Hollanda kapımızda nasıl yalvarıp el öpmüştü?
16. yüzyılın ikinci yarısında İspanya'ya isyan eden Hollandalılar, Avrupa'da yeterince tanınmayıp istedikleri desteği alamadıkları için, Osmanlı'ya sığınmaktan başka bir çare bulamamıştı
Biz çabuk kızıp, çabuk unutan bir milletiz. Hollanda'nın yaptığı rezaletleri yeni bir şey gibi görüyoruz. Ancak Hollanda, birkaç yıl önce ülkesinde yaşayan üç Türk kökenli milletvekili adayını sözde Ermeni soykırımını tanımadıkları için seçim listelerinden çıkartmıştı. Şimdi de bakanlarımıza ve Türkler'e karşı her türlü rezilliği yaptılar.
Nereden nereye... 16. yüzyılın ikinci yarısında İspanya'ya isyan eden Hollanda'yı tanıyan ve kollayan devlet bizdik. 17. yüzyılın başlarında padişaha kulluğunu sunan Hollanda'nın şimdi yaptığına bak.
Hollanda'nın bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması oldukça geç bir tarihtedir.Hollandalılar, Habsburglar'ın Batı kolu olan İspanya Krallığı'na karşı isyan ettiler. Oranje Prensi William, 1568'de isyanın başına geçti.
İspanyollar'a karşı mücadele planları yaparken, dışarıdan desteğin gerekli olduğunun farkındaydılar. Bu yüzden farklı bir dinden olmasına rağmen daha önce Habsburglar'a karşı Fransa ve İngiltere'ye yardım eden Osmanlı İmparatorluğu'na müracaat ettiler. Bülent Arı'nın Osmanlı-Hollanda ilişkilerinin nasıl başladığına dair araştırmaları vardır.
"PAPACI OLACAĞINA TÜRK OL"
Osmanlılar, Hollandalılara hemen yardım edemedi.
Osmanlı yönetimi, 1570'te Kıbrıs'ın fethi gerçekleştikten sonra İspanya meselesini ele almayı planlıyordu.
Veziriazam Sokollu Mehmed Paşa 1574 başlarında yazdığı mektupta, araya 1570 Kıbrıs'ın fethi ve 1571 İnebahtı felaketi girdiğinden kendilerine yardım edilemediğini söylüyordu. Ancak o sene, yani 1574'te Tunus'a sefer düzenleneceğini ve bu mesele de halledildikten sonra ne zaman hazırlıklar tamam olup İspanya'ya karşı isyan edeceklerse, Osmanlı ordusunun da Cezayirliler ile birlikte karadan ve denizden yardım edeceğini müjdelemişti.
Lutheran taifesi ile yani Almanya'daki Protestanlarla gizlice haberleşip, onlarla aynı zamanda harekete geçilmesi de ayrıca tembihlenmişti.
Ayrıca İspanya'da isyan eden Müslüman Moriscolar'la ilişkiye geçmeleri istendi.
İspanyollar Hollandalılar'ı Türkler'le işbirliği yapmakla suçladılar. Hollandalı Protestanlar ise Türklerle işbirliğini bırakın saklamayı, şeref duyduklarını alenen gösterdiler. Türk bayrağındaki hilalden esinlenerek yaptıkları ve şapkalarında taşıdıkları madalyonun üzerinde "Papacı Olacağına Türk Ol" yazılıydı. Kilisede vaazlarda, savaşlarda düşmana karşı bu sloganı kullandılar.
Rahmetli hocamız Halil İnalcık "Rönesans Avrupası" isimli kitabının kapağına bu madalyonun resmini koydurmuştu.
ELÇİ, AZİZ MAHMUD HÜDAYİ'NİN ELİNİ ÖPTÜ
Hollandalılar, Hindistan ve Atlantik'te ticarete önem verdiler. Hollanda 1581'de bağımsızlığını ilan etmesine rağmen henüz tanınmıyordu. Bu büyük ticaret potansiyeline rağmen Akdeniz'e, kendi bayraklarıyla giremiyorlardı. Hollandalılar, Akdeniz'de Fransız ve İngiliz bayrakları altında ticaret yapıyorlardı. 1609'da İspanya ile ateşkes imzalamalarının hemen ardından Osmanlı Sultanı tarafından tanınmak ve Akdeniz'de ticaret yapabilmenizi alabilmek için temaslara başladılar.
1612'de elçi sıfatıyla gönderilen genç bir avukat olan Cornelis Haga, İstanbul'a geldi. Fakat ticaret imtiyazlarını kaptırmak istemeyen İngiltere, Fransa ve Venedik, Haga'ya karşı her türlü entrikayı denediler. Elçiyi himayesine alan Vezir Halil Paşa, Haga'yı kayığa bindirip Üsküdar'a geçirdi ve Osmanlı sarayında büyük itibarı olan Şeyh Aziz Mahmud Hüdayi'nin elini öptürdü.
Haga'nın saygısını beğenen şeyhin tavsiyesi üzerine Haga, 1 Mayıs 1612'de Topkapı Sarayı'nda Birinci Ahmed'in huzuruna kabul edildi. Haga, Sultan Ahmed'in huzurunda, "Kralımızı kulluğa kabul buyurup, gemilerimizi başka bayrakla yürütmek minnetinden bizi kurtarırsanız memnun kalacağız" dedi. Katolik İspanya'ya karşı eskiden beri Avrupa'daki mücadeleleri destekleyen Osmanlı yönetimi, Hollanda'ya istedikleri ticaret imtiyazları verdi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.