İnglizlerden göçmenler için yüzen hapishane
,Dünya genelinde, ülkeler düzensiz göçle mücadele etmek için kendi yöntemlerini uyguluyorlar.
Türkiye, sığınmacılar konusunda yapıcı tedbirler almaya çalışırken bazı ülkeler ise insani olmayan yaptırımlarını sürdürüyor.
İngiltere'de kaçak göçmenlerin içinde tutulacağı gemi olan Bibby Stockholm, Dorset'e ulaştı.
Gemide 500 sığınmacı barınacak
Göçmen yanlısı ve karşıtı protestocu gruplar, gemide barınacak 500 sığınmacıyı Portland Limanı'na çekilirken rıhtım kenarında toplandı.
İki gemi daha bölgeye geldi
Sky News'te yer alan habere göre, Başbakan Sunak'ın açıkladığı gibi, sığınmacıları barındırmak üzere bölgeye gelen iki gemi daha yer bulamadı.
İngiltere hükümeti, otel faturalarının maliyetini düşürmek için eski askeri üsler gibi alternatif konaklama yerlerini kullanma yönünde çalışmalara devam ediyor.
İngiltere'de göçmenler için yüzen bir hapishane olarak adlandırılan Bibby Stockholm gemisi, göçmenleri Ruanda'ya göndermeyi planlıyor.
Düzensiz göçü engelleme amacıyla, İngiltere hükümeti geçen aylarda Yasa Dışı Göç Yasa Tasarısı'nı duyurdu.
Tasarı yasalaşırsa, ülkeye giren düzensiz göçmenler sığınma talebinde bulunamayacak ve hızlıca sınır dışı edilecektir.
Sınır dışı edilenler, güvenliyse kendi ülkelerine, değilse güvenli kabul edilen üçüncü ülkelere gönderilecek.
Bu kapsamda, İngiltere hükümeti, Ruanda ile sığınmacıların geri gönderilmesi konusunda bir anlaşma imzalamıştı.
Ruanda
Ruanda, Doğu Afrika'da yer alan bir ülkedir. Başkenti Kigali'dir ve komşuları Uganda, Tanzanya, Burundi ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'dir. Ülkenin doğusunda Büyük Göller Bölgesi'ne dahil olan Tanrı Dağı ve Batı Rift Vadisi'nde yer alan Virunga Dağları gibi önemli doğal özellikler bulunmaktadır.
Tarih ve Kolonyal Dönem:
Ruanda tarihi, milattan önceki döneme kadar uzanır. Günümüzden binlerce yıl önce, bölgeye Bantu halkları yerleşmeye başlamıştır. 19. yüzyılda, Alman ve Belçika sömürgeciler bölgeyi ele geçirerek Ruanda'yı Ruanda-Urundi adı altında Alman Doğu Afrikası'nın bir parçası haline getirdiler. I. Dünya Savaşı'ndan sonra, Ruanda-Urundi Belçika yönetimi altına girdi. Sömürge döneminde, Ruanda toplumunda Tutsi ve Hutu etnik grupları arasındaki farklılıklar ve gerilimler önem kazandı.
Hutu-Tutsi Çatışmaları ve Soykırım:
1962 yılında Ruanda bağımsızlığını kazandı ve ülke kendi başına yönetilmeye başlandı. Ancak, Hutu ve Tutsi toplulukları arasındaki gerilimler devam etti ve zamanla şiddetlenerek 1994 yılında büyük bir trajediyle sonuçlandı. 6 Nisan 1994'te başlayan ve yaklaşık 100 gün süren soykırımda, Hutu milisler ve askerleri yaklaşık 800.000 Tutsi ve ılımlı Hutu'yu öldürdü. Bu olay, modern tarihteki en korkunç soykırımlardan biri olarak anılmaktadır.
Soykırım sonrası, Ruanda'da büyük bir yıkım yaşandı ve ülkenin toplumsal, ekonomik ve siyasi yapısı ciddi şekilde zarar gördü. Yüzbinlerce insan mülteci durumuna düştü ve birçok kişi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bu dönemde yaşanan acı olaylar, uluslararası toplumda Ruanda hakkında derin yaralar açtı ve soykırımın önlenmesi için küresel düzeyde bir farkındalık artışına yol açtı.
Yeniden İnşa ve Toplumsal Uzlaşma:
1994 soykırımının ardından, Ruanda halkı büyük bir çaba göstererek ülkeyi yeniden inşa etmeye ve toplumsal uzlaşma sürecini başlatmaya çalıştı. Ülke, hükümetin liderliğinde ve uluslararası yardımın desteğiyle barış ve istikrarı yeniden sağlamaya çalıştı. Adalet için çabalayan Ulusal Uzlaşma Mahkemeleri, soykırımda suç işleyenleri yargılamak için kuruldu. Aynı zamanda, toplumsal uzlaşma için çeşitli programlar ve eğitimler düzenlendi.
Bugün, Ruanda hala geçmişteki acıları ve yıkımı üzerinden atmakta ve bir dizi zorluğun üstesinden gelmektedir. Ancak ülke, ekonomik büyüme, eğitim, sağlık ve altyapıda önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Turizm, tarım ve hizmet sektörü gibi alanlar ekonominin temelini oluşturmaktadır. Aynı zamanda, Ruanda, kadınların liderlik rollerinde artan katılımı ve çevre dostu uygulamaları teşvik eden politikaları ile de dikkat çekmektedir.
Ruanda'nın ilerlemesi ve uzlaşma süreci, dünya çapında bir başarı hikayesi olarak görülmektedir. Ancak, ülke hala zorluklarla karşı karşıyadır ve gelecekte de toplumsal uzlaşmayı güçlendirmek ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için çaba göstermeye devam edecektir.