektir. Peygamberleri takip eden evliya, asfiya ve İslam alimleri veya insanlığı esas alan bir çok ilim adamı, siyasetçi, pedagog, iktisatçı, hukukçu elhasıl insanla uğraşan her kim varsa bunların ana hedefi insanoğlunun mutluluğu içindir.

İnsan bütün kainatın özü olarak yaratıldığından ebede uzanan emelleri, geçmişle olan bağları, hazır zaman ve bütün mahlu00fbkatla olan ilişkileri ilmin ve aklın süzgecinden geçirilmeden beşeri sistemleri insanlığın önüne koyanlar, insanın inanç mutluluk ve ahlakına zarar vermişlerdir.

Bir tarafta İlahi ferman, diğer yanda bir zerrede boğulan akıldan çıkan prensipler..

İnsan çok yönlü bir mahluk olduğundan sadece dünyevi ihtiyaçlarını karşılamak üzere İslam'ı bir kenara bırakıp güya inanların mutluluğu için bazıları tarafından yazılan anlamsız reçeteler insan hayatını adeta cehenneme çevirmiştir.

İnsana lüks bir hayat düzenini hedefleyenler, onu asli gayesinden uzaklaştırarak iç dünyalarından kopan fırtınaları görmezlikten ve anlamazlıktan gelmişlerdir. Çünkü insan sadece yiyip içen, geçici olan şehevi duygularını tatmin ederek ve yatak ile mutfak arasında dolaşan bir mahlu00fbk değildir.

İnsana verilen akıl sayesinde: geçmiş ve gelecekle alakadardır. Yaşadıkları ile yaşayacaklarının yani her iki zamanın da ortasında kalmıştır. Gelecek endişesi insanların ortak problemidir. Geçmiş yaşanmış , ancak geleceğin ne olacağı belli değildir. Ömrün nerede biteceği, ölüm ve ölümden sonra ne olacağı hakkında hiçbir insanın düşünmemesi ve endişe duymaması imkansızdır.

Ölüm her mahlu00fbkun kurtulamayacağı bir gerçektir. Bütün hayat sahipleri hayatlarını er veya geç kaybederler. Bu kesin hüküm Allaha aittir. Allahtan gelip Allaha dönen insan Allah'la barışık olmalıdır. Çünkü bütün hayat ve bütün alem onun tasarrufu ve hükmü altındadır.

Hiçbir şeyi yaratamayan ve kendi vücudunun bile nasıl çalıştığını bilmeyen her şeye muhtaç, sonsuz derecede aciz ve fakir bazı yaratıklar kendilerini İlah olarak ilan etseler de, bu sahte ilahların tümü Allah tarafından öldürülmüş veya öldürüleceklerdir.

Yokluktan varlığa bizi çıkaran ve dünyevi ihtiyaçlarımızı yerine getiren Allah ahiret alemin de de bizi sahipsiz bırakmaz ve bırakmayacağını bütün semavi fermanlarla bildirmiştir. Allaha dayanıp emniyet içinde olan elbette kendini mutlu hissedecektir.

Her sabah pırlanta misal güneş dünyanın üzerine altın huzmelerini gönderir, akşamleyin ışık ve ısısını toparlayıp gider. Ne bir saniye geride nede beridedir. Dünyadan bir milyon üç yüz bin defa büyük olan güneşle aramızdaki mesafe yüz elli milyon Km.dir. Bu kadar büyük bir kitleyi bu kadar dakik bir nizamla kör, sağır, akılsız bir mahlukun bu kadar ince bir nizam içinde hareket etmesi mümkün müdür.. Gökyüzüne birer pırlanta gibi parlayan ve gezen belki milyarlarca yıldızları yerleştirerek bir nizam tahtında onların hareketlerini dakik bir nizam içinde devam ettiren Allahın sonsuz kudret ve ilmini görmeyenler, kör, sağır ve akılsız değiller mi.

Bakınız Allah yaşamın devam etmesi her gün ne kadar masraf yapıyor. Bütün kainat bütün zerratıyla bir fabrika gibi çalışıyor. Bütün bunlar yaratılanların iradesi dışında cereyan ediyor.. Allah bu kadar masraf ettikten sonra insanı nasıl ebedi bir ölüme mahkum eder..Sonucu olmayan bir hayatla ve dirilmemek üzere bir ölümle sonlandırır...

Bu alemi yaratan geleceği de yaratmaya muktedirdir. Bu alemi yaratan ve bizi buraya getiren Allah bize söz vermiştir. Hayatınız bitmiyor ahirette tekrar dirileceksiniz diyor. Allahın bir mecburiyetimi var ki bize yapmayacağı bir sözü versin, haşa bizi kandırsın, verdiği sözü tutmasın ve yerine getirmesin..

Göze göre güneşten tam orantılı olarak ışık gönderen, ciğerimize göre havayı yaratan ve midemize göre nimetleri veren Allahın kudret ve sanatında haşa bir eksiklik mi var..

İnsanın bitmek tükenmek bilmeyen hissiyat ve arzularını sadece dünya nimetleri ile tatmin etmek hiç bir zaman mümkün değildir.

Allah ve ahiret inancı bu dünya hayatının da düzenini sağlar. Yoksa hak ve hukuk alt üst olur. Madem gelecek yok, öyle ise neden istediğim her şeyi yapmayayım der. Hayat sadece dünyadan ibaret olsa, o zaman herkes istediğini yapmakta serbest olur Zalimler zaifleri, gençler ihtiyarları perişan ederler.

Onun içindir ki Allah'ı ve onun şeriatını ve ahireti inkar edip sünettullaha aykırı hareket edenler başkasının hak ve hukukunu ya çalmış veya gasp etmişlerdir.

Allahın ihsan ettiği başta vücut ve sıhhat olmak üzere mal, mülk, evlad u iyal, makam, şan şeref ve tüm dünyevi imkanlar Allahtan başka hiç kimsenin tasarruf ve tapusu altında değildir. Allahın bahşettiği tüm bu imkanlar şükür vasıtasıyla büyük bir nimete dönüşürken, isyan ve şükürsüzlükle insanın başına birer bela olur, çok ağır bir yük ve mesuliyet altında kalır.

Bazı insanlar verilen nimetlerle yücelirken, bazıları bu nimetleri sünettullaha göre kullanmadıklarından vahşi, azgın ve zalim olmuşlardır. Bütün Firavun, Nemrut, Ebucehillerin ve onlara benzeyen ve özenenlerin azgınlaşması her devirde vardır ve kıyamete kadar var olacaktır.

Allahın yarattığı rahmet yüklü nimetler tüm insanlara ve yeryüzünde yaşayan her mahlu00fbka yeterli iken, paylaşımı değil, elde ettikleri gücü ve imkanı kötüye kullananlar, mazlumların feryadına kulaklarını tıkayarak, onların dünya hayatlarını tarumar edip, hatta her şeyleri ellerinden aldıktan sonra yaşmalarına bile müsaade etmiyorlar.

Allah kainatta sistemini kurmuş bunu inkar edenler Allahın yerine kendilerini ikame edip, insanlara kuralsız bir şekilde saldıran zalim ve vahşiler medeniyet kisvesinde bürünseler de, bu canavar yüzleri yaptıkları zulümlerle açıkça görülüyor. Asrımız da İslam coğrafyasının kan gölüne çevirenler asrın Firavun ve Nemrut'larıdır.

Kendini tanımayan insanları, başta kendi hemcinslerine verdiği zararın haddi hesabı yoktur. Kafirlerden medet ummak ise boş bir hayaldir.

İnsanın mutluluğu Hz. Peygamberin sünnetine ittiba ve İlahi kitap olan Kur'anın rehberliğinde olacaktır.

Geçici olan bu dünyada gayri meşru fani ve kısa mutluluk, mutluluk değil, helal dairesin de mutluluğu elde etmek insan olmanın gereğidir.

Ölümle her şeyini kaybedecek insan mutlu olabilir mi.. Ölümden sonra daha güzel bir hayat varsa, geçici mutluluklar insanı elbette tatmin etmez. Çünkü gelecek sonsuzluktur..

Bu alemde Peygamberler ve bazı ehli velayet hariç diğer bütün insanların ruhu cesedine tabi olduğundan, ölüm sonrası ise Allahın emirlerine riayet edenlerin cesetleri ruhlarına tabi olacak, asıl mutluluk bu şekilde elde edilecektir. Çünkü: insanın ebedi bir hayat ve ebedi mutluluğu arzu etmesi fıtratının gereğidir,

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin