İbrahim Güçlü: 'PKK kendisini kullanan devletlere göre hareket eden bir örgüttür'
PKK'nin, Irak'ın Musul kentine bağlı Şengal (sincar) bölgesinden geri çekilmemesini ve Peşmerge ile PKK arasında yaşanan son çatışmaları değerlendiren Araştırmacı-Yazar İbrahim Güçlü, PKK'nin taşeron bir örgüt olduğuna ve kendisini kullanan devletlere göre hareket ettiğine dikkat çekti.
PKK'nin var olduğu günden beri Irak Kürdistanı'nda sürekli provokasyonlar gerçekleştirdiğini söyleyen Güçlü, PKK'nin hiçbir hukuku tanımadığını vurguladı.
1984'den sonra Irak Kürdistanı PKK sorunun had safhaya ulaştığını ifade eden Güçlü, PKK'nin her fırsatta saldırılar gerçekleştirdiği belirterek, "1990 ve sonrasında bütün devletlerin Irak üzerinde bir ambargosu vardı. PKK, Barzani'ye ve YNK'ye olan düşmanlığından dolayı Güney Kürdistan'a bir ambargo koydu. Onun için PKK'nin Kürdistan'a yerleşme tarihi çok eski bir tarih. Hatta 1993 ve 95'te çok ciddi çatışmalar yaşandı. Sonra PKK çekilmek zorunda kaldı. Ondan sonra Güney Kürdistan'da bir anlaşma yapıldı. O anlaşmaya göre, Kürdistan Federal Bölgesinin hükümranlığını kabul edecek, oradaki hukuka göre davranacak, bir misafir gibi kalacaktı. Fakat PKK hiçbir zaman öyle davranmadı. Çünkü PKK, özgür ve bağımsız bir örgüt değildir. PKK kendisini kullanan devletlere göre hareket eden bir örgüttür. Dolayısıyla Baas ile de ilişkisi vardı. Baas, istediği zaman Kürt güçlerine karşı savaştırıyordu." dedi.
IŞİD'in Şengal saldırısından sonra, PKK'nin propaganda yaptığını, halkın bir bölümünü yanına çektiğini belirten Güçlü, "IŞİD, ilk olarak Şengal Ezidi Kürtlerin bölgesine saldırdı. Şengal'de oluşan savaştan sonra küçük bir PKK grubu oraya gitti, oraya yerleşti ve bölgede problemli durum olmaya başladı. Bu arada da manipülasyon yapmaya başladı. Ezdi Kürtlere 'siz Müslüman değilsiniz, Müslüman Kürtler size baskı yapıyor, sizi yok etmeye çalışıyor.' şeklinde propagandayla da Şengallilerin bir bölümünü kendi yanına çekti. Zaten Şengal'in kanaat önderleri, yöneticileri, pirleri ve dini liderleri PKK'nin orada kalmasını sorun olarak görüyor." ifadelerini kullandı.
"PKK taşeron bir örgüttür"
PKK'nin taşeron örgüt olduğunu ve birçok devlet tarafından kullanıldığı değerlendirmesinde bulunan Güçlü, PKK'nin stratejik bir örgüt olmadığını; taşeron örgütlerin, müteahhidin değişmesi durumunda yeni müteahhidin taşeronluğunu yaptığını söyledi.
Mesut Barzani'nin son Türkiye'ye ziyaretini de değerlendiren Güçlü, sözlerine şöyle devam etti: "Bence bölge devletleri, Türkiye'nin Kürdistan'da bağımsız devleti destekleyeceği, onaylayacağı, evet diyeceği bir noktaya geldiğini düşünüyor. Şu anda mevcut olan hükumet, Kürtlere karşı 'devletli olmayın, devlet olma sizin hakkınız değildir', demiyor. Tersine, hatta genel seçimden önce Cumhurbaşkanının kendisi 'bu Irak'ın içişleridir, eğer federasyon yürümüyorsa, Kürtler de devlet olursa söyleyeceğimiz hiçbir şey yoktur.' demişti. Üstelik hava alanında devletler için uygulanmış olan protokolü uygulandı. Kürt Bayrağını asmış olmaları da düşünceme göre Kürdistan Devletine evet diyecekleridir.
Kürdistan Federe Devleti aslında Türkiye'de bir hamle yapmış oldu. Kürdistan Federe Devleti ile bu dönemde bir ilişki kurulmuş olması, Amerika için sorunlu bir durumdur. Yani Türkiye'ye karşı kolay yenilir yutulur cinsten olmadığını anladı. Çünkü Amerika'nın da Kürdistan Federe Devletine, bir NATO ülkesi olarak Türkiye'nin de ihtiyacı var."
PYD rejimin yanında yer aldı
Suriye'de yaşananlarla ilgili de konuşan Güçlü, PYD'nin Suriye'de Baas safında yer aldığını belirterek, PYD'nin, rejim ve Baas'ın gitmesini, devletin ve istihbaratın tasfiye edilmesini istemediğini, fakat diğer Kürtlerin bu anlamda muhalefetle birlikte olduğunu söyledi.
"PKK ve YBŞ 12 yaşlarındaki çocukları kaçırıyor"
PKK'nin, "Peşmerge sivil halkı hedef alıyor" iddialarını da değerlendiren Güçlü, şunları ifade etti: "Peşmerge'nin sivil halkı hedef almadığının en önemli göstergelerinden biri, YBŞ'den 5 silahlı üye Peşmerge'ye esir düşmüştü. Halkın isteği üzerine Peşmerge, silahlı kişileri YBŞ'ye teslim etti. Peşmerge'nin sivil halkı hedef alması olanaklı değildir. Eskiden beri PKK ve YBŞ ile ilgili çok ciddi iddialar var. 12 yaşlarında kız ve erkek çocuklarını kaçırıyorlar. PKK Şengal'e gittikten sonra YBŞ kuruldu, daha doğrusu YBŞ, PKK'nin kendisidir. Halk dedikleri, YBŞ'nin silahlı taraftarıdır. İkincisi de bu tür örgütlerin kirli politikaları var. Kendilerine sivil halkı siper yapıyorlar. Biz burada bunun tecrübesini gördük. Yaşlı kadınları öne sürerek, kendilerini gizlemeye çalışıyorlar. Ondan sonra 'kadınlara ve çocuklara saldırıyorlar diye propaganda yaptılar. Ben diyorum ki PKK'nin oyunu ve yalanı bitmez."
"PKK bütün Kürtler için bir sorundur"
PKK sorununun sadece Barzani'nin sorunu olmadığını belirten Güçlü, bütün Kürtlerin PKK sorununa karşı hassas olması gerektiğini söyleyerek, "PKK'nin tasfiye edilmesi Kürdistan'ın geleceği açısından bir kaçınılmazlıktır. PKK şu anda Güney Kürdistan'da yabancı bir güç durumundadır. Kürt olmak önemli değildir. Onların Kürt olması, orada onlara kötülük hakkı vermez. PKK'nin Kürt milli hukukuna, geleneksel hukuka ve şeriat hukukuna saygısı olmadığı gibi hiçbir hukuka saygısı yoktur." dedi.
"Erbil anlaşması PYD'ye meşruiyet kazandırdı"
'Erbil Anlaşması'na da değinen Güçlü, "Kürdistan Başkanı ve Yönetimi 'Erbil Anlaşması'diye bir anlaşma imzaladı. O anlaşma yanlış bir anlaşmaydı. Onları bağladı ve PYD'ye meşruiyet kazandırdı. O anlaşma, Suriye rejiminin PYD üzerinden kendi hegemonyasını, diktatörlüğünü yeni bir tarzda ya da o diktatörlüğü ortakça sürdürme konusunda şans buldu. PKK'ye elini veren kolunu verir. Kolunu veren vücudunu vermiş olur. Bir çocuğunu veren ikinciyi vermek zorundadır. Oğlunu veren kızını vermek zorundadır. PKK büyük bir tehlikedir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.