Dolar (USD)
32.65
Euro (EUR)
35.38
Gram Altın
2506.47
BIST 100
10851.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Hz. Yusuf'un gömleğini giymeliyiz

Kur'an-ı Kerim'in her kıssası güzeldir, fakat Yûsuf kıssası ayrı güzeldir. Yûsuf kıssası, insanlara hayatın anlamını açıklamakta ve kaderin sır perdesini aralamaktır. Hz. Yûsuf üzerinden iffet, ihsan, zarafet, vefâ ve affetmek gibi birtakım ahlâkî değerleri yeniden inşâ etmektedir. Öyleyse hepimiz aslında bir Yusuf'uz ve onun giydiği gömleği giymeliyiz...
Hz. Yusuf'un gömleğini giymeliyiz
03 Temmuz 2024 00:00:00
Kur'an-ı Kerim'in her kıssası güzeldir, fakat Yûsuf kıssası ayrı güzeldir. Yûsuf kıssası, insanlara hayatın anlamını açıklamakta ve kaderin sır perdesini aralamaktır. Hz. Yûsuf üzerinden iffet, ihsan, zarafet, vefâ ve affetmek gibi birtakım ahlâkî değerleri yeniden inşâ etmektedir. Öyleyse hepimiz aslında bir Yusuf'uz ve onun giydiği gömleği giymeliyiz...

Allah (c.c.), Fâtiha Sûresi’nin beşinci ayetinde “Sadece sana kulluk eder ve sadece senden yardım isteriz...” buyuruyor. Bizleri var eden, âyetleriyle kendisinden haberdar eden Allah’a hamd olsun. Peygamber Efendimize (s.a.v.), onun aile fertlerine, dostlarına ve sevenlerine salât ve selâm olsun.

Yûsuf kıssası, “hüsn içre cemâl ve cemâl içre hüsn” şeklinde tavsif edebileceğimiz iç içe güzellikleri barındıran bir kıssadır. Hüsn içre cemâl, kıssaların en güzeli içindeki insan güzelini; cemâl içre hüsn ise insan güzeli Yûsuf’un içindeki ahlâk güzelliğini ifade eder.

Kur’an-ı Kerim’in her kıssası güzeldir. Ama Yûsuf kıssası ayrı güzeldir. Yûsuf kıssası, insanlara hayatın anlamını açıklamakta ve kaderin sır perdesini son derece lâtif bir şekilde aralamaktadır. Bu yönüyle hayatı anlamlandırmakta zorlanan, kendini çaresiz ve kimsesiz hisseden bütün mahzun gönüller için bir teselli kaynağı ve bir çıkış kapısıdır.

Kıssa, Hz. Yûsuf (as) üzerinden iffet, ihsan, zarafet, vefâ ve affetmek gibi birtakım ahlâkî değerler inşâ etmektedir. Aile içerisinde –ki buna insanlık ailesi de diyebiliriz– yaşanabilecek ahlâkî problemler için de bir rehberdir.

GÖNÜLLERİ FERAHLATAN KISSA

Doç. Dr. Celalettin Divlekci, ortaya koyduğu “Yûsuf’un Rüyasını Yeniden Görmek” isimli eseriyle yeni bir din dili arayışına girmiş. Rasyonellikle duygusallığın dengede kaldığı, muhatap üzerinde tahakküm kurmaktan uzak, şehirli, zarif ama bir o kadar da tavizsiz bir dil anlayışı gütmüş. Akademik dille edebî anlatım arasında bir denge tutturmaya çalışan Divlekci, avamın anlayacağı, havasın ise zevk alacağı bir üslup kullanmış.

Yûsuf kıssası, İslâm tarihinde adına “Hüzün Yılı” denilen, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) eşi Hz. Hatice’yi, Mekkelilere karşı hâmisi amcası Ebû Talib’i kaybettiği ve Müslümanların ekonomik ve sosyal ambargolarla kuşatıldıkları bir dönemde nâzil olmuştur. Kur’ân, Hz. Yakub’un sabrı ve Hz. Yûsuf’un metanetinden bahisle Hz. Peygamber’e (s.a.v.) teselli vermiştir. Sûrede ayrıca vefâ, emanet, bağışlama, doğruluk, ifffet, incelik ve tövbe gibi değerlere vurgu yapılmaktadır. Kıssadaki başkahraman Hz. Yûsuf (a.s.), kıssanın merkezinde yer alan, olayların odak noktası olan ve kıssanın gelişimini yönlendiren ana karakterdir. İffet, vefâ, sabır, affetmek gibi yüksek ahlâkî değerleri şahsında temsil etmektedir.

Diğer bir yönüyle Yûsuf kıssası bilhassa hüzünlü, dertle insanlar için büyük bir teselli kaynağıdır. Sehl b. Atâ’nın ifade ettiği gibi, “Hiçbir mahzun gönül yok ki sûre-i Yûsuf’u işitip de rahatlamış olmasın.”

HEPİMİZ BİRER YUSUFUZ...

Hikâye bir rüyayla başlar, kuyuda devam eder... Okuru âdeta zamanda yolculuğa çıkaran “Yûsuf’un Rüyasını Yeniden Görmek” isimli eserin takrizine imza atan Prof. Dr. Saadettin Ökten, “İslâm medeniyetinde değişmezin kaynağı ilahidir. Yani Allah’tan gelir. Bu değerlere zaman ve mekân tahakküm etmez, edemez. Bu değerler zaman ve mekâna tabi değildir. Kesin bilgiyi arayan insanın iç âlemi ancak ilahi bir kaynaktan gelen değişmez ve mutlak bilgiyle tatmin olacaktır. İlahi kaynağın yani Allah’ın insana değerler hususundaki beyanı Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim’de değişmez evrenseller, diğer bir deyişle değişmez değerler ve mutlak hakikat tebliğ buyrulmuştur. Hakikat güneş gibi sabit, ışıtıcı ve ısıtıcıdır. İnsan ise onun etrafında devreden gezegenlere benzer. Çünkü zaman ve mekân ile bağımlıdır. Hareketin her merhalesinde hakikatin bir başka veçhesini görür. Ya da hakikatin farklı tecellileri ile nimetlendirilir...” ifadeleriyle mutlak hakikata dikkat çekmiş.

Ketebe Yayınları arasında çıkan eserde, olay örgüsündeki gelişmeler mekân ve zaman unsurları dikkate alınarak yedi bölüme ayrılmış. Kıssaların en güzeli, en güzel şekilde aktarılmaya gayret edilmiş.

Hepimiz aslında bir Yusuf’uz. Hayatın her koşulunda çeşitli imtihanlarla karşı karşıyayız. Hepimizin üzerine giydiği gömlekler var. Ve hepimiz bu dünya sürgününde kuyudayız. Tıpkı Hz. Yûsuf’un üç gömleği (kanlı gömlek, mazlumiyet ve mağduriyeti; yırtık gömlek, iffet ve ismeti; kokulu gömlek, istikrar ve istikameti simgeler) ve kuyudaki hâli gibi… Hz. Yûsuf’un rüyadan kuyuyu, kuyudan saraya giden yolculuğu bizlerde tezahür ediyor...