Hedefleri mezhep çatışması çıkarmak
Afganistan'ın güneyinde bulunan ve Taliban'ın kalesi olarak bilinen Kandahar'ın önde gelen Şii din adamları, terör örgütü DEAŞ'ın saldırıları hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Din adamları, Afganistan'ın tarihi boyunca burada yaşayan Şii ve Sünniler arasında güçlü bir birlikteliğin olduğunu vurguladı.
Gerek 1919'da İngilizlerden kazanılan bağımsızlık mücadelesi gerek Sovyet işgali sürecinde Sünnilerle yan yana mücadele edip şehit verdiklerinin altını çizen din adamları, bu birlik ruhunun birçok ülkede bulunmadığını ifade etti.
Din adamları, ABD sonrası biri Kunduz'da diğeri ise Kandahar'da olmak üzere DEAŞ'ın Şii camilere yönelik kanlı terör saldırılarının hedefinin ülkede mezhep savaşı başlatmak olduğunu belirterek terör örgütünün bunu başaramayacağını vurguladı.
Taliban'ın ellerindeki silahları topladığını aktaran din adamaları, Şiilere bağlı cami, medrese, okul, Kur'an kursu gibi kurumların güvenliğinin sağlanması için tekrar bu silahları talep ettiklerini kaydetti.
Din adamları aynı zamanda, Taliban'ın güvenlik önlemlerini artırmasını istedi.
Şii Konseyi Başkanı ve Kandahar cuma imamı Serdar Muhammed Zahidi, 15 Ekim'de cuma namazı sırasında düzenlenen DEAŞ saldırısı sırasında en ön safta imamlık yapıyordu.
Patlamadan yara almadan kurtulan Zahidi, saldırının tüm Afganistan halkına yönelik olduğunu ancak ülkedeki saldırıların öncelikli hedefinin Şiiler olması nedeniyle bu mezhebe mensup kişilerin hayatıyla ilgili endişe duyduklarını ifade etti.
Zahidi, Afganistan'da yönetimi ele alan Taliban'ın ülke yönetiminde yeterli deneyime sahip olmamasının endişelerini artırdığını belirtti.
Taliban yetkililerinin saldırıların engellenmesi için güvenlik önlemlerini artıracakları yönünde kendilerine söz verdiğini aktaran Zahidi, "Gelişmiş ülkelerde de olduğu gibi bazı durumlarda böylesi saldırıların önlenmesinin zor olduğunu onlar da itiraf ediyor. Güvenlik sorunlarını azaltmak ve istihbarat görevlilerinin sayısını artırmak için çabalayacaklarını kaydettiler." dedi.
Saldırıların ana hedefinin Şii ve Sünniler arasında mezhep savaşı çıkarmak olduğunu kaydeden Zahidi, "Patlamaların bir hedefi de DEAŞ'ın hala aktif olduğunu dünyaya göstermek istemesidir. DEAŞ'lılar hala var olduklarını göstermek istiyor." ifadesini kullandı.
Kandahar'da yıllardır herhangi bir saldırı olmadığını belirten Zahidi, Taliban'ın da kendilerinin de hazırlıksız yakalandığını dile getirdi.
"Taliban'dan DEAŞ mensuplarının tasfiye edilmesi sözü"
Kandahar'da 9 yıl cuma imamlığı yapmış ve Afganistan Şiilerinin taklit mercisi Ayetullah Ali Sistani'nin temsilcisi Hüseyin Nuri Şurperayi de ülkede mezhepler arasında birlik bulunduğunu ve aralarında herhangi bir savaşın mümkün olmadığını kaydetti.
DEAŞ saldırılarının arkasında İsrail ve Batılı güçlerin olduğunu savunan Şurperayi, "Sadece biz değil, Şii-Sünni herkes bu mesele nedeniyle endişeli. Şiilere özgü bir şey değil. Ancak çeşitli bahanelerle Şiilere öncelikle saldırdıkları doğrudur." dedi.
Şurperayi, Belh valisi ile yaptığı görüşmede valinin, Taliban geldiğinde hapishanelerde serbest bıraktığı mahkumlar arasında bulunan DEAŞ mensuplarının kendilerini gizleyerek Taliban'a katıldığını ve oluşturulacak bir komisyonla bu kişilerin tespit edilip tasfiye edileceğini söylediğini aktardı.
Taliban yetkililerinin de Şii cemaatine yönelik yeni saldırılardan endişeli olduklarını kendisine ifade ettiklerini belirten Şurperayi, ellerinden alınan silahların geri verilmesi için kendilerine söz verildiğini kaydetti.
Ülkede güvenliğin genel olarak sağlandığını dile getiren Şurperayi, Taliban'ın yönetimde Şiilere de yer veren kapsamlı bir hükümet kurmasını ve Şiiliğin yasalarda tanınan resmi konumunun devam ettirilmesini talep etti.
Cami imamı ve Şii medreselerinde müderrislik yapan Baridad Rızai de Şii-Sünni toplumları arasında gerçek bir birlik olduğunu belirtti.
Rızai, Şii toplumuna yönelik DEAŞ saldırılarıyla ilgili şu ifadeleri kullandı:
"İslam düşmanları, bu birliğin devam etmesini istemiyor. Kardeşler arasında mesafe oluşturmak için çeşitli yollara başvuruyorlar. Her türlü savaş yolunu deniyorlar. Böylesi saldırıların hedefi Şii ve Sünnilerin arasında mesafe açmaktır. Bu birlik ve beraberliği yok etmek istiyorlar."
Vilayet yöneticilerinin patlama nedeniyle Taliban'ın üst düzey yönetiminden ciddi tepkiler aldığını söylediğini aktaran Rızai, Taliban'ın kalesi olarak bilinen Kandahar'da böylesi bir patlamanın meydana gelmesi nedeniyle yöneticilerde mahcupluk hissini gözlemlediğini kaydetti.
Şii medreselerinde din dersleri veren Rızai, Taliban'ın şu ana kadar ders içeriklerine karışmadığını sözlerine ekledi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.