Hırs mı vatan mı?

12 Şubat 2020 08:50:00

Türkiye, ‘YPG’ görünümlü ABD ile mücadele ederken bir yandan da İdlib’de Rusya ile savaşıyor. Libya’da ‘Mavi Vatan’ için kavga verirken içeride ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışması başlatıldı. Türkiye beka mücadelesi verirken koltuk hırsıyla vatan savunmasında gedik açanları tarih unutmayacak

2010 yılının 30 Ağustos’unda emekliye ayrılan dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na 1,5 saat süren veda ziyaretinde bulunmuştu.

Başbuğ ve Kılıçdaroğlu’nun Müjdat Gezen Tiyatrosunda sahnelenen bir oyunu beraber izlerken yaptıkları sohbet o günlerin gündemini oluşturmuştu.

MİLAT-ANALİZ

Türkiye, terörü sınırlarımızın dışında karşılama konseptini başarıyla sahada uyguluyor. Bu strateji ile PKK, DEAŞ ve DHKP-C gibi terör örgütlerinin her gün şehirlerimizde bombalar patlatmasının önüne geçildi.
Suriye’de gerçekleştirilen Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları ile Türkiye dış angajmana sahip 2 terörist örgütü toprağa gömdü. Temelleri batıda atılan ‘dini görünümlü’ DEAŞ terör örgütünü ve ABD’nin açık açık 40 bin TIR silah ve mühimmat vererek beslediği ‘Kürt görünümlü’ PKK-YPG terör örgütlerini sahada ezip geçtik.

Türkiye, 4 milyon mültecinin kapımıza dayandığı İdlib’de barışın sağlanması için güvenli alan stratejisi yürütürken, karadan İran, havadan ise Rusya’nın destek verdiği Esed rejimi Türk askerlerine saldırarak bir haftada 13 askerimizi şehit etti.

7 DÜVELLE MÜCADELE

Doğu Akdeniz’deki haklarını güvence altına almak için Libya ile deniz mutabakatı imzalayan Türkiye, bu kez karşısında, AB ülkeleri başta olmak üzere yine Rusya ve ABD’nin desteklediği darbeci Hafter’e bağlı teröristleri buldu. TBMM’den geçen tezkere ile Libya’ya silahlı güç göndererek Mavi Vatan’ın sınırlarını güvence altına almaya çalışan Türkiye, kelimenin tam anlamıyla yedi düvele karşı mücadele vermektedir.
Aynı zamanda PKK terör örgütün yerinde kıpırdayamaz hale getiren iç ve dış terör operasyonları da devam ediyor. Yurtiçinde ve Irak’ın kuzeyinde sürdürülen Kıran, Kapan ve Pençe operasyonlarında, aranan teröristler listesindeki birçok PKK elebaşının yanı sıra yüzlerce terörist etkisiz hale getirildi. Bu süreçte bölücü terör örgütü alan hâkimiyetini tamamen kaybetti.

Tüm bu yaşananların yanı sıra 41 şehit verdiğimiz Elazığ depremi ve yine 41 şehit verdiğimiz çığ faciası gibi çok acı doğal felaketlere maruz kaldı Türkiye. Peki bu sırada düğmeye basılmış gibi “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmalarının başlatılmasının ne anlamı var?

KİM DÜĞMEYE BASTI?

Türkiye, Suriye’de, Kuzey Irak’ta, Doğu Akdeniz’de ve Libya’da 7 düvele karşı amansız bir beka mücadelesine girişmişken, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimine ‘kontrollü darbe’ diyenler, bir yerlerden emir almışçasına “FETÖ’nün siyasi ayağı kim” diyerek gündemi saptırıyor.

Genelkurmay Başkanlığı yaptığı dönemde, başörtüsü ve Kur’an kursları ile rahmetli Başbakan Erbakan’ı iktidardan indirmek için mücadele eden ancak TSK’ya sızmış FETÖ’cülere kör kalan İlker Başbuğ, ‘Siyasi ayak’ tartışması başlattı. Başbuğ’un, darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanmasını sağlayan 2009’daki yasal düzenlemeyi diline dolayarak AK Parti hükümetini ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alması büyük tepki çekti.

BAY YALAN KEMAL BEY

Ardından CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu sahne alarak İlker Başbuğ’un başlattığı tartışmaya mal bulmuş mağribi gibi yapıştı. Aynı şekilde CHP’ye müzahir gazete, televizyon ve sosyal medya hesapları da bir kez daha Kılıçdaroğlu’nun yalanlardan ördüğü kuyruğa yapıştı.

17-25 Aralık emniyet-yargı darbesinden sonra FETÖ’nün sağladığı tüm kumpas kasetlerini Meclis’te okuyan, FETÖ’nün yayın organlarına el konulmasına karşı ‘direnişe’ geçen ve 15 Temmuz’a terörist başı Fetullah Gülen gibi ‘Kontrollü darbe’ diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha önce de “Elimde, Bylock kullanan 180 AK Parti Milletvekilinin ismi var” sözlerinin arkasını getirememişti.

TERÖRİSTLERİN UMUDU?

PKK terör örgütü bugün başını kaldıramayacak bir hale gelmiş ve çözülme sürecine girmiştir. Aynı şekilde tüm dünyada Türk devletinin nefesini ensesinde hisseden Fetullahçı Terör Örgütü de dağılma sürecindedir. PKK’nın ve FETÖ'nün bugün tek umudu, tüm muhalefetin “Erdoğan düşmanlığı” ile Türkiye’ye ihanet eden bir çizgiye savrulmasıdır.

FETÖ’cülerin ekmeğine yağ süren, “FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışmaları maalesef, siyasi irade ile askeri ve sivil bürokrasi arasına fitne sokmaktan ve topyekûn vatan savunmasını aksatma gayesinden başka bir amaç gütmemektedir.

‘Erdoğan nefreti’, şehit haberlerinin geldiği, vatan savunması ve beka meselesinin hayati bir anlam taşıdığı bugünlerde bile koltuk hırsı ve siyasi rant tuzağına düşenler için Türk milletinin kıyamete kadar unutamayacağı bir aymazlık ve basiretsizlik olarak tarihe geçecektir.

Yangını körükleyenler!

İlker Başbuğ’un başlattığı ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ saptırmasına CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İP Genel Başkanı Akşener de katıldı. Aynı Akşener’in, 15 Temmuz’a kadar her mitingine ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ diyerek başladığını hatırlatmaya gerek yok.

Shut up Mustafa Akıncı!

Vatan mücadelesi had safhada iken içerideki muhalefet gibi İngiliz dostu KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Rumcu söylemi de ‘bir yerlerden düğmeye basıldı’ tezini güçlendirdi. İngiliz Mustafa özetle Batıya, “Bizi Türkiye’den kurtarın’ diye yalvarmaya başladı.

Hırs mı vatan mı?

Yorum Yazın