İngiltere gündeminde de köpek sorunu var
Türkiye'nin yıllardır dile getirdiği vahşi köpekler sorunu İngiltere’de de yaşandı. Bir Amerikan Bully ‘XL’ köpeğin 11 yaşındaki bir çocuğa ve çevredekilere saldırma görüntülerinin sosyal medyada yayılması sonrasında açıklama yapan İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, bu ırkın yasaklanması için çalışmalara başladıklarını duyurdu.
Amerikan Bully XL ırkı köpekler, İngiltere’de daha önce de küçük çocuklar dahil olmak üzere insanlara saldırmış ve ülkede tepki toplamıştı.
İçişleri Bakanı Suella Braverman, en son saldırıyla ilgili açıklama yaparak “Bu çok korkunç. American XL Bully, topluluklarımız, özellikle de çocuklar için açık ve ölümcül bir tehlikedir. Bu şekilde devam edemeyiz. Bunların yasaklanması konusunda acil tavsiyelerde bulundum” dedi.
İngiltere’de hayvan refahı için çalışan Hayvanlara Zulmü Önleme Kraliyet Derneği (RSPCA), ırkların yasaklanmasının suçluların gözünde bu ırkları daha değerli yaptığını vurgulayarak şu açıklamayı yaptı;
“Bunlar büyük, güçlü köpeklerdir ve bu da ciddi yaralanmalara neden olabilecekleri anlamına gelir. Ancak doğası gereği saldırgan değillerdir. Ne yazık ki, bu köpekler birçok sahibi için saldırgan davranışları teşvik eden bir meta haline geldi ve bunun değişmesi gerekiyor.”
Sahipsiz köpeklerin popülasyonu artıyor
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Türkiye'deki sahipsiz hayvanların sayısının şu anda kabul edilebilir ve başa çıkılabilir olmaktan çıktığını söyledi. Arslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öncelikle "sokak hayvanı" yerine "sahipsiz hayvan" kavramının kullanılması gerektiğini belirtti.
Bu coğrafyada insanların her zaman sokak ve mahallelerinde hayvan beslediğini vurgulayan Arslan, "Ancak şu andaki sayı artık kabul edilebilir ve başa çıkılabilir olmaktan çıktı. Bu durum sadece insanlar için değil, hayvanlar için de sorun. Trafik kazaları, hastalık ve açlık nedeniyle ölümler, hayvan refahına da aykırı bir durum. Yani bu sorunu hayvanseverlik ya da hayvan sevmemek gibi duygulardan çıkarmalı, daha akılcı ve bilimsel yaklaşmalıyız. " diye konuştu.
Birçok tarafı olan bu sorunun çözümünün de kısa vadede çok kolay olmadığını aktardan Arslan, "Popülasyon giderek arttığı için çözümü de giderek karmaşık ve uzun süreli projeleri gerektiriyor. Dünyada bu sorunu çözmüş olan ülkelere baktığımızda ya çok uzun soluklu uygulamalar yapıyorlar ya da uygulanması bizde mümkün olmayan çok radikal kararlar alıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Tahmini 8 milyon sahipsiz hayvan bulunuyor"
Türkiye'de 9 Temmuz 2021'de revize edilen Hayvanları Koruma Kanunu'nun tam olarak uygulanması durumunda orta vadede yararları olabileceğini belirten Arslan, terk edilme engellenmedikçe, kaçak üretim, hayvan girişi ve satışı devam ettiği sürece tablonun giderek ağırlaşacağına dikkati çekti.
Bazı il ve ilçe belediyelerinde kanuni zorunluluk olmasına rağmen geçici bakımevi veya barınak bulunmadığını, kimi belediyelerin ise hayvanseverlerin baskısıyla sorunu çözdüğünü ifade den Arslan, şunları kaydetti:
"Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya nüfusunun yüzde 10'u kadar sahipsiz hayvan bulunmaktadır. Bu çıkarımın nedeni, bu canlıların yiyecek kaynağı olan insanların artıklarının ancak yüzde 10'una yetmesidir. Bu tahmine göre ülkemizde yaklaşık 8 milyon sahipsiz hayvan bulunduğu söylenebilir. Ancak ülkemizde bugüne kadar hayvan sayısı konusunda ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Yine tahminlere göre şehir merkezlerinde bu rakamın yüzde 75'i kedi, yüzde 25'i köpek iken, kırsal alana geçildikçe bu oran tersine dönmektedir. Bu kadar hayvan varken ve üreme hızı çok fazla olan kedi ve köpeklerde ülkemizde yapılan toplam kısırlaştırma sayısıyla bir sonuca ulaşmak mümkün görünmüyor. Bilimsel çalışmalar bir bölgede 6 aylık sürede mevcut hayvanların yüzde 70'i kısırlaştırıldığı takdirde bile popülasyonun nüfusu ancak sabit kalmaktadır. Yani tek başına kısırlaştırma asla yeterli olamayacaktır."
ABD ve Avrupa'nın çoğunda sokakta değil barınakta
Sahipsiz hayvanlar sorununa ilişkin çeşitli ülkelerde farklı uygulamalar bulunduğunu dile getiren Arslan, Hindistan'da sahipsiz hayvanlarını öldürmenin cezasının 5 yıl hapis olduğunu, 2017'de Tayvan'ın barınaklarda öldürülmeleri yasakladığını, ABD ve Avrupa'daki ülkelerin çoğunda ise "sahipsiz" olarak tanımlanan hayvanların sokakta değil, barınaklarda tutulduğunu aktardı.
Barınaklarda tutulan hayvanlara bazı ülkelerde 15 gün-2 ay, kimi ülkelerde ise 7 gün içinde sahiplendirilemezlerse ötanazi uygulandığına dikkati çeken Arslan, "Bu hayvanların oranı, yüzde 70-99 gibi bir aralıkta seyrediyor. ABD'de her yıl 3-4 milyon kedi ve köpek barınaklarda öldürülmektedir. Bunların 2,4 milyonunun (yüzde 80) sağlıklı, tedavi edilebilir ve evde yaşamaya uyum sağlayabilir nitelikte olduğu bildirilmektedir. Avrupa'da, örneğin Belçika'da her yıl 10 bin kedi öldürülüyor (sokakta yaşayan kedilerin 3'te 1'i). Fransa'da her yıl barınaklarda kedilerin yüzde 80'i (yaklaşık 30 bin) öldürülüyor." dedi.
Ülkemiz daha insani yöntemler uyguluyor
Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Murat Arslan, Türkiye'de diğer ülkelerle kıyaslandığında daha insani bir yöntem uygulandığını, sahipsiz hayvanların kısırlaştırılıp kuduz için aşılandıktan sonra alındıkları yerlere bırakıldığını dile getirerek, şöyle konuştu
"Yapılan çalışmalarda ötanazinin çözüm olamayacağı, bu uygulamada genellikle insanlara yakın olanların yakalanabildiği, üreme yeteneği olan denetimsiz hayvanlara yer açıldığı ve daha fazla üredikleri bildirilmektedir. Sonuç olarak, sorunun çözümü kolay değildir. Başta merkezi hükümet olmak üzere yerel yönetimler, meslek örgütleri ve STK’lerin içinde olduğu uzun süreli programlar uygulanarak, hayvan refahı ve sağlığı gözetilerek uygulamalar yapılmasına ihtiyaç vardır."
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.