Dolar (USD)
34.62
Euro (EUR)
36.65
Gram Altın
2936.09
BIST 100
9639.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İmkanlarımızı seferber ederiz

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, IKBY'nin referandum ısrarına ilişkin "Türkiye'nin bakış açısı ve duruşu her zaman Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanadır. Ama güvenliğimizi, ülkemizin birlik ve bütünlüğünü doğrudan etkileyen bir faaliyet söz konusu olduğunda imkanlarımızı seferber etmekten kaçınmayız" dedi.
İmkanlarımızı seferber ederiz
25 Eylül 2017 09:47:00
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, IKBY'nin referandum ısrarına ilişkin "Türkiye'nin bakış açısı ve duruşu her zaman Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanadır. Ama güvenliğimizi, ülkemizin birlik ve bütünlüğünü doğrudan etkileyen bir faaliyet söz konusu olduğunda imkanlarımızı seferber etmekten kaçınmayız" dedi.

Bayram Zilan/Ankara

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Siyasi ve Hukuki İşler Genel Başkanı Hayati Yazıcı ile IKBY'de yapılacak referandumu, AK Parti'nin kongre sürecini ve TEOG tartışmalarını konuştuk.

İşte o söyleşi;

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı açıklama ile birlikte TEOG sınavı kaldırıldı. Yeni sisteme ilişkin tartışmalar ise sürüyor. Konuya ilişkin neler söylemek istersiniz?

Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş adı verilen (TEOG) sınavlarına her yıl yaklaşık 1 buçuk milyon öğrencimiz katılım sağlıyordu. Bu sınav iki aşamalı olarak gerçekleştiriliyordu. Bu sınav öğrencilerimizi pedagojik olarak da etkiliyordu. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın devreye girmesiyle birlikte Bakanlığımız ve hükümetimiz tarafından şikayetler göz önünde bulunduruldu. TEOG sınavı kaldırıldı. Şu an öğrencilerimiz için yerleştirme de adaletin sağlandığı bir usul üzerinde çalışmalar sürüyor.

SORGULAMA KABİLİYETİ ARTIRILMALI

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "TEOG kalksın" sözleri muhalefet cephesi ve medyasında tepkilere neden oldu. "Cumhurbaşkanı istedi ve TEOG kalktı" deniliyor. Bu sınav yönteminden neden vazgeçildi?

"Cumhurbaşkanı istedi ve TEOG kalktı" gibi bir durum söz konusu olamaz. 15 yıllık AK Parti iktidarında, ortaöğretime geçişte LGS, OKS, SBS ve TEOG yerleştirme yöntemleri uygulandı. Bunlar bir sınav yöntemidir. Eğitimin içeriği ile alakalı bir değişim söz konusu değildir. Ama her yöntem tabiu00ee ki eğitimin kalitesini etkiler. Biz bu sınavlarda sorulan soruların içeriğinin çocukların sorgulama kabiliyetlerini de geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ama yaklaşık 1 buçuk milyon öğrencinin değerlendirmelerini, ölçümlerini test usulü dışında bir yöntemle yapmak pek mümkün gözükmüyor. Bu gibi nedenlerden dolayı TEOG sınavı kaldırıldı. Öğrencilerin liselere yerleşmesini sağlayacak yeni sistemde, öğrencilerin fırsat eşitliğinin bozulmaması dikkat alınacak. "Öğrenci kayırma" algısının oluşmasına sebebiyet verilmeden, hak edilmemiş değerlendirme yöntemlerine fırsat vermeden uygulayacağımız bir yöntemle bu alandaki ihtiyaç karşılanacak.

EĞİTİMİN KALİTESİNİ ARTIRMAKTAN YANAYIZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öğrencilerin anaokulundan itibaren bir yarış atı gibi yetiştirildiği bir sistemden daha çok eğitim kalitesinin arttığı bir usulü savunduğunu söyleyebilir miyiz?

Kesinlikle. TEOG sistemi gelecekte Türkiye'yi yönetecek olan çocuklara bir ufuk açıyor mu? Bizim bu bakış açısından bakmamız gerekir. Dolayısıyla öğrencilerimize vizyon açacak bir yöntemi geliştirmemiz gerekiyor. Ezbere dayalı bir sınav sistemi ile karşı karşıyayız. Öğrencilerimiz için soruların içeriği son derece önemli. Test usulü bir soruda "Kızılırmak hangi ilimizden geçer" diye soruyorsun. Ezberleyen bir öğrenci bu sorunun cevabını verebilir. Öğrencilerin muhakeme yeteneklerini geliştirici soru yöntemleri ise çocuklarımızı geleceğe hazırlama anlamında daha kuşatıcıdır. Örneğin, "En iyi yönetim modeli nedir? Parlamenter Sistem ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi arasındaki fark nedir?" gibi yoruma dayalı sorular öğrencilerimiz için daha faydalıdır. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'da bu bakış açısıyla gerçek başarının bulunması gerektiğini savunuyor. Hak eden öğrencilerin hak ettiği yere erişmesine odaklanmak gerektiğine işaret ediyor.

BARZANİ, FIRSATÇI BİR YAKLAŞIM İÇERİSİNDEDİR

Irak'ta yapılacak Kürdistan bağımsızlık referandumuna Türkiye'nin bakış açısı nedir?

Barzani tarafından ayın 25'inde yapılacağı deklare edilen referandum bizim açımızdan ulusal güvenlik konusudur. Hemen yanı başımızdaki coğrafyalarda uzun süredir devam eden çatışmalar söz konusu. Bu noktada bazı ülkeler kendi amaçlarına hizmet etmeye yönelik matuf davranışlar sergiliyor. Türkiye'nin bakış açısı ve duruşu her zaman Irak'ın ve Suriye'nin toprak bütünlüğünden yana. Dolayısıyla Barzani'nin kaotik bir ortamı fırsata dönüştürüp referandum süreciyle bağımsızlığı hedefleyen bir yönteme başvuruyor olması fırsatçılıktır. Dürüstçe bir davranış olarak görmüyorum. Türkiye'nin güvenliğini etkileyecek herhangi bir durumda güvenliğimizi koruyucu ve güvence altına alıcı önlemleri icra etmekten çekinmeyiz. Çekinmeyeceğiz. Barzani, böylesi bir yangın ortamında elindeki el bombasını atacak vaziyettedir. Barzani'nin bu durumdan zararlı çıkacağı kanaatindeyim. Barzani'nin bu fırsatçı davranışında aklıselimliğinin egemen olmasını temenni ediyorum. İnşallah bu tavrı Irak'ın birliği ve bütünlüğüne zarar vermeden çözüme kavuşturulur.

22 Eylül'de düzenlenen Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan kararlara ilişkin neler söylemek istersiniz?

Türkiye'de ve uluslararası ilişkilerde siyaset yaparken duruş önemlidir. İnsanlığın kazandığı bazı değerler vardır. Biz bu değerleri Türkiye olarak önemsiyoruz. Aynı coğrafyayı paylaşan halkların kaderlerini belirleme ve ülkelerin birlik ve bütünlüğünün korunması gerektiğini ifade ediyoruz. Meselelere bu ölçekte bakıyoruz. Çıkarcı bir yaklaşım içerisinde değiliz. Güvenliğimizi ve ülkemizin birlik ve bütünlüğünü doğrudan etkileyen bir faaliyet söz konusu olduğunda imkanlarımızı seferber etmekten kaçınmayız. Bu noktada fırsatçı ülkelerin olduğunun farkındayız. Ama biz Irak'ın birlik ve bütünlüğünün korunmasını istiyoruz. Çünkü Irak'ın birlik ve bütünlüğünün korunması Türkiye'nin de Irak'ın da çıkarınadır. Suriye'nin birlik ve bütünlüğünün korunması Suriye'nin de bizimde çıkarımızadır. Bu aynı zamanda dünya sulhuna da katkı sağlamaktadır.

"YÜRÜTME FAALİYETİ DEVAM EDER"

Uyum yasaları ile ilgili geç kaldınız mı?

Geç kaldığımız söylenemez. Uyum yasaları, çalışmaların tamamlanması halinde birkaç ay içerisinde metine, yasa diline dönüştürülebilir. Bunlarla ilgili çalışmalar mevcut. Esas olan TBMM'nin buna zaman ayırmasıdır. Bu yasaların çıkartılmasında en büyük handikap muhalefet engellemeleri olabilir. O konuda iç tüzükte birtakım iyileştirmeler yapılabilir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili kanunlarda yapılması gereken düzenlemeler 3 Kasım 2019'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminden sonra yürürlüğe girecek. İki yıl gibi bir zamanımız var. Bütçe yapılacak ve diğer kanunlar var. Bunları dikkate aldığımız zaman planlamayı çok iyi yapmalıyız. Bazı yasaları çıkartamazsak bile modelin yürürlüğe girmesi akamete uğramaz. Sıkıntı olmayan alanlarda var. Artık eski kanun yeni kanun anayasanın üstünlüğü ilkesi var. Dolayısıyla bu çerçevede yürütme faaliyeti devam eder.

Konuya ilişkin bazı eleştiriler var. "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle ilgili çok ciddi bir hava vardı. Referandum öncesi bütün AK Parti organları tarafından anlatıldı. Referandum kazanıldı. Kazanıldıktan sonra AK Parti kendi içerisine döndü. Cumhurbaşkanlığı sistemi konuşulmuyor" deniliyor. Buna ilişkin neler söylemek istersiniz?

Model değişikliğiyle alakalı yasal düzenlemeyi gerektirmeyen uygulama görüntülerini Türkiye görüyor. Cumhurbaşkanımız Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı hükümet modeline uygun icraat içerisinde. Bu fiili bir durum değil. Anayasanın etki çerçevesinde bu davranışları sergiliyor. 16 Nisan'da halk oylamasıyla yürürlüğe giren anayasa değişikliğinde meclis iç tüzüğünün 6 ay içerisinde çıkartılması öngörülmüş. İç tüzüğün değiştirilmesinde Meclis'te bir gecikme var. Ama 1 Ekim'de açılacak TBMM'de bütçe görüşmelerinin ardından bu konular gündemdeki yerini alır.

AK Parti, teşkilatlarını 2019'a hazırlıyor. Kongre sürecinde hangi aşamadasınız?

AK Parti olarak devleti yönetirken bütün işlerimizi planlayarak yaparız. Kaynakları dikkat alırız. Ona göre hesaplama yaparız. Teşkilat planlarımızı yaparken de bir planlama yaptık. Kongre takvimi MKYK'da kabul edildi. Nüfusu 6 binin altında olan beldelerde kongre yapmıyoruz. O bölgelere atamalar yapılıyor. Nüfusu 6 binin üzerinde 984 ilçemiz var. Bu ilçelerin yaklaşık 600 tanesinin planlaması yapılmış vaziyette. Şu ana kadar sanırım 350 ilçemizin kongresi yapıldı. İlçe kongrelerimiz devam ediyor. Ardından il kongrelerinin planlaması yapılacak. Parti takvimimizde bu kongrelerin Şubat 2018'de tamamlanması bekleniyor. Ama Mart ayına da sarkabilir. Ardından MKYK'da olağanüstü kongrenin tarihini belirleyeceğiz. Onun da Mayıs-Haziran gibi yapılması tahmin ediliyor.

"TEŞKİLATLARIMIZDA DEĞİŞİM GEREKLİYDİ"

Teşkilatlarımızda bir bayrak değişimi söz konusudur. Bu bir değişimdir. Görevi bırakan arkadaşlar partide farklı görev ve pozisyonlarda yer alacaktır. "Biz birlikte AK Parti'yiz" diyoruz ya bunu çok samimi bir şekilde söylüyoruz. Biz bir aileyiz ve millete hizmet etmek için bir araya gelmiş erdemliler topluluğuyuz. Teşkilatlarımızda bir değişim gerekliydi. Bu değişim bir görevden uzaklaştırma şeklinde görülmemelidir.

AK Parti kongrelerinin, diğer partilerden çok önemli bir farkı var. Kongrelerde kavga ve gürültü söz konusu değil. Bunun sebebi partide ki aidiyet bağının güçlü olması mıdır? Nasıl değerlendirmek gerekir?

Geçtiğimiz haftalarda Ak Parti Altıeylül ilçe kongresinde bulundum. O kongrede iki liste vardı. Bir kavga ve gürültü söz konusu olmadı. Çünkü bizim için kongreler, her zaman yenilenme, tazelenme ve daha da güçlenme süreçleridir. Teşkilatlarımız, partimizin omurgasıdır. Bu omurgayı nasıl daha güçlü hale getirebileceğimizi istişare etmekten yanayız.

Hayati YAZICI Kimdir?

23 Mayıs 1952`de Rize Çayeli`nde doğdu. İlk-orta ve Lise tahsili Rizede, Üniversiteyi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. 1976 yılında hakim adayı olarak İstanbul Adliyesi'nde kamu görevine başladı. 1984 yılı sonunda dernek, vakıf ve siyasi partilerde üye ve yönetici olarak toplumsal çalışmalar içinde yer aldı.

Yazıcı, Adalet ve Kalkınma Partisi`nin kuruluş sürecinde yer alarak, partinin Kurucu Üyesi oldu. 2002 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girdi. 5 yıl süre ile AK Parti`nin Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı.

2007 genel seçimlerinde İstanbul Milletvekili oldu. 60. Hükümette Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevini üstlenerek Devlet Bakanı olarak görevine devam etmiştir.

2011 genel seçimlerindede Rize Milletvekili seçilerek tekrar Parlamentoya girdi. 61. Hükümette Gümrük ve Ticaret Bakanı olarak görev aldı. Yazıcı halen AK Parti Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görevine devam etmektedir.

Yazıcı, evli ve 2 çocuk babasıdır.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin