Dolar (USD)
34.15
Euro (EUR)
38.01
Gram Altın
2875.53
BIST 100
9965.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

HDP'nin 2015 seçim oyunu

HDP'nin varlık göstermesi gereken dönemlerden birinde, meclise girememe riskini alması ne kadar düşündürücü. Meclise girememe riskine oynamak, son dönem Kürt siyasetinde 6-7 ekim olaylarından sonra düşülecek en büyük hata.
HDP'nin 2015 seçim oyunu
05 Şubat 2015 10:47:00
HDP'nin varlık göstermesi gereken dönemlerden birinde, meclise girememe riskini alması ne kadar düşündürücü. Meclise girememe riskine oynamak, son dönem Kürt siyasetinde 6-7 ekim olaylarından sonra düşülecek en büyük hata.

Faruk Faruk

[email protected]

HDP, yüzde 10 seçim barajı nedeniyle TBMM dışında kalmamak için son iki seçime 'bağımsız' adaylarla girdi. 2011 seçiminde 'sol' adaylar da göstererek halkın temsil oranını yükseltti. Yüzde 10 barajının yüksek olduğu doğru, bunu iktidar partisi de kabul ediyor. Ancak seçime 6 ay kalmışken, yani barajın düşürülmesi artık mümkün değilken 'seçime parti olarak gireceğiz' demek, 'TBMM Dışı Kalma Riski'ni de almak anlamına geliyor. HDP yetkilileri bir süredir ısrarla seçime parti olarak gireceklerini beyan ediyorlar. Önce Eş genel Başkan Demirtaş, parti içinde gerekli tartışmaların yapıldığını ve seçime bağımsız olarak değil de HDP kimliği altında gireceklerini açıkladı. Ardından birçok yetkili ve parlamenterden bu minvalde açıklamalar geldi.

HDP'nin bu yola girmesinde iki faktörün payı olabilir. Birincisi, HDP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 10'un eşiğine gelinmiş olmasıdır. HDP yönetimi, biraz daha zorladıklarında bu eşiği aşabileceklerine kanaat getirmiş olabilirler. Kamuoyuna yapılan açıklamalarda, bu özgüvenin izleri var. Mesela A'dan Z'ye bütün planlarını seçime parti olarak girmek üzere yaptıklarını belirten Sırrı Süreyya Önder, güvendikleri araştırmalarda HDP'nin yüzde 11.8 çıktığını söylüyor. Hasip Kaplan, 81 ilde örgütlendiklerini, HDP'nin oy potansiyelinin yüzde 15 olduğunu ve bir baraj sıkıntılarının olmayacağı ifade ediyor.

Demirtaş ise, parti olarak seçime girdikleri 2002'den bu yana çok mesafe kat ettiklerini, şartların kendilerini güçlendirecek şekilde geliştiğini ve hem iç hem de dış konjonktürün uygun olduğunu belirtiyor. Demirtaş'a göre, HDP'yi barajın çok üzerinde bir oyla parlamentoya sokabilecekleri bir tablo var önlerinde.

HDP'nin yaptığı bu okuma isabetli değil. Her şeyden önce, Cumhurbaşkanlığı seçiminde alınan oy sağlam bir dayanak noktası teşkil etmiyor. Çünkü bu seçimde seçmen davranışı belirleyen etkenler farklıydı. Devletin en üst makamına bir Kürt, kendi kimliğiyle aday oluyordu. Bir baraj engeli yoktu. Kürt seçmen nerede olursa olsun vereceği oyun heba olmayacağını, Demirtaş'ın hanesine yazılacağını biliyordu. Bir Çözüm Süreci vardı; Demirtaş seçimi kazanmasa bile onun alacağı yüksek oy, Kürtlerin siyasetteki ağırlığının artmasına ve taleplerinin daha fazla göz önünde bulundurulmasına katkı sunabilirdi. Bu ve benzeri bir motivasyonla bilhassa büyük şehirlerde önceki seçimlerde AKP'ye oy veren Kürtlerin bir bölümü tercihini Demirtaş'tan yana kullandı.

Fakat Cumhurbaşkanlığı'nda Demirtaş'tan yana tavır alan bu seçmenin, genel seçimde de HDP'ye oy vereceğinin bir garantisi yok. Aksine bu oyların tekrar AKP'ye dönmesi de büyük bir ihtimal. Zira seçmen genelde rasyonel davranır; seçilmesi imkansız bir HDP'ye adayına oy vermek yerine seçilme potansiyeli taşıyan ve kendine yakın gördüğü bir adaya yönelir. Bu da HDP'nin oy oranını aşağıya çeker. Bu itibarla HDP, Cumhurbaşkanlığı seçimini baz almamalı, oradaki sonuçlar abartarak barajı aşacağı sonucuna varmamalı. Böyle yaparsa büyük bir hataya düşer. "Nasıl olsa yüzde 10 cepte" düşüncesiyle seçime girerse, bu seçimden büyük bir hayal kırıklığıyla çıkar.

Demirtaş'ın dillendirdiği "Dünyadaki meşruiyet algısının güçlenmesi", "AKP'nin yıpranması" ve "CHP'nin alternatif oluşturamaması" gibi etkenlere de fazla bel bağlanmamalı. Batı aleminde oluşan sempati ve meşruiyet oya tahvil etmez. Keza HDP'ye, AKP'nin yıpranmasından ve CHP'nin iktidar namzedi olamamasından kaynaklı oy akışının olduğunu/olacağını gösteren bir emare de yok. Ayrıca eğer yıpranmadan bahsedilecekse, HDP'yi de yıpratan ve seçmen gözünde ona itibar kaybettiren hadiseler de (misal, 6-8 Ekim) hatırda tutulmalı. Tüm bu hususlara birlikte baktığımda, HDP'nin"Barajları yıkacağız" iddiasının gerçekçi olmadığını görüyorum.

Barajı geçerse ne olur? HDP için, en iyi ihtimalle barajı geçtiğini düşünürsek, bunun kendi vekil sayılarına sağlayabileceği azami katkı 20 milletvekili olur. Üstelik HDP'nin vekil sayısı 35 de olsa 55 de olsa yaratabileceği etki sayısal nitelikte değil. Bilakis 35 vekille de girse HDP'nin anayasa yapımı ve çözüm süreci noktasındaki siyasu00ee gücü değişmeyecek.Ya Ak Parti'ye anayasayı referanduma götürme noktasında gereken rakam olan 330'a ulaşmak açısından destek verecekler, ya da mecliste anayasa yapmak için gerekli rakam olan 367'ye ulaştırmak noktasında. Veya bu desteği vermeyerek, yine siyasu00ee baskı unsuru olarak diğer muhalefet partileriyle beraber çalışacaklar.

HDP'nin mevcut şartlarda barajı geçmesinin mümkün olmadığı kanısındayım. Sanırım HDP içinde de bunu görenler var. Her ne kadar seçimlere parti olarak girileceğine dair bir karar alındığı söylense de, zaman içinde bu değişebilir. Tahminim o ki, seçimler yaklaştığında partide daha gerçekçi değerlendirmeler yapılacak ve HDP seçimlere yine bağımsız adaylarla girme kararı alacak. Doğrusu da bu olur. Tersi karar, ağır bir maliyet doğurur ve başta bu kararı alanlar olmak üzere çok kişi bu yükün altında kalır.