Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.93
Gram Altın
2426.08
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Hey çocuklar haydi fuara!

Eyüpsultan Belediyesi'nin himayesinde başlayan "Çocuk Kitapları Fuarı" 14 Kasım'a kadar açık olacak. Çocuklarınızı; okumayı teşvik ettirecek, tarihi sevdirecek yayınlarla tanıştırma zamanı.
Hey çocuklar haydi fuara!
07 Kasım 2021 00:37:49
Eyüpsultan Belediyesi'nin himayesinde başlayan "Çocuk Kitapları Fuarı" 14 Kasım'a kadar açık olacak. Çocuklarınızı; okumayı teşvik ettirecek, tarihi sevdirecek yayınlarla tanıştırma zamanı.

Tarih boyunca kitapla, kültürle beslenen Eyüpsultan’da, çocuklara okumayı sevdirecek, onları kitap okumaya teşvik edecek, eğitimlerine büyük katkı sağlayacak Eyüpsultan Çocuk Kitapları Fuarı başladı. Fuarın açılışı münasebetiyle Zal Mahmut Paşa Külliyesi Kültür Sanat Merkezi’nde bir tören düzenlendi.

Onur Konuğu Şirin

Törene Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken ile birlikte onur konuğu olarak çağdaş çocuk edebiyatının önde gelen isimlerinden yazar Mustafa Ruhi Şirin, AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan, Eyüpsultan Kaymakamı İhsan Kara, İlçe Emniyet Müdürü Levent Türkmen, İlçe Milli Eğitim Müdürü Alper Asım Özer, muhtarlar ve öğrenciler katıldı.

10 bin adet alışveriş fişi

Eyüpsultan Belediye Başkanı Deniz Köken, "Yaklaşık 70 bin öğrencinin eğitim gördüğü bir ilçeyiz. Bizim nüfusumuzun dörtte biri 18 yaşın altında. O yüzden hem spor tesisleriyle hem kütüphanelerle öğrencilerimize katkı sağlamaya çalışıyoruz. Fuara 10 bin çocuğun gelmesini bekliyoruz. Çocuklarımız için 10 bin adet 15 TL’lik alışveriş fişi hazırladık. Çocuklarımız hem stantlardaki kitaplarla hem de yazarlarımızla buluşacaklar. Böylelikle okuma bayramını buradan başlatmış oluyoruz. Katılımınız için sizlere teşekkür ediyorum" dedi.

10 gün boyunca açık

Çocuk Kitapları Fuarı 14 Kasım tarihine kadar açık olacak. Birçok etkinliğin gerçekleşeceği fuar saat 09.00-20.00 saatleri arasında gezilebilecek. Eyüpsultan Çocuk Kitapları Fuarı’nda birbirinden seçkin 69 yayınevi yer alacak, 47 yazar da katılım sağlayacak.

Hem beğenme hem fetva iste!

BAZI insanlar ne kadar garip değil mi sevgili okuyucular. Meselâ Diyanet düşmanları... Önlerine gelen her fırsatta Diyanet’i kötülerler, başkanını, imamları, müezzinleri, vaizleri, müftüleri yerden yere vururlar. Ama başları sıkışınca, “Diyanet bu konuda bir fetva vermeli ki biz de ona göre davranalım” derler. Bunlar iki yüzlü sahtekârlardır bilesiniz. Yıllar önce Timurtaş Uçar Hoca şöyle demişti: “Adam hayatı boyunca, Allah’a, dine, Peygambere karşı gelir, ölünce onun cesedini camiye getirirler. Niye getiriyorsunuz, getirmeyin buraya.”

Evet, merhum aslında haklıydı. Hayatı boyunca fetvalara karşı çıkanlar, ölünce fetvalara uyulmasını salık veren hocaların önüne getirilir. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Adamda iman alâmeti yoksa öğrendiği fetva ne işine yarar!

Tebessüm ettirmek!

hoca_cd7bfe08e49d1c6a1dd8f7197c4ccb57.jpg

BAZI konuları kitaplardan öğrenemezsiniz. Ya görmelisiniz ya da dinlemelisiniz. Ne var ki, her dinlenen hoca, cemaat üzerinde aynı tesiri yapamaz. Fakat Mustafa Özşimşekler hocamız, dini konuları öylesine güzel anlatıyor ki, akıllarda kalmaması mümkün değil. Kendine özgü mimikleri ve esprileriyle cemaati sohbetine odaklandıran Mustafa Hocamızın videolarını ben beğenerek izliyorum. Size de tavsiye ederim.

Fransız’ın çay keyfi!

cay_1f388fbe128f21cafa704ba8a01a2fae.jpg

FRANSIZ gazeteci yazar Sebastien de Courtois'ın İstanbul'u anlattığı "İstanbul'da Bir Çay" adlı eseri Fransa'da 15 bin satış oranına ulaştıktan sonra, Türkiye'deki okurlarıyla buluştu. Uzun yıllar İstanbul'da muhabirlik yapan ve bu arada gezi yazıları da kaleme alan De Courtois, bu kitabında İstanbul'un tarihini, sokaklarını, insanlarını, kendi kültür anlayışı içinde aktarıyor. İlk kez 27 yaşındayken geldiği İstanbul'dan bir daha kopamayan Courtois, okurlarını; aşık olduğu bu efsanevi kentte güzel bir gezintiye davet ediyor. Tercih sizin... Siz bilirsiniz...

İYİ KİTAP’ın 138. Sayısı

iyikitap_df681e0ccb860bbb64043dfb220d29c3.jpg

KİTAPLARLA yakından ilgilenen biriyseniz eğer İYİ KİTAP dergisini takip etmelisiniz. Fikir dünyanız farklı olabilir. Ama kitap dünyasında, sizin duygu hâleniz dışında da neler olup bittiğini öğrenmek istiyorsanız işte size bir fırsat. İyi Kitap’ın Kasım sayısında Karin Karakaşlı, ödüllü eserleriyle Türkiye’de ilgiyle okunan Cary Fagan'ın “Yol Arkadaşım Banjo” romanını inceliyor. Çocuk edebiyatına 30. yılını veren Aytül Akal ise “Tavşan Deliği'' başlıklı bölümde kendisiyle ilgili bilinmeyenleri paylaşıyor

Pinokyo’nun serüveni...

pinokyo_50c2fd8a6c99c0826042ea74e9b61443.jpg

İTALYAN yazar Carlo Collodi'nin hiç eskimeyen eseri Pinokyo, Mavisel Yener'in ellerinde yeniden şekillendi. Sevimli Pinokyo bu kez herkes okuyabilsin diye ''Sen de Oku Klasikler'' koleksiyonunda hayat buldu.

Gerçek bir çocuğa dönüşebilme hayaliyle türlü serüvenlere atılan ve her defasında başına olmadık işler gelen bir kuklanın düş dünyasına açılan bu güzel masal, okuru hayatın getirdikleri ve götürdükleri hakkında düşündürüyor.

O bir odun parçasıydı!

Pinokyo, henüz sadece sihirli bir odunken onu güzel bir masa ayağı olmaktan kurtaran Marangoz Gepetto'ya çok şey borçludur. Gepetto onu ''oğlum'' diye sevdikçe Pinokyo'nun kalbi bir başka çarpar. Pinokyo, gel zaman git zaman dışarıdaki dünyayı daha çok merak etmeye başlar. Ve bir gün Gepetto Usta’nın atölyesinden çıkmayı başarır. Şimdi tek bir isteği vardır, o da gerçek bir çocuğa dönüşmek.

***

“Evvel zaman içinde, bir peri padişahı vardı,” diye başlamıyor bu öykü. “Evvel zaman içinde, minik bir odun parçası vardı” diye başlıyor.

Günlerden bir gün, minik odun parçasının yolu marangoz Antonyo’nun dükkânına düştü. O odun parçası bendim tabii ki. Sevimli, güleç marangoz Antonyo beni ölçtü biçti, beğendi. Güzel bir masa ayağı şekline getirmeye karar verdi. Marangoz Antonyo keserini alıp beni yontmak üzereyken bağırmaya başladım: “Lütfen yapmayın, canım acır!”

Nasıl şaşırdığımı görmeliydiniz. Sesimi duyunca gözleri korkudan pörtledi, ağzı açık kaldı. Belli ki konuşan bir odun parçası hiç görmemişti. Neredeyse bayılacaktı. Tam o sırada dükkâna bir arkadaşı geldi. Marangoz Antonyo’nun arkadaşının adı Gepetto idi. Ufacık tefecik biriydi. Dans edebilen, zıplayan bir kukla yapmak için Antonyo’dan odun istiyordu. Marangoz Antonyo’nun aklına ilk gelen ben oldum. Böylece, korkudan ödünü patlatan tahta parçasından (yani benden) kurtulmuş olacaktı.

Beni Gepetto’ya verdi.”