Dolar (USD)
34.65
Euro (EUR)
36.46
Gram Altın
2922.34
BIST 100
9620.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İnsan ve İrfan Vakfınca 3 ton aşure yapıldı

İnsan ve İrfan Vakfı tarafından Kocamustafapaşa'daki Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'nde, tarihi geleneklere uygun olarak ilahiler ve dualar eşliğinde 3 ton aşure hazırlandı.
İnsan ve İrfan Vakfınca 3 ton aşure yapıldı
17 Ağustos 2021 17:20:36
İnsan ve İrfan Vakfı tarafından Kocamustafapaşa'daki Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'nde, tarihi geleneklere uygun olarak ilahiler ve dualar eşliğinde 3 ton aşure hazırlandı.

İnsan ve İrfan Vakfı'nın yürüttüğü çalışmalar neticesinde 89 yıllık aranın ardından aslına uygun şekilde yeniden ihya edilen aşure kaynatma geleneği bu yıl, Kerbela şehitleri ruhuna 8. kez düzenlendi.

İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Fatih Çıtlak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aşure kaynatma geleneği ile Muharrem ayının İslam dünyasındaki önemini anlattı.

Tekkenin tarihiyle ilgili bilgi veren Çıtlak, Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'nin Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethettiğinde ilk açtığı ve sufilere tahsis edilmiş bir yer olduğunu belirtti.

Çıtlak, eski adı Merkez Tekke olan bu mekanın eskiden İstanbul'un en büyük sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelerek, kararlarını alıp ilan ettikleri yer olduğunu vurguladı.

Bu geleneğin 300 yıl devam ettiğini, sonrasında bunu takip eden müesseselerle sürdüğünü anlatan Çıtlak, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu tekkenin bir özelliği, Hz. Hüseyin Efendimizin kızlarının burada medfun oluşudur. Hz. Hüseyin Efendi'nin kızları, Kerbela hadisesinden sonra gemilerle Mısır'a götürülürken maalesef Bizans tarafından esir ediliyor. Şövalyeler izdivaçlarına talip oluyorlar ve 'Yarın birkaç tane kilisede nikah kıyılacak ve sizi bizim şövalyelerle evlendireceğiz.' diyorlar. İki kız kardeş dua ediyorlar. 'Yarabbi sen intiharı haram kıldın ama bize bu zilleti İslam ve Müslümanlık adına yaşatma yarabbi' diyorlar. Sabaha hücrelerinde ikisinin de cesedi bulunuyor. Burası o yüzden İstanbul'un Kerbelası sayılıyor. Hz. Sümbül Sinan bu kabirleri keşfetmiş, Fatih Sultan Mehmet de kendisine bu tekkeyi emanet etmiş."

Muharrem ayının, peygamberlerin kurtuluşunun olduğunu, halkın da bu ayı bilhassa aşureyle özdeşleştirdiğini ifade eden Çıtlak, sözlerine şöyle devam etti:

"İstanbul'da bu işin buğday yıkamasından kazanların temizliğine, kazanların karıştırılırken edilen dualara kadar ritüelleri var. Bendeniz bu kuşağın en son temsilcilerine yetiştim. Yaklaşık 30 senedir bu işi yapıyorum. Belli bir dönem inkıtaya ve kesintiye uğramış aşure kaynatma geleneğini, aynı eski usulle tevhidlerle mersiyelerle Cenabıhakk'a dua ederek, Kur'an-ı Kerim okunarak, şifa ayetlerle, vatanımıza milletimize bereket olsun diye pişirmeye çalışıyoruz. Kıyafetlerimizle ve aynı ritüellere dikkat ederek içine katılan malzemelerin ayıklanmasından en son katılan malzemeye kadar aynı usulle devam ettirmeye çalışıyoruz. 'Biz büyük bir medeniyetiz' diyoruz. Biz hüzünleri, kederleri ve sevinçlerini hepsini cem eden ve toplumun her kesimi kucaklayabilecek altyapımızla insanlığa medeniyet dersini okutabiliriz. Zamanında okutmuşuz. Biz de önce bunu doğru okuyalım ve herkese doğru anlatalım diye, yaklaşık 3 ton aşımızı kaynatıyoruz."

Çıtlak, 40 kişilik ekiple hazırladıkları aşurenin yapım aşaması hakkında bilgi vererek, "Güzel lokma yiyen insan güzel olur. Biz burada güzel lokma aramaya çalışıyoruz. İstanbul'un yedi tepesinden biri olan Sümbül Efendi Merkez Tekkesi'ndeyiz. Bu güzelliği, vatanımıza, milletimize vesile olacak şekilde neşe olsun ve insanlara örnek olsun diye yaşatmaya çalışıyoruz. Dualarla beraber aşımız, kaplarında yerini bulduktan sonra kalplerde de yerini bulacak." dedi.

Geleneği canlandırarak vermek istedikleri mesaja değinen Çıtlak, şöyle konuştu:

"Kendi özlerimizi keşfedeceğiz. Allah'a çok şükür bizim dedelerimiz ecdadımız bize güzel bir miras bırakmış. Bize insanlık dersi vermeye çalışanların bizden alacakları çok ders var. Ders değil sadece hayat tarzı var. Bizim şu sokaktaki en uzak zannettiğimiz insan bile insanlık ayarına vurulduğunda dünya standartlarının çok üstündedir. Ama üstü biraz tozlanmış olabilir. Meşhur bir heykeltıraşın sözü var, 'Ben heykeli yaparken sadece tozunu aldım.' diyor. Biz zaten üzerimizdeki tozu alalım altından güzel bir insan çıkacak. Bu ocakların uyanmasındaki tek sebep bundan ibarettir."

Çıtlak, aşure yapımı ve dağıtımının da pandemi kurallarına uygun olarak yapıldığını sözlerine ekledi.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin