Haniye davasını ümmete emanet etti!
RÖPORTAJ: FATMA GÜLŞEN KOÇAK
Gazeteci Muhammed Ebu Takiya İle Ümmetin Şehidi İsmail Haniye’nin hayatını mücadelesini ve şehadetini konuştuk.
Haniye hangi şartlarda mücadeleye başladı?
Haniye çok küçük yaşlarda mücadeleyle tanıştı. Gazze'de Şati Mülteci kampında dünyaya geldi Mülteci bir çocuktu. Çünkü kendi asıl olan memleketi şu an 48 toprakları dediğimiz bir bölgede. Yani orada işgal altında. O yüzden Gazze'nin Şati Mülteci kampında dünyaya gelmiştir. O şartlar, o zor şartlar, o Mülteci kampında hayatının sonuna kadar devam etti. Evi birkaç defa bombalandı. Ve orada cami merkezli bir hayatın içinde büyüdü. Dini ilimlerin yanında kültür tarih siyaset konularında da eğitim aldı. Orada çok büyük hocalarla tanıştı. Daha o yaşlarda kefenini giyip direnişe katılmıştır. Üniversiteyi Gazze'de okumuştur. Orada mezun olmuştur. Bir araştırma görevlisi olarak çalışmıştır. Öğrencilik yıllarında da diriliş faaliyetlerinde çalışmalarında bulunmuştur. Üniversitelilere liderlik yapmıştır.
HİKMETLİ BİR ADAMDI
Şahsiyeti hakkında neler söylersiniz?
Haniye hem lider hem bir şahsiyet olarak örnek bir insandı. Müslüman olmayanlar bile onunla görüştüklerinde inceliğine nezaketine ve birikimine hayran kalırdı. Haniye bir vaizdi, bir öğretmendi, bir eğitimciydi, bir liderdi, bir siyasi bir liderdi. 14 yaşından şehit edilene kadar sürekli halkı için hizmetlerde ve çalışmalarda bulunan bir adanmıştı. Çok okuyan, çok dinleyen, çok hikmetli bir adamdı. Hafızı Kur’an’dı. Sadece okuyup anlamakla sınırlı kalmıyor. Okuduklarını hayata geçirmeye çalışan ve bütün bunların bedeli ödeyen ve çok razı bir gönülle ödeyen biriydi. Esir alınmıştı birkaç defa, yaralanmıştı. Birkaç suikasta maruz kaldı. Sürgüne gönderildi. Örnek alınacak ahlakı hikmetli hayatıyla herkesin sevgisini kazanmıştı. Son Filistin seçiminde en yüksek oy alan bir milletvekiliydi. Başbakanlığa kadar yükseldi. Bütün bunlara rağmen yeniden hayatını Şati Mülteci kampında sürdürmeye devam etti. Sabır ve metanet timsaliydi. Son aylarda çocuklarından ve torunlarından 15 kişi başta olmak üzere ailesinden yaklaşık 60-70 kişi şehit vermiş bir insandı. Bu durumu olgunlukla karşılayacak kâmil iman sahibiydi.
VAZİFESİNİ HAKKIYLA YAPTI
Liderlik serüveni nasıl oldu?
Haniye yaklaşık 2004 yılından bugüne dirilişin ve Filistin halkının başında gelen en önemli isimlerden biriydi. Kısa aralıklarla Şeyh Ahmet Yasin ve Dr. Abdülaziz Rantisi şehit edildi. Haniye onlardan sonra geldi, kutlu emanete sahip çıktı, büyük bir görevi aldı. O tarihten şehit edilene kadar vazifesini hep hakkıyla yaptı. Filistin halkının özgürlük mücadelesi için büyük kavga verdi. Siyasette, dirilişte, halkın terbiyesinde ve diriliş ruhunun yerleştirilmesi ve yayılmasında hep önde oldu. Ulusal birlik ve güçlü bir Filistin için yapılan görüşmelerde ülkesinin iyiliği için Başbakanlık makamından ve sahip olduğu bütün koltuklardan feragat edebileceğini gösterdi. Yeter ki bu vatan için bir hükümet yeter ki bir özgürlük olsun dedi. Böyle bir insandı.
ŞEHADET ÖZLEMİYLE YAŞADI
Haniye’nin şehadet şuuru hakkında neler söylersiniz?
Şehadet Haniye’nin dilinden hiç düşmeyen bir özlemdi. Bu dava zaten Haniye'nin bilerek seçtiği yoldu. Ve hep ya zafer ya şehadet şuuruyla bu yolda yürüdü. Hayatı boyunca bunu hep zaten dile getirdi. Haniye şehit olmadan önce, birkaç saat önce şu sözleri sarf etti: ‘Biz Allah'a inanmış insanlarız. Siyaset yaparız, mücadele veririz. Ama Allah'a inanmış insanlar olarak bunu yaparız. Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz. Ve asil bir lider giderse, yine de asil bir lider gelir ve bu yol devam eder.’ Bu sözlerin derin anlamı var. Haniye bu sözlerin anlamına uygun yaşadı ve bunu hayatıyla gösterdi. Haniye zaman zaman bazı ilahiler söylüyordu. Söylediği ilahi ben yoluma devam ediyorum ve yolun sonunda olacak şeyleri de biliyorum manasındaydı.
Sevenlerini de şehadetine hazırlamış diyebilir miyiz?
Yardımcısı Salih Aruri’nin şehadetinden sonra Haniye şöyle bir hutbe vermişti: ’’Yarın ya da öbür gün Haniye'nin şehit olduğunu duyabilirsiniz. Mişal'in şehit olduğunu görebilirsiniz. Başkalarının şehit olduğunu görebilirsiniz. Sakın geri adım atmayın, sakın yıkılmayın. Bu yola devam edilecek.’’ Şehadetin önce katıldığı programdaki bakılarına dikkatinizi çekmek isterim. Farklı bir bakışla bakıyor ve sanki bir şeyler anlatıyor. Veda bakışları gibi. Hatta veda çağrısı da yaptı. Son çağrısı meydanlara çıkın oldu. Bu çağrısı hakkında ne dersiniz?
Bu çağrı Haniye'nin ümmete bir emaneti ve bir günlük bir emaneti değil. Müslümanlara bir yol haritası çiziyor. Ve davayı bir emanet olarak Müslümanlara bırakıyor.
DESTEĞİ KESİNTİSİZ YAPMALIYIZ
Haniye’nin çağrısına Türkiye’nin bütün şehirleri cevap verdi ve meydanlara çıkıldı. Ne dersiniz?
Bu çağrıya sahip çıkmak güzel bir şey. Yapılan çağrıya çok güzel cevap verildi.Ancak bunları sürdürmek daha önemlidir. Filistin özgür olana kadar bu çağrının canlı tutulması hepimizin görevidir. Haniye nasıl hayatı boyunca kesintisiz mücadele etmişse bizim de o azimde olmamız gerekir.
Haniye'nin beklentisi budur bence. Sadece bir gün sokaklara çıkın, bitti gitti değil. Sürekli teyakkuzda olmamız gerek.
BÜYÜK KAYIP
Haniye’nin kaybına direniş penceresinden baktığımızda neler söylersiniz?
Bizim için büyük bir kayıp, büyük bir acı, büyük bir hüzün. Filistin için böylesine yetişmiş liderlerin alimlerin kaybedilmesi büyük bir acıdır. Sadece Filistin için değil İslam dünyası için de insanlık için de büyük kayıptır.
CENAZESİYLE DE MESAJ VERDİ
Gıyabi cenaze namazına yüz milyonlarca insanın katılması ümmetin şehidi olarak uğurlanması konusunda ne dersiniz?
Bir milyara yakın Müslüman bütün farklılıklarına rağmen Haniye'nin gıyabi cenazesinde yer almıştır. Bu aslında bir ümmetin bir yol haritasıdır. Müslümanlar aynı bu şekilde Siyonistlere karşı birlik olmalıdır. Ümmet bir olmadıkça işgalciler hepimizi ayrı ayrı yok etmeye çalışacaklar. Bu aslında çok büyük bir mesaj ve emanettir. Görebilene tarihi bir an okuyabilene tarihi bir mesajdır. Ayrıca cenaze namazına katılma imkânı olmayıp dua eden Kuran okuyan yüz milyonlarca insan oldu. Gerçekten dünya lideri dediğimiz bir kişiye layık bir uğurlama oldu. Ümmetin şehidi ve ümmetin lideri dediğimiz bir kişiye de böyle bir şey yakışırdı. Allah için yaşadı Allah için öldü. Allah bir insanı sevdiğinde sevgisini de insanlara verir. Şehadetiyle de Filistin direnişine hizmet etti. Dünyayı davasından haberdar etti. Mücadelesinden insanlar etkilendi.
Haniye’nin yokluğu Hamas’ı nasıl etkiler?
Onlarca yıldır Hamas’ın önde gelen bütün liderleri ya tutuklandı ya öldürüldü ya da sürgüne gönderildi. Haniye de onlardan biriydi.
Suikastlar sürgünler zindanlar ne onları yıldırdı ne de davalarını bitirdi. Düşmanların Hamas’ı bitirdik dedikleri bütün şartlardan Hamas güçlenerek çıktı.
SİNVAR, GAZZE'DEKİ HAMAS LİDERİYDİ
Hamas lideri olarak Sinvar'ın seçilmesi mücadele açısından ne anlama gelmektedir ?*
Sinvar'ın seçilmesi, Hamas'ın işgalci İsrail'e meydan okuması ve Haniye'nin katledilmesine bir yanıttır. Çünkü Haniye'nin katledilmesinin amacı, Hamas'a darbe vurmak, Hamas'ın direnişini kırmak ve zayıflatmaktı. Ancak Hamas, direnişinin ve Filistin'in haklarının arkasında durduğunu gösterdi. Gazze'deki Hamas lideriydi ve Sinvar, Haniye'den sonra önemli isimlerdendi. Onun seçilmesi, bir güç mesajıdır, bir meydan okumadır. Bu kurumsal yapı, işgalci İsrail'in vurduğu darbenin başarılı olmadığını gösterdi. İşgal devleti, Hamas'ı vurup taviz vermek ve geri adım attırmak isterken, Hamas direnişinin arkasında durduğunu ve sahadaki liderlerini seçmeye devam ettiğini göstermiştir.
Soykırım altında olan, işgalci İsrail tarafından 10 aydır öldürülmeye çalışılan Hamas'ın liderini de seçmesi güç mesajıdır.
Sinvar'ın seçilmesiyle verilen mesaj diplomatik görüşmeler yerine çatışmanın seçildiğinin mi işaretidir?
Bu mesaj, bulunduğumuz durumun iki yöne evrilebileceğini de gösterir: Ya bir anlaşmaya ya da daha ağır çatışmalara. İşgalci İsrail'in saldırısı sadece Hamas'a değil, bölgeye de vurulmuş bir darbedir. Sinvar'a baktığımızda, kişi olarak önemli olsa da Hamas'ın kurumsal yapısı ve iç mekanizmalarının aktif çalışması daha önemlidir.
İSRAİL'İN DETAYLARINI BİLEN GÜÇLÜ BİR İSİMDİR
Sinvar'ın siyasî ve mücadele anlayışı hakkında ne dersiniz?
Sinvar'ın yaklaşık 24 yıllık bir esaret hayatı var. Buna rağmen serbest bırakıldığında, istirahata çekilmek yerine direnişe devam etmeyi tercih etti. Okuyan, dinleyen, önemli analizler yapan, işgalci İsrail'in detaylarını bilen güçlü bir isimdir. Hamas'ın kurumsal bir hareket olması, bu ismi ve hareketi daha güçlü kılmaktadır. Sinvar'ın seçilmesi, Hamas'ın siyasi tavrını değiştirmeyecektir. Hamas, müzakerelerde ve savaşı durdurmak adına çalışan bir hareket olarak kalacaktır. Sinvar, Hamas'taki bütün gruplarla yakın ilişkiler kurmuş ve ulusal kabul görmüş bir isimdir. El-Fetih dahil olmak üzere diğer gruplar tarafından tebrik edilmiştir.
TÜRKLERİ ÇOK SEVERDİ
Haniye’nin Türklere ve Türkiye’ye muhabbeti nasıldı?
Onun gönlünde Türkiye’nin ayrı bir yeri vardı. Ve hep Türkiye için, Türk halkı için çok güzel kavramlar kullanan, çok güzel sözler sarf eden ve iltifatta bulunan bir kişiydi. Ve Türkiye'ye geldiğinde bütün kesimlerle mümkün oldukça bir araya gelmeye çalışıyor ve davetlere icabet göstermeye gayret gösteriyordu. Türkiye’den ve Türklerden her zaman umutluydu.
GAZZE BİR OKUL OLDU
Dünya ayakta. Gazze dünya halklarının uyanışına vesile oldu diyebilir miyiz?
Filistin halkı gerçekten diriliş ile birlikte 10 aydır dünya için bir okul açmıştır. Özellikle Müslümanlar için, özellikle kendi haklarını geri almak, istikrarlarını, iradeleriyle onurlu bir şekilde yaşamak isteyen herkes için çok onurlu, çok yüce bir okul açmıştır. Ve bu okul hep bize her geçen dakika, 10 aydır her dakikada bize farklı farklı dersler öğretti ve öğretmeye devam ediyor. Haniye'nin şehadetiyle birlikte bu okul daha büyük bir ders verdi. Liderlere, yöneticilere, aydınlara, eli kaleme tutanlara, mikrofon tutanlara, STK'lara, bütün toplum önderlerine herkese bir ders verdi.
YA ZAFER YA ŞEHADET
Filistin halkının bütün katliamlara vahşetlere rağmen yılmadan soylu bir özgürlük mücadelesi vermesini nasıl yorumluyorsunuz?
Özgürlük mücadelesi vermek bir Müslüman için bambaşka bir duygu. Evet, birçok halkın, birçok ülkenin özgürlük mücadelesini verdiklerini görüyoruz. Ancak bir Müslümanın özgürlük mücadelesi verdiğinde bambaşka bir şey var. Çünkü Müslüman için bu özgürlük mücadelesinde hiçbir zaman bir kayıp yok. Öldürülseniz bile kazanıyorsunuz. Şehadet makamını kazanıyorsunuz. Bu insanlar bugün 10 aydır soykırıma maruz kalıyorlar. Dünya tarihinde işi benzeri olmayan bir vahşete maruz kalıyorlar. Ama hala ruhlarını, umutlarını, dirilişlerini diri ve canlı tutuyorlar bu düşmana karşı. Bu demek ki bu insanlar özgürlük mücadelelerinde bir kayıp yok. Ya zafer ya şehadet.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.